AHMAK Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz, kötü huylu kimsedir. Kârını ve zararını iyi düşünemez. Hikmet, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayıran kuvvettir. Hikmetin lüzumundan az olmasına ahmaklık denir. Ahmak, hayrı, şerri birbirinden tam ayıramaz.
Hatasında ısrar eden ahmaktır. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Hikmet ehli de buyuruyor ki: Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir.
Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare mağlubiyettir.
Ahmağın kalbi ağzında, akıllının dili kalbindedir. Yani ahmak sır saklayamaz, akıllı sırrı ifşa etmez.
Ahmağın üç alameti vardır: Farzlarda tembellik, abesle iştigal ve yaratıklara eziyet etmek.
Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır.
Aklımız sınırlıdır. Aklın eremediği şeyleri akıl ile anlamaya kalkışmak ahmaklık olur. Ahmağa nasihat kâr etmez. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Akıllı, nefsine uymaz, ibadetlerini yapar, ahmak olan da nefsine uyar, günah işler, sonra da Allah affeder diye ümit eder.) [Tirmizi]
(Akıllı, Allah’a ve Peygamberine inanıp ibadetini yapan kimsedir.) [İbni Muhber]
(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez.) [İ. Gazali]
(Ahmak, ahmaklığından fâsıkın günahından daha büyük sıkıntıya düşer.) [Hakim]
(Ahmak olanla ilgini kes.) [Beyheki]
(Akşam üstü uyumak ahmaklıktır.) [İ. Maverdi]
(Sofradan düşen kırıntıyı yiyen fakirlik görmez, çocukları da ahmak olmaz.) [İ. Neccâr]
(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]
(Ahmaklığın en kötüsü, Müslümanlığı bırakıp, başka dine meyletmektir.) [Deylemi]
Müslümanlığı bırakmak, yani dinsiz olmak ahmaklığın en kötüsüdür. Kim Müslümanlığı bırakırsa mürted olur, hangi dine girerse girsin fark etmez. Bu bakımdan ateist, en ahmak kimsedir. Bir arpa tanesini, bir karıncayı yaratmaktan aciz olanın, kâinatın tesadüfen meydana geldiğini, bir yaratıcının bulunmadığını sanmasından daha büyük ahmaklık olur mu? Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kâfirlere “Müslümanların inandığı gibi siz de inanın” denilince, “Biz o sefihler, o ahmaklar gibi iman eder miyiz hiç? ” derler; halbuki asıl ahmak kendileridir.) [Bekara 13]
Eskiler 'Hamakatın remzi merkeptir' derlermiş. Yani ahmaklık ve budalalık konusunda tarifler ve tanımlamalar yetersiz kaldığında eşeğe bakmak, ahmaklığın ne olduğunu anlamak için yeterli sayılırmış. Ahmaklığın ifadesi için sözlüklerde bönlük, kıt akıllılık, anlayışsızlık gibi karşılıklar yer alır. Oysa ahmaklığı en iyi halk tanımlamıştır. Ahmak birisi için 'kalın kafalı' derler. Bir insan sizi anlayamaz duruma gelmişse, anlatılan şeyin inceliğini kavrayamıyorsa, yani zekâsı kıt kalıyorsa kalın kafalı sayılır. Nitekim halk arasında birisine 'bön, anlayışsız' denirse pek o kadar kızmaz, ama 'kalın kafalı' denilince birdenbire kendisine hakaret edildiğini düşünür. Hiç kimse üzerine alınmasa da cemiyette ahmakların sayısı hiç de az değildir. Söyleneni anlayamayan cahil ahmaklardan başlayıp anlamamakta ısrar eden entelektüel hamakat erbabına kadar ahmaklık derece derecedir. Bazen akıl kumaşındaki küçük bir defo gibidir, tamir edilirse anlaşılmaz, ama bazen koca bir deliktir ki tamiri imkânsız olur. Bazen anatomik bir hastalıktır ki devası mümkün değildir. Ahmaklık ne zaman ciddi, ne zaman şaka olduğu anlaşılmayan bir söz gibidir; insanı sonuçtan daima uzak tutar. Bu yüzden, ahmaklarla oturup kalkmak insanın ömür törpüsüdür. Amaç doğru olsa da gidilen yol yanlışa çıkar. Bu yüzden ahmaklar, süngerin suyu çektiği gibi insanın şevk ve gayretini sömürüp ziyan ederler; havanın suyu yavaş yavaş buharlaştırması gibi ahmaklar da insandan bir şeyleri çalar, ruh hırsızlığı yaparlar. Ahmaklık zehirli bir tür sarmaşıktır ki selvi boyluları, çınar heybetlileri sardığı vakit içini kurutur, hayat suyunu çalar, özünü yitirtir. Ahmak öyle bir hırsızdır ki muhatabındaki enerjiyi, gülümsemeyi, iyi niyeti velhasıl hayat ısısını çalıp götürür. Onun olduğu yere öyle bir soğukluk yayılır ki kolunuz kanadınız kırılır. Kuşu kafesinden kaçan bir vali 'Aman şehrin kapılarını kapattırınız! ' diyorsa vay o valinin hamakatına! .. Hz. Ömer, 'Ey insan! . Seni ihsanı bol Rabbine karşı aldatan nedir? ' ayetini (İnfitar, 6) okuyunca, 'Ahmaklıktır, ey Allah'ım! ' diye cevap vermiş.
Doğu medeniyetinde ahmaklık üzerine sayısız hikâyeler anlatılmış, pek çok kitaplarda bölümler yazılmıştır. Bunların tamamı ahmaklıktan kaçınmak ve insanları hamakattan uzaklaştırmak içindir. Bilmiyorum Batı dünyasında da hamakat üzerine kitaplar yazılmış mıdır; yahut oralarda da ahmaklık bizdeki kadar yaygın mıdır? ! .. Ahmaklık öyküleri içinde en ziyade hoşa giden bir tanesini Mevlânâ hazretleri Mesnevi'sinde yazmıştır. Hz. İsa'nın ahmaklardan kaçış öyküsüdür bu. Özetleyelim (b.2570-2597) :
'Hz. İsa, dağa doğru kaçıyordu. Gören, peşinde bir aslan var sanırdı. Birisi ardından yetişip sordu:
-Hayrola! Kuş hızıyla kaçmak niye? Peşinde birisi yok!
Hz. İsa telaşından onu duymadı bile; cevap vermeden koşmaya devam etti. Adam da peşinden... Sonunda tekrar yetişip bağırarak sordu:
-Allah için azıcık dur! Böyle kaçışın dert oldu bana. Kimden kaçıyorsun? Peşinde ne bir düşman, ne bir canavar var! ..
-Ayağımı bağlama benim. Kaçtığım bir ahmaktır, bırak da kendimi kurtarayım.
-Hayret! .. Nefesi ile körleri ve sağırları iyileştiren sen değil misin?
-Benim!
-O halde neden korkuyorsun ey temiz ruh! Her istediğini yaptıktan, her mucizeye sahip olduktan sonra kim sana kul olmaz? ! Kim önünde köle olmaz? ! ..
-Ruhu yaratıp ona örneksiz beden giydiren Allah'a; tertemiz sıfatlarının ve adlarının hürmetine göklerin yaka yırttığı Allah'a yemin ederim ki onun ism-i azamını sağıra okudum kulağı açıldı; köre okudum gözü görür oldu, kayalık bir dağa okudum, dağ çatladı; ölmüş bir adamın cesedine okudum, adam dirildi; hiçbir şey olmayana okudum, meydana geldi, fakat ahmakların gönlüne okudum, hem de sevgiyle, şefkatle yüz binlerce kere okudum, yine de faydası olmadı. O ahmak bir taş kesildi de ahmaklık tabiatından dönmedi, çorak bir kum oldu da bir tek ot bitmedi.
-İsm-i azamın her şeye tesiri olduğu halde ahmağa tesir etmemesinin nedir hikmeti? Onlar da hasta, bu da hasta; onlara derman oluyor da neden buna olmuyor?
-Hamakat Allah'ın bir kahrıdır. Hastalıklar, körlük, sağırlık ise kahır değil, bir belaya uğrayıştır. Ahmaklık insana vurulmuş İlahi bir dağlama mührüdür ki kimse çaresini bulamaz.'
KİNAYE
Muallim Cudî Efendi Selanik İdadisi'nde bir gün, sersemce ve tembel bir çocuğun dersi dinlemeyerek, yanındakini de konuşturduğunu görmüş. Çocuğu yanına çağırıp eliyle kapıyı işaret ederek:
—Dışarı çık, demiş. Seni hamakat bekliyor.
Çocuk kelimeyi isim sanıp çıkmış. Bir dakika sonra geri girmiş:
EN AZ BİR KEZDE OLSA HAYATIMIZDA YAPIYORUZ,AKILDAN UZAKLAŞMAKTIR,BİLE BİLE YALNIŞA GİTMEK, DUYGU İLE HAREKET ETMEK KENDİNDEN GEÇİŞ HAİLİDİR,ÇÜNKÜ KİŞİDE KENDİNİ KORUMA GİBİ BİR KABİLİYETLE YARADILIŞ VARDIR,TEKRAR EDEN YALNIŞ HAREKETLER AHMAKLIĞIN BAŞLANGICIDIR..YAPTIĞININ FARKINA VARAMAMAK.....
Hz.İsa koşuyormuş.adamın biri 'ya Nebiyyellah,ne yapıyorsun' demiş.'ahmaktan kaçıyorum' diye cevap vermiş.gördüğün yerde kaçacaksın yani.yapacağı en iyi hareket,sana iyilik yaptığını zannederken zarar vermesidir.
kimse de ahmaklığı üstüne almaz.hep bir diğeridir ahmak olan.
insanın kendini ahmak olarak düşünmesi mümkün mü? haşa! ne mümkün.
AHMAK
Aklı hiç olmayana deli denir. Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz, kötü huylu kimsedir. Kârını ve zararını iyi düşünemez. Hikmet, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayıran kuvvettir. Hikmetin lüzumundan az olmasına ahmaklık denir. Ahmak, hayrı, şerri birbirinden tam ayıramaz.
Âlimler buyuruyor ki:
Ahmakla arkadaşlıktan sakın. Çünkü, sana iyilik edeyim derken, zararı dokunur. (Hazret-i Ömer)
Dişi ile tırnak uçlarını ısırmak ahmaklık alametidir. (Hazret-i Ali)
Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür. (İmam-ı Cafer-i Sadık)
Dünyayı ele geçirmek için Ahireti [dinini] vermek ahmaklıktır. Yaratıkların en ahmağı nefstir. Çünkü her isteği kendi aleyhinedir. (İmam-ı Rabbani)
Kaza borcu varken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Hazret-i Ebu Bekir, Seyyid Abdülkadir-i Geylani)
Ahmaklığın alameti, kendi aybını bırakıp, başkasının aybıyla uğraşmaktır. (Sırri-yi Sekati)
Ve ma cevab-ül ahmak-ı illes sükut=Ahmağa verilecek en güzel cevap ancak sükuttur. (İbni Hibbân)
Nefsin arzuları peşinde koşan ahmaktır. (Muhammed Masum Faruki)
Hatasında ısrar eden ahmaktır. (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Hikmet ehli de buyuruyor ki:
Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir.
Akıllı ile istişare galibiyet, ahmakla istişare mağlubiyettir.
Ahmağın kalbi ağzında, akıllının dili kalbindedir. Yani ahmak sır saklayamaz, akıllı sırrı ifşa etmez.
Ahmağın üç alameti vardır: Farzlarda tembellik, abesle iştigal ve yaratıklara eziyet etmek.
Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır.
Aklımız sınırlıdır. Aklın eremediği şeyleri akıl ile anlamaya kalkışmak ahmaklık olur.
Ahmağa nasihat kâr etmez. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Akıllı, nefsine uymaz, ibadetlerini yapar, ahmak olan da nefsine uyar, günah işler, sonra da Allah affeder diye ümit eder.) [Tirmizi]
(Akıllı, Allah’a ve Peygamberine inanıp ibadetini yapan kimsedir.) [İbni Muhber]
(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez.) [İ. Gazali]
(Ahmak, ahmaklığından fâsıkın günahından daha büyük sıkıntıya düşer.) [Hakim]
(Ahmak olanla ilgini kes.) [Beyheki]
(Akşam üstü uyumak ahmaklıktır.) [İ. Maverdi]
(Sofradan düşen kırıntıyı yiyen fakirlik görmez, çocukları da ahmak olmaz.) [İ. Neccâr]
(Mümin sert değildir. Yumuşaklığından dolayı ahmak zannedilir.) [Deylemi]
(Ahmaklığın en kötüsü, Müslümanlığı bırakıp, başka dine meyletmektir.) [Deylemi]
Müslümanlığı bırakmak, yani dinsiz olmak ahmaklığın en kötüsüdür. Kim Müslümanlığı bırakırsa mürted olur, hangi dine girerse girsin fark etmez. Bu bakımdan ateist, en ahmak kimsedir. Bir arpa tanesini, bir karıncayı yaratmaktan aciz olanın, kâinatın tesadüfen meydana geldiğini, bir yaratıcının bulunmadığını sanmasından daha büyük ahmaklık olur mu? Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirlere “Müslümanların inandığı gibi siz de inanın” denilince, “Biz o sefihler, o ahmaklar gibi iman eder miyiz hiç? ” derler; halbuki asıl ahmak kendileridir.) [Bekara 13]
ahmaklık, hatada ısrar etmektir.
(abdulhakim arvasi hz)
kim olduğunu unutan bilge...
yavrum aşk bir keredir..ölüm bir kere..
ölüm kadar aşk aşk kadar kare..
sen istedin sen verdin bize ne :)
Ahmak, aklı kıt olan, zeka olarak yaşının çok gerisinde kalmış kişi.
Anlayışsız va kalın kafalı olan.
...
'Hamakattan koru bizi Allah'ım
Eskiler 'Hamakatın remzi merkeptir' derlermiş. Yani ahmaklık ve budalalık konusunda tarifler ve tanımlamalar yetersiz kaldığında eşeğe bakmak, ahmaklığın ne olduğunu anlamak için yeterli sayılırmış.
Ahmaklığın ifadesi için sözlüklerde bönlük, kıt akıllılık, anlayışsızlık gibi karşılıklar yer alır. Oysa ahmaklığı en iyi halk tanımlamıştır. Ahmak birisi için 'kalın kafalı' derler. Bir insan sizi anlayamaz duruma gelmişse, anlatılan şeyin inceliğini kavrayamıyorsa, yani zekâsı kıt kalıyorsa kalın kafalı sayılır. Nitekim halk arasında birisine 'bön, anlayışsız' denirse pek o kadar kızmaz, ama 'kalın kafalı' denilince birdenbire kendisine hakaret edildiğini düşünür. Hiç kimse üzerine alınmasa da cemiyette ahmakların sayısı hiç de az değildir. Söyleneni anlayamayan cahil ahmaklardan başlayıp anlamamakta ısrar eden entelektüel hamakat erbabına kadar ahmaklık derece derecedir. Bazen akıl kumaşındaki küçük bir defo gibidir, tamir edilirse anlaşılmaz, ama bazen koca bir deliktir ki tamiri imkânsız olur. Bazen anatomik bir hastalıktır ki devası mümkün değildir. Ahmaklık ne zaman ciddi, ne zaman şaka olduğu anlaşılmayan bir söz gibidir; insanı sonuçtan daima uzak tutar. Bu yüzden, ahmaklarla oturup kalkmak insanın ömür törpüsüdür. Amaç doğru olsa da gidilen yol yanlışa çıkar. Bu yüzden ahmaklar, süngerin suyu çektiği gibi insanın şevk ve gayretini sömürüp ziyan ederler; havanın suyu yavaş yavaş buharlaştırması gibi ahmaklar da insandan bir şeyleri çalar, ruh hırsızlığı yaparlar. Ahmaklık zehirli bir tür sarmaşıktır ki selvi boyluları, çınar heybetlileri sardığı vakit içini kurutur, hayat suyunu çalar, özünü yitirtir. Ahmak öyle bir hırsızdır ki muhatabındaki enerjiyi, gülümsemeyi, iyi niyeti velhasıl hayat ısısını çalıp götürür. Onun olduğu yere öyle bir soğukluk yayılır ki kolunuz kanadınız kırılır. Kuşu kafesinden kaçan bir vali 'Aman şehrin kapılarını kapattırınız! ' diyorsa vay o valinin hamakatına! .. Hz. Ömer, 'Ey insan! . Seni ihsanı bol Rabbine karşı aldatan nedir? ' ayetini (İnfitar, 6) okuyunca, 'Ahmaklıktır, ey Allah'ım! ' diye cevap vermiş.
Doğu medeniyetinde ahmaklık üzerine sayısız hikâyeler anlatılmış, pek çok kitaplarda bölümler yazılmıştır. Bunların tamamı ahmaklıktan kaçınmak ve insanları hamakattan uzaklaştırmak içindir. Bilmiyorum Batı dünyasında da hamakat üzerine kitaplar yazılmış mıdır; yahut oralarda da ahmaklık bizdeki kadar yaygın mıdır? ! .. Ahmaklık öyküleri içinde en ziyade hoşa giden bir tanesini Mevlânâ hazretleri Mesnevi'sinde yazmıştır. Hz. İsa'nın ahmaklardan kaçış öyküsüdür bu. Özetleyelim (b.2570-2597) :
'Hz. İsa, dağa doğru kaçıyordu. Gören, peşinde bir aslan var sanırdı. Birisi ardından yetişip sordu:
-Hayrola! Kuş hızıyla kaçmak niye? Peşinde birisi yok!
Hz. İsa telaşından onu duymadı bile; cevap vermeden koşmaya devam etti. Adam da peşinden... Sonunda tekrar yetişip bağırarak sordu:
-Allah için azıcık dur! Böyle kaçışın dert oldu bana. Kimden kaçıyorsun? Peşinde ne bir düşman, ne bir canavar var! ..
-Ayağımı bağlama benim. Kaçtığım bir ahmaktır, bırak da kendimi kurtarayım.
-Hayret! .. Nefesi ile körleri ve sağırları iyileştiren sen değil misin?
-Benim!
-O halde neden korkuyorsun ey temiz ruh! Her istediğini yaptıktan, her mucizeye sahip olduktan sonra kim sana kul olmaz? ! Kim önünde köle olmaz? ! ..
-Ruhu yaratıp ona örneksiz beden giydiren Allah'a; tertemiz sıfatlarının ve adlarının hürmetine göklerin yaka yırttığı Allah'a yemin ederim ki onun ism-i azamını sağıra okudum kulağı açıldı; köre okudum gözü görür oldu, kayalık bir dağa okudum, dağ çatladı; ölmüş bir adamın cesedine okudum, adam dirildi; hiçbir şey olmayana okudum, meydana geldi, fakat ahmakların gönlüne okudum, hem de sevgiyle, şefkatle yüz binlerce kere okudum, yine de faydası olmadı. O ahmak bir taş kesildi de ahmaklık tabiatından dönmedi, çorak bir kum oldu da bir tek ot bitmedi.
-İsm-i azamın her şeye tesiri olduğu halde ahmağa tesir etmemesinin nedir hikmeti? Onlar da hasta, bu da hasta; onlara derman oluyor da neden buna olmuyor?
-Hamakat Allah'ın bir kahrıdır. Hastalıklar, körlük, sağırlık ise kahır değil, bir belaya uğrayıştır. Ahmaklık insana vurulmuş İlahi bir dağlama mührüdür ki kimse çaresini bulamaz.'
KİNAYE
Muallim Cudî Efendi Selanik İdadisi'nde bir gün, sersemce ve tembel bir çocuğun dersi dinlemeyerek, yanındakini de konuşturduğunu görmüş. Çocuğu yanına çağırıp eliyle kapıyı işaret ederek:
—Dışarı çık, demiş. Seni hamakat bekliyor.
Çocuk kelimeyi isim sanıp çıkmış. Bir dakika sonra geri girmiş:
—Kimseyi bulamadım efendim!
Cudî Efendi, zehirli bir gülüşle:
—O senden ayrılmaz. Otur yerine, dilini tut.
09 Haziran 2009, Salı
Zîrâ efdallige ol elyak durur,
Âni öyle bilmeyen ahmak durur.
sözün tamamı ahmağa söylenirmiş..
baksada göremicek,duysada anlamıcak tipler demek
...
ahmak olduğunu iddia ettikleri adamların yazılarını hıfz ederek,kendi ahmaklıklarını gizlemeye yeltenenlerdir :)
...
kendilerine karşıt görüştekileri ahmak belleyenlerdir...
bknz: pot'um, ben herkes için bir zirve çizmiş idim. fekat senin için çizdiğim o zirveyi beğenmeyip fevkine çıkacağını bilmez idim.
hayret ilen... :)
Ahmak vardır, bir de ahmaklığın zirvesini çizenler vardır...
Söylediği her sözle, yazığı her yazıyla ispat eder bunu...
Bir toros hızıyla... Kolay değil, ahmaklığın zirvesini çiziyor adam... Açılın...
...
efenim bknz: sana ne oluyorue...
efenim bknz: kurtulur muydun bu durumdan hamakta sallansan...
efenim bknz: van binit...
sembolik bireylere realist bir tokat akşederekten...
irtifa ilen...
Başkalarının bal gibi bildiği tek ve net doğruyu 'Hayır, 2x2= 4 değildir.' diyerek iddialaşma yarışına girerek kendini komik duruma düşürenler...
Her söyleneni kendi üzerine alıp, 'Aaa, bana söyledi bu lafı altta kalmayayım' diyerek kendini 'rezil-rüsva' durumuna düşürenler...
Hayatını başkalarının üzerinden tabir-i caizse 'prim' yaparak geçirenler...
Yani bu tarz insanlar için; bir nevi hayatı filmin esas kişisi yerine figüranı olarak tamamlayanlar da denilebilir... Uygun düşer...
....
sanırım o benim:S
...
hep kendi bildiğini doğru sanmak :)
Şüphe edilecek şeyden şüphe etmemek, şüphe edilmeyecek şeyden şüphe etmek, ahmaklıktır...
Gecenin karanlığında kaçan ile kovalayanı ayırt etmek zordur, ama bir tek şey değişmez; gerçekler...
Gerçekleri inkâr etmek, yokmuş gibi, olmamış gibi davranmak da ahmaklıktır...
...
Laf anlatamazsınız..
Ahmak, ahmak olduğunun farkıda olsa, zeten sorun kalmazdı.....
Bir atasözümüzde 'Fazla iyilik ahmaklıktandır derler...'.....
Ahmak kişiye cevap vermemek en güzel karşılıktır.
karşısında duran red cevabına karşın hala o beni seviyooo diyen :)
EN AZ BİR KEZDE OLSA HAYATIMIZDA YAPIYORUZ,AKILDAN UZAKLAŞMAKTIR,BİLE BİLE YALNIŞA GİTMEK, DUYGU İLE HAREKET ETMEK KENDİNDEN GEÇİŞ HAİLİDİR,ÇÜNKÜ KİŞİDE KENDİNİ KORUMA GİBİ BİR KABİLİYETLE YARADILIŞ VARDIR,TEKRAR EDEN YALNIŞ HAREKETLER AHMAKLIĞIN BAŞLANGICIDIR..YAPTIĞININ FARKINA VARAMAMAK.....
ebleh.. :)
İsa Aleyhisselam buyuruyorki; 'Çok sıkıntı ve eziyet çektim ama bunlardanda en zoru ahmak insana laf anlatmaktır'
kendi söylediği yalanlara
kendiide inanandır..
hareketlerinin sonucunu düşünemeyen kimse
insanlar güvenmeyen birinin ilk defa güvenip aşık olması ve hüsrana ugraması kısaca diyelim
Hz.İsa koşuyormuş.adamın biri 'ya Nebiyyellah,ne yapıyorsun' demiş.'ahmaktan kaçıyorum' diye cevap vermiş.gördüğün yerde kaçacaksın yani.yapacağı en iyi hareket,sana iyilik yaptığını zannederken zarar vermesidir.