İnsana saygısı olanın sınırlara da saygısı olur. Sınırlarınız yüzünden size kötü davranan biri, ona sınır koymakta ne kadar haklı olduğunuzu gösterir..
Maalesef şu hayatta her yaptığını doğru bulan, cinayet işledikten sonra bile dünyayı bir pislikten kurtardığını düşünüp gururlanan talihlilerden değilim..
"Bir başarısızlıktan nefret ederek zamanınızı harcamayın. Başarısızlık, başarıdan daha büyük bir öğretmendir. Dinleyin, öğrenin, devam edin." . Clarissa P. Estes -Kurtlarla Koşan Kadınlar-
sohbetlerinin eninde sonunda bitecek olan şeylere has bir niteliği vardı; birbirlerine anlattıkları en anlamsız küçük şeyler bile onlara gizemli ve çok önemli şeylermiş gibi geliyordu.
"Mesajın kısa ve acımasız olduğunu biliyordum. Sonunda yazıhanemin bir çekmecesine koydum. + Açılmamış durumda mı? - Evet, açılmamış durumda. Ve hala da açılmamış durumda. Neden açayım? İçinde ne olduğunu biliyorum. Kelimeleri okumak yalnızca yarayı daha da yarıp açacaktı." (üç açılmamış mektup - İrvin D.Yalom)
İnsanın aç karnına yatması başlı başına bir dertti. Fakat bir insanın hem aç, hem geceyi nerede geçireceğini bilmemesi daha büyük bir dertti. (Notre Dame'ın Kamburu)
"Uyumayı, sınırsız gibi görünen bir uykuyla uyumayı ve arkasından aydınlık bir rüya görerek hiçbir şey olmamış gibi uyanmayı diledim. Uyku da ölüm kadar uzaktı." ( Nazan Bekiroğlu / İsim ile Ateş Arasında)
"Sana, beni asla tanımamış olan sana"(Stefan Zweig/Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu) Böyle başlıyor mektup.1900'lü yılların Viyana'sına. Basit sıradan bir kadının,aslında basit ve sıradan olmayan aşkına tanık olmaya mecbur ediyor...
Fakat inan bana, seni kimse o kız kadar, yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle gibi ve bir köpeğin sadakatiyle kendini adayarak sevmedi, çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz; çünkü bu sevgi, yetişkin bir kadının tutkulu ve bilinçaltında hep talep eden aşkının hiçbir zaman olamayacağı kadar umarsız, kendini karşısındakine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, hep pusuda yatan ve tutkuyla yoğrulmuş bir sevgidir. (Stefan Zweig, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu)
“İyi geceler,” demek için uğradığında yanaklarının al al, ince uzun parmaklarının da pembe pembe oldukları gözümden kaçmıyordu, ama ben bunu kitaplıktaki ocağın harlı yanışına veriyordum. Buz gibi kırlarda at koşturduğu aklımdan bile geçmiyordu... (Emily Bronte/Uğultulu Tepeler)
Başına bir musibet geldiğinde,bir bela geldiğinde geriye çekilip şu soruyu hiç sordun mu?Acaba Rabbim benden ne istiyor?..Kenan Aydın-Komutan kızı 130.sayfa.
Beni sımsıkı tutan bir şey size zar zor dokunur,tersi de aynı şekilde doğrudur.Sizin için masumiyet olan şey,benim için suç olabilir ya da tersi de aynı şekilde vakidir.Siz de hiçbir sonuç yaratmayan şey,benim tabutuma çakılan son çivi olabilir.
Hayatın Provası Olmaz! Kaçırdığımız sabahlara ciddi bir özür borçluyuz beraber uyanmadığımız bütün sabahlar bir şey eksikti vardı yeryüzünün haberi yanımızda başka bedenler aklımızda başka hayaller ama aynı güneş aynı gökyüzü ve sen büyürken kimselerin fark edemediği yerlerde gözlerini anlamsızca dikerken en yükseklere durmaksızın seni düşündüğümü söylemem doğru olmaz..
Ama günün başka kimselere anlamlı gelmeyen anlarında bazen onu elli geçe mesela bazen ikiye altı kala çorabımın tekini ararken ya da kaç yumurta kıracağımı düşünürken tavaya mütemadiyen seni düşündüğümü söyleyebilirim. Sevgilim denmez artık uzaktaki sevgiliye sevgilim denmez çok ayıp ama sevdiğim diyebilirim sevdiğim belli olmaz saçma sapan bir zamanda bir çocuk gülüşünde ya da eski bir türk filminde farkında bile olmadan aklına gelebilirim. Ali Lidar
"Haliç’e doğru, sonsuzluğa gider gibi inen bir sokaktan aşağı yürürken,gözünün önünde Süleyman’ın balkonundan gördüğü manzara canlandı. Şehre söylemek, duvarlara yazmak istediği şey şimdi aklına gelmişti işte. Bu hem resmi,hem şahsi görüşüydü; hem kalbinin hem de dilinin niyetiydi: “Ben bu âlemde en çok Rayiha’yı sevdim, ” dedi Mevlut kendi kendine." ... Kafamda Bir Tuhaflık (Orhan Pamuk)
Ancak ve yalnız Allah'ın affettiği hataları kulların affetmemesi daha büyük aptallıktır. Tanrı'nın Eli, sayfa 120.
Yalnız Allah'ın affettiği hataları aynı oranda kulların da affetmesini beklemek aptallıktır. Tanrı'nın Eli ,sayfa 119
İnsanlar siyasetçilerden çok Tanrı yı düşünüp tefekkür etselerdi çoktan kardeştiler. Tanrı'nın eli, sayfa 117
şimdiye kadar zannettiğim gibi, kitleden ayrılmanın bir hususiyet, bir fazlalık değil, bir sakatlık demek olduğunu hissediyordum.
kürk mantolu madonna, sabahattin ali.
"Herkesi görüp de kendini görmemeyi gözbebeğinden öğrenmek gerek"
.
Hafız-ı Şirazi -Hafız Divanı-
Hepimiz karşımızdakinin bizi anlamasını isteriz ama, ayna gibi içimiz dışımız görünsün istemeyiz..
Katya'nın Yazı, Trevanian
"Aramızda işin ne
Kara kedi mırnav pist
Mutfakta bak işine
Kara kedi mırnav pist"
(ALINTI: Aysegul serisi / Ormandaki Kedi Yavrusu)
İnsana saygısı olanın sınırlara da saygısı olur. Sınırlarınız yüzünden size kötü davranan biri, ona sınır koymakta ne kadar haklı olduğunuzu gösterir..
Maalesef şu hayatta her yaptığını doğru bulan, cinayet işledikten sonra bile dünyayı bir pislikten kurtardığını düşünüp gururlanan talihlilerden değilim..
Dokunmadan, Nermin Yıldırım
'Gökyüzü yine dün akşamki o donuk, hüzünlü karanlığına bürünüyor. Yalnızlık yanıp tutuşan yüreğine bir acı gibi çöküyor.'
Alacakaranlıkta Bir Öykü
Stefan Zweng
“Sesinin tonundan bana öğüt vermeye hazırlandığını anlıyorum… Vermesi almasından zevkli olan tek şey.” (Katya'nın Yazı/Trevanian )
"İnsan, hoşuna giden bir şeyi doğru olmasa da doğru sanırdı.” (İskender Pala /Akşam Yıldızı)
"Bir başarısızlıktan nefret ederek zamanınızı harcamayın. Başarısızlık, başarıdan daha büyük bir öğretmendir. Dinleyin, öğrenin, devam edin."
.
Clarissa P. Estes -Kurtlarla Koşan Kadınlar-
"HAYATINIZI, ÇİÇEKLENENE KADAR SULAYIN: GÖZYAŞINIZLA, KANINIZLA, KAHKAHANIZLA."
.
Clarissa P. Estes -Kurtlarla Koşan Kadınlar-
sohbetlerinin eninde sonunda bitecek olan şeylere has bir niteliği vardı; birbirlerine anlattıkları en anlamsız küçük şeyler bile onlara gizemli ve çok önemli şeylermiş gibi geliyordu.
izlanda balıkçısı
"Mesajın kısa ve acımasız olduğunu biliyordum. Sonunda yazıhanemin bir çekmecesine koydum.
+ Açılmamış durumda mı?
- Evet, açılmamış durumda. Ve hala da açılmamış durumda. Neden açayım? İçinde ne olduğunu biliyorum. Kelimeleri okumak yalnızca yarayı daha da yarıp açacaktı."
(üç açılmamış mektup - İrvin D.Yalom)
ilk surenin, insanın başlangıcını anlatması manidar değil mi? (güneşi arayan adam)
İnsanın aç karnına yatması başlı başına bir dertti. Fakat bir insanın hem aç, hem geceyi nerede geçireceğini bilmemesi daha büyük bir dertti. (Notre Dame'ın Kamburu)
"Uyumayı, sınırsız gibi görünen bir uykuyla uyumayı ve arkasından aydınlık bir rüya görerek hiçbir şey olmamış gibi uyanmayı diledim.
Uyku da ölüm kadar uzaktı." ( Nazan Bekiroğlu / İsim ile Ateş Arasında)
Kendinizi kıyaslamak zorunda olduğunuz tek kişi, geçmişteki sizsiniz..
"Sana, beni asla tanımamış olan sana"(Stefan Zweig/Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu) Böyle başlıyor mektup.1900'lü yılların Viyana'sına. Basit sıradan bir kadının,aslında basit ve sıradan olmayan aşkına tanık olmaya mecbur ediyor...
''çalışmaktan başka her şey yasaklanmıştı: sokakta yürümek, şarkı söylemek, eğlenmek, dans etmek, buluşmak, her şey yasaklanmıştı."
1984, George Orwell
Fakat inan bana, seni kimse o kız kadar, yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle gibi ve bir köpeğin sadakatiyle kendini adayarak sevmedi, çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz; çünkü bu sevgi, yetişkin bir kadının tutkulu ve bilinçaltında hep talep eden aşkının hiçbir zaman olamayacağı kadar umarsız, kendini karşısındakine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, hep pusuda yatan ve tutkuyla yoğrulmuş bir sevgidir.
(Stefan Zweig, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu)
Alıntının kaynağını
“İyi geceler,” demek için uğradığında yanaklarının al al, ince uzun parmaklarının da pembe pembe oldukları gözümden kaçmıyordu, ama ben bunu kitaplıktaki ocağın harlı yanışına veriyordum. Buz gibi kırlarda at koşturduğu aklımdan bile geçmiyordu...
(Emily Bronte/Uğultulu Tepeler)
"Çünkü en iyi sohbetler kendinizle yaptığınızdır. En azından bir yanlış anlaşılma olmaz."
Olga Tokarczuk-Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Başına bir musibet geldiğinde,bir bela geldiğinde geriye çekilip şu soruyu hiç sordun mu?Acaba Rabbim benden ne istiyor?..Kenan Aydın-Komutan kızı 130.sayfa.
Beni sımsıkı tutan bir şey size zar zor dokunur,tersi de aynı şekilde doğrudur.Sizin için masumiyet olan şey,benim için suç olabilir ya da tersi de aynı şekilde vakidir.Siz de hiçbir sonuç yaratmayan şey,benim tabutuma çakılan son çivi olabilir.
Franz Kafka / babaya mektup
Hayatın Provası Olmaz!
Kaçırdığımız sabahlara ciddi bir özür borçluyuz
beraber uyanmadığımız bütün sabahlar
bir şey eksikti vardı yeryüzünün haberi
yanımızda başka bedenler
aklımızda başka hayaller
ama aynı güneş aynı gökyüzü
ve sen büyürken kimselerin fark edemediği yerlerde
gözlerini anlamsızca dikerken en yükseklere
durmaksızın seni düşündüğümü söylemem doğru olmaz..
Ama günün başka kimselere anlamlı gelmeyen anlarında
bazen onu elli geçe mesela
bazen ikiye altı kala
çorabımın tekini ararken ya da
kaç yumurta kıracağımı düşünürken tavaya
mütemadiyen seni düşündüğümü söyleyebilirim.
Sevgilim denmez artık uzaktaki sevgiliye
sevgilim denmez çok ayıp ama sevdiğim diyebilirim
sevdiğim belli olmaz saçma sapan bir zamanda
bir çocuk gülüşünde ya da eski bir türk filminde
farkında bile olmadan aklına gelebilirim.
Ali Lidar
"Haliç’e doğru, sonsuzluğa gider gibi inen bir sokaktan aşağı yürürken,gözünün önünde Süleyman’ın balkonundan gördüğü manzara canlandı. Şehre söylemek, duvarlara yazmak istediği şey şimdi aklına gelmişti işte. Bu hem resmi,hem şahsi görüşüydü; hem kalbinin hem de dilinin niyetiydi:
“Ben bu âlemde en çok Rayiha’yı sevdim,
” dedi Mevlut kendi kendine."
...
Kafamda Bir Tuhaflık (Orhan Pamuk)