Aleyçik:Çadır Alma: Elma Ateş gaymak: Ateş yakmak Bıldır: geçen sene. Cücük: Civciv Çaput: İşe yaramaz bez parçası, parça bez.. Çebiş: Oğlak Çöğdürmek: İşemek Çul: Kıl veya yünden yapılan yaygı. Dirgen: Ot ve samanı karıştırmak, aktarmak için kullanılan genellikle ağaçtan yapılan ucunda uzunca iki çatalı bulunan alet. Dulda: Kuytu Dürülmek: Bükülmek, toplanmak. Ebe: Nine, anneanne, babaanne Eğlemek: Alıkoymak, yolundan koymak, durmak, kalmak. Eğleşmek: Duralamak. Eğrek: Duraklama yeri Emmi: Amca. (Ahmet emmi, babam seni çağırıyor Erinmek: Üşenmek. Essah: Doğru, gerçekten Gevmek: Ağzında çiğneme Gölük: Eşek Kömbe: Bir çeşit ekmek Hark: Su yolu Helke: Su taşımak için kullanılan kap. Genellikle bakırdan yapılır ve kalaylanarak kullanılır Mıh: Çivi. Oynaş: Dost, sevgili. Zemheri: Ocak ayı
Aleyçik:Çadır Alma: Elma Ateş gaymak: Ateş yakmak Bıldır: geçen sene. Cücük: Civciv Çaput: İşe yaramaz bez parçası, parça bez.. Çebiş: Oğlak Çöğdürmek: İşemek Çul: Kıl veya yünden yapılan yaygı. Dirgen: Ot ve samanı karıştırmak, aktarmak için kullanılan genellikle ağaçtan yapılan ucunda uzunca iki çatalı bulunan alet. Dulda: Kuytu Dürülmek: Bükülmek, toplanmak. Ebe: Nine, anneanne, babaanne Eğlemek: Alıkoymak, yolundan koymak, durmak, kalmak. Eğleşmek: Duralamak. Eğrek: Duraklama yeri Emmi: Amca. (Ahmet emmi, babam seni çağırıyor Erinmek: Üşenmek. Essah: Doğru, gerçekten Gevmek: Ağzında çiğneme Gölük: Eşek Kömbe: Bir çeşit ekmek Hark: Su yolu Helke: Su taşımak için kullanılan kap. Genellikle bakırdan yapılır ve kalaylanarak kullanılır Mıh: Çivi. Oynaş: Dost, sevgili. Zemheri: Ocak ayı
Adana iline 156 km mesafede Saimbeyli ilçesine bağlı Kapaklikuyu Mh.Yıl 2023 * 39 gün sonra Cumhuriyetin ilanının 100.yılı Kapaklıkuyu'nun yol ve su probleminin artık bitmesi dileğimiz.
Adana iline 156 km mesafede Saimbeyli ilçesine bağlı Kapaklikuyu Mh.Yıl 2023 * 39 gün sonra Cumhuriyetin ilanının 100.yılı Kapaklıkuyu'nun yol ve su probleminin artık bitmesi dileğimiz.
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN'dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar.
KÖY TÜRKÜLERİ Şâirim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası ayak sesinden tanırım / Ne zaman bir köy türküsü duysam, şâirliğimden utanırım” der Bedri Rahmi, “Türküler Dolusu” adlı şiirinde. Türkülerimizi bu kadar güzel anlatan bir şiir daha hatırlamıyorum. Hayatın içinden çıkıp gelir türkü. Sıcaktır, cana yakındır. Her yürekte bir karşılığı vardır, bazıları hikmetten izler taşır, bazıları aşktan, kara sevdadan. Türkünün en önemlisi malzemesi, yaşanmış gerçeklerdir… Yaşanmış olan ânın, ozanın yüreğinde bıraktığı izdir türkü. Ozanın yüreği yanıktır, bu sebepten dolayı türküsü de yanıktır. Bir Âşık Veysel'i, bir Hacı Taşan'ı, bir Muharrem Ertaş'ı, bir Neşet Ertaş'ı dinlerken bunu hissediyorsunuz. Türkü ile yaşıyor, türkü ile konuşuyor, derdini türkü ile anlatıyor bu ozanlar.
Türküler, bize bırakılmış müthiş bir miras. Anadolu'nun bağrı yanık insanının dinlemeye doyamadığımız; bazen nasihat yüklü, bazen ibret verici, bazen duygulandıran, bazen coşturan, abartısız, samimi, sade ve “gerçek” hikâyesini anlatmaktadır. “Türk insanının yazılamayan romanı, türkülerde saklıdır” der Ahmet Hamdi Tanpınar. Dinlediğiniz zaman neredeyse sınırsız bir tarihi derinliğe kapılar açılmış gibi hissedersiniz. Amasyalı Zilha gelininden Yemen'e gidip dönemeyen askerimize, Anadolu insanının hüzünlü hikâyelerini türkülerden öğrenir, hiç görmediğiniz, bilmediğiniz geçmişe bir türkünün kanadına tutunup uçuverirsiniz. Aşkları, hüzünleri, neş'eleri alıp getirir, önünüze koyar türküler. Çoğu zaman tarih kayıtlarında ve kitaplarında bulamadığınız ve asla bulamayacağınız bir ayrıntıyı, türkülerde bulabilirsiniz. Edirne'den Ardahan'a, bir kalbe hüzün düşse, aşk düşse onu türkülerde dinleyebilirsiniz. Türkülerde insan vardır çünkü, insanın hayatındaki ayrıntılar vardır. Dışarıdan baktığımızda göremediğimiz, içine attığı duyguları vardır. Bu yüzden türküler sadedir, samimidir, sıcaktır. Yüreğe dokunur, çünkü ozan türküsünü yüreğinde taşır, onun yüreğinden çıkar gelir türkü. Dolayısıyla, tabiidir türkülerimiz ve modern dünyaya verebileceğimiz en içten, en düzgün, en hikmetli cevaptır. Bir “derviş” gibi gördüğüm sanatçı Erkan Oğur'un bana yıllar önce türkü üzerine söylediği şu sözlerini hiç unutamam: “Türküler sadece müzik değil, hayatın kendisidir. Herkesin hayatı biraz türküdür. Benim türküm, Elâzığ'ı biraz hissediyor olabilmek ve bu hislerle başka yerlerde, başka konularda bağlantılar kurmaktır. Ben türkülerin arasından geçtim, onları belli ölçülerde anladım, sevdim. Bende çeşitli izler bıraktılar, müzik eğitimi verdiler.”. Merhum Nida Tüfekçi hocamız da bir halk türküsünün ortaya çıkış hikâyesini anlatırken türküde bahsedilen olayın yaşanmışlığına özellikle temas eder ve halk ozanlarının bizzat yaşadığı, gördüğü şeyleri sazıyla dertleşip dile getirdiğini söylerdi.
Ancak bu zengin türkü cevherini bugünlerde fena halde tüketmeye, eritmeye ve hor kullanmaya başladık. Çok seslendirmekten tutun da değişik orkestrasyon ve enstruman katkılarıyla türkülerimizi tanınmaz hâle getiriyoruz. Hangi köy türküsünde ozan, yaktığı bir türküyü köyün sesi güzel kadın ve erkeklerini toplayıp, kadın ve erkek seslerini “sopranolar, mezzo ve altolar şu tarafa, bas, bariton ve tenorlar da şu tarafa” diyerek kadın ve erkek seslerini ayırarak ve her birine ayrı bir anahtar ve partisyon Hayatın içinden çıkıp gelir türkü. Sıcaktır, cana yakındır. Her yürekte bir karşılığı vardır, bazıları hikmetten izler taşır, bazıları aşktan, kara sevdadan. zıp türkü söyletmiş! Ziya Gökalp'in “türküleri ve halk ezgilerini çok seslendirme” fikri, türkülerin güzelliğini, sadeliğini, samimiyetini ve etkileyiciliğini yok etmektedir, ayrıca o türküyü “yakan” halk ozanına da haksızlık ve saygısızlıktır, bu tuhaf sentezden uzak durarak türkü cevherimizi korumakta fayda var bence.
Bir de ne türkü ne de türkü değil türünden tuhaf şeyler işitiyoruz. Konservatuar kapısından girmiş ya da bir bağlama öğretmeninden biraz çalıp söylemeyi öğrenmiş, türkü yakmanın kolay bir iş olduğu düşüncesiyle veya kendini bu iş için yeterli görerek ozanlığa kalkışan şehirli türkücü tipi türedi. Besteledikleri şeyler türkü değil. Ama türkülerden esinlenilerek yazılmış şeyler. Türkü olmadıkları gibi ne oldukları da belli değil. Halk arasında tâbir, “türkü yakmak”tır. Çünkü türkü yakmak, yürekle yapılan bir iştir, bağlamayı eline alıp yapılan basit bir iş değil. Büyük şehirlerin konforunda türkü diye yazılan şeyler, “yakılan” türküler kadar samimi olabilir mi hiç?
Sözü Bedri Rahmi ile açtık, Bedri Rahmi ile kapatalım: “Ah bu türküler / Türkülerimiz /
Ana sütü gibi candan / Ana sütü gibi temiz / Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla / Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.” (…) “Ah bu türküler, köy türküleri / Ne düzeni belli, ne yazanı / Altlarında imza yok ama / İçlerinde yürek var”.
Köyün merkezinde bulunan ve ne zaman ve kime ait olduğu tespit edilemeyen bir tarihi kuyu vardır ve halen köy halkının içme kullanma suyunu ve hayvanlarının su ihtiyacını karşıladıkları bu kuyunun ismi Kapaklıkuyu'dur. Köy ismini bu kuyudan almaktadır
ÖRF VE ADETLER
Bayramlarda Bayram namazından sonra köylü toplu olarak bayramlaşır,dargınlar barışır. Bayram dolayısıyla arife günü mezarlıklar zi
yaret edilir. Düğünler: Cuma günü öğleden sonra düğün evine bayrak dikilerek başlatılır. Pazar günü gelin damat evine indiğinde biter. İki gün boyunca gelen konuklar ağırlanır. Düğünlerde kuru fasulye,pilav,üzüm komposto temel yemektir.Görücü usulü ile evlilik yaygındır. Yakın zamanlara kadar köyün kızları at üzerinde gelin giderlerdi. Oğlan ve kız evine seğmenler giderek yemek yaparlar, gençlerimiz düğünlerde güreşe tutuşurlar, çeşitli yarışlar düzenlenir oğlan evi tarafından birinci gelen gence koç hediye edilirdi. Ayrıca Aşık Mehmet YEŞİLYURT tarafından türküler söylenir ve köylüler eğlenirdi. Asker Uğurlaması: Askere gidecek tertiplerin gitmeden 15 gün önce her gün ayrı bir evde verilen ziyafetlerle ve ceplerine konan harçlıklarla uğurlaması yapılır. Yöresel Oyunlar: Oyunlar genelde düğünlerde veya uzun kış gecelerinde oynanır. Halay, Cızan, Çelikçomak, Uzun eşek Kışın kayak ve avcılık yapılır.
TARİHÇESİ
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN’dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar. Genelde gençler Komando olarak vataniyaylasının kuzeyinde yeralan doğası oldukça temiz olan bu köyün arazileri sulandığı takdirde bu köyde yaylacılık hat safhaya ulaşacak kiraz, elma, ceviz vb. organik ürünlerin yetişme imkanı olacaktır.
YEMEKLER
Köyde içli köfte, tutmaç, tarhana çorbası, tereyağlı bulgur pilavı, bulgur çorbası, döğme, yumurta ekşilisi, mevsimine uygun bahçelerde yetiştirilen çeşitli sebzelerden yemekler, taş üzerinde ve kül içerisinde kömbe ekmeği yapılmaktadır. Ayrıca fırınlı odun sobalarında fedakar hanımlar her sabah sıcak mayalı ekmek pişirirler.
COĞRAFYA
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır. Köylülerimiz yaz mevsimi havalar ısınınca hayvanlarını otlatmak üzere; koyun, kuzu, keçi ve oğlaklarla daha yüksek Karakütük, Kırıkkavak, Yumucak, Akarca ve Sarkıdan Yaylalarına göç etmekte ve kıl çadır altında barınmaktadırlar. Köyün batısında bulunan Dıngır Dere'nin suyu Saimbeyli'nin içinden geçen dereye karışarak Akdeniz'e dökülmektedir. Kapaklıkuyu çevresinde tarihi yapı ve kale harabeleri, bostanlık denilen yerde yıkılmış yapılar, çekkeli kuyu, Kozoluğu olarak bilinen yerde de eski devirlere ait para ve gömüler, Dıngır Dere'de de eski devirlere ait gömü olduğu rivayet edilir.
İKLİM
Köyün iklimi Karasal iklim etki alanı içerisindedir.Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar yagışlı geçmektedir.
NÜFUS
2008 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonucu köyün nüfusu:466
EKONOMİ
Köyün ekonomisi tarım, orman işçiliği ve hayvancılığa dayalıdır. Tarlalarda tahıllar Nohut, mercimek yetiştirilmektedir. Hayvanlar için Fiğ ekilmektedir. "Mal Canın Yongası" olarak bilinir. Hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Köyde ortak ahıra geçilmesi uzun vadede ekonomik yönden rahatlama sağlayacaktır. Köyde hayvancılık modern teknikler yerine ata dede usulü ile yapılmaktadır. Yem fiyatlarındaki artış hayvanların beslenme maliyetlerini artırmış ve hayvancılık zati ihtiyaçların karşılanması için bir uğraşı haline gelmiştir. Zorunlu ihtiyaçlar için az sayıda hayvanın beslenmesi; bakımı, temizliği, otlatılması, barındırılması insan gücünün kullanılması, hayvanlardan elde edilen ürünlerin tüketiciye sağlıklı, düzenli, güvenli olarak ulaşmasını, pazarlanmasını zorlaştırmaktadır. Kooperatif usulü ile 50-100 sütü sağılan büyükbaş hayvanın modern tekniklerle düzenlenmiş, izinli tesislerde beslenmesi ve elde edilen ürünlerin pazarlanması köy halkını ekonomik yönden rahatlatacaktır.
Sulak alanlarda bahçelerde mevsimine uygun olarak üretilen çeşitli sebze ve meyvelerin Ayvacık, Karakuyu Köyü pazarında ve Göller yaylasında ticari olarak satışı yapılmaktadır.
MUHTARLIK
Yerleşim yerinin köy muhtarlığı seçimleri yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009 - Mehmet ÖZAKÇAOĞLU 2004 - Bekir KEKİLLİ 1999 - Rahmi YEŞİLYURT Muhtarlık Telefonları: GSM:0539640617 EV:0774 21 31
ALTYAPI BİLGİLERİ
Köyde, ilköğretim okulu vardır. İki sınıflı olarak 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 2'dir. Köyün içme suyu şebekesi ve elektriği vardır, ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca AVEA ve TURKCELL cep telefonu operatörleri aktiftir.
DIŞ BAĞLANTILAR
Köydeki gençlerin bir kısmı Antalya ilinde turistik amaçlı hizmet sektöründe, Adana'da vb. illerde çalışmaktadırlar.
kapaklikuyusaimbeyli
Köyün merkezinde bulunan ve ne zaman ve kime ait olduğu tespit edilemeyen bir tarihi kuyu vardır ve halen köy halkının içme kullanma suyunu ve hayvanlarının su ihtiyacını karşıladıkları bu kuyunun ismi Kapaklıkuyu'dur. Köy ismini bu kuyudan almaktadır
ÖRF VE ADETLER
Bayramlarda Bayram namazından sonra köylü toplu olarak bayramlaşır,dargınlar barışır. Bayram dolayısıyla arife günü mezarlıklar zi
yaret edilir. Düğünler: Cuma günü öğleden sonra düğün evine bayrak dikilerek başlatılır. Pazar günü gelin damat evine indiğinde biter. İki gün boyunca gelen konuklar ağırlanır. Düğünlerde kuru fasulye,pilav,üzüm komposto temel yemektir.Görücü usulü ile evlilik yaygındır. Yakın zamanlara kadar köyün kızları at üzerinde gelin giderlerdi. Oğlan ve kız evine seğmenler giderek yemek yaparlar, gençlerimiz düğünlerde güreşe tutuşurlar, çeşitli yarışlar düzenlenir oğlan evi tarafından birinci gelen gence koç hediye edilirdi. Ayrıca Aşık Mehmet YEŞİLYURT tarafından türküler söylenir ve köylüler eğlenirdi. Asker Uğurlaması: Askere gidecek tertiplerin gitmeden 15 gün önce her gün ayrı bir evde verilen ziyafetlerle ve ceplerine konan harçlıklarla uğurlaması yapılır. Yöresel Oyunlar: Oyunlar genelde düğünlerde veya uzun kış gecelerinde oynanır. Halay, Cızan, Çelikçomak, Uzun eşek Kışın kayak ve avcılık yapılır.
TARİHÇESİ
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN’dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar. Genelde gençler Komando olarak vatani görevlerini yerine getirirler. Saimbeyli'nin güney doğusunda, Kozan'ın Göller yaylasının kuzeyinde yeralan doğası oldukça temiz olan bu köyün su sorunu bulunmaktadır. Köyün Akarca Yaylası sınırları içinde bulunan yüksek debili mevcut kaynak suyunu; Kozanlı Akçalı Dede, siyasi baskı kurarak ve muhtarı bir takım elbiseye kandırarak köyün suyunu Kozan ilçesi Akçalıuşağı Köyüne ve Göller Yaylasına götürmüştür. Köyümüzü susuz ve haliyle ekonomik yönden geri bırakmıştır. Arazileri sulandığı takdirde bu köyde yaylacılık hat safhaya ulaşacak kiraz, elma, ceviz vb. organik ürünlerin yetişme imkanı olacaktır.
YEMEKLER
Köyde içli köfte, tutmaç, tarhana çorbası, tereyağlı bulgur pilavı, bulgur çorbası, döğme, yumurta ekşilisi, mevsimine uygun bahçelerde yetiştirilen çeşitli sebzelerden yemekler, taş üzerinde ve kül içerisinde kömbe ekmeği yapılmaktadır. Ayrıca fırınlı odun sobalarında fedakar hanımlar her sabah sıcak mayalı ekmek pişirirler.
COĞRAFYA
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır. Köylülerimiz yaz mevsimi havalar ısınınca hayvanlarını otlatmak üzere; koyun, kuzu, keçi ve oğlaklarla daha yüksek Karakütük, Kırıkkavak, Yumucak, Akarca ve Sarkıdan Yaylalarına göç etmekte ve kıl çadır altında barınmaktadırlar. Köyün batısında bulunan Dıngır Dere'nin suyu Saimbeyli'nin içinden geçen dereye karışarak Akdeniz'e dökülmektedir. Kapaklıkuyu çevresinde tarihi yapı ve kale harabeleri, bostanlık denilen yerde yıkılmış yapılar, çekkeli kuyu, Kozoluğu olarak bilinen yerde de eski devirlere ait para ve gömüler, Dıngır Dere'de de eski devirlere ait gömü olduğu rivayet edilir.
İKLİM
Köyün iklimi Karasal iklim etki alanı içerisindedir.Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar yagışlı geçmektedir.
NÜFUS
2008 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonucu köyün nüfusu:466
EKONOMİ
Köyün ekonomisi tarım, orman işçiliği ve hayvancılığa dayalıdır. Tarlalarda tahıllar Nohut, mercimek yetiştirilmektedir. Hayvanlar için Fiğ ekilmektedir. "Mal Canın Yongası" olarak bilinir. Hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Köyde ortak ahıra geçilmesi uzun vadede ekonomik yönden rahatlama sağlayacaktır. Köyde hayvancılık modern teknikler yerine ata dede usulü ile yapılmaktadır. Yem fiyatlarındaki artış hayvanların beslenme maliyetlerini artırmış ve hayvancılık zati ihtiyaçların karşılanması için bir uğraşı haline gelmiştir. Zorunlu ihtiyaçlar için az sayıda hayvanın beslenmesi; bakımı, temizliği, otlatılması, barındırılması insan gücünün kullanılması, hayvanlardan elde edilen ürünlerin tüketiciye sağlıklı, düzenli, güvenli olarak ulaşmasını, pazarlanmasını zorlaştırmaktadır. Kooperatif usulü ile 50-100 sütü sağılan büyükbaş hayvanın modern tekniklerle düzenlenmiş, izinli tesislerde beslenmesi ve elde edilen ürünlerin pazarlanması köy halkını ekonomik yönden rahatlatacaktır.
Sulak alanlarda bahçelerde mevsimine uygun olarak üretilen çeşitli sebze ve meyvelerin Ayvacık, Karakuyu Köyü pazarında ve Göller yaylasında ticari olarak satışı yapılmaktadır.
MUHTARLIK
Yerleşim yerinin köy muhtarlığı seçimleri yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009 - Mehmet ÖZAKÇAOĞLU 2004 - Bekir KEKİLLİ 1999 - Rahmi YEŞİLYURT Muhtarlık Telefonları: GSM:0539640617 EV:0774 21 31
ALTYAPI BİLGİLERİ
Köyde, ilköğretim okulu vardır. İki sınıflı olarak 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 2'dir. Köyün içme suyu şebekesi ve elektriği vardır, ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca AVEA ve TURKCELL cep telefonu operatörleri aktiftir.
DIŞ BAĞLANTILAR
Köydeki gençlerin bir kısmı Antalya ilinde turistik amaçlı hizmet sektöründe, Adana'da vb. illerde çalışmaktadırlar.
Ayrıca köyümüz büyükbaş,küçükbaş kümes hayvanciligi ve tavsan yetiştirmeye doğası uygun olması nedeniyle,özellikle tavsan turistik otellerde ve yurt dışında tüketilmektedir.Beslemesi ve üretmesi kolay bir hayvan....
Gelecegjn stratejik tarım ürünleri bakliyatla tarımı ile(fasulye,nohut,barbunya vb)köyümüzün arazisinin sulanmasi ve su probkeminin kısmen çözülmesi ile kapaklikuyu koyu halkının ekonomik seviyesi yükselecektir.
öğretmenlerimize yazılan bir şiir Dünyadaki bütün kaynakların İlmin Tekniğin Fen’nin Bilimin öğreticisi Öğretmen’lerimize sonsuz şükranlarımı sunuyor hayatta olmayanlara Allah’tan Rahmet sağ olanlara Sağlık Afiyet ve Mutluluklar diliyorum ve Öğretmen’lerimize Saygılarımla İthaf ediyorum
ÖĞRETMEN’LER Yaratanın ilk emri Oku Atamızın Eğitimdeki verdiği Şoku Sevginin Şefkatin yaydığı koku Ana’dır Can’dır Öğretmen’ler
İnsanlığı ilmek ilmek dokurlar Bizlerle beraber Mutluluğu solurlar Bütün Çocuklarıyla huzur bulurlar Baba’dır Kahraman’dır Öğretmen’ler
Zorluk Güçlük nedir bilmezler Cahilliği bilgisizliği hiç sevmezler Hiç kimseye sırrımızı vermezler Kardeştir Sırdaş’tır Öğretmen’ler
Çoban misali kuzularını sürürler Uygarlık yolunda bizimle beraber yürürler Geleceği daha bu günden görürler Dost’tur arkadaş’tır Öğretmen’ler
En kutsal vazifeyi onlar yaparlar Sonra Eserlerine gururla bakarlar Tüm yavrularına Altın bilezik takarlar Emek’tir Kutsal’dır Öğretmen’ler
İlmin, Tekniğin, Fen’nin Kaynağı Bilginin becerinin temiz Membağı Muasır Medeniyetlere akan Irmağı Ata’dır Atatürk’tür Öğretmen’ler
Not: Lütfen yayınlayarak Çocuklarımıza okutturunuz Mustafa AK 05.04.2010
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar: Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düştüğümüz gün Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim. Senin altında doğdum. Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat Asya
KAPAKLIKUYU KÖYÜ MUHTARI SEÇİLEN AĞABEYİME BAŞARILAR DİLİYORUM.
Kapaklıkuyu Köyü ve Göller Yaylası arası 15 km.Kapaklıkuyu Köyü Karakuyu,Ayvacık Köyü ve Halilbeyli Köyü'nün tam ortasında yer alır.Köy yollarının stabilize olması ulaşımı zorlaştırır.Araç lastiklerinde sürtünmeyi arttırarak ekonomik olarak ve zaman olarak kayba yol açar.Zengin doğası ve yaylası insana mutluluk verir.İnsanın doğa yoksunluğunu giderir.
Koroner yetmezliği nedeniyle 15.04.2012 günü Koroner Yoğun Bakım Servisinde Anjiyografi yapılıp stent takılan 76 yaşındaki Koreli Ahmet YEŞİLYURT ADANA Uygulama Hastanesinde tedavi görmüş olup 19.04.2012 günü taburcu olmuş ve dinlenmek üzere gittiği Ata Yurdu Saimbeyli Kapaklıkuyu Köyünde 25.04.2012 Çarşamba günü sabah hakkın rahmetine kavuşmuştur.Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.Dost ve yakınlarına Allah sabır versin...
Kapaklıkuyu, Adana ilinin Saimbeyli ilçesine bağlı bir köydür.
Köyün adının nereden geldiği ve geçmişi hakkında bilgi yoktur.
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.
Köy muhtarları:
2004 -Mehmet Özakcaoğlu
Köyde, ilköğretim okulu vardır. Üç sınıflı olarak, ana sınıfı, 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 3'tür. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca cep telefonu opatörleri aktiftir.
Kapaklıkuyu Köyünde ikamet eden 2011 Yılında 2 kez mesanede idrar torbasından ameliyat olan babam Koreli Ahmet Yeşilyurt'a sağlık esenlik ve uzun ömürler diliyorum. Ne zaman Kuzey ve Güney Kore savaş durumuna geçse askerlik anılarını komutanlarının ad soyad ve memleketlerini de belirterek uzun uzun anlatır... Torunu Muhammet Yeşilyurt'ta ev yaptırıyormuş Allah yardımcısı olsun...
KAPAKLIKUYU KÖYÜ Dönemine ait bir köy yerleşmesi olarak tanımlamamıza neden olmaktadır. İlçenin güneydoğusundaki Kapaklıkuyu Köyü’nün 650 m. güneydoğusunda karşımıza çıkan anıtsal bir mezar (heroon) oldukça iyi bir durumda günümüze ulaşmıştır (Resim: 11) . Mezarın içinden ve çevresinden ele geçirilen seramik Geç Roma Dönemine aittir. Köyün 700 m. güneybatısındaki Bostanlık’ta, kare plânlı, biri günümüze ulaşabilmiş, en az dört mezar odalı bir anıtsal mezar (heroon) daha belgelenmiştir16 (Resim: 12) . Bu mezarın içinden ve çevresinden ele geçirilen seramikler Geç Roma-Erken Bizans Dönemine aittir. Burada ‘Bostanlık Yerleşmesi’ olarak adlandırdığımız alanda, “Yapı I” ve çevresine dağılmış durumda mimarî taş elemanlar, rozet içinde haç motifli ve yazıtlı bir epigrafik malzeme ve Geç Roma Dönemine ait seramikler ele geçirilmiştir. Alandaki diğer bir yapının girişinin temel taşları hâlâ ayaktadır. Bu yapıyı, “Yapı II” olarak adlandırdık. Yapı içinden ve çevresinde bulunan seramikler Geç Roma Dönemine aittir. Heroon I’in hemen yakınında Kapaklıkuyu mevkiinde yanında taş dibek ve tekne ile günümüzde de kullanılmakta olan kemerli büyük bir sarnıç belgelenmiştir. Köyün 700 m. - 1.2 km. güneybatısındaki Ören ve Kale Nekropol’ünde, çok sayıda açılmamış, yükseklikleri yaklaşık 10 m.yi bulan yığma mezarlar ve yine üzeri tonoz örtülü açılmış durumda mezarlar kayıt altına alınmıştır. Ören’den ele geçirilen seramikler Geç Roma- Erken Bizans Dönemine aittir. Ayrıca ortada rozet içinde, yanlarda iki haç bulunan epigrafik malzeme, maden cürufu ve cam parçaları da tespit edilmiştir. Bu alanın devamı olan ancak “Kale mevkii” olarak isim değiştiren alan aynı zamanda bir yerleşme birimidir. Burada kilise olabilecek bir yapı ve çevresinde çeşitli mimarî elemanlar, yazıtlı bir taş blok, girişleri sağlam kalmış ve tarafımızdan ‘Büyük Yapı’ olarak adlandırılan bir başka yapı ve hemen yanındaki su kanalı ile olasılıkla bir havuz yapısı bulunmaktadır. Ayrıca alanda tespit edilen beş adet mezar, tonoz örtülü tiptedir. Alanda öğütme taşı, yarısı korunmuş pişmiş toprak ağırlık ve cam parçalarının yanı sıra Geç Roma-Erken Bizans Dönemine ait seramikler ele geçirilmiştir.
KAYANAK:K Ü LT Ü R V E T U R İ Z M B AK AN L I Ğ I Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 22. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 2. CİLT
'MEVLANA CELALEDDİN RUMİ' ne güzel özetlemiş... Kapaklıkuyu Köyü'nde yaşayan vatandaşlarımızın okuması dilegiyle...
Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir... Güneş olmak ve altın ışıklar halinde Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim Gece esen ve suçsuzların ahına karışan Yüz rüzgarı olmak isterdim....
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır...
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil...
Bir katre olma, kendini deniz haline getir Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin Beri gel, beri!
Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk? Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...
Şu günlerde ençok ihtiyacımızın olduğu birlik beraberliği şiirde ne güzel dile getirmiş, MEVLANA
Birliğe Ulaş
Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İkisi de senin elin, ikiside, peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. başımız da tek, aklımız da tek. Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?
Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye?
Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, insanlara karıl, insanlara, insanlarla bir ol. İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.
Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini. Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini. Tertemiz can canlığını işler, canlığını. Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.
Ama sen canı da bir bil, bedeni de, yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, hani bademler gibi, bademler gibi. Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller, ama hepsin de anlam bir. Sen kapları, testileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar, gider. Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
ADANA SAİMBEYLİ KAPAKLIKUYU KÖYÜ
***Yöresel kelimeler****
Aleyçik:Çadır
Alma: Elma
Ateş gaymak: Ateş yakmak
Bıldır: geçen sene.
Cücük: Civciv
Çaput: İşe yaramaz bez parçası, parça bez..
Çebiş: Oğlak
Çöğdürmek: İşemek
Çul: Kıl veya yünden yapılan yaygı.
Dirgen: Ot ve samanı karıştırmak, aktarmak için kullanılan genellikle ağaçtan yapılan ucunda uzunca iki çatalı bulunan alet.
Dulda: Kuytu
Dürülmek: Bükülmek, toplanmak.
Ebe: Nine, anneanne, babaanne
Eğlemek: Alıkoymak, yolundan koymak, durmak, kalmak.
Eğleşmek: Duralamak.
Eğrek: Duraklama yeri
Emmi: Amca. (Ahmet emmi, babam seni çağırıyor
Erinmek: Üşenmek.
Essah: Doğru, gerçekten
Gevmek: Ağzında çiğneme
Gölük: Eşek
Kömbe: Bir çeşit ekmek
Hark: Su yolu
Helke: Su taşımak için kullanılan kap. Genellikle bakırdan yapılır ve kalaylanarak kullanılır
Mıh: Çivi.
Oynaş: Dost, sevgili.
Zemheri: Ocak ayı
ADANA SAİMBEYLİ KAPAKLIKUYU KÖYÜ
***Yöresel kelimeler****
Aleyçik:Çadır
Alma: Elma
Ateş gaymak: Ateş yakmak
Bıldır: geçen sene.
Cücük: Civciv
Çaput: İşe yaramaz bez parçası, parça bez..
Çebiş: Oğlak
Çöğdürmek: İşemek
Çul: Kıl veya yünden yapılan yaygı.
Dirgen: Ot ve samanı karıştırmak, aktarmak için kullanılan genellikle ağaçtan yapılan ucunda uzunca iki çatalı bulunan alet.
Dulda: Kuytu
Dürülmek: Bükülmek, toplanmak.
Ebe: Nine, anneanne, babaanne
Eğlemek: Alıkoymak, yolundan koymak, durmak, kalmak.
Eğleşmek: Duralamak.
Eğrek: Duraklama yeri
Emmi: Amca. (Ahmet emmi, babam seni çağırıyor
Erinmek: Üşenmek.
Essah: Doğru, gerçekten
Gevmek: Ağzında çiğneme
Gölük: Eşek
Kömbe: Bir çeşit ekmek
Hark: Su yolu
Helke: Su taşımak için kullanılan kap. Genellikle bakırdan yapılır ve kalaylanarak kullanılır
Mıh: Çivi.
Oynaş: Dost, sevgili.
Zemheri: Ocak ayı
Aşık Sefai*** Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar
Aşık Sefai*** Bayraksızlar bayraksızlar
Yere düşse bayrak sızlar
Nerden bilsin kıymetini
Soysuz sopsuz bayraksızlar
orda bir kö
orda bir köy var, uzakta,
o köy bizim köyümüzdür.
gezmesek de, tozmasak da
o köy bizim köyümüzdür.
orda bir ev var, uzakta,
o ev bizim evimizdir.
yatmasak da, kalkmasak da
o ev bizim evimizdir.
orda bir ses var, uzakta,
o ses bizim sesimizdir.
duymasak da, tınmasak da
o ses bizim sesimizdir.
orda bir dağ var, uzakta,
o dağ bizim dağımızdır.
inmesek de, çıkmasak da
o dağ bizim dağımızdır.
orda bir yol var, uzakta,
o yol bizim yolumuzdur.
dönmesek de, varmasak da
o yol bizim yolumuzdur.
ahmet kutsi tecer
Cumhuriyetimizin 100.yilinda artık Kapaklikuyu Köyünün su ve yol probleminin çözülmüş olması en büyük dileğim...
Adana iline 156 km mesafede Saimbeyli ilçesine bağlı Kapaklikuyu Mh.Yıl 2023 * 39 gün sonra Cumhuriyetin ilanının 100.yılı Kapaklıkuyu'nun yol ve su probleminin artık bitmesi dileğimiz.
Adana iline 156 km mesafede Saimbeyli ilçesine bağlı Kapaklikuyu Mh.Yıl 2023 * 39 gün sonra Cumhuriyetin ilanının 100.yılı Kapaklıkuyu'nun yol ve su probleminin artık bitmesi dileğimiz.
Yörüğün ayranı var
Düğünü seyranı var
Namerde bakan olmaz
Yiğidin hayranı var
Kara çadır kıldandır
İbriği bakırdandır
Güzel görüp sevmeyen
Yörükce akıldandır
Unu döktük eleğe
Un bulaştı yeleğe
Vatana kurban derler
Yeni doğan bebeğe
Kara çadır kıldandır
İbriği bakırdandır
Güzel görüp sevmeyen
Yörükce akıldandır
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN'dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar.
KÖY TÜRKÜLERİ
Şâirim, zifiri karanlıkta gelse şiirin hası ayak sesinden tanırım / Ne zaman bir köy türküsü duysam, şâirliğimden utanırım” der Bedri Rahmi, “Türküler Dolusu” adlı şiirinde. Türkülerimizi bu kadar güzel anlatan bir şiir daha hatırlamıyorum.
Hayatın içinden çıkıp gelir türkü. Sıcaktır, cana yakındır. Her yürekte bir karşılığı vardır, bazıları hikmetten izler taşır, bazıları aşktan, kara sevdadan. Türkünün en önemlisi malzemesi, yaşanmış gerçeklerdir… Yaşanmış olan ânın, ozanın yüreğinde bıraktığı izdir türkü. Ozanın yüreği yanıktır, bu sebepten dolayı türküsü de yanıktır. Bir Âşık Veysel'i, bir Hacı Taşan'ı, bir Muharrem Ertaş'ı, bir Neşet Ertaş'ı dinlerken bunu hissediyorsunuz. Türkü ile yaşıyor, türkü ile konuşuyor, derdini türkü ile anlatıyor bu ozanlar.
Türküler, bize bırakılmış müthiş bir miras. Anadolu'nun bağrı yanık insanının dinlemeye doyamadığımız; bazen nasihat yüklü, bazen ibret verici, bazen duygulandıran, bazen coşturan, abartısız, samimi, sade ve “gerçek” hikâyesini anlatmaktadır. “Türk insanının yazılamayan romanı, türkülerde saklıdır” der Ahmet Hamdi Tanpınar. Dinlediğiniz zaman neredeyse sınırsız bir tarihi derinliğe kapılar açılmış gibi hissedersiniz. Amasyalı Zilha gelininden Yemen'e gidip dönemeyen askerimize, Anadolu insanının hüzünlü hikâyelerini türkülerden öğrenir, hiç görmediğiniz, bilmediğiniz geçmişe bir türkünün kanadına tutunup uçuverirsiniz. Aşkları, hüzünleri, neş'eleri alıp getirir, önünüze koyar türküler. Çoğu zaman tarih kayıtlarında ve kitaplarında bulamadığınız ve asla bulamayacağınız bir ayrıntıyı, türkülerde bulabilirsiniz. Edirne'den Ardahan'a, bir kalbe hüzün düşse, aşk düşse onu türkülerde dinleyebilirsiniz. Türkülerde insan vardır çünkü, insanın hayatındaki ayrıntılar vardır. Dışarıdan baktığımızda göremediğimiz, içine attığı duyguları vardır. Bu yüzden türküler sadedir, samimidir, sıcaktır. Yüreğe dokunur, çünkü ozan türküsünü yüreğinde taşır, onun yüreğinden çıkar gelir türkü. Dolayısıyla, tabiidir türkülerimiz ve modern dünyaya verebileceğimiz en içten, en düzgün, en hikmetli cevaptır. Bir “derviş” gibi gördüğüm sanatçı Erkan Oğur'un bana yıllar önce türkü üzerine söylediği şu sözlerini hiç unutamam: “Türküler sadece müzik değil, hayatın kendisidir. Herkesin hayatı biraz türküdür. Benim türküm, Elâzığ'ı biraz hissediyor olabilmek ve bu hislerle başka yerlerde, başka konularda bağlantılar kurmaktır. Ben türkülerin arasından geçtim, onları belli ölçülerde anladım, sevdim. Bende çeşitli izler bıraktılar, müzik eğitimi verdiler.”. Merhum Nida Tüfekçi hocamız da bir halk türküsünün ortaya çıkış hikâyesini anlatırken türküde bahsedilen olayın yaşanmışlığına özellikle temas eder ve halk ozanlarının bizzat yaşadığı, gördüğü şeyleri sazıyla dertleşip dile getirdiğini söylerdi.
Ancak bu zengin türkü cevherini bugünlerde fena halde tüketmeye, eritmeye ve hor kullanmaya başladık. Çok seslendirmekten tutun da değişik orkestrasyon ve enstruman katkılarıyla türkülerimizi tanınmaz hâle getiriyoruz. Hangi köy türküsünde ozan, yaktığı bir türküyü köyün sesi güzel kadın ve erkeklerini toplayıp, kadın ve erkek seslerini “sopranolar, mezzo ve altolar şu tarafa, bas, bariton ve tenorlar da şu tarafa” diyerek kadın ve erkek seslerini ayırarak ve her birine ayrı bir anahtar ve partisyon Hayatın içinden çıkıp gelir türkü. Sıcaktır, cana yakındır. Her yürekte bir karşılığı vardır, bazıları hikmetten izler taşır, bazıları aşktan, kara sevdadan. zıp türkü söyletmiş! Ziya Gökalp'in “türküleri ve halk ezgilerini çok seslendirme” fikri, türkülerin güzelliğini, sadeliğini, samimiyetini ve etkileyiciliğini yok etmektedir, ayrıca o türküyü “yakan” halk ozanına da haksızlık ve saygısızlıktır, bu tuhaf sentezden uzak durarak türkü cevherimizi korumakta fayda var bence.
Bir de ne türkü ne de türkü değil türünden tuhaf şeyler işitiyoruz. Konservatuar kapısından girmiş ya da bir bağlama öğretmeninden biraz çalıp söylemeyi öğrenmiş, türkü yakmanın kolay bir iş olduğu düşüncesiyle veya kendini bu iş için yeterli görerek ozanlığa kalkışan şehirli türkücü tipi türedi. Besteledikleri şeyler türkü değil. Ama türkülerden esinlenilerek yazılmış şeyler. Türkü olmadıkları gibi ne oldukları da belli değil. Halk arasında tâbir, “türkü yakmak”tır. Çünkü türkü yakmak, yürekle yapılan bir iştir, bağlamayı eline alıp yapılan basit bir iş değil. Büyük şehirlerin konforunda türkü diye yazılan şeyler, “yakılan” türküler kadar samimi olabilir mi hiç?
Sözü Bedri Rahmi ile açtık, Bedri Rahmi ile kapatalım: “Ah bu türküler / Türkülerimiz /
Ana sütü gibi candan / Ana sütü gibi temiz / Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla / Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.” (…) “Ah bu türküler, köy türküleri / Ne düzeni belli, ne yazanı / Altlarında imza yok ama / İçlerinde yürek var”.
Orhan Şaik Gökyay
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir.
Türkiyem
Mustafa Yıldızdoğan
Baş koymuşum Türkiye'min yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kır atımı suladım
Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey
Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey, hey, hey, hey, hey
Irmağının akışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey, hey, hey, hey, hey
Sevdalıyım yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
Pınarlardan su doldurur Emine'm
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey, hey, hey, hey, hey
Mavi boncuk takışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm hey, hey, hey, hey, hey
Düğünüm, derneğim, halayım, barım
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm, hey, hey, hey, hey, hey
Heybelerin nakışına ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm
Ölürüm Türkiye'm hey, hey, hey, hey, hey
kapaklikuyusaimbeyli
Köyün merkezinde bulunan ve ne zaman ve kime ait olduğu tespit edilemeyen bir tarihi kuyu vardır ve halen köy halkının içme kullanma suyunu ve hayvanlarının su ihtiyacını karşıladıkları bu kuyunun ismi Kapaklıkuyu'dur. Köy ismini bu kuyudan almaktadır
ÖRF VE ADETLER
Bayramlarda Bayram namazından sonra köylü toplu olarak bayramlaşır,dargınlar barışır. Bayram dolayısıyla arife günü mezarlıklar zi
yaret edilir.
Düğünler: Cuma günü öğleden sonra düğün evine bayrak dikilerek başlatılır. Pazar günü gelin damat evine indiğinde biter. İki gün boyunca gelen konuklar ağırlanır. Düğünlerde kuru fasulye,pilav,üzüm komposto temel yemektir.Görücü usulü ile evlilik yaygındır. Yakın zamanlara kadar köyün kızları at üzerinde gelin giderlerdi. Oğlan ve kız evine seğmenler giderek yemek yaparlar, gençlerimiz düğünlerde güreşe tutuşurlar, çeşitli yarışlar düzenlenir oğlan evi tarafından birinci gelen gence koç hediye edilirdi. Ayrıca Aşık Mehmet YEŞİLYURT tarafından türküler söylenir ve köylüler eğlenirdi.
Asker Uğurlaması: Askere gidecek tertiplerin gitmeden 15 gün önce her gün ayrı bir evde verilen ziyafetlerle ve ceplerine konan harçlıklarla uğurlaması yapılır.
Yöresel Oyunlar: Oyunlar genelde düğünlerde veya uzun kış gecelerinde oynanır. Halay, Cızan, Çelikçomak, Uzun eşek
Kışın kayak ve avcılık yapılır.
TARİHÇESİ
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN’dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar. Genelde gençler Komando olarak vataniyaylasının kuzeyinde yeralan doğası oldukça temiz olan bu köyün arazileri sulandığı takdirde bu köyde yaylacılık hat safhaya ulaşacak kiraz, elma, ceviz vb. organik ürünlerin yetişme imkanı olacaktır.
YEMEKLER
Köyde içli köfte, tutmaç, tarhana çorbası, tereyağlı bulgur pilavı, bulgur çorbası, döğme, yumurta ekşilisi, mevsimine uygun bahçelerde yetiştirilen çeşitli sebzelerden yemekler, taş üzerinde ve kül içerisinde kömbe ekmeği yapılmaktadır. Ayrıca fırınlı odun sobalarında fedakar hanımlar her sabah sıcak mayalı ekmek pişirirler.
COĞRAFYA
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır. Köylülerimiz yaz mevsimi havalar ısınınca hayvanlarını otlatmak üzere; koyun, kuzu, keçi ve oğlaklarla daha yüksek Karakütük, Kırıkkavak, Yumucak, Akarca ve Sarkıdan Yaylalarına göç etmekte ve kıl çadır altında barınmaktadırlar. Köyün batısında bulunan Dıngır Dere'nin suyu Saimbeyli'nin içinden geçen dereye karışarak Akdeniz'e dökülmektedir. Kapaklıkuyu çevresinde tarihi yapı ve kale harabeleri, bostanlık denilen yerde yıkılmış yapılar, çekkeli kuyu, Kozoluğu olarak bilinen yerde de eski devirlere ait para ve gömüler, Dıngır Dere'de de eski devirlere ait gömü olduğu rivayet edilir.
İKLİM
Köyün iklimi Karasal iklim etki alanı içerisindedir.Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar yagışlı geçmektedir.
NÜFUS
2008 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonucu köyün nüfusu:466
EKONOMİ
Köyün ekonomisi tarım, orman işçiliği ve hayvancılığa dayalıdır. Tarlalarda tahıllar Nohut, mercimek yetiştirilmektedir. Hayvanlar için Fiğ ekilmektedir. "Mal Canın Yongası" olarak bilinir. Hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Köyde ortak ahıra geçilmesi uzun vadede ekonomik yönden rahatlama sağlayacaktır. Köyde hayvancılık modern teknikler yerine ata dede usulü ile yapılmaktadır. Yem fiyatlarındaki artış hayvanların beslenme maliyetlerini artırmış ve hayvancılık zati ihtiyaçların karşılanması için bir uğraşı haline gelmiştir. Zorunlu ihtiyaçlar için az sayıda hayvanın beslenmesi; bakımı, temizliği, otlatılması, barındırılması insan gücünün kullanılması, hayvanlardan elde edilen ürünlerin tüketiciye sağlıklı, düzenli, güvenli olarak ulaşmasını, pazarlanmasını zorlaştırmaktadır. Kooperatif usulü ile 50-100 sütü sağılan büyükbaş hayvanın modern tekniklerle düzenlenmiş, izinli tesislerde beslenmesi ve elde edilen ürünlerin pazarlanması köy halkını ekonomik yönden rahatlatacaktır.
Sulak alanlarda bahçelerde mevsimine uygun olarak üretilen çeşitli sebze ve meyvelerin Ayvacık, Karakuyu Köyü pazarında ve Göller yaylasında ticari olarak satışı yapılmaktadır.
MUHTARLIK
Yerleşim yerinin köy muhtarlığı seçimleri yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009 - Mehmet ÖZAKÇAOĞLU
2004 - Bekir KEKİLLİ
1999 - Rahmi YEŞİLYURT
Muhtarlık Telefonları:
GSM:0539640617
EV:0774 21 31
ALTYAPI BİLGİLERİ
Köyde, ilköğretim okulu vardır. İki sınıflı olarak 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 2'dir. Köyün içme suyu şebekesi ve elektriği vardır, ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca AVEA ve TURKCELL cep telefonu operatörleri aktiftir.
DIŞ BAĞLANTILAR
Köydeki gençlerin bir kısmı Antalya ilinde turistik amaçlı hizmet sektöründe, Adana'da vb. illerde çalışmaktadırlar.
kapaklikuyusaimbeyli
Köyün merkezinde bulunan ve ne zaman ve kime ait olduğu tespit edilemeyen bir tarihi kuyu vardır ve halen köy halkının içme kullanma suyunu ve hayvanlarının su ihtiyacını karşıladıkları bu kuyunun ismi Kapaklıkuyu'dur. Köy ismini bu kuyudan almaktadır
ÖRF VE ADETLER
Bayramlarda Bayram namazından sonra köylü toplu olarak bayramlaşır,dargınlar barışır. Bayram dolayısıyla arife günü mezarlıklar zi
yaret edilir.
Düğünler: Cuma günü öğleden sonra düğün evine bayrak dikilerek başlatılır. Pazar günü gelin damat evine indiğinde biter. İki gün boyunca gelen konuklar ağırlanır. Düğünlerde kuru fasulye,pilav,üzüm komposto temel yemektir.Görücü usulü ile evlilik yaygındır. Yakın zamanlara kadar köyün kızları at üzerinde gelin giderlerdi. Oğlan ve kız evine seğmenler giderek yemek yaparlar, gençlerimiz düğünlerde güreşe tutuşurlar, çeşitli yarışlar düzenlenir oğlan evi tarafından birinci gelen gence koç hediye edilirdi. Ayrıca Aşık Mehmet YEŞİLYURT tarafından türküler söylenir ve köylüler eğlenirdi.
Asker Uğurlaması: Askere gidecek tertiplerin gitmeden 15 gün önce her gün ayrı bir evde verilen ziyafetlerle ve ceplerine konan harçlıklarla uğurlaması yapılır.
Yöresel Oyunlar: Oyunlar genelde düğünlerde veya uzun kış gecelerinde oynanır. Halay, Cızan, Çelikçomak, Uzun eşek
Kışın kayak ve avcılık yapılır.
TARİHÇESİ
Kapaklıkuyu Köyü Türkmen köyüdür. HORASAN’dan geldikleri söylenir. Köylünün bir kısmı Osmaniye ili Kadirli Sumbas ilçesi Gaffarlı Köyünden gelerek yerleşmişlerdir. Devletine vatanına sıkı bağlı olan bu vatandaşlar güvenlik güçlerine çok saygılıdırlar. Genelde gençler Komando olarak vatani görevlerini yerine getirirler.
Saimbeyli'nin güney doğusunda, Kozan'ın Göller yaylasının kuzeyinde yeralan doğası oldukça temiz olan bu köyün su sorunu bulunmaktadır. Köyün Akarca Yaylası sınırları içinde bulunan yüksek debili mevcut kaynak suyunu; Kozanlı Akçalı Dede, siyasi baskı kurarak ve muhtarı bir takım elbiseye kandırarak köyün suyunu Kozan ilçesi Akçalıuşağı Köyüne ve Göller Yaylasına götürmüştür. Köyümüzü susuz ve haliyle ekonomik yönden geri bırakmıştır. Arazileri sulandığı takdirde bu köyde yaylacılık hat safhaya ulaşacak kiraz, elma, ceviz vb. organik ürünlerin yetişme imkanı olacaktır.
YEMEKLER
Köyde içli köfte, tutmaç, tarhana çorbası, tereyağlı bulgur pilavı, bulgur çorbası, döğme, yumurta ekşilisi, mevsimine uygun bahçelerde yetiştirilen çeşitli sebzelerden yemekler, taş üzerinde ve kül içerisinde kömbe ekmeği yapılmaktadır. Ayrıca fırınlı odun sobalarında fedakar hanımlar her sabah sıcak mayalı ekmek pişirirler.
COĞRAFYA
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır. Köylülerimiz yaz mevsimi havalar ısınınca hayvanlarını otlatmak üzere; koyun, kuzu, keçi ve oğlaklarla daha yüksek Karakütük, Kırıkkavak, Yumucak, Akarca ve Sarkıdan Yaylalarına göç etmekte ve kıl çadır altında barınmaktadırlar. Köyün batısında bulunan Dıngır Dere'nin suyu Saimbeyli'nin içinden geçen dereye karışarak Akdeniz'e dökülmektedir. Kapaklıkuyu çevresinde tarihi yapı ve kale harabeleri, bostanlık denilen yerde yıkılmış yapılar, çekkeli kuyu, Kozoluğu olarak bilinen yerde de eski devirlere ait para ve gömüler, Dıngır Dere'de de eski devirlere ait gömü olduğu rivayet edilir.
İKLİM
Köyün iklimi Karasal iklim etki alanı içerisindedir.Yazlar sıcak ve kurak kışlar soğuk ve kar yagışlı geçmektedir.
NÜFUS
2008 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonucu köyün nüfusu:466
EKONOMİ
Köyün ekonomisi tarım, orman işçiliği ve hayvancılığa dayalıdır. Tarlalarda tahıllar Nohut, mercimek yetiştirilmektedir. Hayvanlar için Fiğ ekilmektedir. "Mal Canın Yongası" olarak bilinir. Hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Köyde ortak ahıra geçilmesi uzun vadede ekonomik yönden rahatlama sağlayacaktır. Köyde hayvancılık modern teknikler yerine ata dede usulü ile yapılmaktadır. Yem fiyatlarındaki artış hayvanların beslenme maliyetlerini artırmış ve hayvancılık zati ihtiyaçların karşılanması için bir uğraşı haline gelmiştir. Zorunlu ihtiyaçlar için az sayıda hayvanın beslenmesi; bakımı, temizliği, otlatılması, barındırılması insan gücünün kullanılması, hayvanlardan elde edilen ürünlerin tüketiciye sağlıklı, düzenli, güvenli olarak ulaşmasını, pazarlanmasını zorlaştırmaktadır. Kooperatif usulü ile 50-100 sütü sağılan büyükbaş hayvanın modern tekniklerle düzenlenmiş, izinli tesislerde beslenmesi ve elde edilen ürünlerin pazarlanması köy halkını ekonomik yönden rahatlatacaktır.
Sulak alanlarda bahçelerde mevsimine uygun olarak üretilen çeşitli sebze ve meyvelerin Ayvacık, Karakuyu Köyü pazarında ve Göller yaylasında ticari olarak satışı yapılmaktadır.
MUHTARLIK
Yerleşim yerinin köy muhtarlığı seçimleri yapılmaktadır.
Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2009 - Mehmet ÖZAKÇAOĞLU
2004 - Bekir KEKİLLİ
1999 - Rahmi YEŞİLYURT
Muhtarlık Telefonları:
GSM:0539640617
EV:0774 21 31
ALTYAPI BİLGİLERİ
Köyde, ilköğretim okulu vardır. İki sınıflı olarak 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 2'dir. Köyün içme suyu şebekesi ve elektriği vardır, ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca AVEA ve TURKCELL cep telefonu operatörleri aktiftir.
DIŞ BAĞLANTILAR
Köydeki gençlerin bir kısmı Antalya ilinde turistik amaçlı hizmet sektöründe, Adana'da vb. illerde çalışmaktadırlar.
Kapaklikuyu köyünde. kuraklık ve su yokluğu had safhaya ulaşmış durumda...Fedakar köylü kardeşlerimize cenabı Allah,tan sabri cemil niyaz ediyoruz...
Ayrıca köyümüz büyükbaş,küçükbaş kümes hayvanciligi ve tavsan yetiştirmeye doğası uygun olması nedeniyle,özellikle tavsan turistik otellerde ve yurt dışında tüketilmektedir.Beslemesi ve üretmesi kolay bir hayvan....
Gelecegjn stratejik tarım ürünleri bakliyatla tarımı ile(fasulye,nohut,barbunya vb)köyümüzün arazisinin sulanmasi ve su probkeminin kısmen çözülmesi ile kapaklikuyu koyu halkının ekonomik seviyesi yükselecektir.
öğretmenlerimize yazılan bir şiir
Dünyadaki bütün kaynakların İlmin Tekniğin Fen’nin Bilimin öğreticisi Öğretmen’lerimize sonsuz şükranlarımı sunuyor hayatta olmayanlara Allah’tan Rahmet sağ olanlara Sağlık Afiyet ve Mutluluklar diliyorum ve Öğretmen’lerimize Saygılarımla İthaf ediyorum
ÖĞRETMEN’LER
Yaratanın ilk emri Oku
Atamızın Eğitimdeki verdiği Şoku
Sevginin Şefkatin yaydığı koku
Ana’dır Can’dır Öğretmen’ler
İnsanlığı ilmek ilmek dokurlar
Bizlerle beraber Mutluluğu solurlar
Bütün Çocuklarıyla huzur bulurlar
Baba’dır Kahraman’dır Öğretmen’ler
Zorluk Güçlük nedir bilmezler
Cahilliği bilgisizliği hiç sevmezler
Hiç kimseye sırrımızı vermezler
Kardeştir Sırdaş’tır Öğretmen’ler
Çoban misali kuzularını sürürler
Uygarlık yolunda bizimle beraber yürürler
Geleceği daha bu günden görürler
Dost’tur arkadaş’tır Öğretmen’ler
En kutsal vazifeyi onlar yaparlar
Sonra Eserlerine gururla bakarlar
Tüm yavrularına Altın bilezik takarlar
Emek’tir Kutsal’dır Öğretmen’ler
İlmin, Tekniğin, Fen’nin Kaynağı
Bilginin becerinin temiz Membağı
Muasır Medeniyetlere akan Irmağı
Ata’dır Atatürk’tür Öğretmen’ler
Not: Lütfen yayınlayarak
Çocuklarımıza okutturunuz Mustafa AK
05.04.2010
Kapaklıkuyu Mahallesinin çözülmeyen su probleminin 2015 yılında çözülmesi dileğiyle....
ORMAN
Orman yurdun süsüdür,
Cennet görüntüsüdür.
Namusun gibi koru,
O, vatan sevgisidir...
Kainatın ciğeri,
Bilinmeli değeri.
Ağaçlandır her yeri,
O, vatan sevgisidir...
Gezme kol kanat kırık,
Yurdum yeşile lâyık.
Son nefeste ağaç dik!
O, vatan sevgisidir...
Toprak tutar yamaçtan,
Ne olmaz ki ağaçtan?
Sakın kestirme uçtan!
O, vatan sevgisidir...
Gürgen, meşe, çam, çınar
Dalına kuşlar konar.
Ağaç dik beşer, onar,
O, vatan sevgisidir...
Çek ateşten elini,
Koru, Türkün malını!
Yakma bir tek dalını!
O, vatan sevgisidir...
Hülâsa, sev ormanı.
Beşikten mezara
Gelsin yurdun dermanı.
Yakana ver fermanı,
O, vatan sevgisidir...
Halil Şakir Taşçıoğlu
Kapaklıkuyu Köyü hizmetin en iyisine layıktır. Hizmet edenlerden Allah razı olsun...
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
Arif Nihat Asya
KAPAKLIKUYU KÖYÜ MUHTARI SEÇİLEN AĞABEYİME BAŞARILAR DİLİYORUM.
Kapaklıkuyu Köyü ve Göller Yaylası arası 15 km.Kapaklıkuyu Köyü Karakuyu,Ayvacık Köyü ve Halilbeyli Köyü'nün tam ortasında yer alır.Köy yollarının stabilize olması ulaşımı zorlaştırır.Araç lastiklerinde sürtünmeyi arttırarak ekonomik olarak ve zaman olarak kayba yol açar.Zengin doğası ve yaylası insana mutluluk verir.İnsanın doğa yoksunluğunu giderir.
Koroner yetmezliği nedeniyle 15.04.2012 günü Koroner Yoğun Bakım Servisinde Anjiyografi yapılıp stent takılan 76 yaşındaki Koreli Ahmet YEŞİLYURT ADANA Uygulama Hastanesinde tedavi görmüş olup 19.04.2012 günü taburcu olmuş ve dinlenmek üzere gittiği Ata Yurdu Saimbeyli Kapaklıkuyu Köyünde 25.04.2012 Çarşamba günü sabah hakkın rahmetine kavuşmuştur.Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.Dost ve yakınlarına Allah sabır versin...
Kapaklıkuyu, Adana ilinin Saimbeyli ilçesine bağlı bir köydür.
Köyün adının nereden geldiği ve geçmişi hakkında bilgi yoktur.
Adana iline 181 km, Saimbeyli ilçesine 42 km uzaklıktadır
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.
Köy muhtarları:
2004 -Mehmet Özakcaoğlu
Köyde, ilköğretim okulu vardır. Üç sınıflı olarak, ana sınıfı, 1-2-3 ve 4-5 olmak üzere birleştirilmiş öğretim yapılmaktadır. Öğretmen kadrosu 3'tür. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol stabilize olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca cep telefonu opatörleri aktiftir.
Kapaklıkuyu Köyünde ikamet eden 2011 Yılında 2 kez mesanede idrar torbasından ameliyat olan babam Koreli Ahmet Yeşilyurt'a sağlık esenlik ve uzun ömürler diliyorum. Ne zaman Kuzey ve Güney Kore savaş durumuna geçse askerlik anılarını komutanlarının ad soyad ve memleketlerini de belirterek uzun uzun anlatır...
Torunu Muhammet Yeşilyurt'ta ev yaptırıyormuş Allah yardımcısı olsun...
KAPAKLIKUYU KÖYÜ ZİYARETİ
KAPAKLIKUYU KÖYÜ ZİYARETİ
KAPAKLIKUYU KÖYÜ Dönemine ait bir köy yerleşmesi olarak tanımlamamıza neden olmaktadır.
İlçenin güneydoğusundaki Kapaklıkuyu Köyü’nün 650 m. güneydoğusunda karşımıza
çıkan anıtsal bir mezar (heroon) oldukça iyi bir durumda günümüze ulaşmıştır
(Resim: 11) . Mezarın içinden ve çevresinden ele geçirilen seramik Geç Roma Dönemine
aittir. Köyün 700 m. güneybatısındaki Bostanlık’ta, kare plânlı, biri günümüze ulaşabilmiş,
en az dört mezar odalı bir anıtsal mezar (heroon) daha belgelenmiştir16 (Resim:
12) . Bu mezarın içinden ve çevresinden ele geçirilen seramikler Geç Roma-Erken Bizans
Dönemine aittir. Burada ‘Bostanlık Yerleşmesi’ olarak adlandırdığımız alanda,
“Yapı I” ve çevresine dağılmış durumda mimarî taş elemanlar, rozet içinde haç motifli
ve yazıtlı bir epigrafik malzeme ve Geç Roma Dönemine ait seramikler ele geçirilmiştir.
Alandaki diğer bir yapının girişinin temel taşları hâlâ ayaktadır. Bu yapıyı, “Yapı II”
olarak adlandırdık. Yapı içinden ve çevresinde bulunan seramikler Geç Roma Dönemine
aittir. Heroon I’in hemen yakınında Kapaklıkuyu mevkiinde yanında taş dibek ve tekne
ile günümüzde de kullanılmakta olan kemerli büyük bir sarnıç belgelenmiştir. Köyün
700 m. - 1.2 km. güneybatısındaki Ören ve Kale Nekropol’ünde, çok sayıda açılmamış,
yükseklikleri yaklaşık 10 m.yi bulan yığma mezarlar ve yine üzeri tonoz örtülü açılmış
durumda mezarlar kayıt altına alınmıştır. Ören’den ele geçirilen seramikler Geç Roma-
Erken Bizans Dönemine aittir. Ayrıca ortada rozet içinde, yanlarda iki haç bulunan epigrafik
malzeme, maden cürufu ve cam parçaları da tespit edilmiştir. Bu alanın devamı
olan ancak “Kale mevkii” olarak isim değiştiren alan aynı zamanda bir yerleşme birimidir.
Burada kilise olabilecek bir yapı ve çevresinde çeşitli mimarî elemanlar, yazıtlı bir
taş blok, girişleri sağlam kalmış ve tarafımızdan ‘Büyük Yapı’ olarak adlandırılan bir
başka yapı ve hemen yanındaki su kanalı ile olasılıkla bir havuz yapısı bulunmaktadır.
Ayrıca alanda tespit edilen beş adet mezar, tonoz örtülü tiptedir. Alanda öğütme taşı,
yarısı korunmuş pişmiş toprak ağırlık ve cam parçalarının yanı sıra Geç Roma-Erken
Bizans Dönemine ait seramikler ele geçirilmiştir.
KAYANAK:K Ü LT Ü R V E T U R İ Z M B AK AN L I Ğ I
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
22.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI
TOPLANTISI
2. CİLT
Kapaklıkuyu Köyümüzden sıcakta bahçede çalışırken yorulan ve yolda Hakkın rahmetine kavuşan Recep YEŞİLYURT amcaya Yüce Allahtan rahmet,kederli ailesine başsağlığı dilerim...
'MEVLANA CELALEDDİN RUMİ' ne güzel özetlemiş... Kapaklıkuyu Köyü'nde yaşayan vatandaşlarımızın okuması dilegiyle...
Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim
Ben Hz.Muhammed'in ayağının tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim...
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız
Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir...
Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Yüz rüzgarı olmak isterdim....
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...
Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir
Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır...
Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini
Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil...
Bir katre olma, kendini deniz haline getir
Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin Beri gel, beri!
Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol..
MEVLANA CELALEDDİN RUMİ
Şu günlerde ençok ihtiyacımızın olduğu birlik beraberliği şiirde ne güzel dile getirmiş, MEVLANA
Birliğe Ulaş
Beri gel, daha beri, daha beri.
Bu yol vuruculuk nereye dek böyle?
Bu hır gür, bu savaş nereye dek?
Sen bensin işte, ben senim işte.
Ne diye bu direnme böyle, ne diye?
Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye?
Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek,
ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye?
Zengin yoksulu hor görür, ne diye?
Sağ soluna yan bakar, ne diye?
İkisi de senin elin, ikiside,
peki, kutlu ne, kutsuz ne?
Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.
başımız da tek, aklımız da tek.
Ne diye iki görür olup kalmışız
iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye?
Sen habire gevele dur bakalım,
habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de,
sonu nereye varır bunun, nereye?
Şu beş duyudan, altı yönden
varını yoğunu birliğe çek, birliğe.
Kendine gel, benlikten çık, uzak dur,
insanlara karıl, insanlara,
insanlarla bir ol.
İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz.
Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane.
Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini.
Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini.
Tertemiz can canlığını işler, canlığını.
Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini.
Ama sen canı da bir bil, bedeni de,
yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine,
hani bademler gibi, bademler gibi.
Ama hepsindeki yağ bir.
Dünyada nice diller var, nice diller,
ama hepsin de anlam bir.
Sen kapları, testileri hele bir kır,
sular nasıl bir yol tutar, gider.
Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak,
can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
Mevlana Celaleddin Rumi