kızgın demirin tene değmesi gibi bir şey, ilk anda ne olduğunu anlamadan hızlı bir refleksle tehlikeden uzaklaşma… hasar tespit çalışmaları bir süre sonra başlar… ve acının dayanılmazlığı... bazan baharın yazı çağırması gibidir, haberci çiçekler, huzur veren rüzgâr… insan ruhunun haritasında haz çağırılarının bambaşka karşılıkları vardır, bazan kuş gibi hafif, bazan demir gibi ağır…
bahar aşkları kadar bahar yorgunlukları da tanıdıktır… ama her çağrı bahar kadar gerçek midir? aşkın gerçeküstü yanılsamalarına karşı ne kadar korunaklıdır insan ruhu? ...
şu üçgünlük dünya halinedir bilinç işi bilinç dışı hareket yürekten yanan hınca hınc yaşam boyu tüüüm zorluklarıyla kolaylıklarla sevgi ile şefkat ile taaa yürekten sevginin bol olduğu derinliklerden çıkan aşk mıdır sevgimidir şevkatmidir sizlere bırakıyorum sevgili dostlarım? ? ? ? ? ? ? ?
Birden eski aşk şarkılarının CD’leri gözümde değer kazandı… Sevgililer gününde alırım diye beklettiğim,satın almadığım CD‘leri dayanamadım dün aldım... Nasılsa bir sevgilim yok…Ha şimdi, ha sevgililer günü…Ne fark eder dimi…)) ...Eminim önümüzdeki günlerde yine iyice soğuyacak olan hava, bedenimi ve ruhumu örseleyecek olan lodos bu duyguların üzerine çıkamayacak...Gecenin bir yarısında sigaramın dumanında, dinleyeceğim…Anılar, geçmiş, yaşananlar aklıma düşecek... Yaşadıklarımız, aşklarımız, duygularımız, hüzünlerimiz, ayrılıklarımız, her şey… Bütün tonlar, bütün renkler…Ve onları yüzümde bir gülümseme, ruhumda bir doygunlukla ağırlayacağım gecelerimde... Çünkü tecrübeler savaşı, hüznü, kırgınlığı değil gülümsemeyi getirir belli bir yerden, belli bir yaştan sonra…Artık yaşayamadıklarımın sebebini bilmenin Munzurluğu içinde, yaşadıklarımın kıymetini bilip neşelenerek bekliyorum baharları…Öğrendiğim en önemli şey; BÜYÜK AŞKLARI YÜCE GÖNÜLLER, TEMİZ KALPLER, CESUR YÜREKLER YAŞAR...Kalanı sadece ruhsal gelişim, duygusal törpülenme, tekâmülde olgunluk ve karmadır…Çünkü ancak korkusuz kalpler sevdiğine sahip çıkabilir... Ve de sevgisine... Korkan insanlara hayretmez sevgiler... Onlar paralarını, pullarını, rahatlarını hesaplarken gidiverir büyük aşklar… Onlarsa bencilliliklerinden, korkularından bırakıp gidenin ardından, kaybettikleri aşklarına yanmayı severler; çünkü orada yapmaları gereken hiç bir şey yoktur… Ne bir fedakârlık, ne bir mücadele, ne de bırakılması gereken unvan veya paralar :) … Öylesine yaşarlar ikiyüzlü hayatlarında… Buna toplumsal kalıpları ilave etmek daha da kolaylaştırıcı olabilir tabii...Bir de geçmişten getirdiklerimiz vardır.. Bitmeyen hesaplarımız, bu veya inanıyorsanız geçmiş hayatlarımızdan taşıdıklarımız… Bazısı olayı görür, kavrar ve yapılması gerekeni yapar… En azından yapmakla ilgili iyi niyetli, cesur ve de hazırdır... Veee karşı tarafın bunu kabul etmesi her iki taraf için de şanstır... Hesaplar kapanır, dersler alınır… Bir sonraki aşama birbirine bu kadar alışkın, bu kadar tanıdık ruhların birlikte başkalarına hizmet etmeye talip olmasıdır ki, bu noktaya gelebilecek kadar egosunu yenen kaç kişi sayabiliriz bilmiyorum… Bir süreliğine birlikte olan, birbirlerinden haz alan, birlikte oldukları sürece aşkın farklı tonlarını yaşayan çiftleri bekleyen en büyük tehlike ayrılık anındaki davranıştır… Bittiğini bilmek, kabullenmek ve bir zamanlar birlikte birçok şeyi paylaştığı insanın hayatında başka bir yola gitmesine, kendisini o yolda geliştirmesine izin vermek… Bu, insan sevgisidir…Bu noktada ve bazen birçok noktada OSHO’ya katılmamak elimde değil... Okuyanlarınız bilirler, doğru anlaşılıp, doğru yorumlandığında Osho yaşamdaki gerçekliklerin açılımını en gerçek haliyle yapabilen biri... Özellikle onun ilk kitabını bulduğumda günlerce elimden bırakamamıştım… Tantra Öğretisi… Öncelikle seks içerikli dedikleri için almayayım demiştim ama kitap ayağıma düştü... Bana oldukça sık olur, bazı kitaplar ayağıma, önüme düşer durur... Etrafımda birçok insana da bu oluyor... Osho’yu ilk okuduğum zaman kalbim kırık, bir eylül ayında Fenerbahçe parkındaki ağacın altında zamanı geçirmeye çalışıyordum. Sonrasında zaman geçirmekten çok daha ötesi bir duyguya yakalandım… Yaşam ve Yaşam gerçekleri... O kitaptan sonra hayata bakışım değişmedi ama olayları duygusal algılayışım değişti…Artık benim için gerçekler sert değil... Acımasız hiç değil... Onlar gerçek… Onlar yaşamın olduğu gibi görünen yalın halleri…Aşk da öyle :) Güvence aramadan… Belli hesapları beyninde dolaştırmadan... Artı ve eksileri yok sayarak, ama belli bir beğeni ve bilinçle birine sırılsıklam aşık olabilir, dibine kadar paylaşabilir ve de bir gün ayrılabilirsiniz…Ne ayrılmak için başlayarak, ne de bir ömrü birlikte geçirmenin garantisinde, ne para pul ne rahatlık hesabında olmadan, sadece Tanrı’nın verdiği gönülle ve yine şartsız sevgiyle bir gönül için yanmayı denemek gerekiyor…Bu bahar bize gerçek aşklar getirsin... Gözümüz, gönlümüz açık yaşayalım... Aklımızı kaybetmeyelim, o hep bizimle olsun her anın güzelliğini hafızada saklamak için, gönlümüzü hesapsız bırakalım korkusuz, düşünmeden sadece sevsin... Her zaman gönlümüzde bir aşk yaşasın; bu, bizi bütün anti - aginglerden genç tutar :)
kızgın demirin tene değmesi gibi bir şey, ilk anda ne olduğunu anlamadan hızlı bir refleksle tehlikeden uzaklaşma… hasar tespit çalışmaları bir süre sonra başlar… ve acının dayanılmazlığı... bazan baharın yazı çağırması gibidir, haberci çiçekler, huzur veren rüzgâr… insan ruhunun haritasında haz çağırılarının bambaşka karşılıkları vardır, bazan kuş gibi hafif, bazan demir gibi ağır…
bahar aşkları kadar bahar yorgunlukları da tanıdıktır… ama her çağrı bahar kadar gerçek midir? aşkın gerçeküstü yanılsamalarına karşı ne kadar korunaklıdır insan ruhu? ...
şu üçgünlük dünya halinedir bilinç işi bilinç dışı hareket yürekten yanan hınca hınc yaşam boyu tüüüm zorluklarıyla kolaylıklarla sevgi ile şefkat ile taaa yürekten sevginin bol olduğu derinliklerden çıkan aşk mıdır sevgimidir şevkatmidir sizlere bırakıyorum sevgili dostlarım? ? ? ? ? ? ? ?
AŞKIN KENDİSİ BAHAR ZATEN....
mevsim bahar olunca;
aşk gönüle dolunca;
sevenler kavuşunca;
yaşamak ne güzelllllllll...
Birden eski aşk şarkılarının CD’leri gözümde değer kazandı… Sevgililer gününde alırım diye beklettiğim,satın almadığım CD‘leri dayanamadım dün aldım... Nasılsa bir sevgilim yok…Ha şimdi, ha sevgililer günü…Ne fark eder dimi…)) ...Eminim önümüzdeki günlerde yine iyice soğuyacak olan hava, bedenimi ve ruhumu örseleyecek olan lodos bu duyguların üzerine çıkamayacak...Gecenin bir yarısında sigaramın dumanında, dinleyeceğim…Anılar, geçmiş, yaşananlar aklıma düşecek... Yaşadıklarımız, aşklarımız, duygularımız, hüzünlerimiz, ayrılıklarımız, her şey… Bütün tonlar, bütün renkler…Ve onları yüzümde bir gülümseme, ruhumda bir doygunlukla ağırlayacağım gecelerimde... Çünkü tecrübeler savaşı, hüznü, kırgınlığı değil gülümsemeyi getirir belli bir yerden, belli bir yaştan sonra…Artık yaşayamadıklarımın sebebini bilmenin Munzurluğu içinde, yaşadıklarımın kıymetini bilip neşelenerek bekliyorum baharları…Öğrendiğim en önemli şey; BÜYÜK AŞKLARI YÜCE GÖNÜLLER, TEMİZ KALPLER, CESUR YÜREKLER YAŞAR...Kalanı sadece ruhsal gelişim, duygusal törpülenme, tekâmülde olgunluk ve karmadır…Çünkü ancak korkusuz kalpler sevdiğine sahip çıkabilir... Ve de sevgisine... Korkan insanlara hayretmez sevgiler... Onlar paralarını, pullarını, rahatlarını hesaplarken gidiverir büyük aşklar… Onlarsa bencilliliklerinden, korkularından bırakıp gidenin ardından, kaybettikleri aşklarına yanmayı severler; çünkü orada yapmaları gereken hiç bir şey yoktur… Ne bir fedakârlık, ne bir mücadele, ne de bırakılması gereken unvan veya paralar :) … Öylesine yaşarlar ikiyüzlü hayatlarında… Buna toplumsal kalıpları ilave etmek daha da kolaylaştırıcı olabilir tabii...Bir de geçmişten getirdiklerimiz vardır.. Bitmeyen hesaplarımız, bu veya inanıyorsanız geçmiş hayatlarımızdan taşıdıklarımız… Bazısı olayı görür, kavrar ve yapılması gerekeni yapar… En azından yapmakla ilgili iyi niyetli, cesur ve de hazırdır... Veee karşı tarafın bunu kabul etmesi her iki taraf için de şanstır... Hesaplar kapanır, dersler alınır… Bir sonraki aşama birbirine bu kadar alışkın, bu kadar tanıdık ruhların birlikte başkalarına hizmet etmeye talip olmasıdır ki, bu noktaya gelebilecek kadar egosunu yenen kaç kişi sayabiliriz bilmiyorum… Bir süreliğine birlikte olan, birbirlerinden haz alan, birlikte oldukları sürece aşkın farklı tonlarını yaşayan çiftleri bekleyen en büyük tehlike ayrılık anındaki davranıştır… Bittiğini bilmek, kabullenmek ve bir zamanlar birlikte birçok şeyi paylaştığı insanın hayatında başka bir yola gitmesine, kendisini o yolda geliştirmesine izin vermek… Bu, insan sevgisidir…Bu noktada ve bazen birçok noktada OSHO’ya katılmamak elimde değil... Okuyanlarınız bilirler, doğru anlaşılıp, doğru yorumlandığında Osho yaşamdaki gerçekliklerin açılımını en gerçek haliyle yapabilen biri... Özellikle onun ilk kitabını bulduğumda günlerce elimden bırakamamıştım… Tantra Öğretisi… Öncelikle seks içerikli dedikleri için almayayım demiştim ama kitap ayağıma düştü... Bana oldukça sık olur, bazı kitaplar ayağıma, önüme düşer durur... Etrafımda birçok insana da bu oluyor... Osho’yu ilk okuduğum zaman kalbim kırık, bir eylül ayında Fenerbahçe parkındaki ağacın altında zamanı geçirmeye çalışıyordum. Sonrasında zaman geçirmekten çok daha ötesi bir duyguya yakalandım… Yaşam ve Yaşam gerçekleri... O kitaptan sonra hayata bakışım değişmedi ama olayları duygusal algılayışım değişti…Artık benim için gerçekler sert değil... Acımasız hiç değil... Onlar gerçek… Onlar yaşamın olduğu gibi görünen yalın halleri…Aşk da öyle :)
Güvence aramadan… Belli hesapları beyninde dolaştırmadan... Artı ve eksileri yok sayarak, ama belli bir beğeni ve bilinçle birine sırılsıklam aşık olabilir, dibine kadar paylaşabilir ve de bir gün ayrılabilirsiniz…Ne ayrılmak için başlayarak, ne de bir ömrü birlikte geçirmenin garantisinde, ne para pul ne rahatlık hesabında olmadan, sadece Tanrı’nın verdiği gönülle ve yine şartsız sevgiyle bir gönül için yanmayı denemek gerekiyor…Bu bahar bize gerçek aşklar getirsin... Gözümüz, gönlümüz açık yaşayalım... Aklımızı kaybetmeyelim, o hep bizimle olsun her anın güzelliğini hafızada saklamak için, gönlümüzü hesapsız bırakalım korkusuz, düşünmeden sadece sevsin...
Her zaman gönlümüzde bir aşk yaşasın; bu, bizi bütün anti - aginglerden genç tutar :)
baharda aşk baskadır..baharda aşk daha çok aranır.insan baharda aşkı ayrı tadmak ister :)
kulağa hoş gelen bir söylem.bütün mevsimleri bir günde,bütün yılları bir mevsimde yaşamaktır aşk.....
Baharda sadece aşk yok.dört mevsimde aşk var.
platonik aşktır.baharın bitmesiyle o da biter.
hayatın toz pembesinin ne olduğunu öğrenmek
çok hoş olur diye duydum ve şu an hissedebilme arayışı(?)
içerisindeyim :)))))))
..düşlerde kalmaz... :))
âh min'el aşk..
baharda da..hazanda da..o her dem güzel ve özel..
Aşk...her zaman güzeldir de.. bahar da galiba bir başka güzül oluyor :)
tüm canlıların ortak tepkisi.....insanlar, bitkiler, hayvanlar...üreme dürtüsünün başlangıcı...