Herkesin bir umudu vardır. Bir savaşı, bir kaybedişi, Bir acısı, bir yalnızlığı, Bir hüznü… Çünkü herkesin bir gideni vardır, İçinden bir türlü uğurlayamadığı…
Usul usul azalıyordu sevgisi,kalbi soğuyordu... Aynı masada,yanyana oturuyorduk,ellerinden tutuyordum...Akıntıya kapılmış bir çiçek gibi bilmediğim,bilmediği uzaklıklara doğru gidiyordu...Öyle acı çekiyordu ki sevgisinin azalmasından...Seni artık özlemiyorum,eskisi gibi içimi acıtmıyorsun,bu benim için ne büyük acı biliyormusun,derken sesi titriyordu.
Dalından kopmuş bir çiçek gibi unutuluş denizinde usul usul sürükleniyordu...Sevgimiz yurtsuz kalmıştı şimdi... Can çekişen bir hastayı ölümüne hazırlar gibi, nefesimi tutmuş saçını okşuyordum durmadan... Sevgisi,yaralanmış çocukluğumuzu ve dünyayı değiştirmeye yetmemişti. Hayal kanatları yanmış sevgisini öksüz kalan sevgime kattım.Sevgisi biterken gözlerime son bir kere baktı.İnanmıştı çektiğim ıstıraba...
Son anda sarıldı bana: Hadi,sen de benimle gel,birlikte karışalım kayboluşa,dedi. Yapamam,dedim,istesem de yapamam.Bu sevginin ömrünü beklemeliyim... Bu sevginin beni götürdüğü yere kadar gitmeliyim... İçimde sırrın,kimseye benzemezliğin sızısı,yarım kalan yolculuğun aşk yüzlü çocuğu var...
Sevgisi soğurken son tesellisi,son kıskançlığı,son umudu bu olmuştu...
aşk göçebe bişi zaten,bir şehirden geçiyor olması orda kalıcı olacağı anlamına gelmez,herkes akıllı olsun ya onla konar göçer bir hayata razı olcaksın yada kendini kaptırmayacaksın.. :))
Bazen hiçbir şey değişmiyormuş demek.
Döküldü bu gece, yağmur gözlerine, eline, yüzüne
Al, ısıt, elleri çok soğuk, kapat göğsüne...
Gelseydi de öyle terk etseydi bari.
İliklere işleyen o titreme duygusu bir mum ışığı gibi söndü adeta ve o zaman anladım ki AŞK BU GECE ŞEHRİ TERK ETTİ..
Herkesin bir umudu vardır.
Bir savaşı, bir kaybedişi,
Bir acısı, bir yalnızlığı,
Bir hüznü…
Çünkü herkesin bir gideni vardır,
İçinden bir türlü uğurlayamadığı…
Usul usul azalıyordu sevgisi,kalbi
soğuyordu...
Aynı masada,yanyana oturuyorduk,ellerinden tutuyordum...Akıntıya kapılmış bir çiçek gibi bilmediğim,bilmediği uzaklıklara doğru gidiyordu...Öyle acı çekiyordu ki sevgisinin azalmasından...Seni artık özlemiyorum,eskisi gibi içimi acıtmıyorsun,bu benim için ne büyük acı biliyormusun,derken sesi titriyordu.
Dalından kopmuş bir çiçek gibi unutuluş denizinde usul usul sürükleniyordu...Sevgimiz yurtsuz kalmıştı şimdi...
Can çekişen bir hastayı ölümüne hazırlar gibi,
nefesimi tutmuş saçını okşuyordum durmadan...
Sevgisi,yaralanmış çocukluğumuzu ve dünyayı
değiştirmeye yetmemişti.
Hayal kanatları yanmış sevgisini öksüz kalan sevgime kattım.Sevgisi biterken gözlerime son bir
kere baktı.İnanmıştı çektiğim ıstıraba...
Son anda sarıldı bana:
Hadi,sen de benimle gel,birlikte karışalım
kayboluşa,dedi.
Yapamam,dedim,istesem de yapamam.Bu
sevginin ömrünü beklemeliyim...
Bu sevginin beni götürdüğü yere kadar
gitmeliyim...
İçimde sırrın,kimseye benzemezliğin
sızısı,yarım kalan yolculuğun aşk yüzlü
çocuğu var...
Sevgisi soğurken son tesellisi,son kıskançlığı,son
umudu bu olmuştu...
Cezmi Ersöz
The Shangri-Las - 'Give Us Your Blessings'
sade beni terk etmedi
bi otobüs bileti al sende terket ;)
Sen hangi şehirdesin?
trafik sıkmıştır..
aşk göçebe bişi zaten,bir şehirden geçiyor olması orda kalıcı olacağı anlamına gelmez,herkes akıllı olsun ya onla konar göçer bir hayata razı olcaksın yada kendini kaptırmayacaksın.. :))
~Al ısıt elleri çok soğuk,kapa göğsüne....
~Sev onu kalbi çok çok soğuk, ısıt göğsünde......
cem adrian şarkısıdır....
~Islak kelebekler bırak ellerine söyle
Aşk bu gece şehri terk etti.....
artik benim oldugum sehirde :p :))
acaba nereye gitti?