Ne zaman galata kulesini görsem dudağımdasın.. Eminönü iskelesine yanaşan her vapurda gelenim-sin. Ömür boyu hasretimsin, kızkulesi’nin nazında. O şarkıyı her dinlememde, bir ezgisin dilimin ucunda
5. Şarkı 'Au Cimetière' (Mezarlıkta) en saydam, en hafif orkestrasyonla işlenendir... Tatlı, ancak biraz soğuk akorlarla, söner gibi çığlıklarla ölünün ardından seslenilir; sesteki adım adım ilerleyiş, eşlikteki değişen armonilerin sürüp gitmesi alışılmamış bir korku, marazî bir büyülenme oluşturur: Bu âşık bir meleğin iç çekişleridir...
Mezarlıkta - Ay Işığı
Üzerinde bir porsuk ağacının, İnler gibi gölgesinin salındığı Beyaz mezar taşını biliyor musunuz? Porsuk ağacının üzerinde beyaz bir güvercin, Batan güneşte, hüzünlü ve yalnız Şarkısını söylüyor:
Marazice tatlı bir nağme, Sizi rahatsız edici Hem sevimli, hem de uğursuz Ama daima dinlemek isteyeceğiniz; Âşık bir meleğin göklere İlettiği bir nefes gibi.
Sanki yeniden uyanmış ruh Şarkıyla birlikte ağlıyor Yerin altında, Ve unutulmuş olmanın acısıyla Tıpkı bir güvercin gibi Yavaşça yakınıyor.
Müziğin kanatları üzerinde Bir anının yavaşça geri gelişi Hissediliyor. Bir gölge, meleksi bir şekil Titrek bir ışıktan geçiyor Beyazlar içinde.
Yarı karanlık gecenin güzelleri Hafif ve tatlı kokularını Çevreye yayıyor, Ve hayalet yumuşak bir hareketle Kollarını uzatarak mırıldanıyor: Geri geleceksin!
Ah bir daha asla, Akşam siyah mantosuyla inerken Mezarın yakınına gitmeyeceğim Porsuk ağacının tepesinde inleyen, Şarkısını söyleyen solgun Güvercini dinlemeye!
Kesin ritmi ve berrak yapısıyla 6. Şarkı 'L'ile Inconnue' (Bilinmeyen Ada) bu hissi, bu sıkıcı atmosferi rahatlatır... Bu son şarkısıyla yine dizinin başlangıcına dönülür: Berlioz sanki daha önceki şarkıların kederli, romantik yapısıyla şakalaşır gibidir... Ancak araya giren vurgulamalarda bir değişiklik vardır... Müzik sonda aynı kaçınılmaz görüntüye yenilir: Aşkın sonsuza dek korunduğu büyülü kıyı orada, tam ufkun üzerindedir ve insan onu bulabilmek için daima yola çıkmaya hazır olmalıdır... Final mezürlerinde müzik yavaşça sönerken belki de bunun yalnızca tatlı bir rüya olduğunu duyurur...
Bilinmeyen Ada
Söyleyin, güzel genç kız, Nereye gitmek istersiniz? Yelken kanatlarını şişiriyor, Esinti çıkıyor.
Kürek fildişinden, Bayrak ipekten, Dümen iyi cins altından. Safra yerine bir portakalım var, Yelken yerine bir melek kanadı, Miço yerine de bir serafin.
Söyleyin, güzel genç kız, Nereye gitmek istersiniz? Yelken kanatlarını şişiriyor, Esinti çıkıyor.
Baltık Denizi'ne mi? Pasifik Okyanusu'na mı? Cava adasına mı? Yoksa Norveç'e mi? Kar çiçeğini toplamaya, Ya da Angsoka çiçeğini?
Söyleyin, güzel genç kız, Nereye gitmek istersiniz?
Aşkın sonsuza dek sürdüğü Bağlılık sahiline Götürün beni, dedi güzel. O sahili, canımın içi, Bilen kimse yok ki Aşklar ülkesinde.
eskilerde kalmıştır tanışıklık.. karşılarsın..müşterek bir hatırayı için için birlikte yâdeder gibi müstehzi bir sevinçle, firarî göz uçları ile bakışmak; karşılıklı anımsarken içinden geçen kelimeler arkasından dudağının kenarında oluşan tebessümlerin belirmesi..
Solgun yüzlü,boynu bükük,tozlu bir demet ki, Üstünde belki on yılın acılı pası var… Bir kimsesiz çocuk gibi, acınması gerekli, Karşımda titriyor: [[Beni yok etme, bağla,sar, Bir sessizlik çukuruna at gecesinde gönlünün Ben geçmiş gençliğinin şiirleriyim senin! ...]]
Zavallı eski anılar, yok eder miyim, Gücüm yetse bile bugün sizi? Ama arasıra o hınçlı,korkunç hayalim Geçmişe gömüp geçecek büsbütün sizi; Bense arkanızdan ağlarım ancak ve acıyla Ağlayan şiirler dizerim yok oluşuma. Tevfik Fİkret
Ne zaman galata kulesini görsem dudağımdasın..
Eminönü iskelesine yanaşan her vapurda gelenim-sin.
Ömür boyu hasretimsin, kızkulesi’nin nazında.
O şarkıyı her dinlememde, bir ezgisin dilimin ucunda
5. Şarkı 'Au Cimetière' (Mezarlıkta) en saydam, en hafif orkestrasyonla işlenendir... Tatlı, ancak biraz soğuk akorlarla, söner gibi çığlıklarla ölünün ardından seslenilir; sesteki adım adım ilerleyiş, eşlikteki değişen armonilerin sürüp gitmesi alışılmamış bir korku, marazî bir büyülenme oluşturur: Bu âşık bir meleğin iç çekişleridir...
Mezarlıkta - Ay Işığı
Üzerinde bir porsuk ağacının,
İnler gibi gölgesinin salındığı
Beyaz mezar taşını biliyor musunuz?
Porsuk ağacının üzerinde beyaz bir güvercin,
Batan güneşte, hüzünlü ve yalnız
Şarkısını söylüyor:
Marazice tatlı bir nağme,
Sizi rahatsız edici
Hem sevimli, hem de uğursuz
Ama daima dinlemek isteyeceğiniz;
Âşık bir meleğin göklere
İlettiği bir nefes gibi.
Sanki yeniden uyanmış ruh
Şarkıyla birlikte ağlıyor
Yerin altında,
Ve unutulmuş olmanın acısıyla
Tıpkı bir güvercin gibi
Yavaşça yakınıyor.
Müziğin kanatları üzerinde
Bir anının yavaşça geri gelişi
Hissediliyor.
Bir gölge, meleksi bir şekil
Titrek bir ışıktan geçiyor
Beyazlar içinde.
Yarı karanlık gecenin güzelleri
Hafif ve tatlı kokularını
Çevreye yayıyor,
Ve hayalet yumuşak bir hareketle
Kollarını uzatarak mırıldanıyor:
Geri geleceksin!
Ah bir daha asla,
Akşam siyah mantosuyla inerken
Mezarın yakınına gitmeyeceğim
Porsuk ağacının tepesinde inleyen,
Şarkısını söyleyen solgun
Güvercini dinlemeye!
Kesin ritmi ve berrak yapısıyla 6. Şarkı 'L'ile Inconnue' (Bilinmeyen Ada) bu hissi, bu sıkıcı atmosferi rahatlatır... Bu son şarkısıyla yine dizinin başlangıcına dönülür: Berlioz sanki daha önceki şarkıların kederli, romantik yapısıyla şakalaşır gibidir... Ancak araya giren vurgulamalarda bir değişiklik vardır... Müzik sonda aynı kaçınılmaz görüntüye yenilir: Aşkın sonsuza dek korunduğu büyülü kıyı orada, tam ufkun üzerindedir ve insan onu bulabilmek için daima yola çıkmaya hazır olmalıdır... Final mezürlerinde müzik yavaşça sönerken belki de bunun yalnızca tatlı bir rüya olduğunu duyurur...
Bilinmeyen Ada
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Kürek fildişinden,
Bayrak ipekten,
Dümen iyi cins altından.
Safra yerine bir portakalım var,
Yelken yerine bir melek kanadı,
Miço yerine de bir serafin.
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Yelken kanatlarını şişiriyor,
Esinti çıkıyor.
Baltık Denizi'ne mi?
Pasifik Okyanusu'na mı?
Cava adasına mı?
Yoksa Norveç'e mi?
Kar çiçeğini toplamaya,
Ya da Angsoka çiçeğini?
Söyleyin, güzel genç kız,
Nereye gitmek istersiniz?
Aşkın sonsuza dek sürdüğü
Bağlılık sahiline
Götürün beni, dedi güzel.
O sahili, canımın içi,
Bilen kimse yok ki
Aşklar ülkesinde.
Nereye gitmek istersiniz?
Esinti çıkıyor.
...
'Krylya' (1966)
Larisa Shepitko
eskilerde kalmıştır tanışıklık.. karşılarsın..müşterek bir hatırayı için için birlikte yâdeder gibi müstehzi bir sevinçle, firarî göz uçları ile bakışmak; karşılıklı anımsarken içinden geçen kelimeler arkasından dudağının kenarında oluşan tebessümlerin belirmesi..
Irene Cara - I'm Gonna Live Forever...
'Total Recall' (1990)
Paul Verhoeven
ilk gün gibi - sezen aksu
hâla bugünmüş gibi kalmak.....
anılar eskimez....
bu konuda ısrarcılar....
=)
Solgun yüzlü,boynu bükük,tozlu bir demet ki,
Üstünde belki on yılın acılı pası var…
Bir kimsesiz çocuk gibi, acınması gerekli,
Karşımda titriyor: [[Beni yok etme, bağla,sar,
Bir sessizlik çukuruna at gecesinde gönlünün
Ben geçmiş gençliğinin şiirleriyim senin! ...]]
Zavallı eski anılar, yok eder miyim,
Gücüm yetse bile bugün sizi?
Ama arasıra o hınçlı,korkunç hayalim
Geçmişe gömüp geçecek büsbütün sizi;
Bense arkanızdan ağlarım ancak ve acıyla
Ağlayan şiirler dizerim yok oluşuma.
Tevfik Fİkret