Gözlerin Yükü ağır iki kırlangıç Bana doğru, kalbime doğru Uçan uçan iki kırlangıç Kimi zaman değip geçen Kimi zaman çarpıp kalan Karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan Sevinçle kederi Aşkla çileyi Bugünle yarını yansıtan İki kırlangıç gözlerin...
Süreyya BERFE
Sevgiler ElifCanım... İyi bak yüreğine ve gözlerine...
Dünyada ne kadar demir var, güneşte ve yıldızlarda hangi metaller var, bunları çabucak öğrenmek mümkün. Ama bizim içimizde var olan domuzluğu gözler önüne sermek, çok zor, evet, çok zor..
Dünyanın istediğim gibi bir yer olacağını hiç sanmıyorum,” dedi Küçük Ejderha. “ Bazı şeyleri asla değiştiremem. Ama ben değiştim sanırım… Daha önce kabullenemeyeceğim şeyler benim için sorun olmamaya başladı.”.aln
Başımın bir yerlere gitmesine gerek yok Yüreğim kimi zaman göçmen ,kimi zaman mülteci Gezer şehir şehir ,ülke ülke Yoktur bir vatanı, toprağı ,baharı ,çiçeği Sanarlar mahkum oysa tuttukları kuru bir bedendir Çalamazlar benden düşlerimin özgürlüğünü
Nicedir elimde gül dalıydı Değişti değişti hançer oldu Baba bunu kendime mi saplasam Ya da bir gün doğumuna saklasam Daha gün ortalığa dağılmadan Al diye çekip vursam mı adamı
Sevince inanmayanı, yaşamı paylaşmayanı Ekmeği ortadan ikiye bölmeyeni Aşktan döneni, savaştan kaçanı Kapılara nöbetçiler dikeni Köpeklerin sofrasında besleneni İnanç alıp satanların hepsini Baba, bu gümüş hançerle vursam mı
Nicedir elimde gül dalıydı Değişti değişti hançer oldu Sardı uzayan yansısıyla Sardı nar çiçeği kırmızısıyla Bugünden çekip gidecek olanı Gül dalıydı, hançere dönüştü birden baba Soframızdan aşımızı çalanı Çekip bu güzel hançerle vursam mı
Unutma bedenin de yaratıcısı olan Allah'a aittir Bedenler çürür ama berzah alemi ruhların kışlasıdır. Ruhlar Allah (C.C)'nün bir parçasıdır. .. Sinan ATİK
bir yerden tanıdık geliyor bu kedi bana. on binlerce insan gelip geçmiştir buralardan, bu kadar yaratıcı bir profil gelmemiştir hiç birisinin aklına. kıskanayım mı? hadi kıskanayım "Aşk olsun sana çocuk / Aşk olsun"
Zaten hayata karşı duruşta olduğu gibi, insani ilişkilerde de adeta bir kuraldır o, kazandıran bir kural; önem ve değer vermeyenler, kadın veya erkek olsun, kapışılanlardır.
bir kemiklerinin sertliğini aldım bir teninin aklığını sonra sıcaklığını dudaklarının gel bak sana bir tanrı getirdim gel bak bir tanrı yarattım senden
-Sana Bir Tanrı Getirdim, Ümit Yaşar Oğuzcan
2.baskı (mesajlarımı neden sürekli siliyorsunuz sn. moderator)
Boş bir kahve fincanı, mavi pervazlı pencerenin önünde, kurumuş artık telvesinde uzun yol çıkan izler. Gece, uzunca bir şiir sağanağına yakalandım çocuk, uyumamıştım, fark etmedi hiç kimse. Mardinli komşum, sabah uçuşuna çıkardı yine posta güvercinlerini, alıp başlarını uzaklara uzaklara doğru gidiyorlar, dönüyorlar ama sonra, yuva bildikleri yere.
Çiz beyaz haritalara mor kalemle Hiç görülmedik yepyeni kentleri Hep oralara götür beni, Seninle olunca sıkılmam giderim. Çocuk yüreğinle sen kurarsın Köprüleri, alanları, kuleleri Panayırları ve çocuk bahçelerini. Çiz haritaların en güzel yerine En güzel günleri ve geceleri, Seninle olunca çekinmem giderim, O kentlere yolcu diye çiz beni.. Biletim ,pardesüm ,şemsiyem ,şapkam Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem Nasıl da çok karıştık birbirimize Bu el hangimizin eli ,bu saçlar hangimizin Senin gittiğin ,her yere giderim...
… Serçe omuzuma kondu Ve ben mahir bir avcı oldum Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım Ne zaman özlesem şarkı söyledim Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım Kuşu öperim ve özgür bırakırım Ve bir başka avcıya av olunca Çocukluğumu görürüm. … Mohammad Ebrahim Jafari..
Kardeşlik, herkesin bir Ömür hanımı olmuyor hayatta, diyelim ki Nazım beyi veya oluyor da farkında değil, kolay iş değil yani, bir çiçeği kırk yıl boyunca küstürmeden, soldurmadan sevmek. Hayat işte, toparlanıp gidiyor Ömür hanımlar, Nazım beyler. Bir insan sevdiğinin yüzünü okşar gibi toprağı sever mi? Yanlış oldu soru “sevmeli”. Kim demiş “su akar yolunu bulur” diye, sonsuz hayatın çiçeklendiği kutsal bir kavuşma anıdır o. TOPRAK bekler, SU bilir yolu, YOL belli.
İÇİMDEKİ ÇOCUĞA İlk kez yolladığı mesajda fark ettim onu, sonra yazdığı bazı yorumlarda, bilerek mi yapıyor yoksa ülkesinden ve dilinden uzak düştüğü için mi çok emin değilim, yuvarlıyor bazı sözcükleri, tıpkı soru işaretine takla attırması gibi. Acayip güzel oluyor, sevimli, cana yakın. Kızımın ilk konuşmaya başladığı o muhteşem zamanlar geliyor aklıma, mutlu oluyorum. Ben çocuk diyorum ona, içimde koşturup duran çocuk, küçük kızım. Lafların üstten üstten gelmesi, yazanın bilgeliğinden değildir yani. Hani küçük bir çocuk, yeni başlamış daha yürümeye, her adım attığında düştü düşecek telaşıyla yüreği ağzına gelir ya insanın, koruyup kollamak istersiniz ya, o bilgece laflar bu yüzden işte. Anne baba olanlar bilir ancak, dünya siliniverir gözlerinizden, tutup Paris’i ateşe de verirsiniz. Haydi çocuk, çalı çırpı toplayalım biraz, çam ağacından çıra, Anka kuşu gibi yeniden doğabilsin diye küllerinden, ateşe verelim şu dünyayı, bütün o çirkinlikler silinip gitsin yeryüzünden, haydi.
Gün boyu sıkıntı içimde, ne yana dönsem diz boyu hüzün. Böylesi zamanlarda anlamını yitiriveriyor sözcükler, hayat taşıması ağır bir yük oluyor sanki omuzlarım da. Hiç düşündün mü çocuk, ardından soğukların geleceğini bildikleri halde, erik çiçekleri niye aldanıyorlar yalancı bahara, niye soluyorlar sonra, döküyorlar çiçeklerini. Koşulsuz bir sevdadır bence bunun adı, “senden gelen her şey başım gözüm üstüne” diyerek kucaklamaktır mevsimleri. Çiçek sensin çocuk, mevsimler hayat, hayatı seveceksin. Keşke, sonu hep güzel biten masallarla uykuya yatırılmasaydı çocukluğumuz, belki bu kadar hazırlıksız yakalanmazdık her yanımızı saran çirkinliklere, daha hızlı sarardık belki yaralarımızı, gün boyu deliliğin sınırlarında gezinmezdik. Çok zor oluyor bazen, üstesinden gelemiyorum acıların, öylesine tarifsiz bir hüzün kaplıyor ki içimi türkülere sığınıyorum, şiirlere. Yavru bir kedinin gözlerindeki şefkate sığınabilir mi insan, sığınıyorum. Buna da delilik diyecekler, aldırma, bizim ele avuca sığmayan deliliklerimiz güzelleştirecek hayatı, dönüştürecek, hadi çocuk delirelim.
Ne kadar çok yanılmışlığımız var, ne kadar örselenmiş hayatlarımız, olması gereken bu belki de ve durmadan hep olan. Her acıdığında canımız, canımızı her acıttıklarında bir yandan eksilip bir yandan da çoğalmıyor muyuz? Yaralarımız yaşanmışlıklarımız değil mi? Ne zaman vazgeçecek insanlar yaralarını gizlemekten? Bırak usul usul kanasınlar, kabuk bağlayacak bir gün, izi kalacak sadece ve o iz meydan okumaktır işte hayata, her şeye rağmen hayatı sevip hala buradayım diyebilmektir. Acılarından utanma çocuk, gizleme ve sakın unutma daha çok vurulacaksın ama üstesinden geleceksin. Korkma çocuk, karış haydi hayatın içerisine ve yeni yaralara açık olsun hep yüreğin.
Kardeşlik bırakma kendini, bak bir şairin annesi ne demiş
"İşte yaşamın reçetesi bu" Dedi annem Aldı beni kollarına gözyaşlarım akarken "Her yıl bahçene Ektiğin çiçekleri düşün Sana öğretecekler ki İnsanlar da Çiçek açmak için Solmak Köklenmek Ve büyümek Zorunda"
Hangisi daha önemli, diye sordu Büyük Panda.
" Yolculuk mu yoksa varacağın yer mi?"
"Sana kimin eşlik ettiği," dedi Küçük Ejderha.
Güneşimi kaybettim Melek !!! :(
Gözlerin
Yükü ağır iki kırlangıç
Bana doğru, kalbime doğru
Uçan uçan iki kırlangıç
Kimi zaman değip geçen
Kimi zaman çarpıp kalan
Karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan
Sevinçle kederi
Aşkla çileyi
Bugünle yarını yansıtan
İki kırlangıç gözlerin...
Süreyya BERFE
Sevgiler ElifCanım...
İyi bak yüreğine ve gözlerine...
Dünyada ne kadar demir var, güneşte ve yıldızlarda hangi metaller var, bunları çabucak öğrenmek mümkün. Ama bizim içimizde var olan domuzluğu gözler önüne sermek, çok zor, evet, çok zor..
Kreutzer Sonat
?si=PPCHyJ6Zuw_ymt99
Hiçbir cümleye sığmaz bazı kırgınlıklar, sanırım susmak bunun için var.''..aln
?si=-1Ux91TwJwF5eQ_q
Dünyanın istediğim gibi bir yer olacağını hiç sanmıyorum,” dedi Küçük Ejderha. “ Bazı şeyleri asla değiştiremem. Ama ben değiştim sanırım… Daha önce kabullenemeyeceğim şeyler benim için sorun olmamaya başladı.”.aln
?si=2FaD8aoyTo5kHO74
Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir.
Sevgilerimle
Başımın bir yerlere gitmesine gerek yok
Yüreğim kimi zaman göçmen ,kimi zaman mülteci
Gezer şehir şehir ,ülke ülke
Yoktur bir vatanı, toprağı ,baharı ,çiçeği
Sanarlar mahkum oysa tuttukları kuru bir bedendir
Çalamazlar benden düşlerimin özgürlüğünü
sonunda yanıldık
HANÇERLİ TÜRKÜ
Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti değişti hançer oldu
Baba bunu kendime mi saplasam
Ya da bir gün doğumuna saklasam
Daha gün ortalığa dağılmadan
Al diye çekip vursam mı adamı
Sevince inanmayanı, yaşamı paylaşmayanı
Ekmeği ortadan ikiye bölmeyeni
Aşktan döneni, savaştan kaçanı
Kapılara nöbetçiler dikeni
Köpeklerin sofrasında besleneni
İnanç alıp satanların hepsini
Baba, bu gümüş hançerle vursam mı
Nicedir elimde gül dalıydı
Değişti değişti hançer oldu
Sardı uzayan yansısıyla
Sardı nar çiçeği kırmızısıyla
Bugünden çekip gidecek olanı
Gül dalıydı, hançere dönüştü birden baba
Soframızdan aşımızı çalanı
Çekip bu güzel hançerle vursam mı
Afşar TİMUÇİN
?si=YcQ3eZYvL_neVrC5
Yanlış tren, bazen sizi doğru istasyona götürür.
* Hint Atasözü
Değmiş.
... o gözyaşlarına?
Değdi mi...
Unutma bedenin de yaratıcısı olan Allah'a aittir
Bedenler çürür ama berzah alemi ruhların kışlasıdır. Ruhlar Allah (C.C)'nün bir parçasıdır. .. Sinan ATİK
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende...
?si=EShD7DuVVGakF7aL
Şiir kadar güzel bir kadını makyajlı kelimelerle kandıramazsın.
* Sıcak Ayaz, Serkan Özel
Günün aydın olsun Elif'im<3
Varlığın daim olsun..
Güne Sabahattin Ali'nin şu sözüyle başlıyorum;
Kimse için kötülük düşünmüyorum. Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat diliyorum.
Oturup konussaydik
Geçerdi belki her şey
Başını alıp gitmek
Sevdaya dahil değil....
C. Z.
Günaydınnn Elif CANım <3
Bir kedi gördüm sanki :))
Rica, efenim
Cazibene dayanamadım geldim bu resim tamamdır. :)))
bir yerden tanıdık geliyor bu kedi bana. on binlerce insan gelip geçmiştir buralardan, bu kadar yaratıcı bir profil gelmemiştir hiç birisinin aklına. kıskanayım mı? hadi kıskanayım "Aşk olsun sana çocuk / Aşk olsun"
Profil resimlerine hayranım:)))
Zaten hayata karşı duruşta olduğu gibi, insani ilişkilerde de adeta bir kuraldır o, kazandıran bir kural; önem ve değer vermeyenler, kadın veya erkek olsun, kapışılanlardır.
kuşkonmaz dallarına astım kendimi
sedir ağaçlarına gül yapraklarına
başımı taşlara vurdum
gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
tanrısal duygular içindeydim
bütün tanrısızlığımdan uzakta
bir kemiklerinin sertliğini aldım
bir teninin aklığını
sonra sıcaklığını dudaklarının
gel bak
sana bir tanrı getirdim
gel bak
bir tanrı yarattım senden
-Sana Bir Tanrı Getirdim, Ümit Yaşar Oğuzcan
2.baskı
(mesajlarımı neden sürekli siliyorsunuz sn.
moderator)
"Ben seni hep umuda benzetirim
Ben seni benzetemem yalnızlığa..."
?si=cs2P2MiIs-pmAAgZ
Boş bir kahve fincanı, mavi pervazlı pencerenin önünde, kurumuş artık telvesinde uzun yol çıkan izler. Gece, uzunca bir şiir sağanağına yakalandım çocuk, uyumamıştım, fark etmedi hiç kimse. Mardinli komşum, sabah uçuşuna çıkardı yine posta güvercinlerini, alıp başlarını uzaklara uzaklara doğru gidiyorlar, dönüyorlar ama sonra, yuva bildikleri yere.
Çiz beyaz haritalara mor kalemle
Hiç görülmedik yepyeni kentleri
Hep oralara götür beni,
Seninle olunca sıkılmam giderim.
Çocuk yüreğinle sen kurarsın
Köprüleri, alanları, kuleleri
Panayırları ve çocuk bahçelerini.
Çiz haritaların en güzel yerine
En güzel günleri ve geceleri,
Seninle olunca çekinmem giderim,
O kentlere yolcu diye çiz beni..
Biletim ,pardesüm ,şemsiyem ,şapkam
Yüreğimde sevincim, kafamda düşüncem
Nasıl da çok karıştık birbirimize
Bu el hangimizin eli ,bu saçlar hangimizin
Senin gittiğin ,her yere giderim...
Afşar Timuçin
…
Serçe omuzuma kondu
Ve ben mahir bir avcı oldum
Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım
Ne zaman özlesem şarkı söyledim
Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım
Kuşu öperim ve özgür bırakırım
Ve bir başka avcıya av olunca
Çocukluğumu görürüm.
…
Mohammad Ebrahim Jafari..
?si=8t8SSudDR0UwTxva
Kardeşlik, herkesin bir Ömür hanımı olmuyor hayatta, diyelim ki Nazım beyi veya oluyor da farkında değil, kolay iş değil yani, bir çiçeği kırk yıl boyunca küstürmeden, soldurmadan sevmek. Hayat işte, toparlanıp gidiyor Ömür hanımlar, Nazım beyler. Bir insan sevdiğinin yüzünü okşar gibi toprağı sever mi? Yanlış oldu soru “sevmeli”. Kim demiş “su akar yolunu bulur” diye, sonsuz hayatın çiçeklendiği kutsal bir kavuşma anıdır o. TOPRAK bekler, SU bilir yolu, YOL belli.
İÇİMDEKİ ÇOCUĞA
İlk kez yolladığı mesajda fark ettim onu, sonra yazdığı bazı yorumlarda, bilerek mi yapıyor yoksa ülkesinden ve dilinden uzak düştüğü için mi çok emin değilim, yuvarlıyor bazı sözcükleri, tıpkı soru işaretine takla attırması gibi. Acayip güzel oluyor, sevimli, cana yakın. Kızımın ilk konuşmaya başladığı o muhteşem zamanlar geliyor aklıma, mutlu oluyorum. Ben çocuk diyorum ona, içimde koşturup duran çocuk, küçük kızım. Lafların üstten üstten gelmesi, yazanın bilgeliğinden değildir yani. Hani küçük bir çocuk, yeni başlamış daha yürümeye, her adım attığında düştü düşecek telaşıyla yüreği ağzına gelir ya insanın, koruyup kollamak istersiniz ya, o bilgece laflar bu yüzden işte. Anne baba olanlar bilir ancak, dünya siliniverir gözlerinizden, tutup Paris’i ateşe de verirsiniz. Haydi çocuk, çalı çırpı toplayalım biraz, çam ağacından çıra, Anka kuşu gibi yeniden doğabilsin diye küllerinden, ateşe verelim şu dünyayı, bütün o çirkinlikler silinip gitsin yeryüzünden, haydi.
Gün boyu sıkıntı içimde, ne yana dönsem diz boyu hüzün. Böylesi zamanlarda anlamını yitiriveriyor sözcükler, hayat taşıması ağır bir yük oluyor sanki omuzlarım da. Hiç düşündün mü çocuk, ardından soğukların geleceğini bildikleri halde, erik çiçekleri niye aldanıyorlar yalancı bahara, niye soluyorlar sonra, döküyorlar çiçeklerini. Koşulsuz bir sevdadır bence bunun adı, “senden gelen her şey başım gözüm üstüne” diyerek kucaklamaktır mevsimleri. Çiçek sensin çocuk, mevsimler hayat, hayatı seveceksin.
Keşke, sonu hep güzel biten masallarla uykuya yatırılmasaydı çocukluğumuz, belki bu kadar hazırlıksız yakalanmazdık her yanımızı saran çirkinliklere, daha hızlı sarardık belki yaralarımızı, gün boyu deliliğin sınırlarında gezinmezdik. Çok zor oluyor bazen, üstesinden gelemiyorum acıların, öylesine tarifsiz bir hüzün kaplıyor ki içimi türkülere sığınıyorum, şiirlere. Yavru bir kedinin gözlerindeki şefkate sığınabilir mi insan, sığınıyorum. Buna da delilik diyecekler, aldırma, bizim ele avuca sığmayan deliliklerimiz güzelleştirecek hayatı, dönüştürecek, hadi çocuk delirelim.
Ne kadar çok yanılmışlığımız var, ne kadar örselenmiş hayatlarımız, olması gereken bu belki de ve durmadan hep olan. Her acıdığında canımız, canımızı her acıttıklarında bir yandan eksilip bir yandan da çoğalmıyor muyuz? Yaralarımız yaşanmışlıklarımız değil mi? Ne zaman vazgeçecek insanlar yaralarını gizlemekten? Bırak usul usul kanasınlar, kabuk bağlayacak bir gün, izi kalacak sadece ve o iz meydan okumaktır işte hayata, her şeye rağmen hayatı sevip hala buradayım diyebilmektir. Acılarından utanma çocuk, gizleme ve sakın unutma daha çok vurulacaksın ama üstesinden geleceksin. Korkma çocuk, karış haydi hayatın içerisine ve yeni yaralara açık olsun hep yüreğin.
Kardeşlik bırakma kendini, bak bir şairin annesi ne demiş
"İşte yaşamın reçetesi bu"
Dedi annem
Aldı beni kollarına gözyaşlarım akarken
"Her yıl bahçene
Ektiğin çiçekleri düşün
Sana öğretecekler ki
İnsanlar da
Çiçek açmak için
Solmak
Köklenmek
Ve büyümek
Zorunda"
Rupi Kaur / Güneş ve onun çocukları
HİKAYEMİZ
Hesabı görülmüş bir aşkın
Çoktan Silinmiş izlerini
Arar gibiyiz
Ve gitmek
Düşülmüş son dip notudur artık
Hikayemizin
Hikayesi / Temmuz / 2014