gençlerin darmadağın ettiği gençliklerini yaşadıkları bazen atık deposu halinde bazen makarnadan başka hiç bir şeyin olmadığı kıyafetlerin evin içinde dolştığı bir ortam
Alltlığı olmayan Televizyona, kitaplardan televizyon altlığı yapılan, 8 - 10 kişinin birlikte kaldığı, dip dibe koyun koyuna bitiik nizamda yerde yatılan, mutfaklarında bulaşık dağları bulunan, çöpleri biriktirilip atılmayarak çöp ev durumunda olan, Ev sahibini sık sık napıyo bunlar diye ziyareteine maruz kalan, Buzdolabı olmayan, olanları ise tamtakır bulunan, genelde menüsünde mennemen, tavada yumurta bulunan, Küçük elektrik sobasından hem soba olarak hemde yan yatırılıp çay ve yemek yapımında elektrik ocağı olarak kullanılan, evler.
Her öğrenci evinde muhakkak 'nöbetçi sistemi' uygulanır ve günün nöbetçisi, resmi köle statüsünde kullanılır. Yemek sırasında en az elli kere mutfağa gönderilir. Evdekilerin temel gıda maddeleri yumurta ve patatestir. Bu ikisinin birleşiminden 12 çeşit yemek yapılabilir. Çay yemekten sonra değil, yemekle birlikte içilir. Her gece kesinlikle saçma sapan bir tartışma konusu açılır. (Düşünmüyorum o halde yok muyum yani? Dünya döndüğü için mi güzel? Attan inip eşşeğe binilir mi?) Her evin muhakkak suyu, çayı deviren bir sakarı vardır. Ha bi de işlerden kaytaran tembeli bulunmaktadır. Yemek yapmaya karar verilir ve yemek yapmaya başlandığında eksikler ortaya çıkar, zamanla yarışarak yemek tamamlanır. Kesinlikle ama kesinlikle temiz çatal, kaşık, tava kalmayıncaya kadar bulaşıklar yıkanmaz. Her sabah derse geç kalınır ve öğle kalkıp okula yemek yemeğe gidilir. (Okulun yemeği ucuz olduğu için...) Sınav dönemlerinin favori cümlesi 'bu gece yatmıycam ders çalışcam'dır. Gece yatılmaz ama ders de çalışılmaz. Evin duvarları vize-final tarihleri, ilginç sözler, nöbetçi listesi, harcama listesi gibi yazılı belgelerle süslüdür. Öğrenci evinin, öğrenci misafirleri de eksik olmaz ve gelen misafire önce 'bi kola al da içelim'diye başlanılan ısmarlatma olayına,iyice sövüşleninceye kadar devam edilir. Ev genelde bodrum ve giriş katta olduğundan, pencereden girilebilir özelliktedir. (Her ihtimale karşı bi pencere muhakkak içeriden kilitlenmeyerek açık bırakılır.) Dış kapı ise zaten kilitlenmez.
Ev fertlerinin tamamı leyla gibidir, yani aşk trafiği yoğundur. Kimininki platoniktir, kafayı yer ve yedirtir, kimi romantik takılır, şiirler ezberlenir, kimi ise akşam ansızın nişanlı olarak eve dönebilir.
hayata yuvasından uzak başka bir yuvada herhan bir sebebten kalmaya mecbur kalmış kimsesizlerin kimsesi gibi içi hasret ve özlem doludur her bir duvarı bir diyara götürür insanı iyiki varlar isnası dışardan kalmaktan kurtaran yer bekar odası güzel sıcak ortamların oadası dostların odası :))
içinde herşeyi yapabileceginiz aklınıza gelsede dört duvar arası bi yerdir.Açarsın tv yi o sana bakar sen ona.yakarsın ocağı pişen şeyler aynıdır hep; ya yumurta ya makarna...son derece sıkıcı bir yaşam tarzının vazgeçilmez parçası.
dostlugun ac kalmanın parasızlıgın bulustugu ama en paralı gunlerımde bıle asla o tadı bulamadıgım yer ıyı kı yasadık bee o gunlerı ıyı kı bırlıkte ac kalıp doyduk ıyı kı bızım de her kesın gırebıldıgı bır evımız oldu ıyı dostlar bırıktırdık ve hepsı aılemız oldu ıyı kı....
efendim işte aşşağıda zikir edilen ifadeler müsebbib anlı şanlı parti ilen bu pisliğe veda edilir.efendim evvel-i ahir erkek milleti kanaatkar idir salçalı makarnayı soslu diye yutturan kızlara durum pek çaktırılmaz 'hatır için'iyi pişirilememeiş tavuk dahil her bir şey yenir.üstüne üstlük mevzubahis kızlara 'hamaratsın'diye de iltifat edilir esas gaye evin yolunu belletmek idir.ayrıca öğrenci evinden hayli farklı yerler idir.bilhassa bizimkinden...efenim 12 kişi yatamaz yatsa da uyuyamaz sebebi malum bendeniz etraftaki mobilyalara duvaradaki oyuklara ders anlattığımdan herkes tıp eğitimimden nasibini almakta idir...ayrıca hamarat kızları evimizden uzak tutmaktayızidir...çamaşır makinemiz de var idir... itina ilen ;)
bir sürü harıl gürül yaşayan amaçları ile yaşamları bir birine taban tabana zıt genç.karman çorman yemek,giyinme, çamaşır seansları mevcut değilmiş gibi. birde giren çıkanın belli olmadığı,yırtık bütçelerin toparlanmaya çalışıldığı çoğu kez soğuk haneler.
Kıcı kırık bi o odasında 12 kisi yatılabilen,kazanla su ısıtılıp banyo edilebilen,elde camasır yıkanabilen,mutemadiyen makarna ve sahanda yumurta yenilen guzide mekan...
hamarat kızlar mutfağa geçer. bir tencere dolusu haşlanmış makarnayı süzerken (süzgeç olmadığından) kirden yosun tutmuş mutfak evyesine dökerler. herkes yemek beklemektedir. makarnalar ellerle ordan alınarak soslanmak üzere tekrar tencereye konur. üç kız dışında herkes makarnayı afiyetle yer. vicdan azabı duyarlar mı? hayır :)))
Muharrem amca geliyor aklima. Hastane sokaginda bahce icinde iki katli bir evi vardi. Ust katinda ailesiyle birlikte kendisi otururdu. Ikiye bolunmus alt katin, sokaga bakan yaninda terzi Muharrem(Yalnis hatirladigimi falan zannetmeyin, her ikisinin de adi ayniydi) , terzilik yapardi. Bahceye bakan taraftaki kucuk iki odasi, bir wc/banyosu ve bir de kucuk mutfagi olan bolumu de bekarlara ya da cocuksuz ailelere kiralardi.
Bir donem de kardesimle birlikte ben kiraladim. Donem dersem, yaklasik dort sene falan. Meslegim icabi okul zamani ben koylerde oldugum icin daha cok kardesim kalir, tatillerde ise benim olurdu :)
Cok temiz olmazdi pek. Bir daginiklik goze carpardi. Aksamdan icilmis bir kac bira ya da sarap sisesi, saga sola atilmis gazete sayfalari, taze ya da kuru yemis tabaklari, izmarit dolu kullukler, duzeltilmemis yataklar, cikarildiktan sonra bir yere kaldirilmamis gece kiyafetleri, plak ya da kasetlerle falan icice yasar giderdik.
Arada bir rahmetli anacigim gelir, her tarafi siler supurur, bir guzel toparlar, ama, cok gecmez ev yine eski daginikligina kavusurdu. Ne yapalim, biz oyle de mutluyduk o zamanlar :)
İpek
Bekar Evi EŞİTTİR = Olum Anahtarı bugünlüğüne versene lan :)
kalacak yeri olmayan erkeklere ayrılan evler
kirli yataklar,küf tutmuş bulaşıklar,sigara kokan odalar,yerde yuvarlanan bi ra şişeleriii... daha uzun:D
Clueless...
The Lady Is a Tramp...
Bir su gibi süzül ak
Baygın baygın yan yan bak
Her gün ayrı canlar yak
Kalplere vur bir zımba
Rumba da rumba rumba
Al bir salon gelini
Koy kalbine elini
Sevdim tatlı dilini
Kalplere vur bir zımba
Rumba da rumba rumba
Al bir Istanbul kızı
Yanakları kırmızı
Sandım sabah yıldızı
Kalplere vur bir zımba
Rumba da rumba rumba...
Yaşamak için yeni buluşların üretildiği evlerdir. Sıcak su için kalorifer peteğine musluk takanları bilirim.
2 nci adres
gençlerin darmadağın ettiği gençliklerini yaşadıkları bazen atık deposu halinde bazen makarnadan başka hiç bir şeyin olmadığı kıyafetlerin evin içinde dolştığı bir ortam
Alltlığı olmayan Televizyona, kitaplardan televizyon altlığı yapılan,
8 - 10 kişinin birlikte kaldığı,
dip dibe koyun koyuna bitiik nizamda yerde yatılan,
mutfaklarında bulaşık dağları bulunan,
çöpleri biriktirilip atılmayarak çöp ev durumunda olan,
Ev sahibini sık sık napıyo bunlar diye ziyareteine maruz kalan,
Buzdolabı olmayan, olanları ise tamtakır bulunan,
genelde menüsünde mennemen, tavada yumurta bulunan,
Küçük elektrik sobasından hem soba olarak hemde yan yatırılıp çay ve yemek yapımında elektrik ocağı olarak kullanılan,
evler.
Yuva yapmak üzere toplanan kuşların geçici konakları.
%51 i çöp ev :))
sefil bir hayat tarzını benimsemişlerin barınağı(tabii mecburiyetten kalanlar hariç)
Her öğrenci evinde muhakkak 'nöbetçi sistemi' uygulanır ve günün nöbetçisi, resmi köle statüsünde
kullanılır. Yemek sırasında en az elli kere mutfağa gönderilir.
Evdekilerin temel gıda maddeleri yumurta ve patatestir. Bu ikisinin birleşiminden 12 çeşit yemek
yapılabilir. Çay yemekten sonra değil, yemekle birlikte içilir.
Her gece kesinlikle saçma sapan bir tartışma konusu açılır. (Düşünmüyorum o halde yok muyum yani?
Dünya döndüğü için mi güzel? Attan inip eşşeğe binilir mi?)
Her evin muhakkak suyu, çayı deviren bir sakarı vardır. Ha bi de işlerden kaytaran tembeli
bulunmaktadır.
Yemek yapmaya karar verilir ve yemek yapmaya başlandığında eksikler ortaya çıkar, zamanla yarışarak
yemek tamamlanır.
Kesinlikle ama kesinlikle temiz çatal, kaşık, tava kalmayıncaya kadar bulaşıklar yıkanmaz.
Her sabah derse geç kalınır ve öğle kalkıp okula yemek yemeğe gidilir. (Okulun yemeği ucuz olduğu
için...)
Sınav dönemlerinin favori cümlesi 'bu gece yatmıycam ders çalışcam'dır. Gece yatılmaz ama ders de
çalışılmaz.
Evin duvarları vize-final tarihleri, ilginç sözler, nöbetçi listesi, harcama listesi gibi yazılı
belgelerle süslüdür.
Öğrenci evinin, öğrenci misafirleri de eksik olmaz ve gelen misafire önce 'bi kola al da içelim'diye
başlanılan ısmarlatma olayına,iyice sövüşleninceye kadar devam edilir.
Ev genelde bodrum ve giriş katta olduğundan, pencereden girilebilir özelliktedir. (Her ihtimale
karşı bi pencere muhakkak içeriden kilitlenmeyerek açık bırakılır.) Dış kapı ise zaten kilitlenmez.
Ev fertlerinin tamamı leyla gibidir, yani aşk trafiği yoğundur. Kimininki platoniktir, kafayı yer ve
yedirtir, kimi romantik takılır, şiirler ezberlenir, kimi ise akşam ansızın nişanlı olarak eve
dönebilir.
Özgürlük adına bireylerin savunulduğu bir kale...
Bulaşık ve yemek kavgasının her daim hüküm sürdüğü bir ring :)
hayata yuvasından uzak başka bir yuvada herhan bir sebebten kalmaya mecbur kalmış kimsesizlerin kimsesi gibi içi hasret ve özlem doludur her bir duvarı bir diyara götürür insanı iyiki varlar isnası dışardan kalmaktan kurtaran yer bekar odası güzel sıcak ortamların oadası dostların odası :))
içinde herşeyi yapabileceginiz aklınıza gelsede dört duvar arası bi yerdir.Açarsın tv yi o sana bakar sen ona.yakarsın ocağı pişen şeyler aynıdır hep; ya yumurta ya makarna...son derece sıkıcı bir yaşam tarzının vazgeçilmez parçası.
dostlugun ac kalmanın parasızlıgın bulustugu ama en paralı gunlerımde bıle asla o tadı bulamadıgım yer ıyı kı yasadık bee o gunlerı ıyı kı bırlıkte ac kalıp doyduk ıyı kı bızım de her kesın gırebıldıgı bır evımız oldu ıyı dostlar bırıktırdık ve hepsı aılemız oldu ıyı kı....
Dışarda okuyupta kalmayan hemen hemen yoktur.
gençken çok merak edip giremediğim tek yer! ! şimdide alan yok!
efendim işte aşşağıda zikir edilen ifadeler müsebbib anlı şanlı parti ilen bu pisliğe veda edilir.efendim evvel-i ahir erkek milleti kanaatkar idir salçalı makarnayı soslu diye yutturan kızlara durum pek çaktırılmaz 'hatır için'iyi pişirilememeiş tavuk dahil her bir şey yenir.üstüne üstlük mevzubahis kızlara 'hamaratsın'diye de iltifat edilir esas gaye evin yolunu belletmek idir.ayrıca öğrenci evinden hayli farklı yerler idir.bilhassa bizimkinden...efenim 12 kişi yatamaz yatsa da uyuyamaz sebebi malum bendeniz etraftaki mobilyalara duvaradaki oyuklara ders anlattığımdan herkes tıp eğitimimden nasibini almakta idir...ayrıca hamarat kızları evimizden uzak tutmaktayızidir...çamaşır makinemiz de var idir...
itina ilen ;)
bir sürü harıl gürül yaşayan amaçları ile yaşamları bir birine taban tabana zıt genç.karman çorman yemek,giyinme, çamaşır seansları
mevcut değilmiş gibi. birde giren çıkanın belli olmadığı,yırtık bütçelerin toparlanmaya çalışıldığı çoğu kez soğuk haneler.
Kıcı kırık bi o odasında 12 kisi yatılabilen,kazanla su ısıtılıp banyo edilebilen,elde camasır yıkanabilen,mutemadiyen makarna ve sahanda yumurta yenilen guzide mekan...
DÜZENSİZLİĞİN EN GÜZEL FOTOĞRAFIDIR
Bize hamarat ama bir o kadar da vicdansiz kizlarin varligini gosteren terimdir :)))
Öğrenciliği, ait olduğum yeri, hayatın tadını tuzunu çağrıştırır.Azla yetinmeyi, hiçle doymayı öğretir..
hamarat kızlar mutfağa geçer. bir tencere dolusu haşlanmış makarnayı süzerken (süzgeç olmadığından) kirden yosun tutmuş mutfak evyesine dökerler. herkes yemek beklemektedir. makarnalar ellerle ordan alınarak soslanmak üzere tekrar tencereye konur. üç kız dışında herkes makarnayı afiyetle yer. vicdan azabı duyarlar mı? hayır :)))
Muharrem amca geliyor aklima. Hastane sokaginda bahce icinde iki katli bir evi vardi. Ust katinda ailesiyle birlikte kendisi otururdu. Ikiye bolunmus alt katin, sokaga bakan yaninda terzi Muharrem(Yalnis hatirladigimi falan zannetmeyin, her ikisinin de adi ayniydi) , terzilik yapardi. Bahceye bakan taraftaki kucuk iki odasi, bir wc/banyosu ve bir de kucuk mutfagi olan bolumu de bekarlara ya da cocuksuz ailelere kiralardi.
Bir donem de kardesimle birlikte ben kiraladim. Donem dersem, yaklasik dort sene falan. Meslegim icabi okul zamani ben koylerde oldugum icin daha cok kardesim kalir, tatillerde ise benim olurdu :)
Cok temiz olmazdi pek. Bir daginiklik goze carpardi. Aksamdan icilmis bir kac bira ya da sarap sisesi, saga sola atilmis gazete sayfalari, taze ya da kuru yemis tabaklari, izmarit dolu kullukler, duzeltilmemis yataklar, cikarildiktan sonra bir yere kaldirilmamis gece kiyafetleri, plak ya da kasetlerle falan icice yasar giderdik.
Arada bir rahmetli anacigim gelir, her tarafi siler supurur, bir guzel toparlar, ama, cok gecmez ev yine eski daginikligina kavusurdu. Ne yapalim, biz oyle de mutluyduk o zamanlar :)
Bir kadının koynu kadar sıcak
Sibirya kadar soğuk