H. S. Eprikyan'ın 1902 yılında İstanbul'da yayımlanan Coğrafya Sözlüğü adlı Ermenice eserinin 2. cilt 40-41. sayfalarında bu köye ilişkin aşağıdaki bilgiler verilir.
"Türkmen Bursa vilayetinin Ertuğrul kazasında Bilecik kasabasının güneydoğusunda köydür. (...) Bundan 250 yıl önce Sivas'ın Çalıkoğlu adlı köyünden göçenlerce kurulmuştur. Günümüzde nüfusu 506 hane Ermeni ve 35 hane kadar Ermeni dilli Müslümandan oluşur. Halk büyük ölçüde tarım, ipekçilik ve bağcılıkla geçinir. (...) Surp Asdvadzadzin (Meryemana) adındaki Ermeni kilisesi yarı kârgir sağlam ve ferah bir yapıdır; bitişiğinde 125 öğrencisi bulunan ahşap Torkomyan okulu bulunur. Erkekler 18-20 yaşlarında, kızlar 13-15 yaşında evlendirilir. Genç kızlar ve yaşlı kadınlar gece gündüz pamuk eğirmek, kumaş dokumak, çorap örmek, giysi dikmek ve ipek böceği beslemekle uğraşırlar. Dışarıya göç azdır. Sade yaşam sürerler ve hallerinden ötürü şükrederler."
TÜRKMEN KÖYÜ Veli KÜÇÜK diyor ki: Bizim aile soyumuz EMİROĞULLARI”dır.Emir oğullarına Azerbaycan”da AMİROVLAR denilmektedir.Halen Azerbaycan”da Amirovlardan yazarlar ve devlet adamları mevcuttur.Nüfus kaydında 1897 doğumlu olarak geçen Babam Mehmet KÜÇÜK,kendi beyanına göre babası tarafından beş yaş küçük yazdırılmıştır.Nüfus kayıtlarında (kütükte) “EMİROĞOLLARI ndan ölü İbrahim oğlu “olarak geçer.Dedem İbrahim”in doğumu ise,anlatımlara göre, 1850 veya 1852 olması gerekir.Babam: ”Babam kırk yaşını geçtikten sonra ben dünyaya gelmişim.” derdi. Babaannemin ismi de EMİNE dir.TÜRKlerde atanın ismini koymak töre olduğu için,1927 doğumlu ağabeyimin ismi İbrahim,1933 doğumlu ablamın ismi Emine”dir. Annem ise 1901 doğumludur.Adı Emine”dir.Baba adı Musa,annesinin adı Hanife”dir.Türkmen Köyünü ilk kuranlar biz Emiroğullarıyız.1700 lü yılların sonlarında, Kafkasyadan, bölgedeki çatışmalar sürecinde diğer Kafkas halkları gibi (Çerkezler,Abazalar,Gürcüler,vb) Osmanlı topraklarına yapılan göçler döneminde gelinir. İlk olarak Afyon Emirdağ”a yerleşilir.Büyük bir ihtimalle Emirdağı kuranlarda Emiroğullarıdır.Belirli bir süre sonra oradan ayrılan bir gurup(Bizim aile 18 hane olarak) şimdiki köyümüzün olduğu yere gelerek yerleşirler.Emirdağ”dan ayrılmalarının nedeni, belki aşiret içerisinde meydana gelen şiddetli geçimsizlik veya kan davası olabilir. Bölgenin en çetin,engebeli coğrafyası olan bölgeye yerleşmelerinde,bu geçimsizlik veya kaçma olasılığını desteklemektedir. Köyü Atalarımız kurduğu için, çevre köyler,TÜRKMENLER,derler ve köyün ismi TÜRKMEN olur. Babam küçükken babası ölür,ablası ile (halam Fadime,nüfus kaydında Fatma olarak geçer) hayatını devam ettirir.Babam 17 yaşlarında iken 1910 yıllarında eniştesi HASAN ile beraber askere gider.Eniştesi Hasan askerden dönmez, akibeti de bilinmez. Babam çeşitli cephelerde kaldıktan sonra,kurtuluş savaşında Afyon cephesinde bulunur. Halam ise 22 yaşında dul kalır,bir daha evlenmez.1970 yılında 88 yaşında vefat eder. Babam ise: Kurtuluş savaşının kazanılmasından sonra köye gelir.Kurtuluş Savaşındaki yararlılıklarından dolayı İSTİKLAL MADALYASI ile ödüllendirilir. İstiklal Maaşı bağlanır.1980 yılında ölür. Osmanlı döneminde 1800 yılların başındaYozgat-Kayseri yöresi Ermenileri isyan eder.İsyanı bastırmak için, her zaman olduğu gibi,kuvvet sevk edilir ve isyan bastırılır.Her isyan sonunda olduğu gibi,isyancılar tehcire (yer değiştirmeye) tabi tutulurlar.Bu tehcirden Bilecik”te nasibini alır.O dönemde adı Bilecik değildir.”Ertuğrul Vilayeti”dir.Ertuğrul Vilayetine sürgün edilen Ermeniler,birbirleri ile irtibat kuramamaları amacıyla,birbirinden uzak ve sapa yerlere yerleştirilirler.Yerleştikleri yerler,Gölpazarı İlçesi”nin Göldağı Köyü,Türkmen Köyü ve Muratca Köyü”dür.Bu köylerin bu gün dahi birbirleri ile irtibatı yoktur,birbirlerinin köylerini dahi görmemişlerdir. Türkmen Köyü”ne gelen Ermeniler, oldukça kalabalıktır.Rahmetli Halamın anlatımlarına göre, 500 haneye yakındırlar ve bu gelenlerin büyük bir kısmı sanatkardır. Bu nedenle köy bir süre sonra, ticaret merkezi haline gelir,köyde haftada bir gün Pazar kurulmaya başlanır.Ermeniler kalabalıktırlar ve sanatkardırlar.Köyün asıl sahibi olan Azeri Türkmenlerin erkekleri çoğunlukla askerdedir.Ermenilerin ise böyle bir sıkıntıları yoktur ve zenginleşirler.Bizim yoksul Türkmenlerde, çoğunlukla, Ermenilerin yanında ırgat olarak çalışırlar.Sürgün gelen Ermeniler, köyümüzde Türkmenlere yakın evler inşa edip yerleşmişlerdir, ancak; milliyet ve dini ayrılıklar nedeniyle irtibatları oldukça sınırlıdır. Adı geçen dergide:”Tanzimat Fermanının ilanından sonra yapılan vergilendirme çalışmalarında, köyün yüzde seksen beşini Ermenilerin oluşturduğu görülüyor.Türkmen Köyündeki 200 hanenin 171 i Ermenilere,29 u İslam ahaliye aittir” şeklinde belirtilmektedir. Tanzimat fermanından söz edilmektedir. Yani 1839 yıllarıdır.O dönemde Ermeniler Anadolu’nun en müreffeh yaşayan toplumudur.Bu durum bir çok belgeyle teyitlidir. Yine bu tesbitin “Vergilendirme Çalışması” amacıyla yapıldığı göz önüne alınırsa, vergiden kaçmak amacıyla 3-5 ailenin bir aile şeklinde yazıldığı anlaşılmaktadır. Ki haberi yapan dergi yazısının hemen devamında “1909 yılında yapılanbir nüfus çalışmasında köyün 467 haneden oluştuğu ve 2450 kişinin yaşadığı tesbit edilmiştir” şeklinde saptama vardır. Bu durumda rahmetli HALAMIN beyanı doğrudur.”500 hane gevur vardı”derdi. 1915 tehcirinde Ermeniler 1919-1920 yıllarında tehcire tabi tutulduktan sonra, o zaman Makedonya toprağı olan, “mübadele” olarak bilinen, Selanik’li, aslen Karaman’lı olan göçmenlere Ermenilerden boşaltılan evler tahsis edilir.Benim çilekeşim de onlardandır. TÜRKMEN KÖYÜNÜN HİKÂYESİ BUDUR
H. S. Eprikyan'ın 1902 yılında İstanbul'da yayımlanan Coğrafya Sözlüğü adlı Ermenice eserinin 2. cilt 40-41. sayfalarında bu köye ilişkin aşağıdaki bilgiler verilir.
"Türkmen Bursa vilayetinin Ertuğrul kazasında Bilecik kasabasının güneydoğusunda köydür. (...) Bundan 250 yıl önce Sivas'ın Çalıkoğlu adlı köyünden göçenlerce kurulmuştur. Günümüzde nüfusu 506 hane Ermeni ve 35 hane kadar Ermeni dilli Müslümandan oluşur. Halk büyük ölçüde tarım, ipekçilik ve bağcılıkla geçinir. (...) Surp Asdvadzadzin (Meryemana) adındaki Ermeni kilisesi yarı kârgir sağlam ve ferah bir yapıdır; bitişiğinde 125 öğrencisi bulunan ahşap Torkomyan okulu bulunur. Erkekler 18-20 yaşlarında, kızlar 13-15 yaşında evlendirilir. Genç kızlar ve yaşlı kadınlar gece gündüz pamuk eğirmek, kumaş dokumak, çorap örmek, giysi dikmek ve ipek böceği beslemekle uğraşırlar. Dışarıya göç azdır. Sade yaşam sürerler ve hallerinden ötürü şükrederler."
slm beğendim
https://www.facebook.com/groups/296798107787/? fref=ts
Yok olan tarihimizin gün yüzüne çıkarmasından dolayı Veli Küçük'e (dayıma) teşekkür ederim.
TÜRKMEN KÖYÜ Veli KÜÇÜK diyor ki:
Bizim aile soyumuz EMİROĞULLARI”dır.Emir oğullarına Azerbaycan”da
AMİROVLAR denilmektedir.Halen Azerbaycan”da Amirovlardan yazarlar ve devlet adamları mevcuttur.Nüfus kaydında 1897 doğumlu olarak geçen Babam Mehmet KÜÇÜK,kendi beyanına göre babası tarafından beş yaş küçük yazdırılmıştır.Nüfus kayıtlarında (kütükte) “EMİROĞOLLARI ndan ölü İbrahim oğlu “olarak geçer.Dedem İbrahim”in doğumu ise,anlatımlara göre, 1850 veya 1852 olması gerekir.Babam: ”Babam kırk yaşını geçtikten sonra ben dünyaya gelmişim.” derdi.
Babaannemin ismi de EMİNE dir.TÜRKlerde atanın ismini koymak töre olduğu için,1927 doğumlu ağabeyimin ismi İbrahim,1933 doğumlu ablamın ismi Emine”dir.
Annem ise 1901 doğumludur.Adı Emine”dir.Baba adı Musa,annesinin adı Hanife”dir.Türkmen Köyünü ilk kuranlar biz Emiroğullarıyız.1700 lü yılların sonlarında, Kafkasyadan, bölgedeki çatışmalar sürecinde diğer Kafkas halkları gibi (Çerkezler,Abazalar,Gürcüler,vb) Osmanlı topraklarına yapılan göçler döneminde gelinir. İlk olarak Afyon Emirdağ”a yerleşilir.Büyük bir ihtimalle Emirdağı kuranlarda Emiroğullarıdır.Belirli bir süre sonra oradan ayrılan bir gurup(Bizim aile 18 hane olarak) şimdiki köyümüzün olduğu yere gelerek yerleşirler.Emirdağ”dan ayrılmalarının nedeni, belki aşiret içerisinde meydana gelen şiddetli geçimsizlik veya kan davası olabilir. Bölgenin en çetin,engebeli coğrafyası olan bölgeye yerleşmelerinde,bu geçimsizlik veya kaçma olasılığını desteklemektedir.
Köyü Atalarımız kurduğu için, çevre köyler,TÜRKMENLER,derler ve köyün ismi TÜRKMEN olur.
Babam küçükken babası ölür,ablası ile (halam Fadime,nüfus kaydında Fatma olarak geçer) hayatını devam ettirir.Babam 17 yaşlarında iken 1910 yıllarında eniştesi HASAN ile beraber askere gider.Eniştesi Hasan askerden dönmez, akibeti de bilinmez. Babam çeşitli cephelerde kaldıktan sonra,kurtuluş savaşında Afyon cephesinde bulunur. Halam ise 22 yaşında dul kalır,bir daha evlenmez.1970 yılında 88 yaşında vefat eder.
Babam ise: Kurtuluş savaşının kazanılmasından sonra köye gelir.Kurtuluş Savaşındaki yararlılıklarından dolayı İSTİKLAL MADALYASI ile ödüllendirilir. İstiklal Maaşı bağlanır.1980 yılında ölür.
Osmanlı döneminde 1800 yılların başındaYozgat-Kayseri yöresi Ermenileri isyan eder.İsyanı bastırmak için, her zaman olduğu gibi,kuvvet sevk edilir ve isyan bastırılır.Her isyan sonunda olduğu gibi,isyancılar tehcire (yer değiştirmeye) tabi tutulurlar.Bu tehcirden Bilecik”te nasibini alır.O dönemde adı Bilecik değildir.”Ertuğrul Vilayeti”dir.Ertuğrul Vilayetine sürgün edilen Ermeniler,birbirleri ile irtibat kuramamaları amacıyla,birbirinden uzak ve sapa yerlere yerleştirilirler.Yerleştikleri yerler,Gölpazarı İlçesi”nin Göldağı Köyü,Türkmen Köyü ve Muratca Köyü”dür.Bu köylerin bu gün dahi birbirleri ile irtibatı yoktur,birbirlerinin köylerini dahi görmemişlerdir.
Türkmen Köyü”ne gelen Ermeniler, oldukça kalabalıktır.Rahmetli Halamın anlatımlarına göre, 500 haneye yakındırlar ve bu gelenlerin büyük bir kısmı sanatkardır.
Bu nedenle köy bir süre sonra, ticaret merkezi haline gelir,köyde haftada bir gün Pazar kurulmaya başlanır.Ermeniler kalabalıktırlar ve sanatkardırlar.Köyün asıl sahibi olan Azeri Türkmenlerin erkekleri çoğunlukla askerdedir.Ermenilerin ise böyle bir sıkıntıları yoktur ve zenginleşirler.Bizim yoksul Türkmenlerde, çoğunlukla, Ermenilerin yanında ırgat olarak çalışırlar.Sürgün gelen Ermeniler, köyümüzde Türkmenlere yakın evler inşa edip yerleşmişlerdir, ancak; milliyet ve dini ayrılıklar nedeniyle irtibatları oldukça sınırlıdır.
Adı geçen dergide:”Tanzimat Fermanının ilanından sonra yapılan vergilendirme çalışmalarında, köyün yüzde seksen beşini Ermenilerin oluşturduğu görülüyor.Türkmen Köyündeki 200 hanenin 171 i Ermenilere,29 u İslam ahaliye aittir” şeklinde belirtilmektedir.
Tanzimat fermanından söz edilmektedir. Yani 1839 yıllarıdır.O dönemde Ermeniler Anadolu’nun en müreffeh yaşayan toplumudur.Bu durum bir çok belgeyle teyitlidir.
Yine bu tesbitin “Vergilendirme Çalışması” amacıyla yapıldığı göz önüne alınırsa, vergiden kaçmak amacıyla 3-5 ailenin bir aile şeklinde yazıldığı anlaşılmaktadır. Ki haberi yapan dergi yazısının hemen devamında “1909 yılında yapılanbir nüfus çalışmasında köyün 467 haneden oluştuğu ve 2450 kişinin yaşadığı tesbit edilmiştir” şeklinde saptama vardır.
Bu durumda rahmetli HALAMIN beyanı doğrudur.”500 hane gevur vardı”derdi.
1915 tehcirinde Ermeniler 1919-1920 yıllarında tehcire tabi tutulduktan sonra, o zaman Makedonya toprağı olan, “mübadele” olarak bilinen, Selanik’li, aslen Karaman’lı olan göçmenlere Ermenilerden boşaltılan evler tahsis edilir.Benim çilekeşim de onlardandır. TÜRKMEN KÖYÜNÜN HİKÂYESİ BUDUR