Adnan Menderes hüküm giydiği andan itibaren, ve yassıadada ufacık bir hücrede kalmıştır, kaldığı uzun süre boyunca sadece Berrin Hanım'a günde 50 kelimeyi geçmeyecek tek bir mektup hakkı verildi. Ve kendisine de günde 1 mektubu geçmeyecek şekilde 50 kelime sınırlı mektup alma hakkı vardı, mektuplarında durumundan, olaylardan, mahkemeden bahsetmesi yasaktı, herhangi bir ima hissedildiğinde dahi mektup sansür yerdi.
Yargılanırken, kendisini savunmasına izin verilmedi, avukatları tutuklandı, herhangi biriyle konuşamazdı, yasaktı, kendisine özel 2 metrekare hücre gibi bir yerde sigara içme hakkı vardı.
Gazetelerden, kendisini aşağılayan, söven, eleştiren, hakaret eden haberler gösterilirdi, Aydın'da hala halkın onun arkasında olduğu hiç söylenmedi.
Bu süreçte gün geçtikçe bitkinleşti, zayıfladı, halden düştü, ümidini yitirdi, yakalandığı ilk günden asılacağını anlamıştı. İntihar etmeye kalktı, devletim onu sağlığına kavuşturup ardından da astı...
Enteresan, tarihi bir süreçtir Adnan Menderes.. Doğuş, büyüyüş ve çöküş dönemleri olarak incelemekte fayda var aslında...
Yaptıkları, vatan hainliğinin tanımına tam uyan bir kişilik ama aynı zamanda demokrasiden bahsedilen bir ortamdaki ilk darbe döneminde başbakan ve Dünyada tek asılan başbakan..
Darbe ve Adnan Menderes'in asılmasının ülkemize ne artılar getirdiğini düşünürken aynı zamanda bizden ve insanlığımızdan, özellikle demokrasimizden neler götürdüğünü de düşünmek lazım..
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes. bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes. ille de asıp kesmek geliyorsa içinden ezmekte devâm et barışçılar'ı, ama sen meselâ yalçın'ı da tıkıyorsun deliğe ihtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye, git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür, o, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür. o, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran, o, büyük demokrat, o, hürriyetçi kahraman, moskova'yı atomlayalım diyen insancı... kendine acımazsan bize bir parça acı. a be adnan menderes, böyle bir dal kesilmez, böyle şaşkınlıkların sonu da iyi gelmez... şu muhalefetle de alıp veremediğin ne? niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne? kore'ye asker gönderdin de 'hayır' mı dedi? 'kan aktı hesabı sorulmalıdır! ' mı dedi? orduyu emrimize verdin, ses çıkardı mı? 'olmaz olsun' mu dedi amerikan yardımı? feryat mı etti 'istiklâl elden gitti' diye? zavallı, sımsıkı sarılmış demokrasiye: 'başvekil merasimsiz karşılanmalı' diyor. bir de bazan coşarak 'hayat pahalı' diyor. bu aksoylu muhalefeti ezilir görmek türkün batılı dostlarını pek üzüyor pek. şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes. bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
hani, her işte bizden örnek alacaktın ya? hürriyet nizamına sâdık kalacaktın ya? vaadettin tanımadın işçinin grev hakkını. o hakkı bizim tanıdığımız gibi tanı. elli istiyorlarsa ateş aç, sonra beş ver. ama ufak tefek grevlerde anlayış göster. sendika liderlerinizin birçoğu zaten bizde olduğu gibi emir alır polisten. niye telaşlanıp kaybedersin vekarını? hem de kırarsın liderlerin itibarını? şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes, bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar, unutma bu dallardan başka asıl ağaç var, öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç, bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç... (nazım hikmet)
Bediüzzaman Saidi Nursi 'islam mücahidi adnan menderes' gibi bi hitapla başlayan bi mektup bile yazmıştır kendisine. Buradan Nursi nin 'sadece tasavvufla ilgilenen, devlet yönetimiyle ilgilenmeyen biri' olduğu yalanı ortaya çıkmaktadır.
27 kasim 1954'te dini temel alan siyasetinin kaniti olan 'siz anayasayi degiştirip hilafeti bile getirebilirsiniz' sözunu sarfetti. ve Menderes hukumeti, en buyuk aydinlanma hareketlerinden biri olan koy enstitulerini işlevsiz birakti.
Adnan menderes, Turkiye cumhuriyeti'nin başina gelen en buyuk belalardan biridir. 10 yillik Demokrat Parti iktidari, ulkemizi korkunc bir kaosa suruklemiş, halk üretime degil tüketime yoneltilmiş, dişa bağımlılık gün geçtikce korkunç boyutlara ulaşmiş ve bu donemde 'tam bagimsizlik' ilkesinin paçavraya dönmesi hedeflenmiştir. Menderes yonetimi; Ataturkculuge, 1923 devrimine karşi bilincli ve gerici bir harekettir.
ilk demokrat parti kabusu, 27 mayis'ta, turk silahli kuvvetlerinin buyuk halk destegiyle gercekleştirdigi kansiz darbeyle, bağimsizlik ve anayasa devrimiyle sona ermiştir. ancak bilindigi gibi turkiye cumhuriyeti'nde tek vatan haini Menderes olmamiştir.
Adnan Menderes ve Demokrat Parti iktidarı, yaptıkları her türlü namussuzluğa rağmen, 'İNÖNÜ'lü CHP' dönemine ve onun getirilerine karşı halkın duyduğu tepkinin boyutunu göstermesi açısından ilginç ve bugün de devam eden 'iktidardakilerin yanlışlarıyla güçlenen muhalefet' olgusunun ilk örneğidir.
Adnan Menderes hüküm giydiği andan itibaren, ve yassıadada ufacık bir hücrede kalmıştır, kaldığı uzun süre boyunca sadece Berrin Hanım'a günde 50 kelimeyi geçmeyecek tek bir mektup hakkı verildi. Ve kendisine de günde 1 mektubu geçmeyecek şekilde 50 kelime sınırlı mektup alma hakkı vardı, mektuplarında durumundan, olaylardan, mahkemeden bahsetmesi yasaktı, herhangi bir ima hissedildiğinde dahi mektup sansür yerdi.
Yargılanırken, kendisini savunmasına izin verilmedi, avukatları tutuklandı, herhangi biriyle konuşamazdı, yasaktı, kendisine özel 2 metrekare hücre gibi bir yerde sigara içme hakkı vardı.
Gazetelerden, kendisini aşağılayan, söven, eleştiren, hakaret eden haberler gösterilirdi, Aydın'da hala halkın onun arkasında olduğu hiç söylenmedi.
Bu süreçte gün geçtikçe bitkinleşti, zayıfladı, halden düştü, ümidini yitirdi, yakalandığı ilk günden asılacağını anlamıştı. İntihar etmeye kalktı, devletim onu sağlığına kavuşturup ardından da astı...
Enteresan, tarihi bir süreçtir Adnan Menderes.. Doğuş, büyüyüş ve çöküş dönemleri olarak incelemekte fayda var aslında...
Yaptıkları, vatan hainliğinin tanımına tam uyan bir kişilik ama aynı zamanda demokrasiden bahsedilen bir ortamdaki ilk darbe döneminde başbakan ve Dünyada tek asılan başbakan..
Darbe ve Adnan Menderes'in asılmasının ülkemize ne artılar getirdiğini düşünürken aynı zamanda bizden ve insanlığımızdan, özellikle demokrasimizden neler götürdüğünü de düşünmek lazım..
gerileyen türkiye yahut adnan menderes'e öğütler
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
ille de asıp kesmek geliyorsa içinden
ezmekte devâm et barışçılar'ı, ama sen
meselâ yalçın'ı da tıkıyorsun deliğe
ihtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye,
git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür,
o, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür.
o, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran,
o, büyük demokrat, o, hürriyetçi kahraman,
moskova'yı atomlayalım diyen insancı...
kendine acımazsan bize bir parça acı.
a be adnan menderes, böyle bir dal kesilmez,
böyle şaşkınlıkların sonu da iyi gelmez...
şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
kore'ye asker gönderdin de 'hayır' mı dedi?
'kan aktı hesabı sorulmalıdır! ' mı dedi?
orduyu emrimize verdin, ses çıkardı mı?
'olmaz olsun' mu dedi amerikan yardımı?
feryat mı etti 'istiklâl elden gitti' diye?
zavallı, sımsıkı sarılmış demokrasiye:
'başvekil merasimsiz karşılanmalı' diyor.
bir de bazan coşarak 'hayat pahalı' diyor.
bu aksoylu muhalefeti ezilir görmek
türkün batılı dostlarını pek üzüyor pek.
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
hani, her işte bizden örnek alacaktın ya?
hürriyet nizamına sâdık kalacaktın ya?
vaadettin tanımadın işçinin grev hakkını.
o hakkı bizim tanıdığımız gibi tanı.
elli istiyorlarsa ateş aç, sonra beş ver.
ama ufak tefek grevlerde anlayış göster.
sendika liderlerinizin birçoğu zaten
bizde olduğu gibi emir alır polisten.
niye telaşlanıp kaybedersin vekarını?
hem de kırarsın liderlerin itibarını?
şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes,
bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes.
senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar,
unutma bu dallardan başka asıl ağaç var,
öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç,
bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç...
(nazım hikmet)
Bediüzzaman Saidi Nursi 'islam mücahidi adnan menderes' gibi bi hitapla başlayan bi mektup bile yazmıştır kendisine.
Buradan Nursi nin 'sadece tasavvufla ilgilenen, devlet yönetimiyle ilgilenmeyen biri' olduğu yalanı ortaya çıkmaktadır.
27 kasim 1954'te dini temel alan siyasetinin kaniti olan 'siz anayasayi degiştirip hilafeti bile getirebilirsiniz' sözunu sarfetti. ve Menderes hukumeti, en buyuk aydinlanma hareketlerinden biri olan koy enstitulerini işlevsiz birakti.
Adnan menderes, Turkiye cumhuriyeti'nin başina gelen en buyuk belalardan biridir. 10 yillik Demokrat Parti iktidari, ulkemizi korkunc bir kaosa suruklemiş, halk üretime degil tüketime yoneltilmiş, dişa bağımlılık gün geçtikce korkunç boyutlara ulaşmiş ve bu donemde 'tam bagimsizlik' ilkesinin paçavraya dönmesi hedeflenmiştir. Menderes yonetimi; Ataturkculuge, 1923 devrimine karşi bilincli ve gerici bir harekettir.
ilk demokrat parti kabusu, 27 mayis'ta, turk silahli kuvvetlerinin buyuk halk destegiyle gercekleştirdigi kansiz darbeyle, bağimsizlik ve anayasa devrimiyle sona ermiştir. ancak bilindigi gibi turkiye cumhuriyeti'nde tek vatan haini Menderes olmamiştir.
Adnan Menderes ve Demokrat Parti iktidarı, yaptıkları her türlü namussuzluğa rağmen, 'İNÖNÜ'lü CHP' dönemine ve onun getirilerine karşı halkın duyduğu tepkinin boyutunu göstermesi açısından ilginç ve bugün de devam eden 'iktidardakilerin yanlışlarıyla güçlenen muhalefet' olgusunun ilk örneğidir.
Türkiyenin şu an içinde bulunduğu duruma gelmesinin en büyük sorumlularından biri.
emperyalistlerin galeyanıyla astığımız ve alnımızın siyah lekesi olan dramın baş rol oyuncusudur.Allah ruhunu şad etsin
Aynı zamanda hemşerim olur
Tarihin en trajik olaylarından birini yaşamış önemli bir şahsiyet