II. Abdülhamid'in "Kürtlere özerklik ve anadilde eğitim istediği" gerekçesiyle tımarhaneye kapattırdığı bir zat. Cumhuriyet döneminde de tarikat ve cemaat gibi yapılanmaların tehlikesinin farkındalığından ötürü sürgün edilmiş birisi.
Said nursiye göre Cemel savaşında her iki tarafta haklıymış,ümmetin ihtilafında rahmet varmış. Muhtemelen her iki tarafı haklı çıkarmak için uydurulmuş bu hadisi savunan biridir Said Nursi.
Musa peygamber vurunca canını almaya gelen Azrailin gözünü çıkarmış...ona göre Musa Allah'ın hükmüne itiraz etmiş,hemde Azrail'in gözünü çıkararak. Dua etmek varken Niye böyle bir şey yapsın ki ..Musa ki kutsal vadide Allah ile konuştu. Eskiden böyle masallara inanırdık,kulağa pek hoş gelirdi,Musa peygamber öyle büyükki Azrail'e bile kafa tutmuş,vay be derdik..sonra oturup düşününce bunun hem Allah'a,hem Musa'ya hemde Azrail'e hakaret olduğunu anladık...
said nursi kendi yazdığı kitapları kuranla eş değer tutan, hatta bu kitaplara kurandan damlalar diyecek kadar kendinden geçmiş kendine hayran bir zat. biz müslümanız diyenler bu aymazlıkla gittiğimiz sürece bizi daha çok güderler.
Toplumun iman selameti için çalışmış, imandan başka, kur'andan başka referansı olmayan bir şahsiyettir. Öyle söylenildiği gibi kendine makam vermek falan için meydana atılmamıştır. Meydana atıldıktan sonra, zoru görüp sıvışmamıştır. Yiğit gibi bütün dünyaya meydan okumuş. Küfür ideolojilerini temelinden çürütecek risaleler yazmış, bunların yayılması için de gayret etmiş. Ne yazık ki, devlet onu bir cani gibi sürgünden sürgüne göndermiş. O yine hiçbir talebesini devletin aleyhine kışkırtıp da, anarşistlik yaptırmamış.
Satın alınamayan bir hoca, fikirleri, eserleri ortada, derdi islam/iman olan bir kahraman. Bir mücahittir Bediüzzaman. Bu ismi de ona kendisi değil, zamanın uleması takmıştır.
hep merak etmişimdir said nursi acaba abdülhamidle karşılaştı mı gerçekten, ya da karşılaşamadılar ve anlatılan bir rivayet uyarınca abdülhamidin fedaileri tarafından hırpani kılığı nedeniyle huzura çıkarılmayıp ta kovulmuş mudur yıldızdan ve abdülhamid bu olaydan hep bi haber kalmıştır. ben gerçeklerin bu rivayette ki gibi olduğuna ihtimal vermiyorum. abdülhamid gibi ilim sahibi ve velii mertebesinde bir şahsiyetin kapısındaki fedailerin onun hırpani kılığından dolayı onu huzura almamış olmalarına. üstelik abdülhamid ki istihbarat ağı bu kadar güçlü bir insanın topraklarında yaşayıp din adına bu kadar örgütlenen ve tam bir alim kabul edilen bu adamın ünü ve varlığından bi haber olsun olacak şey değil.
kendisi kürttür ve adi said-i kürdi dir.f. gülen'in nurculuğu ile karıştırmayın.f.gülen'in kürtleri,kürtlerin de onu sevmediğini de unutmayın.internet ortamında sürekli kürtler için beddua eden bir kişiyi kürtlerin sevmemesi de doğaldır.zaten
Küçüklüğümde tanımıştım ipekböceğini. Dut ağacının yapraklarından toplayıp getirir, yemelerini seyrederdik. İpekböcekleri, zamanı geldiğinde çalı tabir edilen küçük dallar veya bir araya getirilmiş ot parçalarına çıkarlar, kozalarını örerlerdi. O yaşlarda sadece pazara kadar gelişlerini bilirdim. Ötesi hakkında herhangi bir bilgim yoktu. Sonradan öğrendik ki, o kudret mucizesi elsiz küçük böcekçikler, insanlar tarafından kıymet atfedilen ipeği alınabilmek için kazana atılırlarmış. Bazıları ise, kozayı deler, kelebek olurmuş...
***
Bir zaman bir bilge kozada bir delik görür; fakat küçük bir delik. İçindeki kelebek olmuş ipekböceği çıkmak için büyük gayret gösteriyormuş. Şefkati tahrik etmiş, deliği büyütmüş. İsteği ona yardım etmekmiş. Kelebek kozadan kolay çıkmış, fakat fazla yaşamamış, ölmüş. Bu durum bilgeyi hüzünlendirmekle beraber, merakını da çekmiş. Meğer o böceğin hayatının sağlıklı devam edebilmesi, o dar delikten geçmekteymiş.
***
Bedîüzzaman Said Nursi Hazretleri (ra) . Hayatının ilk yarısı kozaya girmek, ikinci yarısı ise kozadan çıkmaya adanmıştı adeta. Kaderin takdir ettiği bir süreci yaşıyordu. Bir cihetten baksanız ipek örüyor, diğer cihetten baksanız kendini kazana hazırlıyordu. Ne var ki o zat kozasını delmiş, o dar deliklerden geçmiş, kıymetini takdir etmekten aciz olduğumuz değerleri bizlere hediye edip huzur-u Rahmana gitmiştir.
***
Yarım asır geçti âhirete gideli Üstadım. Kazanların kaynadığı, kar kışın savrulduğu zamanlardı onun sergüzeşt-i hayatının aynası olan zaman-ı dünya. Çile, cefa, sıkıntı, ölüm, dehşet, kan kol geziyordu sokaklarında asrın. Sanki bütün dünya başına çökmüştü. Herkesin sığdığı dünya sanki onunla fazlalaşmıştı. Herkesin bir yer tuttuğu şu fani dünyada, hapishaneler, dağlar ve gurbetler onun adına yazılmıştı...
BEDÎ' (El-Bedî') Nedir? Allahü teâlânın esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Daha önce benzeri olmayan, görülmemiş, işitilmemiş, bilinmeyen şeyleri yoktan var eden, yaratan Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki Nedir? (Allah) göklerin ve yerin Bedî'idir O, bir şeyin olmasını irâde edince (dileyince) , ona 'ol' der, o da olur (Bekara sûresi Nedir? 117)
Bu yüzden kendinizce ve insanların çoğunluğuna aldanarak Allah a isimde ve sıfatta ortak koşmuş oldunuz...Bu apaçık Meydanda Bedi olan ALLAH tır...Hem de her zaman Bedi olan Allah tır...Bu gibi konular için buyrun şiir sayfamda ki makalelere bakın...İsterseniz çoğunluğa uyarsınız kendinizi kandırırsınız isterseniz Kuran a bakarsınız uyanırsınız...
'Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.''(Enam 116)
Üstad hazretleri, Latin harflerini bidat olarak değerlendiriyor. Harf inkılâbının yapılış gayesi, İslam ve Osmanlı medeniyeti ile yeni kurulan rejimin bağlarının koparılmasıdır.
Yani yeni rejim, halkı planlı bir şekilde geçmişinden uzaklaştırıp, batı medeniyetine yanaştırmaya çalışmıştır.
Harf inkılâbı da bu planın bir parçasıdır.
....
(Neyi neden nasıl savunduğunu anlamak istemeyenlere...!)
pozitif bilimlerle dini bütünleştirmeyi amaçlamış,Kürt bölgesine üniversite kurulması için bir ömür harcamış olsa da bu amacına ulaşamamıştır.. savaşlara katılarak vatanını müdafaa etmiş, her zaman barıştan yana olmuştur..
Kendi görüslerini, kendi mantiklarini Islama yamalamaya calismis, bunun icin bir kitap yazip önceleri 114 bölüme ayirip ve 23 senede tamamlandigini söylemisdir (Maksat kurana benzetmek) Ileride tepkiler alinca, 114 bölümü biraz daha cogaltmislardir.. Yazdigi kitabinda kendisinin vahy aldigini yazar..Bu konuda diyanetin calismalari, ve bircok birbirinden degerli arasdiricilarin kitaplari olmusdur..
Risaleyi Nur bunun icindirki, modern bir türkceye cevirilmeyip, sadece eski türkcede yayinlanmakdadir...Nurcu abilerin yüzde sekseni icindeki celiskileri bilir ama söylemezler..
Isin gercegi ne ise lütfen onu söyleyin arasdirin, konusun...
Kürt halkının, cehalet, fakirlik,ve aşiretçlikten kurtulması için Said-i Kürdi büyük çaba gösterdi.Bir ara saraya gidip Kürdistan'a üniversite istiyorum değince kendisini tımarhanede buldu.Hiç bir zaman şiddete baş vurmadı.
Dua öğrenmekse niyetin aç Kuran-ı Kerim'i... onda aslı var süslenmiş halden fazla gerçeği... anlamıyorsan İslamiyetin niyetini... Aç birebir çevirisini... Oku tekrar tekrar mealleri... Birebir yaşamak istiyorum dersen Müslümanlığı, İslamı... Öğren arapçayı okumasını yazmasını... Yetmez mi bunlar sana ah be nurcu...
(Talebe diyorlar kitaplarını okuyan, ve cemaatine katılanlara, öğretmen mi, eğitmen mi...)
son yüzyılın en büyük alimlerinden birisi. eserlerinde müthiş bir ders veriyor. bu asrın insanının özellikle gençlerin kesinlikle faydalanması gereken konulara değinmiştir. Allaha her asırda olduğu gb bu asırdada bize uyarıcı olarak bediüzzmana hocamızı gönderdi. Allahın merhametini göremeyen insanlar var halaaa... zannetmeyinki günah işşleye Allah merhamet eder. bediüzzaman hz. kitapların kesinlikle herkesin faydalanması gerekiyor.. hepiniz a.e.o
Onun kaygısı,sevdası,derdı,davası hep ALLAH 'I kuularına tanıtmak ve sevdırmektı. Butun engellere,açılara,hapıslere,surgunlere,zehırlenmelere ragmen KUR'AN'A,ımana,Islama hızmet duygusundan hıç ayrılmadı. En zor şartlarda bıle hıç umıtsız olmadı.En olumsuz şartlardan,daıma olumlu sonuçlar çıkardı. Kendısını batırmaya,bıtırmeye çalısanları da huzura ve mutluluga,yanı kulluga çagırdı.çunku ona gore,kul olmak'KURTULMAK'demektı. Kendısıne en açımasız hakaretı ve dayanılmaz ıskençeyı layık gorenlerı bıle ıman hakıkatkerıyle tanıstırmak ve kurtarmak telasındaydı. Gule oynaya gunah bataklıklarına batanlara da merhametle baktı. Gunahına aglamayanların gunahına agladı.Çunku o sefkatten ıbarettı. Sevgıyle sarıp sarmaladı yaralı yureklerı.Manevı kırı,pası,yarayı açısız amelıyatlarla teadvı ettı. Gonullerı çelen,ruhları çeken bır muhabbet merkezıydı. Benım sevdalandıgım yurek,bu yurektı. Benım ve neslımın kendıne gelısıydı. Uyanmamızdı heyeçanla ve gafletten sılkınmemızdı. Uyanalım dıye uyanıktı. Ebedıyen gulelım dıye aglıyordu.
...Sonra o zâlim, dünyaca büyük makamlarda bulunan bedbahtlar dediler: 'Sen, yirmi senedir bir tek defa takkemizi (yani şapkamızı) başına koymadın. Eski ve yeni mahkemelerin huzurunda başını açmadın, eski kıyafetinle bulundun. Halbuki on yedi milyon bu kıyafete girdi.'
Ben de dedim: On yedi milyon değil, belki yedi milyon da değil, belki rızasıyla ve kalben kabulüyle ancak yedi bin Avrupa-perest sarhoşların kıyafetlerine ruhsat-ı şer'iye ve cebr-i kanunî cihetiyle girmektense, azîmet-i şer'iye ve takva cihetiyle, yedi milyar zatların kıyafetlerine girmeyi tercih ederim. (12.şua)
Üstadın yolundan giden talebelere bir anıtımsı olsun için...
Yazdığım hakaik-ı imaniyeyi doğrudan doğruya nefsime hitab etmişim. Herkesi davet etmiyorum. Belki ruhları muhtaç ve kalbleri yaralı olanlar, o edviye-i kur’aniyeyi arayıp buluyorlar.. (Üstad Bediüzzaman)
Kur'an penceresinden Allah'ın yeryüzündeki ayetlerini, şimdiye dek emsali görülmemiş bir şekilde misaller göstererek, Allah' a giden yolların başındaki gönül kapılarında bulunan kilitleri açan asrın müceddidi dir. (Yine de en doğrusunu Allah (c.c.) bilir)
iman derdinde ve baskalarinida kurtarmak niyetinde olan büyük bir alim.cok açılar ve işkenceler görmüş zat
II. Abdülhamid'in "Kürtlere özerklik ve anadilde eğitim istediği" gerekçesiyle tımarhaneye kapattırdığı bir zat. Cumhuriyet döneminde de tarikat ve cemaat gibi yapılanmaların tehlikesinin farkındalığından ötürü sürgün edilmiş birisi.
Tepeden tırnağa kafayı sıyırmış canlı türlerinden biri olup günümüzde benzerlerine çok rastlanmaktadır.
Said nursiye göre Cemel savaşında her iki tarafta haklıymış,ümmetin ihtilafında rahmet varmış. Muhtemelen her iki tarafı haklı çıkarmak için uydurulmuş bu hadisi savunan biridir Said Nursi.
Musa peygamber vurunca canını almaya gelen Azrailin gözünü çıkarmış...ona göre Musa Allah'ın hükmüne itiraz etmiş,hemde Azrail'in gözünü çıkararak.
Dua etmek varken Niye böyle bir şey yapsın ki ..Musa ki kutsal vadide Allah ile konuştu.
Eskiden böyle masallara inanırdık,kulağa pek hoş gelirdi,Musa peygamber öyle büyükki Azrail'e bile kafa tutmuş,vay be derdik..sonra oturup düşününce bunun hem Allah'a,hem Musa'ya hemde Azrail'e hakaret olduğunu anladık...
said nursi
kendi yazdığı kitapları kuranla eş değer tutan, hatta bu kitaplara kurandan damlalar diyecek kadar kendinden geçmiş kendine hayran bir zat. biz müslümanız diyenler bu aymazlıkla gittiğimiz sürece bizi daha çok güderler.
Toplumun iman selameti için çalışmış, imandan başka, kur'andan başka referansı olmayan bir şahsiyettir. Öyle söylenildiği gibi kendine makam vermek falan için meydana atılmamıştır. Meydana atıldıktan sonra, zoru görüp sıvışmamıştır. Yiğit gibi bütün dünyaya meydan okumuş. Küfür ideolojilerini temelinden çürütecek risaleler yazmış, bunların yayılması için de gayret etmiş. Ne yazık ki, devlet onu bir cani gibi sürgünden sürgüne göndermiş. O yine hiçbir talebesini devletin aleyhine kışkırtıp da, anarşistlik yaptırmamış.
Satın alınamayan bir hoca, fikirleri, eserleri ortada, derdi islam/iman olan bir kahraman. Bir mücahittir Bediüzzaman. Bu ismi de ona kendisi değil, zamanın uleması takmıştır.
Çok büyük alim...
hep merak etmişimdir
said nursi acaba abdülhamidle karşılaştı mı gerçekten, ya da karşılaşamadılar ve anlatılan bir rivayet uyarınca abdülhamidin fedaileri tarafından hırpani kılığı nedeniyle huzura çıkarılmayıp ta kovulmuş mudur yıldızdan ve abdülhamid bu olaydan hep bi haber kalmıştır. ben gerçeklerin bu rivayette ki gibi olduğuna ihtimal vermiyorum. abdülhamid gibi ilim sahibi ve velii mertebesinde bir şahsiyetin kapısındaki fedailerin onun hırpani kılığından dolayı onu huzura almamış olmalarına. üstelik abdülhamid ki istihbarat ağı bu kadar güçlü bir insanın topraklarında yaşayıp din adına bu kadar örgütlenen ve tam bir alim kabul edilen bu adamın ünü ve varlığından bi haber olsun olacak şey değil.
O asrın alimi BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ
O na talebe olmak için Allah'a yalvardığım bedi.
Asrın en büyük vebası olan İMANSIZLIK (Materyalizm, Ateizm v.b.) Hastalığına en etkili reçeteyi sunan Hekim.
kendisi kürttür ve adi said-i kürdi dir.f. gülen'in nurculuğu ile karıştırmayın.f.gülen'in kürtleri,kürtlerin de onu sevmediğini de unutmayın.internet ortamında sürekli kürtler için beddua eden bir kişiyi kürtlerin sevmemesi de doğaldır.zaten
Küçüklüğümde tanımıştım ipekböceğini. Dut ağacının yapraklarından toplayıp getirir, yemelerini seyrederdik. İpekböcekleri, zamanı geldiğinde çalı tabir edilen küçük dallar veya bir araya getirilmiş ot parçalarına çıkarlar, kozalarını örerlerdi. O yaşlarda sadece pazara kadar gelişlerini bilirdim. Ötesi hakkında herhangi bir bilgim yoktu.
Sonradan öğrendik ki, o kudret mucizesi elsiz küçük böcekçikler, insanlar tarafından kıymet atfedilen ipeği alınabilmek için kazana atılırlarmış. Bazıları ise, kozayı deler, kelebek olurmuş...
***
Bir zaman bir bilge kozada bir delik görür; fakat küçük bir delik. İçindeki kelebek olmuş ipekböceği çıkmak için büyük gayret gösteriyormuş. Şefkati tahrik etmiş, deliği büyütmüş. İsteği ona yardım etmekmiş. Kelebek kozadan kolay çıkmış, fakat fazla yaşamamış, ölmüş. Bu durum bilgeyi hüzünlendirmekle beraber, merakını da çekmiş. Meğer o böceğin hayatının sağlıklı devam edebilmesi, o dar delikten geçmekteymiş.
***
Bedîüzzaman Said Nursi Hazretleri (ra) . Hayatının ilk yarısı kozaya girmek, ikinci yarısı ise kozadan çıkmaya adanmıştı adeta. Kaderin takdir ettiği bir süreci yaşıyordu. Bir cihetten baksanız ipek örüyor, diğer cihetten baksanız kendini kazana hazırlıyordu.
Ne var ki o zat kozasını delmiş, o dar deliklerden geçmiş, kıymetini takdir etmekten aciz olduğumuz değerleri bizlere hediye edip huzur-u Rahmana gitmiştir.
***
Yarım asır geçti âhirete gideli Üstadım. Kazanların kaynadığı, kar kışın savrulduğu zamanlardı onun sergüzeşt-i hayatının aynası olan zaman-ı dünya. Çile, cefa, sıkıntı, ölüm, dehşet, kan kol geziyordu sokaklarında asrın. Sanki bütün dünya başına çökmüştü. Herkesin sığdığı dünya sanki onunla fazlalaşmıştı. Herkesin bir yer tuttuğu şu fani dünyada, hapishaneler, dağlar ve gurbetler onun adına yazılmıştı...
BEDÎ' (El-Bedî') Nedir?
Allahü teâlânın esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) Daha önce benzeri olmayan, görülmemiş, işitilmemiş, bilinmeyen şeyleri yoktan var eden, yaratan
Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki Nedir?
(Allah) göklerin ve yerin Bedî'idir O, bir şeyin olmasını irâde edince (dileyince) , ona 'ol' der, o da olur (Bekara sûresi Nedir? 117)
Bu yüzden kendinizce ve insanların çoğunluğuna aldanarak Allah a isimde ve sıfatta ortak koşmuş oldunuz...Bu apaçık Meydanda Bedi olan ALLAH tır...Hem de her zaman Bedi olan Allah tır...Bu gibi konular için buyrun şiir sayfamda ki makalelere bakın...İsterseniz çoğunluğa uyarsınız kendinizi kandırırsınız isterseniz Kuran a bakarsınız uyanırsınız...
'Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.''(Enam 116)
'BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ' zamanın bedisi
Üstad hazretleri, Latin harflerini bidat olarak değerlendiriyor.
Harf inkılâbının yapılış gayesi, İslam ve Osmanlı medeniyeti ile yeni kurulan
rejimin bağlarının koparılmasıdır.
Yani yeni rejim, halkı planlı bir şekilde geçmişinden uzaklaştırıp, batı
medeniyetine yanaştırmaya çalışmıştır.
Harf inkılâbı da bu planın bir parçasıdır.
....
(Neyi neden nasıl savunduğunu anlamak istemeyenlere...!)
pozitif bilimlerle dini bütünleştirmeyi amaçlamış,Kürt bölgesine üniversite kurulması için bir ömür harcamış olsa da bu amacına ulaşamamıştır.. savaşlara katılarak vatanını müdafaa etmiş, her zaman barıştan yana olmuştur..
'Benim peşimden gelen pişman olmaz. Pişman olursa benim sırtımın yükü olsun. An şartla ki davaya olan samimiyetinden ve ihlasından taviz vermiye...'
Bediüzzaman Said Nursi
Kendi görüslerini, kendi mantiklarini Islama yamalamaya calismis, bunun icin bir kitap yazip önceleri 114 bölüme ayirip ve 23 senede tamamlandigini söylemisdir (Maksat kurana benzetmek) Ileride tepkiler alinca, 114 bölümü biraz daha cogaltmislardir..
Yazdigi kitabinda kendisinin vahy aldigini yazar..Bu konuda diyanetin calismalari, ve bircok birbirinden degerli arasdiricilarin kitaplari olmusdur..
Risaleyi Nur bunun icindirki, modern bir türkceye cevirilmeyip, sadece eski türkcede yayinlanmakdadir...Nurcu abilerin yüzde sekseni icindeki celiskileri bilir ama söylemezler..
Isin gercegi ne ise lütfen onu söyleyin arasdirin, konusun...
Kürt halkının, cehalet, fakirlik,ve aşiretçlikten kurtulması için Said-i Kürdi büyük çaba gösterdi.Bir ara saraya gidip Kürdistan'a üniversite istiyorum değince kendisini tımarhanede buldu.Hiç bir zaman şiddete baş vurmadı.
Dua öğrenmekse niyetin aç Kuran-ı Kerim'i...
onda aslı var süslenmiş halden fazla gerçeği...
anlamıyorsan İslamiyetin niyetini...
Aç birebir çevirisini...
Oku tekrar tekrar mealleri...
Birebir yaşamak istiyorum dersen Müslümanlığı, İslamı...
Öğren arapçayı okumasını yazmasını...
Yetmez mi bunlar sana ah be nurcu...
(Talebe diyorlar kitaplarını okuyan, ve cemaatine katılanlara, öğretmen mi, eğitmen mi...)
onun talebeleri ve o
tanıdığım en büyük alimlerden biri
Rabbim mekanını cennet eylesin
bizide onunla..
allah ona talebe olmayı nasip etsin inşallah.
son yüzyılın en büyük alimlerinden birisi. eserlerinde müthiş bir ders veriyor. bu asrın insanının özellikle gençlerin kesinlikle faydalanması gereken konulara değinmiştir. Allaha her asırda olduğu gb bu asırdada bize uyarıcı olarak bediüzzmana hocamızı gönderdi. Allahın merhametini göremeyen insanlar var halaaa... zannetmeyinki günah işşleye Allah merhamet eder. bediüzzaman hz. kitapların kesinlikle herkesin faydalanması gerekiyor.. hepiniz a.e.o
Onun kaygısı,sevdası,derdı,davası hep ALLAH
'I kuularına tanıtmak ve sevdırmektı.
Butun engellere,açılara,hapıslere,surgunlere,zehırlenmelere ragmen KUR'AN'A,ımana,Islama hızmet duygusundan hıç ayrılmadı.
En zor şartlarda bıle hıç umıtsız olmadı.En olumsuz şartlardan,daıma olumlu sonuçlar çıkardı.
Kendısını batırmaya,bıtırmeye çalısanları da huzura ve mutluluga,yanı kulluga çagırdı.çunku ona gore,kul olmak'KURTULMAK'demektı.
Kendısıne en açımasız hakaretı ve dayanılmaz ıskençeyı layık gorenlerı bıle ıman hakıkatkerıyle tanıstırmak ve kurtarmak telasındaydı.
Gule oynaya gunah bataklıklarına batanlara da merhametle baktı.
Gunahına aglamayanların gunahına agladı.Çunku o sefkatten ıbarettı.
Sevgıyle sarıp sarmaladı yaralı yureklerı.Manevı kırı,pası,yarayı açısız amelıyatlarla teadvı ettı.
Gonullerı çelen,ruhları çeken bır muhabbet merkezıydı.
Benım sevdalandıgım yurek,bu yurektı.
Benım ve neslımın kendıne gelısıydı.
Uyanmamızdı heyeçanla ve gafletten sılkınmemızdı.
Uyanalım dıye uyanıktı.
Ebedıyen gulelım dıye aglıyordu.
Allah dualarını bize de nasip etsin inşallah..
...Sonra o zâlim, dünyaca büyük makamlarda bulunan bedbahtlar dediler: 'Sen, yirmi senedir bir tek defa takkemizi (yani şapkamızı) başına koymadın. Eski ve yeni mahkemelerin huzurunda başını açmadın, eski kıyafetinle bulundun. Halbuki on yedi milyon bu kıyafete girdi.'
Ben de dedim: On yedi milyon değil, belki yedi milyon da değil, belki rızasıyla ve kalben kabulüyle ancak yedi bin Avrupa-perest sarhoşların kıyafetlerine ruhsat-ı şer'iye ve cebr-i kanunî cihetiyle girmektense, azîmet-i şer'iye ve takva cihetiyle, yedi milyar zatların kıyafetlerine girmeyi tercih ederim. (12.şua)
Üstadın yolundan giden talebelere bir anıtımsı olsun için...
Yazdığım hakaik-ı imaniyeyi doğrudan doğruya nefsime hitab etmişim.
Herkesi davet etmiyorum. Belki ruhları muhtaç ve kalbleri yaralı olanlar,
o edviye-i kur’aniyeyi arayıp buluyorlar..
(Üstad Bediüzzaman)
Kur'an penceresinden Allah'ın yeryüzündeki ayetlerini, şimdiye dek emsali görülmemiş bir şekilde misaller göstererek, Allah' a giden yolların başındaki gönül kapılarında bulunan kilitleri açan asrın müceddidi dir. (Yine de en doğrusunu Allah (c.c.) bilir)