ask yasaklı bır golde balık tutmaya benzer ulasılması cok zor bır duygu kaybettınmıde yakalaması zor bır duygu ask acı cekmektır mutluluktur ama yasayabılene karsılıklı olanını bulabılmektır
hiç ummadığın bir zamanda terk başınayken hiç girmediğin bir yolda ya da sokakta şimdiye kadar hiç duymadığın ya da aslında hiç olmayan bir şarkıyı sadece yıldızların duyabileceği bir fısıltıyla söyleyebilmektir
ÖLÜM HER NE KADAR YAKINSA KIYMETİNİ İYİ BİLİRSİN HAYATIN SEVGİN KADAR BÜYÜKSÜN ÇÜNKÜ KAHRINI ÇEKEMESSİN ARTIK DÜNYANIN SENİ SEN YAPAN DOĞANIN GİZEMİ YILDIZLARI SAYMAYA KALKARSIN SONRA GÜNEŞİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜR YAŞAMIN NE BÜYÜK BİR SANS OLDUĞUNU ANLARSIN
İÇİNDEKİ ÇOCUK KADAR MERAKLANIR SARHOŞLAR KADAR BOŞ YAŞARSIN ELİNDEKİ FIRSATLAR KADAR BÜYÜR YAPTIGIN HATALAR KADAR YAŞLANIR TÜH DEMEDEN GEÇMİŞİ HİÇBİR ZAMAN ANLAYAMASSIN
YAŞLANDIGINDA SAYMAYA BAŞLARSIN GERİDE KALAN YILLARI BİLMESSİN ANCAK DAHA KAÇ YIL YAŞAYACAGINI BİRDE BAKARSIN UYKUN KAÇMIS AYAKTASIN ETRAF SESIZ KIMSELER YOK BAGIRMAYA BASLARSIN SESINI DUYAN OLMAZ GÖZÜNÜN BİRSEN GEÇER ANLAMSIZ ANLAMSIZ BAKARKEN AKLINA GELİR ÖLÜM MEĞER ONA UYKUDA YAKALANMISSIN….
Aşk...Acıya Şikayetsiz Katlanmak...Aşk grip olmak gibidir,Aşk bir hastalıktır,Aşk Baklavanın üzerine sıkılan Limon gibidir..Aşk olmassa olmazlarımızdandır,,Aşk Çok tariflidir çok sebzeli yemek gibi ve Aşk aslında gözlerdeki o parıltıdır
aşk bazen sevdiğinin hayaliyle yetinmek, o olmadığında yanında hissetmek, bazen sadece gözlerine bakıp ona sarılmak ve kokusunu içine çekebilmek için herşeyi göze almak, bazen de kimseyi dinlemediğin halde sadece ona ve onun kalbine itaat etmektir
Hiç aşık olamayanlar aşık olabilenlere göre bir çok şeyi eksik yaşarlar. Ama bence en dokunaklısı, hayatı algılama biçiminin değişebileceği gerçeğini fark etmeden yaşayıp gitmeleridir. Öncelikler sıralamasının alt üst olabileceğini hiç bilememek bir eksikliktir. Dehşetli bir korkuyu ve dehşetli bir korkusuzluğu yan yana hiç yaşamamış olmak da öyledir ama, ölümün bile korkutucu olmayabileceği gerçeğini farkına varamamak, asıl o, epeyce yoksullaştırır hayatı... Aslında aşık olamayanların 'eksik yaşama ' listesi hayli zengindir ama benim en fazla ilgimi çeken, 'bekleme'nin onların hayatında bütünüyle farklı bir anlam taşımasıdır. Hiç aşık olmamış biri, 'beklemek' nedir bilmez çünkü! Kaygı içinde beklemenin büyüsünü hiç tatmamıştır en küçük bir gecikmenin yaratabileceği iç fırtınaların gücünden habersizdir ve yaklaşmakta olan kederleri hissederek birgün ama büyülenmiş gibi kıpırdamadan beklememiştir hiç... Bütün ihtimalleri abartarak beklemenin yarattığı duygu karmaşasını da bilemez tabii... En sözüne sadık, en dakik aşığı bile beklerken nasıl endişe duyabileceğini, bekleyişin arkasındaki sonsuz haz ihtimalini, korkuların, umut ve umutsuzlukların saklı olmasının ne demek olduğunu hiç anlayamaz, aşık olmayanlar, ama aşık olanlar bekler... Ve beklerken oda beklemeyen insanları anlamaz hiç... Tıpkı beklemeyenleri onun gerginliğini anlamadıkları gibi aşık olan için beklemek onun gerçeğidir, bekleyişinin dışındaki herşey onun gerçeğiyle çelişir. Çevresi ile ilişkisi kesilir, sesler usulca uzaklaşmaya başlar, bekleyişi ile arasına girebilecek herşeyden kaçınır. Bekleyişinin tadını çıkarabilmek için dış dünya ile bütün ilişkisini koparır. Peki hangisi daha çekici gelir size? Bekleme böyle kaygılı ve ağır yaşansa bile, ardından, bütün düğümleri çözebilecek tutkulu bir beden tarafından kurtarılma ihtimalimi daha çekici, yoksa, hayatın bu cömert bağışını ret ederek aşksız ama kaygısız beklemesiz yaşamak mı? Hiç aşık olmamak; hiç beklememek,hiç aşk acısı çekmemek demek. Atilla İLHAN 'ın dediği gibi' İnsan sevdiğini bırakmaz,sevmek bırakır insanı ' bazen!
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin.. . Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
ask yasaklı bır golde balık tutmaya benzer ulasılması cok zor bır duygu kaybettınmıde yakalaması zor bır duygu ask acı cekmektır mutluluktur ama yasayabılene karsılıklı olanını bulabılmektır
Kalp çarpıntısı...
aşk girdiği bedene göre şekil alır...
sanırım içindeki Ş harfinden dolayı insanı şevke getiren ne oldugu hala çözümlenememiş karmaşık duygular bütünü.
aşk ACI çekmektir
kendini biLe biLe ateşe atmaktır [herkez için qercerLi deqiL]
ask en iğrenç insana bile sevilme hakkı veriyor
ben hep aşık olmaktan kormuşumdur ve sonunda korktuğum başıma geldi... :))
Aşk...cesaret işi
Kanatları olmayan, uçurumun kenarında dolaşmamalıdır....
yaşayan bilir:D
hiç ummadığın bir zamanda
terk başınayken hiç girmediğin bir yolda ya da sokakta
şimdiye kadar hiç duymadığın ya da aslında hiç olmayan bir şarkıyı
sadece yıldızların duyabileceği bir fısıltıyla söyleyebilmektir
Kucağına alabildiğin kadar, güneşe sarılmak.
ASK kimi zaman bir IZDIRAP kimi zaman kelebeklerin cirpinmasi bedende..kimi zamanda.. göklere yükselmek elinde olmadan......ben IZDIRABI seçtim
[...AŞK...]
Yaşamadan, yaşatmadan tükettin...!
Uçak bir kere yükseldi mi artık uçacaktır. Aşk bir kalbe girdi mi başka bir sevgilinin girmesine izin vermez.
Beyaz Gül...
Tam yüz atlı geçti buradan
kimisine buğday
kimisine beni yükledim.
ben
sana öksüz
kraliçem...
kırlarımda çiçeklerim
aşk açmış
kimilerine sevda
kimilerine
Özlem dedim...
Kadınım...
Zeki Arlan...
Aşk yarınlarda yapılacak bişi ama güzel bişiiii
ask....karanlıkdan cıkıp gokkusagına sarılmak..
gecenin bir yarısı bir tutam çıplak kalmak...
Aşk nefes almaktır ve bu nefesi sevdiğiyle paylaşmaktır
Atakan Korkmaz
ÖLÜM HER NE KADAR YAKINSA
KIYMETİNİ İYİ BİLİRSİN HAYATIN
SEVGİN KADAR BÜYÜKSÜN ÇÜNKÜ
KAHRINI ÇEKEMESSİN ARTIK DÜNYANIN
SENİ SEN YAPAN DOĞANIN GİZEMİ
YILDIZLARI SAYMAYA KALKARSIN
SONRA GÜNEŞİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜR
YAŞAMIN NE BÜYÜK BİR SANS OLDUĞUNU ANLARSIN
İÇİNDEKİ ÇOCUK KADAR MERAKLANIR
SARHOŞLAR KADAR BOŞ YAŞARSIN
ELİNDEKİ FIRSATLAR KADAR BÜYÜR
YAPTIGIN HATALAR KADAR YAŞLANIR
TÜH DEMEDEN GEÇMİŞİ HİÇBİR ZAMAN ANLAYAMASSIN
YAŞLANDIGINDA SAYMAYA BAŞLARSIN
GERİDE KALAN YILLARI
BİLMESSİN ANCAK DAHA KAÇ YIL YAŞAYACAGINI
BİRDE BAKARSIN UYKUN KAÇMIS AYAKTASIN
ETRAF SESIZ KIMSELER YOK
BAGIRMAYA BASLARSIN
SESINI DUYAN OLMAZ
GÖZÜNÜN BİRSEN GEÇER
ANLAMSIZ ANLAMSIZ BAKARKEN
AKLINA GELİR ÖLÜM
MEĞER ONA UYKUDA YAKALANMISSIN….
Aşk...Acıya Şikayetsiz Katlanmak...Aşk grip olmak gibidir,Aşk bir hastalıktır,Aşk Baklavanın üzerine sıkılan Limon gibidir..Aşk olmassa olmazlarımızdandır,,Aşk Çok tariflidir çok sebzeli yemek gibi ve Aşk aslında gözlerdeki o parıltıdır
Sonsuz Bir Umut, Alabildiğine Benliğinde Hissedebilmek.......
karşılıksızz sevebilmeyi bilmek ve sevdiğine iyilik yapmaktır
aşk bazen sevdiğinin hayaliyle yetinmek, o olmadığında yanında hissetmek, bazen sadece gözlerine bakıp ona sarılmak ve kokusunu içine çekebilmek için herşeyi göze almak, bazen de kimseyi dinlemediğin halde sadece ona ve onun kalbine itaat etmektir
bazen sevdiğinin hayaiyle yetinmek, bazen sadece gözlerine bakıp, ona sarılıp kokusunu içine çekmek için herşeyi göze almaktır
hayat boyu br defa yaşanan... ve omur boyu unutulmaya calışılan duygu. aşk unutmamak.. unutmaya çalışmak..
aşk bence karşındaki insanı bulunmaz hint kumaşı sanmakla hıyarın teki oldugunu anlaman arasındaki zamandır:D
Eksik Hayatlar
Hiç aşık olamayanlar aşık olabilenlere göre bir çok şeyi eksik yaşarlar. Ama bence en dokunaklısı, hayatı algılama biçiminin değişebileceği gerçeğini fark etmeden yaşayıp gitmeleridir. Öncelikler sıralamasının alt üst olabileceğini hiç bilememek bir eksikliktir. Dehşetli bir korkuyu ve dehşetli bir korkusuzluğu yan yana hiç yaşamamış olmak da öyledir ama, ölümün bile korkutucu olmayabileceği gerçeğini farkına varamamak, asıl o, epeyce yoksullaştırır hayatı... Aslında aşık olamayanların 'eksik yaşama ' listesi hayli zengindir ama benim en fazla ilgimi çeken, 'bekleme'nin onların hayatında bütünüyle farklı bir anlam taşımasıdır. Hiç aşık olmamış biri, 'beklemek' nedir bilmez çünkü! Kaygı içinde beklemenin büyüsünü hiç tatmamıştır en küçük bir gecikmenin yaratabileceği iç fırtınaların gücünden habersizdir ve yaklaşmakta olan kederleri hissederek birgün ama büyülenmiş gibi kıpırdamadan beklememiştir hiç... Bütün ihtimalleri abartarak beklemenin yarattığı duygu karmaşasını da bilemez tabii... En sözüne sadık, en dakik aşığı bile beklerken nasıl endişe duyabileceğini, bekleyişin arkasındaki sonsuz haz ihtimalini, korkuların, umut ve umutsuzlukların saklı olmasının ne demek olduğunu hiç anlayamaz, aşık olmayanlar, ama aşık olanlar bekler... Ve beklerken oda beklemeyen insanları anlamaz hiç... Tıpkı beklemeyenleri onun gerginliğini anlamadıkları gibi aşık olan için beklemek onun gerçeğidir, bekleyişinin dışındaki herşey onun gerçeğiyle çelişir. Çevresi ile ilişkisi kesilir, sesler usulca uzaklaşmaya başlar, bekleyişi ile arasına girebilecek herşeyden kaçınır. Bekleyişinin tadını çıkarabilmek için dış dünya ile bütün ilişkisini koparır. Peki hangisi daha çekici gelir size? Bekleme böyle kaygılı ve ağır yaşansa bile, ardından, bütün düğümleri çözebilecek tutkulu bir beden tarafından kurtarılma ihtimalimi daha çekici, yoksa, hayatın bu cömert bağışını ret ederek aşksız ama kaygısız beklemesiz yaşamak mı? Hiç aşık olmamak; hiç beklememek,hiç aşk acısı çekmemek demek. Atilla İLHAN 'ın dediği gibi' İnsan sevdiğini bırakmaz,sevmek bırakır insanı ' bazen!
'O olmazsa yaşayamam.'
demeyeceksin. Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin..
. Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...
Can YÜCEL