evlatları ve yakınları sevgisiz bir ihtiyar kadının, bayram sabahında sevince zorlanmış gözleri gibi nemlisin ve mazidesin…, ve bir tüketim tapınağı mescidi kadar, havasız ve sümmet/tedariksin sen aşk…;
sağ yanından süzülen gün ışığının, saçlarında ışıldadığı bir güz günü, çerçeveledim yüzünü ki, bir boz kazak küheylanın, gözyaşı düşmesin diye tek yeryüzüne…,
kıyamadım sana evet gene aşk, sesinle ürperir bedenim, bakınamam o an etrafıma ve çözülürüm sesinle, ki düğüm düğüm dünyanın uğultularını, susturan sesindir bana ve, sesindedir içimi dolduran pediatri kokulu nefes,
adımladığım kaldırım taşları üzerinde, buz tutmuş su birikintisi çatlağı kadar kırılgansın sen aşk…, erisen bile; suya dönsen bile ne çıkar, görünenden çok, görünmez yanları olan bir buzdağısın sen…,
içlerine işleyen ayazda, bağrı başı açık kalan gariplerin, ısınmayı bekleyen tenlerine vurup üstüne doğarken etkisiz kalan bir kış güneşi gibi yükseldin sen gökyüzünde madem, usul usul da kaybol şimdi artık aşk…,
ki; kanlı gözyaşlarıyla, uyudum ve düşümde, hep o nar ağacı…, öylece bana bakar, dallarını gözlerimden ayırmadan, hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve; içine girdim, gördüğüm en güzel bahçeydi…, eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları, eflatun çiçek tozları her yer, nar çiçeğim; senden mi süzüldü eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım; kara boşlukta dönen, rengi bozulmaya yüz tutmuş, meymenetsiz bir dünya…,
depremle sarsılan gönüllerin teselli bulması, yorgun ruhların huzura ermesi, çare kapılarının açılması, geleceğe ışık ve güzel günlere başlangıç olması, solan umutların yeniden yeşermesi ve herkesin yüreğindeki bayramla buluşması dileğiyle; bayram o bayram ola…
Ahşap,bahçeli evlerin içinde eskimiş tahta sandıklarda muhafaza edilen güvelere karşı naftalin kokulu, bembeyaz ya da rengarenk mendillerin el öpen çocuklara “el öpeniniz çok olsun” diye veren komşu teyzelerin yaşadığı bayramlar ne kadar da güzeldi.
Benim aklıma ilk gelen kurban bayramı ve ramazan bayramı.Kendimi ve insanları çok sevdiğim günler arasında..ziyretler,kutlamalar,hiç tanımadğım elerinde küçük şeker torbasıyla kapıyı çalıp; bayramın kutlu olsun abla diyen çocuklar...
Yemeye içmeye dalma,şarkılar söyleyip fıkralar anlatıp katılaaa katıla gülmekmidir bayram bilmiyorumda biz öyle anlıyoruz ve ondandır bayramlarımız bayram olmuyor... 'Mevla bizi affede bayramo bayram olur,cümle cürümler gider bayram O bayram olur'...... amin
Eskiler anlatırla, derler ki tekdüze hayatlarımıza bir keyifti bayramlar... Yoksulluğumuza bir avuntuydu... O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır, hüzünlü bir neşesi vardır... Şİmdi bayramlar o eski ihtişamından yoksun gelir hepimize... Ama onun da çaresini bulduk biz... Tatiller... Evet tatillerle birleştirdik... Hele ki 9 - 10 günlük olanları tam bayram yaşatır... Söylesenize böyle bol tatil kaç millete nasip olmuş ki...
kara bir kış günü evde tek başıma beyaz küçük taneciklerin semâdan inişini seyreylemekti...elektrikler kesik..ufak pilli radyoda güzel bir şarkı..balkon kapısının önünde cama karşı, yağan kara karşı, dünyaya karşı durup bir şeyler mırıldanmaktı..bir bayram böyle geçmişti, ne de güzel geçmişti...
BAYRAMLAR...! Bayram.....yada, Bayram sevinci......otuz küsürlü yaşlardayım,hala oldu hiç haz almadığım, alelade günlerden biri veya birkaçı gibi geliyor bana...neden? çocukluğumda bıraktığım Bayramlarla kıyas yaptığım zamanlar çoğunlukta...Herkes için ayrı anlamların yüklendiği ve asla, hayat boyunca her günün, herhangi bir bayram günü gibi olmadığı,olamadığı ve asla olamayacağı bir gün...insanların arasında, bu günler için birşeyler yapanlar yada yapamayanların birbirlerine üstünlüğü gibi geldiği için belkide..! Buruk ifade ile dolaşan insanların canımı acıttığı için belkide.? mutluluk denilen insani duyguların,sadece Bayram günlerinde hatırlandığına kızdığım için belkide? yada insan olduğumuzu, bayram günlerinde anladığımız için belkide? her ne şekle bürünürse bürünsün,benim için sıradan bu günlerin,tüm insanlara hayırlar getirmesini temenni ediyorum yinede...
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp 'Çok şükür bugünü de gördük' diyebilmek... Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır. Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle... Vuslat da bayramdır öte yandan... Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır. En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır. Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır. 'Ona güvenmiştim, yanılmamışım' sözü bayramdır. Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır. Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır. Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır. Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır. Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram... Güne gülümseyerek başlamak bayramdır. 'İyi ki yanımdasın' bayram, 'Her şeyi sana borçluyum' bayram, 'Hiç pişman değilim' bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır. Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır. Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler. Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır. Her günün bayram olsun!
Can Dündar... Ne güzel yazmış...Başka söze gerek yok aslında...
Bayramları artık daha anlamlı görkemli kutlamalıyız nedenmi? çünkü kültürümüzün bir parçasıdır kültürümüze,dilimize, örf ve adetlerimize ulusal bütünlüğümüzü sağlayan herşeye sahip çıkmamız gerekiyorda ondan.Hayat hiçbir zaman bayram olmadı veya her nefes alışımız bir bayramdı anlayamadık.
evlatları ve yakınları sevgisiz bir ihtiyar kadının,
bayram sabahında sevince zorlanmış
gözleri gibi nemlisin ve mazidesin…,
ve bir tüketim tapınağı mescidi kadar,
havasız ve sümmet/tedariksin sen aşk…;
sağ yanından süzülen gün ışığının,
saçlarında ışıldadığı bir güz günü,
çerçeveledim yüzünü ki,
bir boz kazak küheylanın,
gözyaşı düşmesin diye tek
yeryüzüne…,
kıyamadım sana evet gene aşk,
sesinle ürperir bedenim,
bakınamam o an etrafıma ve çözülürüm sesinle,
ki düğüm düğüm dünyanın uğultularını,
susturan sesindir bana ve,
sesindedir içimi dolduran pediatri kokulu nefes,
adımladığım kaldırım taşları üzerinde,
buz tutmuş su birikintisi çatlağı kadar
kırılgansın sen aşk…,
erisen bile; suya dönsen bile ne çıkar,
görünenden çok,
görünmez yanları olan bir buzdağısın sen…,
içlerine işleyen ayazda,
bağrı başı açık kalan gariplerin,
ısınmayı bekleyen tenlerine vurup
üstüne doğarken etkisiz kalan
bir kış güneşi gibi yükseldin sen gökyüzünde madem,
usul usul da kaybol şimdi artık aşk…,
ki; kanlı gözyaşlarıyla,
uyudum ve düşümde,
hep o nar ağacı…,
öylece bana bakar,
dallarını gözlerimden ayırmadan,
hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve;
içine girdim,
gördüğüm en güzel bahçeydi…,
eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
eflatun çiçek tozları her yer,
nar çiçeğim;
senden mi süzüldü
eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım;
kara boşlukta dönen,
rengi bozulmaya yüz tutmuş,
meymenetsiz bir dünya…,
depremle sarsılan gönüllerin teselli bulması, yorgun ruhların huzura ermesi, çare kapılarının açılması, geleceğe ışık ve güzel günlere başlangıç olması, solan umutların yeniden yeşermesi ve herkesin yüreğindeki bayramla buluşması dileğiyle; bayram o bayram ola…
Bayram,sevindiğin kadar degil,sevindirdiğin kadardır
Mübarek ve milli günler.
Küçükken zevk,büyüdükçe eziyet :))))
HERKESE MUTLU BAYRAMLAR :)
Bayram mübârek arkadaşlar:p)
Nefes almak bayramdır, günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...
bir bayram ziyaretinde uzatılan kolonya gibiydin; ellerimi açmışken, başıma dökülen... :) (yolcu)
Ahşap,bahçeli evlerin içinde eskimiş tahta sandıklarda muhafaza edilen güvelere karşı naftalin kokulu, bembeyaz ya da rengarenk mendillerin el öpen çocuklara “el öpeniniz çok olsun” diye veren komşu teyzelerin yaşadığı bayramlar ne kadar da güzeldi.
benim için yalnızlık...
Akıllıya belli gün, deliye her gün :)) .
İstanbul'da yağmur Erzurum'da kar var
Hüzünlü halime yoksa ağlıyormu bulutlar...!
Benim aklıma ilk gelen kurban bayramı ve ramazan bayramı.Kendimi ve insanları çok sevdiğim günler arasında..ziyretler,kutlamalar,hiç tanımadğım elerinde küçük şeker torbasıyla kapıyı çalıp; bayramın kutlu olsun abla diyen çocuklar...
Bizim bakkal, Bayram abi; çok güzel içer kendisi... :)
Yemeye içmeye dalma,şarkılar söyleyip fıkralar anlatıp katılaaa katıla gülmekmidir bayram bilmiyorumda biz öyle anlıyoruz ve ondandır bayramlarımız bayram olmuyor...
'Mevla bizi affede bayramo bayram olur,cümle cürümler gider bayram O bayram olur'......
amin
kadın bayram dedi eğdi başını,
adam evet dedi sıktı dişini
bugünlerde evde oturarak zulmeder bazı insanlar kendilerine... sevenlerine, sevdiklerine...
kutlama da, bunca yalnızlığa, ıssızlığa rağmen... ne için?
Nam-ı diğer Îyd...
neden bayrama 'bayram' deriz?
Her Ramazan ayı boyunca ve akabinde arefe gününde bağışlanma kapılarının açılıp da günahlarımızın afvedildiğini bildiğimizdendir sanırım...
her yıl tekrar be tekrar gelen bu mağfirete îyd demeyelim de ne diyelim?
Efendim bayram zamanları yapılması güzel/sünnet olan şeyler vardır...
*Bayram tekbirleri...
*Bayram namazına gidişte ayrı, yol dönüşte ayrı yol kullanmak...(attığımız adımların bastığı topraklar da şehadet edeceğinden ince bir nüanstır bu)
*Güleryüzle insanlara mukabele etmek...
*ihtiyacı olanlara sadaka vermek...
*sadaka-ı fitri bayram namazından önce mümkünse verileceği yere vermek...
*dargınlıkları sonlandırmak....
*akraba ve yakın dostları ziyaret etmek...
*hediyeleşmek....
*erkeklerin kabir ziyareti...
BAY ram :)))))
Eskiler anlatırla, derler ki tekdüze hayatlarımıza bir keyifti bayramlar... Yoksulluğumuza bir avuntuydu... O yüzden eski bayramlar çocukluğu hatırlatır, hüzünlü bir neşesi vardır... Şİmdi bayramlar o eski ihtişamından yoksun gelir hepimize... Ama onun da çaresini bulduk biz... Tatiller... Evet tatillerle birleştirdik... Hele ki 9 - 10 günlük olanları tam bayram yaşatır... Söylesenize böyle bol tatil kaç millete nasip olmuş ki...
dargınların barışması için bi vesiledir.
önceden güzel bişeydi
şimdi sadece karın ağrısı
Tüm Antoloji aleminin –insan olanlar için söylüyorum- bayramını ve aynı zamanda yeni yılını kutluyorum…
Kadim bir antoloji üyesi; Yeşil.
kara bir kış günü evde tek başıma beyaz küçük taneciklerin semâdan inişini seyreylemekti...elektrikler kesik..ufak pilli radyoda güzel bir şarkı..balkon kapısının önünde cama karşı, yağan kara karşı, dünyaya karşı durup bir şeyler mırıldanmaktı..bir bayram böyle geçmişti, ne de güzel geçmişti...
BAYRAMLAR...!
Bayram.....yada, Bayram sevinci......otuz küsürlü yaşlardayım,hala oldu hiç haz almadığım, alelade günlerden biri veya birkaçı gibi geliyor bana...neden? çocukluğumda bıraktığım Bayramlarla kıyas yaptığım zamanlar çoğunlukta...Herkes için ayrı anlamların yüklendiği ve asla, hayat boyunca her günün, herhangi bir bayram günü gibi olmadığı,olamadığı ve asla olamayacağı bir gün...insanların arasında, bu günler için birşeyler yapanlar yada yapamayanların birbirlerine üstünlüğü gibi geldiği için belkide..! Buruk ifade ile dolaşan insanların canımı acıttığı için belkide.? mutluluk denilen insani duyguların,sadece Bayram günlerinde hatırlandığına kızdığım için belkide? yada insan olduğumuzu, bayram günlerinde anladığımız için belkide? her ne şekle bürünürse bürünsün,benim için sıradan bu günlerin,tüm insanlara hayırlar getirmesini temenni ediyorum yinede...
Bayram,
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp 'Çok şükür bugünü de gördük' diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
'Ona güvenmiştim, yanılmamışım' sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
'İyi ki yanımdasın' bayram, 'Her şeyi sana borçluyum' bayram, 'Hiç pişman değilim' bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.
Her günün bayram olsun!
Can Dündar...
Ne güzel yazmış...Başka söze gerek yok aslında...
bayram dostların hatırlanması,mutlulukların paylaşılması,
Bayramları artık daha anlamlı görkemli kutlamalıyız nedenmi? çünkü kültürümüzün bir parçasıdır kültürümüze,dilimize, örf ve adetlerimize ulusal bütünlüğümüzü sağlayan herşeye sahip çıkmamız gerekiyorda ondan.Hayat hiçbir zaman bayram olmadı veya her nefes alışımız bir bayramdı anlayamadık.
ziyaretleri
görmeye gittiklerinizi değil de ailenin diğer fertlerini görebildiğinizde buruk ayrıldığınız yerler.
herkesin bayramı kutlu olsun. bana çifte bayram yaşatan kişinin bayramıda iki kerre kutlu olsun.