insanın topluma ve kendine yabancısı. her zaman insanın içinde yatan yabancıyı uyandıran cesur bir fikir adamı ya da insanın tanımlanması güç bir varlık olduğunu bize hatırlatan büyük yazar....yani bir yabancı...
dusunce edebiyatinda hatrı sayılır yeri olanlardan biridir. dusus, baskaldiran insan, yabanci ve veba mutlaka okunmasi gereken yapitlaridir. absurde kavram,indan yola cikar ve 3 cikar yol siralar.umut intihar ve baskaldirma..baskaldirmayi secer..diger ikisinin kacmaktan ve zavalliliktan ileri geldigini yazar..trafik kazasinda olmustur..intihar ettigini kanitlayan hicbir kanit yoktur.camus'yü tutarsiz gostermek isteyenler tarafinfdan uyduruldugunu dusnmusumdur bu intihar soylentilerinin..
ama iyi bir bulantı....bi zamanlar ne de çok okumuştum...hatta benzer bulantıları(niçe, kafka, dosto...) etkiisyle okumuştum..ne dehşet günleri idi...çok şükür geçti....
Ben soyismi aceba türkce mi bunun diye merak ediyordum.. orda burda ismine rastladikca ya ic anadolulu ya da bizim oralardan hemsehri birisi ama ismi niye böyle gavur ismi diyordum.. olsa olsa rebetikocu yunanlilar gibi anadolu göcmeni falandir tahminlerindeydim.. JoschKa sag olsun aydinlatti da cezayirli bir fransiz oldugunu ögrenmis olduk.. Barbousez mi ne deniyordu bu cezayir fransizlarina? ...
mehmet niyazi yazarlarin düsünceleri iclerinde bulunduklari devirlerin sartlarina göre sekillenir diyordu..
tabii camus cezayirde iken fakirlik vardi, veba vardi, savaslar vardi, güvenlik eksigi vardi, kadinlar ekonomik ve daha bir sürü menfi sartlardan dolayi bakimsiz idi ve hayat cekilebilecek gibi degildi.. ha ölmüssün ha yasamissin.. intihar..
ama adam paris'e gidince, yüzü üzerine leke düsmemis afyon kaymagi gibi Paris dilberlerini görünce, sehrin sefasi sarinca, ahmet altan kesiliverir adam be..
joschkanin alintilarindan anladigim bu...
tiyatro camus'in 1. sahnesi: viva la muerte
2. sahne: viva la revulition
3. sahne viva la paris viva la kaymak de afion
4. sahne viva la.... gümmmmmm gacirrtt dink donk kim koydu bu agaci buraya ya...
Bir rivayete göre albert ve camus kardeştiler ve aynı kızı sevmektedirler ama bunu bilmezler. Hain Rozalinda onları sinsi sinsi idare ederken ilerde iki kardeşi birbirine düşüreceğinden hiç haberi yoktu. Albert bıçkın bir delikanlı Camus ona nazaran biraz daha yumuşakımsı bir yapıya sahipti. Rozalinda ise cillop gibi manita ve işveli bir fıstıktı.İkisininde parasını yiyerek hayatını idame ettiriyordu. Albert ve camus birbirlerine sevgilimle tanışmanı çok isterdim bir gün muhakkak tanıştıracağım seni yengenle diyerek hain rozalindanın çevirdiği dolaplar içinde kendilerini avutuyorlardı. Birgün camus ve roz (rozalindanın kısaltmasıdır) sirkeci garının köşesindeki tostçuda tost yerlerken, doğubanka gideyimde varsa bi kaç parça ucuz elektronik eşya alayım ilerde evlenicez dımdızlak kalmayım diyen albertle karşılaşırlar.Albert, bunları görür görmez gözleri fal taşı gibi açılır ve nayır nolamaz ninanamıyorum diyerek el ele göz göze her taraflarını yağ ve salça yapan iki sevgilinin yanına gider. Albert karşıdan karşıya geçerken ortadaki tranway yolunu fark etmez ve zeytinburnu-sirkeci arası gazi, asker ve şehite beleş olan tranwayın altında kalacakken güvenliğin hey dur lan dana ezilecen başıma bela olacan diye sesiyle ayaklarını atmaz yola ve bekler. Tranvay geçtikten sonra camus ve rozun yanına gider. Selamunaleykün dedikten sonra kendisine 2 sucuklu ve 1 de kaşarlı tost ister. Camus ise bak kardeş hep leşcilik yapıyorsun cebimde bi sigara param kaldı daha manitaya gülhanede develeri gösterecem oraya bile tranvay param yok bu kızı yürütecem der. Midesinin derdine düşen albert bir anda rozu farkeder ve korkudan tir tir titreyen rozalindaya bi tokat geçirir ve ulan şerefsiz ne vardı 3 tost bi ayran içeceğine 1 tane yeseydinde bizede kalsaydı der. Camus ne yapıyorsun abi o benim sevdiğim kadın nasıl ona tokat atarsın diyerek albertin tam ısırmakta olduğu tostu alarak kendi yemeye başlar ve büfeciye usta biraz daha bastırsaydın daha iyi olacaktı der. albert camusa tostumu geri verirsen sizi affederim hayatınızda çekilirim diyerek büyük bir fedakarlık yapar.Camus bir tosta bakar birde yerde yatan roza bakar ve kusura bakma abi der roz senin olsun ben tostu yicem. Albertte kendine iki tost daha söyler ve abi kardeş beraberce tos yerken rozalindaya yol verirler. İkisindende umut bulamayan roz oradan çeker gider ve daha sonraları uzun bir süre haber alınmaz derken bir mesajla ortaya çıkar 'Tostumu yedim seni odamda bekliyorum, gelmiceksen haber ver casinoya inecem' bu hikaye dillerden dillere dolaşmış, umutsuz sevgililerin umut ışığı olmuş ve kavuşamayanlar içinse bir efsana olmuştur. Albert camus da bu efsanenin iki asıl kahramanıdır.
'Kendine bir anlam arayan tek varlık insandır'
ALBERT CAMUS
insanın topluma ve kendine yabancısı. her zaman insanın içinde yatan yabancıyı uyandıran cesur bir fikir adamı ya da insanın tanımlanması güç bir varlık olduğunu bize hatırlatan büyük yazar....yani bir yabancı...
albert camus,,ismet özel diye eskiden espiriler yapılırdı
Adalet olmadan düzen olmaz.
Aslına bakılırsa, isyanın kendisinde bir asalet yoktur, fakat bizden istediklerinde.
Aşılmaz bir duvarın önünde yaşamak köpekçe yaşamaktır.
Aşk, akıllı, aptal demeden, bütün insanlara bulaşan bir hastalıktır.
Basın hürriyeti, belki hürriyet fikrinin giderek aşağılanmasından en çok acı çekmiş olan hürriyettir.
Bir insan söylediklerinden çok, söylemedikleri ile insanlaşır.
Bir insanin tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir.
Bu dünyada en büyük suç. İnsanların taşıdıklarından kaçmak değilse nedir?
Dostlarım, şimdi ben size büyük bir şey söyleyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını beklemeyin, o hergün kopmaktadır.
Geceler sonsuz değildir.
İnsan, ne ise o olmayı reddeden tek yaratıktır.
İnsanın eninde sonunda alışamayacağı bir düşünce yoktur.
Kendine bir anlam arayan tek varlık insandır.
Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz olduğunu öğrendim.
Merhamet faydasız olunca, insan ondan bıkar usanır.
ALBERT CAMUS
edebiyatın,jim morrisonu gibiydi
dusunce edebiyatinda hatrı sayılır yeri olanlardan biridir. dusus, baskaldiran insan, yabanci ve veba mutlaka okunmasi gereken yapitlaridir. absurde kavram,indan yola cikar ve 3 cikar yol siralar.umut intihar ve baskaldirma..baskaldirmayi secer..diger ikisinin kacmaktan ve zavalliliktan ileri geldigini yazar..trafik kazasinda olmustur..intihar ettigini kanitlayan hicbir kanit yoktur.camus'yü tutarsiz gostermek isteyenler tarafinfdan uyduruldugunu dusnmusumdur bu intihar soylentilerinin..
Hayatını özetlediği sözü:'Ya inanacaksın,ya da intihar edeceksin'.O seçimini yaptı,intihar etti.Kalan sağlar bizimdir.
hayattaki sacmalıklardan zevk alabilmek belkide
ismi bile beni heyecanlandırmaya yetiyor.....adamım...saçma sapan adamım!
beni 'oran' şehrine tutsak eden adam
düzeltiyorum..ikinci bölüm...
hiç öğrenmediğim halde...pek iyi bildiğim bir şeyi, yaşamayı unutuyormuşum gibi..
sevimlilik...hiç bir soru sormadan size evet dendiğini duymak...
herkesin başarısızlığa uğradıkları yerde onlar başarıya ulaşacaklarını sanırlar...
bu arada...söylemeden geçemiyecem...josefk nın ilk sayfalardaki 'hayatı' başlıklı yazısının ikinci paragrafı müthiş...
affetmek ama asla unutmamak
affetmemek ama unutmak....
bi zamanlar manyağı idim bu adamın....
anılarım depreşti...
nasıl diyordu...vücut sıkıldımı gönülde soluyor...
ama iyi bir bulantı....bi zamanlar ne de çok okumuştum...hatta benzer bulantıları(niçe, kafka, dosto...) etkiisyle okumuştum..ne dehşet günleri idi...çok şükür geçti....
bulantı....
Ben soyismi aceba türkce mi bunun diye merak ediyordum.. orda burda ismine rastladikca ya ic anadolulu ya da bizim oralardan hemsehri birisi ama ismi niye böyle gavur ismi diyordum.. olsa olsa rebetikocu yunanlilar gibi anadolu göcmeni falandir tahminlerindeydim..
JoschKa sag olsun aydinlatti da
cezayirli bir fransiz oldugunu ögrenmis olduk..
Barbousez mi ne deniyordu bu cezayir fransizlarina? ...
mehmet niyazi yazarlarin düsünceleri iclerinde bulunduklari devirlerin sartlarina göre sekillenir diyordu..
tabii camus cezayirde iken fakirlik vardi, veba vardi, savaslar vardi, güvenlik eksigi vardi, kadinlar ekonomik ve daha bir sürü menfi sartlardan dolayi bakimsiz idi ve hayat cekilebilecek gibi degildi..
ha ölmüssün ha yasamissin..
intihar..
ama adam paris'e gidince,
yüzü üzerine leke düsmemis afyon kaymagi gibi Paris dilberlerini görünce, sehrin sefasi sarinca,
ahmet altan kesiliverir adam be..
joschkanin alintilarindan anladigim bu...
tiyatro camus'in 1. sahnesi:
viva la muerte
2. sahne:
viva la revulition
3. sahne
viva la paris
viva la kaymak de afion
4. sahne
viva la....
gümmmmmm gacirrtt dink donk
kim koydu bu agaci buraya ya...
Bir rivayete göre albert ve camus kardeştiler ve aynı kızı sevmektedirler ama bunu bilmezler. Hain Rozalinda onları sinsi sinsi idare ederken ilerde iki kardeşi birbirine düşüreceğinden hiç haberi yoktu. Albert bıçkın bir delikanlı Camus ona nazaran biraz daha yumuşakımsı bir yapıya sahipti. Rozalinda ise cillop gibi manita ve işveli bir fıstıktı.İkisininde parasını yiyerek hayatını idame ettiriyordu. Albert ve camus birbirlerine sevgilimle tanışmanı çok isterdim bir gün muhakkak tanıştıracağım seni yengenle diyerek hain rozalindanın çevirdiği dolaplar içinde kendilerini avutuyorlardı. Birgün camus ve roz (rozalindanın kısaltmasıdır) sirkeci garının köşesindeki tostçuda tost yerlerken, doğubanka gideyimde varsa bi kaç parça ucuz elektronik eşya alayım ilerde evlenicez dımdızlak kalmayım diyen albertle karşılaşırlar.Albert, bunları görür görmez gözleri fal taşı gibi açılır ve nayır nolamaz ninanamıyorum diyerek el ele göz göze her taraflarını yağ ve salça yapan iki sevgilinin yanına gider. Albert karşıdan karşıya geçerken ortadaki tranway yolunu fark etmez ve zeytinburnu-sirkeci arası gazi, asker ve şehite beleş olan tranwayın altında kalacakken güvenliğin hey dur lan dana ezilecen başıma bela olacan diye sesiyle ayaklarını atmaz yola ve bekler. Tranvay geçtikten sonra camus ve rozun yanına gider. Selamunaleykün dedikten sonra kendisine 2 sucuklu ve 1 de kaşarlı tost ister. Camus ise bak kardeş hep leşcilik yapıyorsun cebimde bi sigara param kaldı daha manitaya gülhanede develeri gösterecem oraya bile tranvay param yok bu kızı yürütecem der. Midesinin derdine düşen albert bir anda rozu farkeder ve korkudan tir tir titreyen rozalindaya bi tokat geçirir ve ulan şerefsiz ne vardı 3 tost bi ayran içeceğine 1 tane yeseydinde bizede kalsaydı der. Camus ne yapıyorsun abi o benim sevdiğim kadın nasıl ona tokat atarsın diyerek albertin tam ısırmakta olduğu tostu alarak kendi yemeye başlar ve büfeciye usta biraz daha bastırsaydın daha iyi olacaktı der. albert camusa tostumu geri verirsen sizi affederim hayatınızda çekilirim diyerek büyük bir fedakarlık yapar.Camus bir tosta bakar birde yerde yatan roza bakar ve kusura bakma abi der roz senin olsun ben tostu yicem. Albertte kendine iki tost daha söyler ve abi kardeş beraberce tos yerken rozalindaya yol verirler. İkisindende umut bulamayan roz oradan çeker gider ve daha sonraları uzun bir süre haber alınmaz derken bir mesajla ortaya çıkar 'Tostumu yedim seni odamda bekliyorum, gelmiceksen haber ver casinoya inecem' bu hikaye dillerden dillere dolaşmış, umutsuz sevgililerin umut ışığı olmuş ve kavuşamayanlar içinse bir efsana olmuştur. Albert camus da bu efsanenin iki asıl kahramanıdır.