Bazen, susman gerekir. Büyüklüğün sen de kaldığını anlamaları için.. Bazen, görmezden gelmen gerekir. Sonradan olanları görmek için.. Bazen, sana değer vermeyenlerin hayatından çekip gitmen gerekir. Tek başına da mutlu olabileceğini herkese kanıtlamak için.. Ve bazen, yokluğunda seni özleyen birilerinin olduğunu bilmen gerekir. Çıkarsız, hesapsız, her ne olursan ol seni 'sen' olduğun için seven birilerinin olduğunu hissetmen için...
Sonradan görme insanlar maymunlara benzerler. Onlarda bir maymun becerikliliği vardır. Bakarsınız yukarılara tırmanıyorlar, tırmanma sırasındaki çevikliklerine hayran olursunuz, ama tepeye ulaştıkları zaman artık yalnız ayıp yerleri görünmeye başlar.
'Bazen su olmak lazım SESSİZ,,,SAKİN Bazen sel olmak lazım öfkeli hırçın.. Bazen mum alevi olmak lazım SABIRLA tükenmeyi bekleyen... Volkan olmak lazım önüne gelen her şeyi hızla tüketen...'
Bazen bir kelimeyi telaffuz etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Bir kırık camın parçaları dökülür yüreğine.
Susarsın.
Bardaktan boşalan yağmur olup, üstüne gelir hüzün. Ağlamak kesmez içini, seni avutacak her şeyden mahrum kalırsın. Üstelik; hatır soranı kalmamış bir ihtiyarın, bayram sabahları, perdesi erkenden açılmış pencerelerde bir görünüp bir kaybolan komşularına çevirdiği bakışları kadar yalnızsın. Ne eski fotoğraflardan kalan bir hatıra, ne de çocukluk yıllarının gülümseyen yüzü.
Yanında hiç kimseyi bulamazsın. Bildiğin her yer uzak, tanıdığın herkes yabancı.
Yine de ağlarsın.
Bazen birine katlanmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. En çaresiz bir gününe uyandığın gurbette bile olsan, yolunu değiştirmek düşer aklına; kaçarsın. Ayak üstü geçiştirilen kısa bir zaman, koca bir gün olup ayağına dolanır. Tahammül etmeyi kolaylaştıracak ve kendine, “aslında iyi biri” diyebileceğin yalanlar ararsın. Konuştuğun her cümlenin arasına, oradan uzaklaşabilmek için kullanacağın bahaneler katarsın.
Asla kolay kurtulamazsın.
Bazen bir konuşmayı dinlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Kelimeler, göz kapaklarına dökülen kurşun gibi iner üzerine. Ya da için ezilir, yere düşen hakikatin karşısındaki çaresizliğine. Bir müstehzi bakışlarına bakarsın alçağın; bir de ses tonunun içinden şeytana el sallayan kibrine. Artık, kimseyi incitmemek için gösterdiğin nezaketine, seni dışarıya atacak kadar cesaret katarsın. Mevzu, üstü başı parçalanmış bir çocuk gibi durur karşında.
Asla yardımcı olamazsın.
Bazen bir günü akşama kavuşturmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. İçindeki sıkıntıyı bir türlü atamazsın. Sıtkın sıyrılır hayattan; dokunduğun her eşyadan yüreğine inen bir kir ve baktığın her yerde kahpelik vardır. Seni sakinleştirecek bir söz ararsın. Ne okuduğun şiir, ne de bir hatırayı mıh gibi yüreğine çakan şarkı; hepsinin, hayat ancak kendi yolunda gidince anlamı vardır.
Bunu anlarsın.
Bazen yalnız kalmak; dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Sebebini bilemediğin korkularla uyanırsın. Mevsim, sanki hep sonbahardır. Ne bir çiçeğin kokusunu alırsın, ne de dünya umurundadır. O gün, hiç olmadığı kadar değişik şeylerle uğraşırsın. Zaman, bir kaplumbağanın kabuğuna bağlanmıştır sanki, ertesi güne çıkmayı dört gözle ararsın. Okuduğun kitaplardan bir cümleyi hatırlamaya çalışır, yapamazsın. Hep düşen yapraklar gelir aklına, gözü yaşlı çocukluğun, yıllardır görmediğin dostların, bir veda anında dişlerini sıkıp arasına sakladığın göz yaşların.
Geçmişinden asla kurtulamazsın.
Bazen veda etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Yüreğin bir kuşun kanatlarında havalanır. Söylenebilecek hiçbir sözün anlamı kalmaz; bilir, konuşmazsın.
Uygun bir cümle, belki; ama asla bulamazsın. Yol uzar gözünde, ayrılığın kokusuna dayanamazsın.
Gitmek bir dalın kırılmasıdır en çok. Ya da buz gibi bir hava ve sen donup kalırsın. Gökyüzü kararır. Ayakların seni taşıyamaz; olduğun yerde çakılıp kalırsın. En hüzünlü haliyle canlanır gözünde biraz sonrası; ağlayan bir ana, eş, yar, evladın, belki de dostların.
Yine de yaparsın.
Bazen bir hatırayı taşımak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Attığın her adımda, peşin sıra gelen ayak sesleri vardır. Uzanır dokunamazsın. Her yalnız kalışında sana seslenen hitabını duyar; dinlediğin her söze, onu sana getirecek bir şerh koyarsın. Bazen bir kapının tokmağında, bazen de karanlığın içine kaçan gölgede onu ararsın. Ne birlikte çektirilen fotoğraf; ne de, bir kış günü gelen sıcak bir selamı vardır.
Ama yine de unutamazsın.
Bazen bir dostu özlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Koca bir dağ olup oturur yüreğine. Gecenin en kuytu yerine sığınır, uyuyamazsın. Bir tebessüm iner yüzüne; en kötü gününde yanı başında duran mahzun halini hatırlarsın. Ya da bir yaz günü, çeşme suyu serinliğindeki selamını. Çıkıp gelse şu an, söyleyecek söz bulamazsın. Konuşmak beyhude bir çabadır belki, onu halinden de anlarsın. Çünkü, çocuk gözlerinden dökülen öfkeyi yakalar; sadece sen korkarsın. Ne gailesi dünya hayatının, ne de yeni arkadaşlar.
Yerine hiç kimseyi koyamazsın.
Bazen,
Bazen gözlerini kapatır ve dost bir yürekten gelen hayır dualardan başka hiçbir şeyi hissetmezsin.
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında Boğazında yıllanır bir düğüm Umrunda mı zamanın senin küslüğünün.......
Bazen bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın,susarsın... ve o şarkı senin söylemek istediğin herşeyi söyler.
Bazen, susman gerekir. Büyüklüğün sen de kaldığını anlamaları için..
Bazen, görmezden gelmen gerekir. Sonradan olanları görmek için..
Bazen, sana değer vermeyenlerin hayatından çekip gitmen gerekir. Tek başına da mutlu olabileceğini herkese kanıtlamak için..
Ve bazen, yokluğunda seni özleyen birilerinin olduğunu bilmen gerekir. Çıkarsız, hesapsız, her ne olursan ol seni 'sen' olduğun için seven birilerinin olduğunu hissetmen için...
“Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun.
Ve yaranamadıkça yaralanıyorsun.”
Bazen insan; ”Ben iyiyim” dediğinde gözlerinin içine bakıp ”iyi değilsin biliyorum” hadi anlat, diyecek birine çok ihtiyaç duyar...
arasıra bazı bazı
Bazen ellerim öylee bir ararki ellerini; susar sesszice BEKLERİM.....
Bazen olur, sözlerin bitince harflerini toplayıp evine dönersin, kalbine...
bazen peki veya evet dersin... inandığın için değil, yorulduğun için..
Bazen...ara sira...sessizligimin icinde cigliklarim kulaklarimi cinlatiyor....
Bazen hiç durmadan konuşmak istiyorum. :)
Sonra sakinleşiyorum geçiyor.:P
Bazen; diyesim var nedir yani mesele?
Bazen bazı insanlardan uzaklaşırsınız ve bir daha yakınlaşamazsınız. Şükürler olsun uzaklaştırana. ;)
Bazen, bazı şeyleri düşününce artılarla, eksiler yarış yapıyor.
– Bazen susmak gerekiyormuş, bazen bomboş bakmak hayatın yalanlarına… anlamaya çalışmak saçmalık! anla…madan yaşamak gerekiyormuş.. ama bazen! unutmak gerekiyormuş, unutulma pahasına. zaman değilmiş gideni getiren, aslında zamanmış var olanı götüren…Bazen susmak gerekiyormuş...
Sunay Akın -
Bazen düşlerin yıllar ötesine giderken yüreğin kalır gerisinde…
Bazen konuştukların eriyip giderken,sustukların büyür İçinde…
Sonradan görme insanlar maymunlara benzerler. Onlarda bir maymun becerikliliği vardır. Bakarsınız yukarılara tırmanıyorlar, tırmanma sırasındaki çevikliklerine hayran olursunuz, ama tepeye ulaştıkları zaman artık yalnız ayıp yerleri görünmeye başlar.
'Bazen su olmak lazım SESSİZ,,,SAKİN Bazen sel olmak lazım öfkeli hırçın.. Bazen mum alevi olmak lazım SABIRLA tükenmeyi bekleyen... Volkan olmak lazım önüne gelen her şeyi hızla tüketen...'
“Bazen uzaklaşmak gerekir, yakınlaşmak için..
“Bazen hatırlamak gerekir, hatırlanmak için..
“Bazen ağlamak gerekir, açılmak için..
“Bazen anmak gerekir, anılmak için..
“Bazen de susmak gerekir, duymak için..
Şems-i Tebrîzî...
öyle tatlı esiyor ki rüzgar,
tenimde ellerin dolaşıyor sanıyorum...
Bazen
Bazen bir kelimeyi telaffuz etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Bir kırık camın parçaları dökülür yüreğine.
Susarsın.
Bardaktan boşalan yağmur olup, üstüne gelir hüzün. Ağlamak kesmez içini, seni avutacak her şeyden mahrum kalırsın. Üstelik; hatır soranı kalmamış bir ihtiyarın, bayram sabahları, perdesi erkenden açılmış pencerelerde bir görünüp bir kaybolan komşularına çevirdiği bakışları kadar yalnızsın. Ne eski fotoğraflardan kalan bir hatıra, ne de çocukluk yıllarının gülümseyen yüzü.
Yanında hiç kimseyi bulamazsın. Bildiğin her yer uzak, tanıdığın herkes yabancı.
Yine de ağlarsın.
Bazen birine katlanmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. En çaresiz bir gününe uyandığın gurbette bile olsan, yolunu değiştirmek düşer aklına; kaçarsın. Ayak üstü geçiştirilen kısa bir zaman, koca bir gün olup ayağına dolanır. Tahammül etmeyi kolaylaştıracak ve kendine, “aslında iyi biri” diyebileceğin yalanlar ararsın. Konuştuğun her cümlenin arasına, oradan uzaklaşabilmek için kullanacağın bahaneler katarsın.
Asla kolay kurtulamazsın.
Bazen bir konuşmayı dinlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Kelimeler, göz kapaklarına dökülen kurşun gibi iner üzerine. Ya da için ezilir, yere düşen hakikatin karşısındaki çaresizliğine. Bir müstehzi bakışlarına bakarsın alçağın; bir de ses tonunun içinden şeytana el sallayan kibrine. Artık, kimseyi incitmemek için gösterdiğin nezaketine, seni dışarıya atacak kadar cesaret katarsın. Mevzu, üstü başı parçalanmış bir çocuk gibi durur karşında.
Asla yardımcı olamazsın.
Bazen bir günü akşama kavuşturmak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. İçindeki sıkıntıyı bir türlü atamazsın. Sıtkın sıyrılır hayattan; dokunduğun her eşyadan yüreğine inen bir kir ve baktığın her yerde kahpelik vardır. Seni sakinleştirecek bir söz ararsın. Ne okuduğun şiir, ne de bir hatırayı mıh gibi yüreğine çakan şarkı; hepsinin, hayat ancak kendi yolunda gidince anlamı vardır.
Bunu anlarsın.
Bazen yalnız kalmak; dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Sebebini bilemediğin korkularla uyanırsın. Mevsim, sanki hep sonbahardır. Ne bir çiçeğin kokusunu alırsın, ne de dünya umurundadır. O gün, hiç olmadığı kadar değişik şeylerle uğraşırsın. Zaman, bir kaplumbağanın kabuğuna bağlanmıştır sanki, ertesi güne çıkmayı dört gözle ararsın. Okuduğun kitaplardan bir cümleyi hatırlamaya çalışır, yapamazsın. Hep düşen yapraklar gelir aklına, gözü yaşlı çocukluğun, yıllardır görmediğin dostların, bir veda anında dişlerini sıkıp arasına sakladığın göz yaşların.
Geçmişinden asla kurtulamazsın.
Bazen veda etmek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Yüreğin bir kuşun kanatlarında havalanır. Söylenebilecek hiçbir sözün anlamı kalmaz; bilir, konuşmazsın.
Uygun bir cümle, belki; ama asla bulamazsın. Yol uzar gözünde, ayrılığın kokusuna dayanamazsın.
Gitmek bir dalın kırılmasıdır en çok. Ya da buz gibi bir hava ve sen donup kalırsın. Gökyüzü kararır. Ayakların seni taşıyamaz; olduğun yerde çakılıp kalırsın. En hüzünlü haliyle canlanır gözünde biraz sonrası; ağlayan bir ana, eş, yar, evladın, belki de dostların.
Yine de yaparsın.
Bazen bir hatırayı taşımak, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Attığın her adımda, peşin sıra gelen ayak sesleri vardır. Uzanır dokunamazsın. Her yalnız kalışında sana seslenen hitabını duyar; dinlediğin her söze, onu sana getirecek bir şerh koyarsın. Bazen bir kapının tokmağında, bazen de karanlığın içine kaçan gölgede onu ararsın. Ne birlikte çektirilen fotoğraf; ne de, bir kış günü gelen sıcak bir selamı vardır.
Ama yine de unutamazsın.
Bazen bir dostu özlemek, dünyanın yükünü taşımak kadar zor gelir insana. Koca bir dağ olup oturur yüreğine. Gecenin en kuytu yerine sığınır, uyuyamazsın. Bir tebessüm iner yüzüne; en kötü gününde yanı başında duran mahzun halini hatırlarsın. Ya da bir yaz günü, çeşme suyu serinliğindeki selamını. Çıkıp gelse şu an, söyleyecek söz bulamazsın. Konuşmak beyhude bir çabadır belki, onu halinden de anlarsın. Çünkü, çocuk gözlerinden dökülen öfkeyi yakalar; sadece sen korkarsın. Ne gailesi dünya hayatının, ne de yeni arkadaşlar.
Yerine hiç kimseyi koyamazsın.
Bazen,
Bazen gözlerini kapatır ve dost bir yürekten gelen hayır dualardan başka hiçbir şeyi hissetmezsin.
Neşe KUTLUTAŞ
Bazen Bir İnsanın Tek İhtiyacı Olan Tutunacak Bir El ve Kendisini Anlayacak Bir Yürektir..
Bazen başını alıp gidebilecek kadar cesur; Ve bazen kalıp, herşeye gözyumacak kadar yürekli olabilmeli insan...
Bazen ona bişeyler yazarsın, yazar silersin, yazar silersin. O hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun..
'Bazen birinin yokluğuna o kadar alışırsınız ki, başka birinin gelip o boşluğu doldurmasından korkarsınız.'
........
Bazan en barbar gericiliğin zulmün....
.....
'GULASOR' ŞİİRİNİ ANIMSATIR HEP....
'Bazen alabileceğin en büyük intikam; affetmektir.
Ve bazen karşıdakine verilebilecek en güzel cevap; gülüp geçmektir.'
-Victor Hugo-
Bazen kendi gölgene basar sendelersin ıssız sokaklarda
Bir karayel eser üşütür yalnızlığını yüzüne vurur
Çıkar gelir pişmanlıklar en zayıf anında
Boğazında yıllanır bir düğüm
Umrunda mı zamanın senin küslüğünün.......
Bazen evren enerjisini insanlığın hayrına ve selametine kullanmak üzere kendimi yoğunlaştırarak,bir paratoner vazifesi göresim geliyor...:p
bazen başımı alıp gidesim geliyor..
Shakespeare! ! ! !