Dünyada ' Üç grup' insan var.. Bir şeyi yapan ve üreten ' Küçük' seçilmiş grup. Birşey yapılmasını seyreden 'Büyükçe' bir grup. Ne olup bittiğini bilmeden yaşayan 'Muazzam ' bir kalabalık.
her omuz atışımda kırıldım engelleri her aşma çabamda dağıldım. bin parça olsam keşke toplanması kolay olurdu sadece yaşamın sonsuz bilgisine duyulan meraktı ulaşıp yaşamak istediğim duvarlar var etrafımda penceresiz kapısız hala
taa yüreğimin orta yerinde kocaman bir yara var. huzur vermeden sızlayan,bitevi kendinden haber veren. az rahatlamak için bir merhem bulsam da üstüne boca etsem.
Anlatıldığına göre Nasrettin Hoca’nın iki hanımı varmış. Hanımlar birbirlerini kıskanırmış. Bir gün Hoca’yı sıkıştırmışlar:
Hangimizi daha çok seviyorsun, söyle. Hoca zeki adam, kadınların sen ben davasına düşmemeleri için her ikisine de birbirinden habersiz birer mavi boncuk vermiş ve şöyle demiş:
Bu mavi boncuk sevgimin işaretidir, sakın bunu kimseye gösterme. Kadınlar:
Hangimizi daha çok seviyorsun, dediğinde Hoca cevabı hemen yapıştırmış: Canım ne sıkıştırıp duruyorsunuz? Mavi boncuk kimde ise benim gönlüm ondadır, demiş.
dün rüyamda rengarenk bir yandan da şakıyan ismini bilmediğim kuşlar gördüm. o renkler rüyaların renginin olduğunu ilk defa bu kadar derinden hissettirdi.
dalmışım... çok güzel bir şiir okuduğumda içimde oluşan o muhteşem hissi okudum rüyamda.hemde bir anda. dizeleri gördüm ama okuduğum içimi dolduran saran o hoşluktu. iki gündür böyle mutlu mesut rüyalarım var. dünde...
duraklamadan geçiyoruz birbirimizin sokaklarından, soluk almadan. kimse dokunmuyor kimsenin yarasına. herkes kendi içinde, herkes kendi iç kanamasında..
maktulenin kısa mektubu sözcüklerden oluşuyor.. cümle olmamış sözcüklerden.. aşk ikimizin, ihanet ve suçluluk sadece benim..itiraf suçumun küçücük bir bölümünü temizledi..geri kalanı ise ancak böyle bitebilir.. senden istediğim başkasıyla kirletmediğim bir yerimden seviş benimle ve sonra da akla günahımı kıpkırmızı kanımla canım.. aşk.. bıçak gibi..
Bu akşam içimde Tuhaf bir sıkıntı var Dünyada sanki bir ben kalmışım. Sanki herkes nerde keder varsa bırakmış Ben nerde bulduysam toplamış almışım. Önümde söğüt ağacı Her zamanki haliyle, çaresiz Havuzda su rahat İnsanlar susmuş Sessiz bir yağmur gibi başladı bende Konuşmak ihtiyacı.
insanlık olduğu sürece yazılmış reçeteler, yaşamı kullanma kılavuzları..........merak ettiğim nokta şu;
1400 yıl geriye gidildiğinde, daha öncesinde de insanlar vardı...o insanların reçeteye ihtiyaçları yok muydu? ? ? ...veya kullanma kılavuzlarına? ? ? ..yoksa onlar maymungiller miydi? ? ?
Dünyada ' Üç grup' insan var..
Bir şeyi yapan ve üreten ' Küçük' seçilmiş grup.
Birşey yapılmasını seyreden 'Büyükçe' bir grup.
Ne olup bittiğini bilmeden yaşayan 'Muazzam ' bir kalabalık.
ya tahammül kalmadı
ya hayat gittikçe daha zorlaştı
her omuz atışımda kırıldım
engelleri her aşma çabamda dağıldım.
bin parça olsam keşke
toplanması kolay olurdu
sadece yaşamın sonsuz bilgisine duyulan meraktı
ulaşıp yaşamak istediğim
duvarlar var etrafımda
penceresiz kapısız
hala
nereye kadar
gittiği yere kadarsa
yol bitiyor sürekli
patikalar var dağa uçuruma doğru
yol kalmadı
yürümek de değil bu
sürüklenmek bir yerlere
kanatları olmayan kuş'tum kırılmasına gerek kalmayan
içimde kıtalar kırılıp çöküyor...
taa yüreğimin orta yerinde kocaman bir yara var.
huzur vermeden sızlayan,bitevi kendinden haber veren.
az rahatlamak için bir merhem bulsam da üstüne boca etsem.
Anlatıldığına göre Nasrettin Hoca’nın iki hanımı varmış. Hanımlar birbirlerini kıskanırmış. Bir gün Hoca’yı sıkıştırmışlar:
Hangimizi daha çok seviyorsun, söyle.
Hoca zeki adam, kadınların sen ben davasına düşmemeleri için her ikisine de birbirinden habersiz birer mavi boncuk vermiş ve şöyle demiş:
Bu mavi boncuk sevgimin işaretidir, sakın bunu kimseye gösterme.
Kadınlar:
Hangimizi daha çok seviyorsun, dediğinde Hoca cevabı hemen yapıştırmış:
Canım ne sıkıştırıp duruyorsunuz? Mavi boncuk kimde ise benim gönlüm ondadır, demiş.
dün rüyamda rengarenk bir yandan da şakıyan ismini bilmediğim kuşlar gördüm.
o renkler rüyaların renginin olduğunu ilk defa bu kadar derinden hissettirdi.
dalmışım...
çok güzel bir şiir okuduğumda içimde oluşan o muhteşem hissi okudum rüyamda.hemde bir anda.
dizeleri gördüm ama okuduğum içimi dolduran saran o hoşluktu.
iki gündür böyle mutlu mesut rüyalarım var.
dünde...
duraklamadan geçiyoruz
birbirimizin sokaklarından,
soluk almadan.
kimse dokunmuyor kimsenin yarasına.
herkes kendi içinde, herkes kendi iç kanamasında..
Murathan Mungan
maktulenin kısa mektubu sözcüklerden oluşuyor..
cümle olmamış sözcüklerden..
aşk ikimizin, ihanet ve suçluluk sadece benim..itiraf suçumun küçücük bir bölümünü temizledi..geri kalanı ise ancak böyle bitebilir..
senden istediğim başkasıyla kirletmediğim bir yerimden seviş benimle ve sonra da akla günahımı kıpkırmızı kanımla canım..
aşk..
bıçak gibi..
sahici aşklar külliyatı../..tertemiz
Bu akşam içimde
Tuhaf bir sıkıntı var
Dünyada sanki bir ben kalmışım.
Sanki herkes nerde keder varsa bırakmış
Ben nerde bulduysam toplamış almışım.
Önümde söğüt ağacı
Her zamanki haliyle, çaresiz
Havuzda su rahat
İnsanlar susmuş
Sessiz bir yağmur gibi başladı bende
Konuşmak ihtiyacı.
_A.Kadir
Cem Mumcu'nun birkaç kitaptan oluşan hikayeler serisi.
insanlık olduğu sürece yazılmış reçeteler, yaşamı kullanma kılavuzları..........merak ettiğim nokta şu;
1400 yıl geriye gidildiğinde, daha öncesinde de insanlar vardı...o insanların reçeteye ihtiyaçları yok muydu? ? ? ...veya kullanma kılavuzlarına? ? ? ..yoksa onlar maymungiller miydi? ? ?
bknz...kafası karışmış meraklı yazar:S