AKILLI OLMAK Arapça orjinli olan akıl, yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Kimse aklı beyinle karıştırmasın. Beyin ile akıl aynı şey değildir. Beyin maddi ve görülebilen, akıl ise görülemeyen ama varlığı inkar edilemeyen bir olguya işaret eder.
Aslında muradım aklı değil akıllı olmayı anlatmak. Akıllı olmak aklın varlığı ile ilgili değil onu kullanabilmekle alakalıdır.
Araplar aklı kullanmaya "taakkul" derler. Akıldan türeyen akile kavramı evin hanımı için kullanılır. Hanım aynı zamanda eşinin ve ailesinin aklıdır. Türkçede akıl us'dur. Uslanmak akıllanmaktır.
İnsanlık, aklı kullanarak bu günkü medeniyet seviyesine ulaşmıştır. Bilim ve teknoloji aklın ve onu kullanabilmenin ürünüdür.
Sade bir insan olarak ülkemdeki az gelişmişliğin, fakirlik ve yoksulluğun nedenleri üzerinde kafa yormuşluğum vardır. Kişi başına düşen milli geliri 40 bin, 50 bin dolar olan ülkeleri gördükçe, ülkemdeki fakirliği, gelir adaletsizliğini, işsizliği, insanların geçim, gıda ve barınma problemini düşündükçe üstüme karabasanlar çöküyor. "Niye, niye ?" diye hayıflanıyorum. Ve bu durumu akılsızlık olarak değerlendiriyorum.
Elin Almanı, Fransız'ı, Danimarkalısı bizden çok mu akıllı? Yaradan onlara verdiği aklı bizden esirgedi mi? Kesinlikle hayır. Problem aklı kullanma da, yani akıllı olma da. Onların, aklını bizden çok iyi kullandıkları gün gibi ortada. Olay bu sebep ve sonuç ilişkisinden kaynaklanıyor. Suçumuz aklımızı kullanmamak, akıllı olmamak.
3 tarafı denizlerle çevrili bu ülkede balık sıkıntısının çekilmesi akıl işi midir. Denizleri, yıllarca foseptik olarak kullanmak akıllı işi midir.? Neredeyse 4 mevsimin yaşandığı, sopayı dikseniz yeşerecek verimli topraklara sahip yurdumun buğday ithal etmesi neyin aymazlığıdır..? Arif Nihat çok güzel anlatmış halimizi. " Kova bizde, kuyu bizde, ip bizde; su ise kuyudadır. Su bizde, sabun bizde,; suya sabuna dokunmamak bizdedir . Şefkat teşkilatı bizde, sürüyle dilenci bizdedir."
Geçen gün pazara gittim. İki elim de yüküm var, eve döneceğim. Köprüden yolun karşısına geçmek için "yürüyen merdivene bineyim." dedim. Bir baktım ki çıkış merdiveni çalışmıyor, iniş merdiveni çalışıyor. Diğer yaşlılarla birlikte uflaya puflaya basamakları çıkmak zorunda kaldım. Bu durum, akılsızlıktan mı, puştluktan mı bilemedim.?
Karşı yola indiğimde kocaman bir afiş karşımda. .... Hoca efendi falanca gün konferans vermek için Balıkesir'e geliyor. Kim o hoca efendi biliyor musunuz...? Bilirsiniz, bilirsiniz...!
Yanmaz kefen, peygamber terliği, Tükrüğ-ü Şerif satmakla ünlü, cübbeli, sarıklı hoca. Ben ona hep " akıl düşmanı " derim. Neden m.? Dünyaca ünlü akılcı felsefecilerimizden İbni Sina ve Farabi'ye kafir diyor da ondan Ve bu akıl düşmanı, din tüccarı gelecek, insanlara din anlatacak.
İnsanlarımız neden ilahiyatçı akademisyenlerden din öğrenmezler de bu Hacı Yatmazı tercih ederler biliyor musunuz.? Okumayı, düşünmeyi sevmezler de ondan. Akıllarını kiraya vermeyi severler. Düşünmek, okumak ve doğruyu bulmak zahmetli iş.
Adamın sakalı ve cübbesi olunca gayet rahat aklını ve imanını ona kiralayabiliyor bizim insanımız.
Daha kötüsü, böyle insanların peşinden giderek, onun tarikatının bilmem ne kolundan olduğunu beyan etmekle sorgusuz sualsiz direk cennete gideceğine inanıyor. Allah'ın adam kayırdığına, torpil yaptığına inanıyor. Aklı kiraya vermek böyle bir şey...
Allah, "aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırırım " diyor kitabında. Buna rağmen Allah'a kul olduğunu söyleyenlerin bir çoğu aklını çalıştırıp, kullanmıyor. Aklını kullanamayanlar değer üretemiyor. Bilim, teknoloji, sanat, edebiyat alanında ortaya bir şey koyamıyor.
Aklını kullanamayan insanların bir çoğu aynı zamanda ahlaksız. Akılsız ve ahlaksız Müslümanlık ne işe yarar bilmiyorum.
Aklını kullanmayan,. akılsız, ahlaksız, cahil, tembel, kopyacı, kaderci, insan profili bu ülkenin başının belası. Bu sıradan ve sürüden ibaret olan insanların seçimleri hepimizin ve ülkenin geleceğini olumsuz etkiliyor.
Aklını kullanmayan akılsız ve bilgisizlerin çoğunluğu teşkil ettiği bir ülkede, ülkenin kaderini Sokrat'ın deyimiyle akılsızları peşinden sürükleyen demagoglar belirliyor... Üzgünüm. Ahmet Yavaş...
her şey akılla olmaz ki, akıllı olayım derken kalbimizi yitirdik. akılla kalp arasında bir yerde bir şey vardı halbu ki biz türkler ona yürek derdik. ne oldu ona. pozitivist yaklaşacağız derken illümunatların tavostiklerin eline kaldık. bak bir kuran kaldı nur du risaleydi diye zırvalayarak adamın biri ona da göz dikiyor. nerde senin yüreğin ey müslüman
zekiyimdir de hiç akıllı olamadım ki ben...akıllı olmağa yorum yapayım... haaaa kişisel kanımca akıllı olmak zekeyla mantığı dengede tutabilmektir.. der bu delüüüüüü
Erkek “anlamadım” dediyse gerçekten anlamamıştır bir daha söyle, Kadın “anlamadım” dediyse sakın aynı şeyi bir daha söyleme. .. duydun mu yorgun vampir .. :)))
AKILLI OLMAK
Arapça orjinli olan akıl, yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Kimse aklı beyinle karıştırmasın. Beyin ile akıl aynı şey değildir. Beyin maddi ve görülebilen, akıl ise görülemeyen ama varlığı inkar edilemeyen bir olguya işaret eder.
Aslında muradım aklı değil akıllı olmayı anlatmak. Akıllı olmak aklın varlığı ile ilgili değil onu kullanabilmekle alakalıdır.
Araplar aklı kullanmaya "taakkul" derler. Akıldan türeyen akile kavramı evin hanımı için kullanılır. Hanım aynı zamanda eşinin ve ailesinin aklıdır. Türkçede akıl us'dur. Uslanmak akıllanmaktır.
İnsanlık, aklı kullanarak bu günkü medeniyet seviyesine ulaşmıştır. Bilim ve teknoloji aklın ve onu kullanabilmenin ürünüdür.
Sade bir insan olarak ülkemdeki az gelişmişliğin, fakirlik ve yoksulluğun nedenleri üzerinde kafa yormuşluğum vardır. Kişi başına düşen milli geliri 40 bin, 50 bin dolar olan ülkeleri gördükçe, ülkemdeki fakirliği, gelir adaletsizliğini, işsizliği, insanların geçim, gıda ve barınma problemini düşündükçe üstüme karabasanlar çöküyor. "Niye, niye ?" diye hayıflanıyorum. Ve bu durumu akılsızlık olarak değerlendiriyorum.
Elin Almanı, Fransız'ı, Danimarkalısı bizden çok mu akıllı? Yaradan onlara verdiği aklı bizden esirgedi mi?
Kesinlikle hayır.
Problem aklı kullanma da, yani akıllı olma da. Onların, aklını bizden çok iyi kullandıkları gün gibi ortada. Olay bu sebep ve sonuç ilişkisinden kaynaklanıyor. Suçumuz aklımızı kullanmamak, akıllı olmamak.
3 tarafı denizlerle çevrili bu ülkede balık sıkıntısının çekilmesi akıl işi midir. Denizleri, yıllarca foseptik olarak kullanmak akıllı işi midir.? Neredeyse 4 mevsimin yaşandığı, sopayı dikseniz yeşerecek verimli topraklara sahip yurdumun buğday ithal etmesi neyin aymazlığıdır..?
Arif Nihat çok güzel anlatmış halimizi.
" Kova bizde, kuyu bizde, ip bizde; su ise kuyudadır.
Su bizde, sabun bizde,; suya sabuna dokunmamak bizdedir . Şefkat teşkilatı bizde, sürüyle dilenci bizdedir."
Geçen gün pazara gittim. İki elim de yüküm var, eve döneceğim. Köprüden yolun karşısına geçmek için "yürüyen merdivene bineyim." dedim. Bir baktım ki çıkış merdiveni çalışmıyor, iniş
merdiveni çalışıyor. Diğer yaşlılarla birlikte uflaya puflaya basamakları çıkmak zorunda kaldım. Bu durum, akılsızlıktan mı, puştluktan mı bilemedim.?
Karşı yola indiğimde kocaman bir afiş karşımda. .... Hoca efendi falanca gün konferans vermek için Balıkesir'e geliyor. Kim o hoca efendi biliyor musunuz...? Bilirsiniz, bilirsiniz...!
Yanmaz kefen, peygamber terliği, Tükrüğ-ü Şerif satmakla ünlü, cübbeli, sarıklı hoca. Ben ona hep " akıl düşmanı " derim. Neden m.? Dünyaca ünlü akılcı felsefecilerimizden İbni Sina ve Farabi'ye kafir diyor da ondan Ve bu akıl düşmanı, din tüccarı gelecek, insanlara din anlatacak.
İnsanlarımız neden ilahiyatçı akademisyenlerden din öğrenmezler de bu Hacı Yatmazı tercih ederler biliyor musunuz.?
Okumayı, düşünmeyi sevmezler de ondan. Akıllarını kiraya vermeyi severler. Düşünmek, okumak ve doğruyu bulmak zahmetli iş.
Adamın sakalı ve cübbesi olunca gayet rahat aklını ve imanını ona kiralayabiliyor bizim insanımız.
Daha kötüsü, böyle insanların peşinden giderek, onun tarikatının bilmem ne kolundan olduğunu beyan etmekle sorgusuz sualsiz direk cennete gideceğine inanıyor. Allah'ın adam kayırdığına, torpil yaptığına inanıyor. Aklı kiraya vermek böyle bir şey...
Allah, "aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırırım " diyor kitabında. Buna rağmen Allah'a kul olduğunu söyleyenlerin bir çoğu aklını çalıştırıp, kullanmıyor. Aklını kullanamayanlar değer üretemiyor. Bilim, teknoloji, sanat, edebiyat alanında ortaya bir şey koyamıyor.
Aklını kullanamayan insanların bir çoğu aynı zamanda ahlaksız. Akılsız ve ahlaksız Müslümanlık ne işe yarar bilmiyorum.
Aklını kullanmayan,. akılsız, ahlaksız, cahil, tembel, kopyacı, kaderci, insan profili bu ülkenin başının belası. Bu sıradan ve sürüden ibaret olan insanların seçimleri hepimizin ve ülkenin geleceğini olumsuz etkiliyor.
Aklını kullanmayan akılsız ve bilgisizlerin çoğunluğu teşkil ettiği bir ülkede, ülkenin kaderini Sokrat'ın deyimiyle akılsızları peşinden sürükleyen demagoglar belirliyor...
Üzgünüm.
Ahmet Yavaş...
"Fedakârlık; sevdiğimiz için sevmediğimiz şeylere tahammül edebilme sanatıdır."
Kimseye aklınızı satmayın, kimsenin aklını kiralamayın.
‘‘çıldırmak’’ ayrı bi şeydir de :P
belki de uğruna delirecek bir şey bulamadığımız için aklımız başımızda :))
her şey akılla olmaz ki, akıllı olayım derken kalbimizi yitirdik. akılla kalp arasında bir yerde bir şey vardı halbu ki biz türkler ona yürek derdik. ne oldu ona. pozitivist yaklaşacağız derken illümunatların tavostiklerin eline kaldık. bak bir kuran kaldı nur du risaleydi diye zırvalayarak adamın biri ona da göz dikiyor. nerde senin yüreğin ey müslüman
erkeğin dürüstlükten başka şansı yok zaten kadının karşısında hıh.. :))
akıllı olup milleti idare edeceğimize deli olalım millet bizi idare etsin beyağğğğ:)
zekiyimdir de hiç akıllı olamadım ki ben...akıllı olmağa yorum yapayım...
haaaa kişisel kanımca akıllı olmak zekeyla mantığı dengede tutabilmektir.. der bu delüüüüüü
Erkek “anlamadım” dediyse gerçekten anlamamıştır bir daha söyle,
Kadın “anlamadım” dediyse sakın aynı şeyi bir daha söyleme.
..
duydun mu yorgun vampir .. :)))