Mutluluğun resmini çizen ressam...Perişan bir odada kötü bir yatakta yatan çoluk çocuk bir sürü insan ve hayvanları...Hepsi mutlu mutlu gülümsüyor...Mutluluğun bu resmi bana pek estetik gelmedi...
necip fazıl kısakürek abidin dinoyla karşılaştığı bir yerde yanına yaklaşarak sorar: - abidin neden inanmıyorsun? abidin dinonun cevabı tüyler ürpertici bir doğruluğu adeta insanlığın yüzüne çarpar: - öyle bir Allah'a inanıyorsunuz ki; eğer inanırsam hiç başımı secdeden kaldıramayacağımdan korkuyorum...çünkü Onun yüceliği bunu gerektiriyor...
Istanbul’da 1913’te dogan ve çagdas Türk resim sanatinin öncülerinden olan Abidin Dino’nun yasami çogunlukla yurt disinda geçmistir. Daha dogdugu yil ailesi Istanbul’dan ayrilarak Isviçre’nin Cenevre kentine yerlesmistir. Sanatsever bir ailenin ve çevrenin içinde büyüyen Abidin Dino’nun resme olan ilgisi erken yaslarda baslamisti. Bir süre de Fransa’da kaldiktan sonra, 1925’te ailesiyle birlikte Istanbul’a dönen Dino, Robert Kolejine girdi. Ama ders çalismaktan çik resim ve karikatür yapmaya çalisiyordu. Sonunda okulu birakti. Bu alanda kendi kendini yetistirmeye çalisiyor, karikatürler, resimler yapiyor ve bu arada edebiyatla da ilgileniyordu. Dino’nun edebiyata olan ilgisi, ressamligin yani sira daha sonra da sürdü. 1931’de artist adli dergide ilk çizgileri ve yazilari yayimlanmaya basladiginda 18 yasindaydi. Bu arada Nazim Hikmet’in siir ve oyun kitaplarina kapak desenleri çizdi. Çizgileri gelirli bir olgunluga ulasmis, ressam olarak kendini kabul ettirmisti. Ama henüz hiçbir resim akimina bagli degildi. Agabeyi sair Arif, Dino’nun yenilikçi düsüncelerinden etkileniyor, resim çalismalarini yenilik arayislari içinde sürdürüyordu. 1933’te ressam arkadaslari Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik Izer, Elif Naci ve heykeltras Zühtü Müritoglu ile birlikte “D grubu” adiyla anilacak olan toplulugun kuruculari arasinda yer aldi. Bu toplulugun baslangiçta ortak bir resim anlayisi yoktu. Ama düsünce yani agir basan resimler yapmak amacindaydilar. Batida gelisen çagdas akimlarla boy ölçüsecek bir yenilik pesindeydiler. Bu dogrultuda yaptiklari resimlerle birçok sergi açtilar.
1933’te SSCB’li yönetmen Sergay Yutkeviç Türkiye’nin kalbi Ankara adli filmi çekmek için Türkiye’ye geldiginde, Abidin Dino’nun resimlerini görerek ilgilendi. Dino’nun SSCB’de dekoratör ve ressam olarak kendi çalismalarina akitilmasini istedi. Dino bu çagriya uyarak, SSCB’ye gitti ve 3 yil orada kaldi. 1937’de Paris’e yerlesen Dino, Bir süre burada da resim çalismalari yaptiktan sonra 1939’da yurda döndü. O yillarda ressamlar arasinda, Istanbul’da yasamini güç kosullar içinde kazanan yoksul insanlara, özellikle de ekmegini denizden çikaran balikçilara karsi büyük bir ilgi baslamisti. Abidin Dino’nun da içinde bulundugu “Liman Grubu” diye de anilan “Yeniler” adinda bir topluluk 1941’de Liman çevresindeki balikçilari konu alan ve yanki uyandiran bir sergi açti. Abidin Dino ayni yil siyasal nedenlerle önce Mecitözü’ne sonra da Adana’ya sürgüne gönderildi. Sürgündeyken Adana’da Türk Sözü gazetesini yönetti. “Kel” adli bir oyun yazdi. Bu dönem resimlerinde Çukurova’nin pamuk isçilerini konu aldi. Daha sonra Istanbul’a dönen ve 1951’den sonra Paris’te yasamini sürdüren Dino zaman zaman Türkiye’ye gelerek kisisel sergiler açti. “Esrarkesler” (1931-32) , “Parmak Istifleri” (1931-32) , “Ikinci Dünya Savasi” (1952) adli dizileri gerçeklestirdi. Tek bir konu çevresinde yaptigi resimlere de belli bir ad vererek “Iskence” (1955) , “Atom Korkusu” (1955) , “Uzun Yürüyüs” (1955) , “Uzay” (1959) , “Adalar” (1964-65) , “Savas ve Baris” (1966) , “Çiplaklar” (1976) diye sergiledi. Yasar Kemalcin “Deniz Küstü” (1978) adli romanini Ilhama Bekir’in “Unuttum” (1979) ve Melih Cevdet Anday’in “Tanidik Dünya” (1984) adli siir kitaplarini resimledi. Sanatçi ayrica “Çingeneler” (1950) adli bir filmin senaryosunu yazmis, ve yönettigi “Gol” adli belgesel bir filmle yurt disinda Flaherty Ödülü’nü almistir. (1966)
Bugün bütün ağaçlar yüreğimdeydi Bütün çiçekler gözlerimde. Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu. Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı Mutluluk muydu? ..
Bugün, ne varsa hüzünden yana denize fırlattım az önce. Sanki beklermiş gibi hepsini, hop hop hoplatıverdi dalgalarında En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu Bak dedi fırlattığın hüzünlerine Onların bendeki hükmü sadece bu...
Sonra, şakalaşırcasına bir kaç tuzlu damlasını sıçratıverdi yüzüme. Gülümsedim mahcup mahcup, onun bu neşesine... Duruldu. Bir deniz yıldızı bıraktı avuçlarıma. Yoksa mutluluk bu muydu? ..
Herkes kalabalıkken, içimdeki yalnızlığı alıp gidiverdi sihirbaz martılar Bir de arkasından o bildik şen kahkahalı bağrışmalar Hiç bu kadar güzelini görmemiştim, Beyazmış meğerse beni onlarla bütünleştiren mucize Kanat çırpa çırpa Yüreğimdeki isyanları uçurdular...
Yaşamaktan aldığım tad işte buydu Yoksa mutluluk bu muydu? ..
' Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin? ' Evet... Adım İnsan... Elbette çizerim... Az önce ağaç oldum, çiçek oldum, güneş oldum, deniz oldum, martı oldum, ölümsüzleştim...
Meğerse hep yanıbaşımdaymış bu güzel resim Ben çizdim. Adı umudum'du Yoksa tüm umutlarım beni hiç terk etmeyen mutluluğum muydu? ..
* * *
Mutluluk hepimize sadece kendi çizdiğimiz resimler ve uzaklıklar kadar yakındır...
hem kitap harika hemde içindeki abidin dino resimleri..... harika dedim yaw aslında dahada güzel.... ama hangi kelime anlatırki o güzelim kitabı o güzelim resimleri....
belki sanati belki yasamayi ama belki de yasamanin ta kendisini ben onu daha yeni kesfediyorum. onu ilk mutlulugun resmi ile tanidim.kendi kendime sordum sonra yapilabilir mi boyle bir sey ve sonra resmi gordum ve anladim
Kırk yılı aşkın bir süredir yurdundan uzakta yaşamasına karşın, resminde Türkiye’nin geleneksel kültürüne olan ilgisini her zaman canlı tutmayı başarabilen Abidin Dino 7 Aralık 1993’te Paris’te öldü. 1913’te İstanbul’da doğan Abidin Dino, küçük yaşta beliren rsim sevgisinin etkisiyle Robert kolej’deki öğrenimini yarıda bırakarak, ağabeyi Arif Dino’nun da desteğiyle kendisini resim ve karikatür alanlarında yetiştirdi; yapıtlarını Babıâli’de çeşitli gazete ve dergilerde yayımlamaya başladı. 1933’te kurucularından biri olduğu D Grubu’nun ilk sergisinde yer alan desenlerini, o sırada Türkiye’de çalışmalar yapan Sovyet sinemacı Yutkeviç’in beğenerek çağrıda bulunması üzerine, 1934’te gittği Sovyetler Birliği’nde 1937’ye kadar ressam ve dekoratör olarak film çekimlerine katıldı. Bir yıl da Paris’te kalarak dönemin ünlü sanatçılarıyla ve bu arada, bir süre etkisi altında kaldığı Picasso ile ilişki kuran Abidin Dino Türkiye’ye dönüşünde, giderek yerel ve kendine özgü bir bireşime ulaştı; 1940’ta Liman Ressamları adıyla da bilinen toplumsal gerçekçi Yeniler Grubu’na katıldı. 1941’de siyasal görüşleri yüzünden İstanbul’dan uzaklaştırılan Dino, 1946’ya kadar kaldığı Güney Anadolu’da yaptığı resimlerde köy yaşamını işleme olanağı buldu; bu döneminde bir yandan da heykelle ilgilendi. 1952’de Paris’e yerleşen sanatçının İşkence, Atom Korkusu, Savaş ve Barış, Çıplaklar, Dört Kent, Dağ-Deniz gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı. Abidin Dino’nun cenazesi 16 Aralık’ta İstanbul’a getirilerek Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Abidin Dino'yu Gülten Akın'ın Seyran Destanı (1979) adlı şiir kitabındaki desenleriyle tanıdım. Şiirlerin arasındaki Anadolu insanını anlatan harika desenler beni çok etkilemişti.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? işin kolayına kaçmadan ama gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil ne de ak örtüde elmaların ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? 1961 yazı ortalarındaki Küba'nın resmini yapabilir misin? Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad? nazım
Varsa şu mutluluğun resmini kopyala yapıştır yapabilir misiniz? Görmek istiyorum.
onemli bir ressam.
canim nazim´in canim dostlarindan,bu bile yeter,üstelik bana kalirsa,mutlulugun resminide en güzel cizenlerden,ölene kadar cizmis harika bi ressam...
sadece iki kelime: iyi ressam (daha nediyim? ?)
Picasso’ya seramiği öğrettiği söylenen efsane..
ressam oldugunu biliyorum..
Mutluluğun resmini çizen ressam...Perişan bir odada kötü bir yatakta yatan çoluk çocuk bir sürü insan ve hayvanları...Hepsi mutlu mutlu gülümsüyor...Mutluluğun bu resmi bana pek estetik gelmedi...
necip fazıl kısakürek abidin dinoyla karşılaştığı bir yerde yanına yaklaşarak sorar:
- abidin neden inanmıyorsun?
abidin dinonun cevabı tüyler ürpertici bir doğruluğu adeta insanlığın yüzüne çarpar:
- öyle bir Allah'a inanıyorsunuz ki; eğer inanırsam hiç başımı secdeden kaldıramayacağımdan korkuyorum...çünkü Onun yüceliği bunu gerektiriyor...
O, mutluluğun resmini çizdi.. acıyı ötelere bıraktı..
adanadaki uyduruk bir parka ismi verilmiş zatı muhterem...
Istanbul’da 1913’te dogan ve çagdas Türk resim sanatinin öncülerinden olan Abidin Dino’nun yasami çogunlukla yurt disinda geçmistir. Daha dogdugu yil ailesi Istanbul’dan ayrilarak Isviçre’nin Cenevre kentine yerlesmistir. Sanatsever bir ailenin ve çevrenin içinde büyüyen Abidin Dino’nun resme olan ilgisi erken yaslarda baslamisti. Bir süre de Fransa’da kaldiktan sonra, 1925’te ailesiyle birlikte Istanbul’a dönen Dino, Robert Kolejine girdi. Ama ders çalismaktan çik resim ve karikatür yapmaya çalisiyordu. Sonunda okulu birakti. Bu alanda kendi kendini yetistirmeye çalisiyor, karikatürler, resimler yapiyor ve bu arada edebiyatla da ilgileniyordu. Dino’nun edebiyata olan ilgisi, ressamligin yani sira daha sonra da sürdü. 1931’de artist adli dergide ilk çizgileri ve yazilari yayimlanmaya basladiginda 18 yasindaydi. Bu arada Nazim Hikmet’in siir ve oyun kitaplarina kapak desenleri çizdi. Çizgileri gelirli bir olgunluga ulasmis, ressam olarak kendini kabul ettirmisti. Ama henüz hiçbir resim akimina bagli degildi. Agabeyi sair Arif, Dino’nun yenilikçi düsüncelerinden etkileniyor, resim çalismalarini yenilik arayislari içinde sürdürüyordu. 1933’te ressam arkadaslari Nurullah Berk, Cemal Tollu, Zeki Faik Izer, Elif Naci ve heykeltras Zühtü Müritoglu ile birlikte “D grubu” adiyla anilacak olan toplulugun kuruculari arasinda yer aldi. Bu toplulugun baslangiçta ortak bir resim anlayisi yoktu. Ama düsünce yani agir basan resimler yapmak amacindaydilar. Batida gelisen çagdas akimlarla boy ölçüsecek bir yenilik pesindeydiler. Bu dogrultuda yaptiklari resimlerle birçok sergi açtilar.
1933’te SSCB’li yönetmen Sergay Yutkeviç Türkiye’nin kalbi Ankara adli filmi çekmek için Türkiye’ye geldiginde, Abidin Dino’nun resimlerini görerek ilgilendi. Dino’nun SSCB’de dekoratör ve ressam olarak kendi çalismalarina akitilmasini istedi. Dino bu çagriya uyarak, SSCB’ye gitti ve 3 yil orada kaldi. 1937’de Paris’e yerlesen Dino, Bir süre burada da resim çalismalari yaptiktan sonra 1939’da yurda döndü. O yillarda ressamlar arasinda, Istanbul’da yasamini güç kosullar içinde kazanan yoksul insanlara, özellikle de ekmegini denizden çikaran balikçilara karsi büyük bir ilgi baslamisti. Abidin Dino’nun da içinde bulundugu “Liman Grubu” diye de anilan “Yeniler” adinda bir topluluk 1941’de Liman çevresindeki balikçilari konu alan ve yanki uyandiran bir sergi açti. Abidin Dino ayni yil siyasal nedenlerle önce Mecitözü’ne sonra da Adana’ya sürgüne gönderildi. Sürgündeyken Adana’da Türk Sözü gazetesini yönetti. “Kel” adli bir oyun yazdi. Bu dönem resimlerinde Çukurova’nin pamuk isçilerini konu aldi. Daha sonra Istanbul’a dönen ve 1951’den sonra Paris’te yasamini sürdüren Dino zaman zaman Türkiye’ye gelerek kisisel sergiler açti. “Esrarkesler” (1931-32) , “Parmak Istifleri” (1931-32) , “Ikinci Dünya Savasi” (1952) adli dizileri gerçeklestirdi. Tek bir konu çevresinde yaptigi resimlere de belli bir ad vererek “Iskence” (1955) , “Atom Korkusu” (1955) , “Uzun Yürüyüs” (1955) , “Uzay” (1959) , “Adalar” (1964-65) , “Savas ve Baris” (1966) , “Çiplaklar” (1976) diye sergiledi. Yasar Kemalcin “Deniz Küstü” (1978) adli romanini Ilhama Bekir’in “Unuttum” (1979) ve Melih Cevdet Anday’in “Tanidik Dünya” (1984) adli siir kitaplarini resimledi. Sanatçi ayrica “Çingeneler” (1950) adli bir filmin senaryosunu yazmis, ve yönettigi “Gol” adli belgesel bir filmle yurt disinda Flaherty Ödülü’nü almistir. (1966)
döner kebap dönmez olsun.
a.d.
Mutluluğun Resmi...
Bugün bütün ağaçlar yüreğimdeydi
Bütün çiçekler gözlerimde.
Güneş, ışıklarını dudaklarıma kondurmuştu.
Neydi kanımı kaynatan bu güzelliğin adı
Mutluluk muydu? ..
Bugün,
ne varsa hüzünden yana
denize fırlattım az önce.
Sanki beklermiş gibi hepsini,
hop hop hoplatıverdi dalgalarında
En güzel maviliğiyle oynaşıp durdu
Bak dedi fırlattığın hüzünlerine
Onların bendeki hükmü sadece bu...
Sonra,
şakalaşırcasına bir kaç tuzlu damlasını
sıçratıverdi yüzüme.
Gülümsedim mahcup mahcup,
onun bu neşesine...
Duruldu.
Bir deniz yıldızı bıraktı avuçlarıma.
Yoksa mutluluk bu muydu? ..
Herkes kalabalıkken,
içimdeki yalnızlığı alıp gidiverdi
sihirbaz martılar
Bir de arkasından o bildik
şen kahkahalı bağrışmalar
Hiç bu kadar güzelini görmemiştim,
Beyazmış meğerse
beni onlarla bütünleştiren mucize
Kanat çırpa çırpa
Yüreğimdeki isyanları uçurdular...
Yaşamaktan aldığım tad işte buydu
Yoksa mutluluk bu muydu? ..
' Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin? '
Evet...
Adım İnsan...
Elbette çizerim...
Az önce
ağaç oldum,
çiçek oldum,
güneş oldum,
deniz oldum,
martı oldum,
ölümsüzleştim...
Meğerse hep yanıbaşımdaymış
bu güzel resim
Ben çizdim. Adı umudum'du
Yoksa tüm umutlarım
beni hiç terk etmeyen
mutluluğum muydu? ..
* * *
Mutluluk
hepimize
sadece
kendi çizdiğimiz resimler
ve uzaklıklar kadar
yakındır...
Nedret Türer
hala çizememissin abidin mutlulugun resmini::::=))
'Sen mutlulugun resmini yapabilir misin, Abidin',
Nazım söylemiş söyleyeceğini.....
yaşar kemal... ağrıdağı efsanesi.....
hem kitap harika hemde içindeki abidin dino resimleri..... harika dedim yaw aslında dahada güzel.... ama hangi kelime anlatırki o güzelim kitabı o güzelim resimleri....
eğitim bilim hocasının bahsetip durduğu ne olduğunu bilmediğim vatandaş
ressam
sonunda mutluluğun resmini yaptı...
türk resim sanatına büyük katkıları bulunmuş bir ressam. ama ben beğenmiyorum...
eger nazımın o çok sevdigim şiiri olmasaydı belki adını kırk yılda bir duyacaktık,
belki sanati belki yasamayi ama belki de yasamanin ta kendisini ben onu daha yeni kesfediyorum. onu ilk mutlulugun resmi ile tanidim.kendi kendime sordum sonra yapilabilir mi boyle bir sey ve sonra resmi gordum ve anladim
sanat öğrencisi olmama rağmen bana hep taş devri adlı çizgi filmi hatırlatır hani orda dino sevimli bi dinozor fred'in sadık dostu
Gülümserim resimlerine baktıkça...
Kırk yılı aşkın bir süredir yurdundan uzakta yaşamasına karşın, resminde Türkiye’nin geleneksel kültürüne olan ilgisini her zaman canlı tutmayı başarabilen Abidin Dino 7 Aralık 1993’te Paris’te öldü.
1913’te İstanbul’da doğan Abidin Dino, küçük yaşta beliren rsim sevgisinin etkisiyle Robert kolej’deki öğrenimini yarıda bırakarak, ağabeyi Arif Dino’nun da desteğiyle kendisini resim ve karikatür alanlarında yetiştirdi; yapıtlarını Babıâli’de çeşitli gazete ve dergilerde yayımlamaya başladı. 1933’te kurucularından biri olduğu D Grubu’nun ilk sergisinde yer alan desenlerini, o sırada Türkiye’de çalışmalar yapan Sovyet sinemacı Yutkeviç’in beğenerek çağrıda bulunması üzerine, 1934’te gittği Sovyetler Birliği’nde 1937’ye kadar ressam ve dekoratör olarak film çekimlerine katıldı. Bir yıl da Paris’te kalarak dönemin ünlü sanatçılarıyla ve bu arada, bir süre etkisi altında kaldığı Picasso ile ilişki kuran Abidin Dino Türkiye’ye dönüşünde, giderek yerel ve kendine özgü bir bireşime ulaştı; 1940’ta Liman Ressamları adıyla da bilinen toplumsal gerçekçi Yeniler Grubu’na katıldı. 1941’de siyasal görüşleri yüzünden İstanbul’dan uzaklaştırılan Dino, 1946’ya kadar kaldığı Güney Anadolu’da yaptığı resimlerde köy yaşamını işleme olanağı buldu; bu döneminde bir yandan da heykelle ilgilendi. 1952’de Paris’e yerleşen sanatçının İşkence, Atom Korkusu, Savaş ve Barış, Çıplaklar, Dört Kent, Dağ-Deniz gibi birçok yapıtı çeşitli galeri, müze ve koleksiyonlarda yer aldı. Abidin Dino’nun cenazesi 16 Aralık’ta İstanbul’a getirilerek Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Ağrı Dağı Efsanesi
Abidin Dino'yu Gülten Akın'ın Seyran Destanı (1979) adlı şiir kitabındaki desenleriyle tanıdım. Şiirlerin arasındaki Anadolu insanını anlatan harika desenler beni çok etkilemişti.
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarındaki Küba'nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
nazım
Türkiyede, sayili büyük sanatcilardan önde geleni...
bana mutluğun resmini yapablir misin abidin? isimli nasım hikmet şiirine konu olan şair...