Çok derin bir abi asalayla mücadele etmiş sanki ordumuzdan daha güçlüymüş bir kahraman gibi gösterilen öğrenci vede emekçi katili aynı zamanda gençliği zehirleyen uyuşturucu kaçakcısı milliyetçi olduğu söylenen ama milliyetinden yıllarca kaymak yiyen bir derinci daha sonra kullanıp atılan bir tuvalet kağıdı hakkettiğinden daha kolay can vermiştir ölümler acıdır ama faydalı ölümlerde vardır
türkiyede zavallı bir şekilde kucağındada metresiyle ölmesi çok kötü oldu. ama sayın eşi ve çocuklarınıda kutlamak lazım bu geniş davranışlarından ötürü. fazlaca dindar naçizane milliyetci pilav üstü vatansever. uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı.katil. vs. vs. buda yazmakla bitmiyorki kardeşim herifin yediği herzeler. bu kadar üstün vasfına rağmen ailesi kucak açtı ya herife pes yani.! ! ! kendisini nefretle anıyoruz. mekanı cehennemin dibi olur umarım.
MİT’in eski İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş, günlerdir TV’leri dolaşıp konuşuyor. Konuştukça, Derin Devlet’in gerçek yüzünü daha net görmeye başladık. Artık kimseler kalkıp “Türkiye hukuk devletidir” demesin. MİT’in eski İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş’i günlerdir dinliyoruz. Eskiden de tanıdığım, kibar bir insandır. 1986’da emekli olduktan sonra, (90’larına yaklaşıyor) uzun süre sessiz kaldı. Şu sıralarda bir kitap hazırlığı içinde. Belki bundan dolayı olabilir, aniden TV’lere çıkar oldu. Çıkmasıyla birlikte de öyle şeyler anlattı ki, geçmiş yıllarda Derin Devlet’in ne olduğu, Devlet bürokrasisinin nasıl bir iklim yarattığı çok daha iyi anlaşıldı.
Gündeş’in anlattıklarından, 1960-2000 döneminde yapılanların veya söylenenlerin doğru olduğu ortaya çıktı.
Yani, Devlet kurumları başa çıkamadığı durumlarda mafya’dan da adam kiralarmış, dışardan katil tutarmış ve “vatan uğruna “ kurşun sıktırırmış.
MİT’in eski dönemlerinde hakim olan mantığı Gündeş çok iyi anlattı. “Alaattin’in yanaklarından öperek”, ona selamlar göndererek, bu Teşkilat’ın eskiden nasıl döküldüğünü gösterdi. MİT adına, Gündeş’in söylediklerine üzüldüm. Bu Teşkilat’ın, sadece bugünü değil, geçmişini de daha düzgün sananlardan biriyim. Meğer, diğer güvenlik kurumlarından farklı değillermiş.
Artık tartışmaya gerek yok.
Devlet Güvenlik Birimleri işlerine geldiği zaman, dışardan insanlar kullanıyor, gerektiğinde teşvik ediyor, hiç değilse göz yumuyor.
İşte bazı emekli subaylarımızın anıları, TV’lerdeki açıklamaları, eski polis veya yargı mensuplarının anlattıkları, işte Gündeş’in dedikleri.
Sonra, Ogün Samast’a polis ve jandarmada yapılan muameleyi de buna ekleyin, ne yapılmak istendiğini anlarsınız.
ASALAYI, ASIL DURDURAN BAŞKASIYDI
Yazıyı bitirmeden bir son nokta:
Asala’yı Çatlı ve Çakıcı gibi tipler bitirmediler. Boş yere övünüyorlar. Asala’yı 1983’deki Paris- Orly Havaalanına yaptıkları baskın bitirdi. Asala’ya para yardımı yapan Fransız ve Amerikalı Ermeniler, baskından rahatsız olunca, musluğu kapattılar ve olay bitti. Bu konuda rol almış Fransız yetkililer anlattığı için biliyorum. Musluğun kapanmasında asıl rol oynayanlar da, MİT ve Dışişleri Bakanlıklarıydı. Yoksa ASALA bizim kabadayılardan korktuğu için pes etmedi. Cinayetlerini abarttıklarından dolayı durduruldular.
BİZ YAPMAZSAK, RTÜK YAPACAK
Tüm ilişkiler aynıdır. Eğer bizler belirli kurallara uymazsak, eninde sonunda birileri çıkar ve bizim yerimize kurallar koyar, bizi bu kurallara uymaya zorlar.
Örnek mi istersiniz? Kendimizden vereyim.
Türkiye ekonomik kurallara uymaz, har vurup harman savurur veya bütçesindeki delikleri kapatmazsa, Uluslararası Para Fonu gelir ve size reçete yazar.
Türkiye İnsan Haklarında kurallara uymazsa, Avrupa Birliği veya Avrupa İnsan Hakları mahkemesi hemen cezasını keser.
Aynı durum, RTÜK ile Ana Haber Bültenleri arasında da yaşanıyor. Bazı Ana Haber Bültenleri çok şikayet ediliyor. RTÜK, ayaklanmış durumda. Eğer bazı Ana Haber Bültenleri kendi içlerinde önlem almazlarsa, anlaşılan RTÜK sopası işlemeye başlayacak.
Siz yapmazsanız, birileri çıkıp sizin yerinize önlem alıyor... Buna gerek var mı?
SUNA VE İNAN KIRAÇ VAKFININ HARİKASI...
Suna ve İnan Kıraç Vakfı, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü müthiş bir eser hazırlamış. Sayfalarını çevirdikçe gözlerim büyüdü.
19. yüzyıl ortalarından başlıyor ve 20. yüzyıla kadarki dönemde Rumeli yakasının fotoğrafları sergileniyor. İki ciltlik çalışma, Ahmet Abut’a ait resimlerinden oluşuyor. Karaköy’den Kireçburnu’na kadar, tadına doyum olmaz bir yolculuk yapıyorsunuz.
Bu resimlere baktıktan sonra, aynı bölgeyi tekrar dolaştım. Emin olun, gözlerim yaşardı. O canım bölgeyi nasıl mahvetmişiz daha açık şekilde gördüm.
Suna ve İnan Kıraç’a teşekkürler.
ÖLÜLERİMİZE KARŞI NEDEN SAYGISIZIZ (!)
Uzun süredir yazmak sitiyordum, ancak bir türlü elim varmıyordu. Geçenlerde Oktay Ekşi’nin aynı konuya değindiğini görünce, artık dayanamadım. O da feryat ediyordu. Ölülerimize karşı nasıl hoyratça davrandığımızı anlatıyor ve hıristiyanlarla bizlerin arasındaki farka dikkat çekiyordu.
Ne kadar doğru...
Cenaze merasiminden başlayalım...
Canımız kadar sevdiğimiz yakınımız anne, baba veya çocuğumuzun, portakal sandığından beter bir tabuta konmasını içimiz burkularak seyrederiz.
Neden?
Hristiyanlar pırıl pırıl maundan yapılmış tabutu tercih ederken, biz neden böylesine hoyratça davranırız?
Sonra, sırada cami avlularında yaşanan eziyet başlar. Hele kaybedilen kişi bir de tanınmış kişiyse, yandık demektir. Kameralar, fotoğrafçılar ve gazeteciler kendilerine özel bir yer gösterilmediğinden dolayı üst üste çıkarlar. İnsanları ezerek çekim yaparlar. Kimse sıraya girmek istemediğinden dolayı, aileye ulaşmak için bir başka itiş kakış yaşanır... Bağırarak cep telefonuyla konuşanlarımız, fosur fosur sigara içenlerimiz ve koktely partideymiş gibi “Ooo sevgili dostum nasılsın” diyerek, cenazeyi bir buluşma ortamına dönüştürenlerimiz...Çelenk yerine, bağış almak için sıralanan dernekçilerin “abi bir de bizden al” çığlıkları...
Mezarlık faslı daha da beter.
Mezarlıklarımız öylesine düzensiz, öylesine üst üstedir ki, yakınınızın mezarına varabilmek için her defasında bir kaç başka mezarın üstüne basıp geçmek zorunda kalırsınız. Hele yeni açılan mezarın etrafındaki diğer mezarlar, genelde darmadağın edilirler. Orası bir savaş alanına döner.
Bütün bu karmaşa sırasında, mezara su döktüğü için para isteyen dilenci kılıklı çocuklardan, çiçek taşıdığından dolayı bahşiş peşinde koşan ve ne oldukları anlaşılmayan mafya kılıklı adamlara kadar bir sürü insanla uğraşırsınız.
Ne üzüntünüzü, ne de acınızı paylaşabilirsiniz.
Kelimenin tam anlamıyla içler acısıdır.
Perişanlık, hoyratlık ve saygısızlık dolu bir törenden ayrıldığınızda hep yanı soruyu sorarsiniz: “Neden? Neden bizler böyleyiz? ”.
çok dindar ailesine düşkün,vatanını severmiş.camide uyuşturucu satan ender insanlardan...mezhebi çok geniş belkide, anlamak lazım tabi..metresinin kucağında ölüme giden ii bir eş ve ii bir baba..ve vatanını okadar çok seviyorduki bir kuruş vergi ödemedi..e tabi öldürdüğü kişilere fatura kesmiyordu bu devlet..
Bizzat kendisi DERİN Devlet adamıdır.Ülkemizde 80lerden sonra faaliyetlerini artıran ermeni terör örgütlerinin kurmuş olduğu asala örgütünü biteren bu adamdır.Helal olsun.Alllah razı olsun.devlet için millet için huzur için çalışmıştır.vede bitirmiştir bu örgütü..
yerel escobar...............vatanı sevdikçe soyar soydukça severler..........................çok severler çooookk......küpleri dolar ama yine doymazlar..................devlet pis işlerini sana bana yaptıracak hali yokya,.gidiyo en pislige batmış en gözü kararmış en kafası calışmayan adamları bulup veriyo eline silahı veriyo parayı sürüyo tarlaya.......................çatlı-yeşil gibiler vatanları için degil keseleri için hizmet verirler.................çünkü yaptıkları katliamları sermaye için yaptıklarından haberdarlar..........ama ne önemi varki...nasılsa çorba saglam................aydınlar her daim gelişmeden yana oldugu ilk katledilenler onlardır...........neden..........çünkü sistem için tehlike arz ederler....o yüzden böyle tipler aydınlıgın düşmanıdır...........dracula gibi gece avlanırlar kan emerler...................hemde bu halkın kanını...............
Ümit'in Mehmet Ali Yaprak, Asgar Smıtko ve Lazım Esmaelı gibi kişilerle ilgili de bilgi topladığını söyleyen Eymür, 'MİT ile Emniyet arasında çekişme yoktur ama laf taşınırsa bu sorun olur' diye konuştu. Mehmet Eymür, Abdulah Çatlı'nın Nuri Gündeş tarafından 1984 yılında kullanıldığını, onun da uyuşturucu trafiğinde yer aldığını, fakat bu konudaki girişimlerinin de engellendiğini açıkladı. Davanın gıyabi tutuklu sanığı Haluk Kırcı'nın da Çatlı'nın ekibinde bulunduğunu belirten Eymür, firari sanığın Siverek'te olabileceği yönünde bilgi aldıklarını da vurguladı. Eymür'den sonra söz alan Öz, iddiaları reddederek Eymür'ün de kendisini tanıdığını iddia etti. Sanıklar ve avukatları 'Devletin ilişkilerini açıklıyor' diyerek Eymür'e tepki gösterdi. Mahkeme, Eymür'ün ifadelerinin dayanağı olan belgelerin ve Susurluk Raporu'nun tekrar istenmesine karar verip duruşmayı erteledi.
Ümit'in Mehmet Ali Yaprak, Asgar Smıtko ve Lazım Esmaelı gibi kişilerle ilgili de bilgi topladığını söyleyen Eymür, 'MİT ile Emniyet arasında çekişme yoktur ama laf taşınırsa bu sorun olur' diye konuştu. Mehmet Eymür, Abdulah Çatlı'nın Nuri Gündeş tarafından 1984 yılında kullanıldığını, onun da uyuşturucu trafiğinde yer aldığını, fakat bu konudaki girişimlerinin de engellendiğini açıkladı. Davanın gıyabi tutuklu sanığı Haluk Kırcı'nın da Çatlı'nın ekibinde bulunduğunu belirten Eymür, firari sanığın Siverek'te olabileceği yönünde bilgi aldıklarını da vurguladı. Eymür'den sonra söz alan Öz, iddiaları reddederek Eymür'ün de kendisini tanıdığını iddia etti. Sanıklar ve avukatları 'Devletin ilişkilerini açıklıyor' diyerek Eymür'e tepki gösterdi. Mahkeme, Eymür'ün ifadelerinin dayanağı olan belgelerin ve Susurluk Raporu'nun tekrar istenmesine karar verip duruşmayı erteledi.
reis gerçekten reis tek kelimeyle başka ne denilebilinirki... böyle vatan evlatları artık yetişmiyor.. ama devletin kullan-at politikasına maruz kaldı... interpolde kırmızı bültenle aranırken meclise alkışlar arasında giriyordu... devlet onu içeride komunistlere rus köpeklerine karşı dışarıda ise asalaya karşı kullandı...verdiği önemli istihbaratlar sayesinde birçok asala militanı yakalandı... ne derler aslanı aç bırakırsan sahibini yer diye...devlet onunla işi bitince senin rolün bitti artık kenara çekil dedi o çekilmedi mafya oldu ama günümüz mafyaları gibi mazlumu ezmedi pis işler yapmadı...ardından devlet önüne geçemeyince susurlukta susturdu onu...
Abdullah ÇATLI,Allah rahmet eylesin,nur içinde yatsın.devleti için çalışmış,dışarıdaki elçilerimizi katliam eden şerefsizleri yuvalarında basıp çökertmiştir.ama derler ki bu adam mafyadır.doğrudur mafyaydı.eee arkadaşlar aslanı aç bırakırsan sahibini yer.Abdullah Çatlı da aslandı.kendisine her yönüyle hak veriyorum..
devlet adamıdır
Çok derin bir abi asalayla mücadele etmiş sanki ordumuzdan daha güçlüymüş bir kahraman gibi gösterilen öğrenci vede emekçi katili aynı zamanda gençliği zehirleyen uyuşturucu kaçakcısı milliyetçi olduğu söylenen ama milliyetinden yıllarca kaymak yiyen bir derinci daha sonra kullanıp atılan bir tuvalet kağıdı hakkettiğinden daha kolay can vermiştir ölümler acıdır ama faydalı ölümlerde vardır
ha bide
REİS ti kendileri.
türkiyede zavallı bir şekilde kucağındada metresiyle ölmesi çok kötü oldu. ama sayın eşi ve çocuklarınıda kutlamak lazım bu geniş davranışlarından ötürü. fazlaca dindar naçizane milliyetci pilav üstü vatansever. uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısı.katil. vs. vs. buda yazmakla bitmiyorki kardeşim herifin yediği herzeler. bu kadar üstün vasfına rağmen ailesi kucak açtı ya herife pes yani.! ! !
kendisini nefretle anıyoruz.
mekanı cehennemin dibi olur umarım.
dewlet tarafından kullanılmış bi zawallı.....
Mehmet Ali BİRAND
[email protected]
Nuri Gündeş’e teşekkür ederiz
MİT’in eski İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş, günlerdir TV’leri dolaşıp konuşuyor. Konuştukça, Derin Devlet’in gerçek yüzünü daha net görmeye başladık. Artık kimseler kalkıp “Türkiye hukuk devletidir” demesin.
MİT’in eski İstanbul Bölge Müdürü Nuri Gündeş’i günlerdir dinliyoruz. Eskiden de tanıdığım, kibar bir insandır. 1986’da emekli olduktan sonra, (90’larına yaklaşıyor) uzun süre sessiz kaldı. Şu sıralarda bir kitap hazırlığı içinde. Belki bundan dolayı olabilir, aniden TV’lere çıkar oldu. Çıkmasıyla birlikte de öyle şeyler anlattı ki, geçmiş yıllarda Derin Devlet’in ne olduğu, Devlet bürokrasisinin nasıl bir iklim yarattığı çok daha iyi anlaşıldı.
Gündeş’in anlattıklarından, 1960-2000 döneminde yapılanların veya söylenenlerin doğru olduğu ortaya çıktı.
Yani, Devlet kurumları başa çıkamadığı durumlarda mafya’dan da adam kiralarmış, dışardan katil tutarmış ve “vatan uğruna “ kurşun sıktırırmış.
MİT’in eski dönemlerinde hakim olan mantığı Gündeş çok iyi anlattı. “Alaattin’in yanaklarından öperek”, ona selamlar göndererek, bu Teşkilat’ın eskiden nasıl döküldüğünü gösterdi. MİT adına, Gündeş’in söylediklerine üzüldüm. Bu Teşkilat’ın, sadece bugünü değil, geçmişini de daha düzgün sananlardan biriyim. Meğer, diğer güvenlik kurumlarından farklı değillermiş.
Artık tartışmaya gerek yok.
Devlet Güvenlik Birimleri işlerine geldiği zaman, dışardan insanlar kullanıyor, gerektiğinde teşvik ediyor, hiç değilse göz yumuyor.
İşte bazı emekli subaylarımızın anıları, TV’lerdeki açıklamaları, eski polis veya yargı mensuplarının anlattıkları, işte Gündeş’in dedikleri.
Sonra, Ogün Samast’a polis ve jandarmada yapılan muameleyi de buna ekleyin, ne yapılmak istendiğini anlarsınız.
ASALAYI, ASIL DURDURAN BAŞKASIYDI
Yazıyı bitirmeden bir son nokta:
Asala’yı Çatlı ve Çakıcı gibi tipler bitirmediler. Boş yere övünüyorlar. Asala’yı 1983’deki Paris- Orly Havaalanına yaptıkları baskın bitirdi. Asala’ya para yardımı yapan Fransız ve Amerikalı Ermeniler, baskından rahatsız olunca, musluğu kapattılar ve olay bitti. Bu konuda rol almış Fransız yetkililer anlattığı için biliyorum. Musluğun kapanmasında asıl rol oynayanlar da, MİT ve Dışişleri Bakanlıklarıydı. Yoksa ASALA bizim kabadayılardan korktuğu için pes etmedi. Cinayetlerini abarttıklarından dolayı durduruldular.
BİZ YAPMAZSAK, RTÜK YAPACAK
Tüm ilişkiler aynıdır. Eğer bizler belirli kurallara uymazsak, eninde sonunda birileri çıkar ve bizim yerimize kurallar koyar, bizi bu kurallara uymaya zorlar.
Örnek mi istersiniz? Kendimizden vereyim.
Türkiye ekonomik kurallara uymaz, har vurup harman savurur veya bütçesindeki delikleri kapatmazsa, Uluslararası Para Fonu gelir ve size reçete yazar.
Türkiye İnsan Haklarında kurallara uymazsa, Avrupa Birliği veya Avrupa İnsan Hakları mahkemesi hemen cezasını keser.
Aynı durum, RTÜK ile Ana Haber Bültenleri arasında da yaşanıyor. Bazı Ana Haber Bültenleri çok şikayet ediliyor. RTÜK, ayaklanmış durumda. Eğer bazı Ana Haber Bültenleri kendi içlerinde önlem almazlarsa, anlaşılan RTÜK sopası işlemeye başlayacak.
Siz yapmazsanız, birileri çıkıp sizin yerinize önlem alıyor... Buna gerek var mı?
SUNA VE İNAN KIRAÇ VAKFININ HARİKASI...
Suna ve İnan Kıraç Vakfı, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü müthiş bir eser hazırlamış. Sayfalarını çevirdikçe gözlerim büyüdü.
19. yüzyıl ortalarından başlıyor ve 20. yüzyıla kadarki dönemde Rumeli yakasının fotoğrafları sergileniyor. İki ciltlik çalışma, Ahmet Abut’a ait resimlerinden oluşuyor. Karaköy’den Kireçburnu’na kadar, tadına doyum olmaz bir yolculuk yapıyorsunuz.
Bu resimlere baktıktan sonra, aynı bölgeyi tekrar dolaştım. Emin olun, gözlerim yaşardı. O canım bölgeyi nasıl mahvetmişiz daha açık şekilde gördüm.
Suna ve İnan Kıraç’a teşekkürler.
ÖLÜLERİMİZE KARŞI NEDEN SAYGISIZIZ (!)
Uzun süredir yazmak sitiyordum, ancak bir türlü elim varmıyordu. Geçenlerde Oktay Ekşi’nin aynı konuya değindiğini görünce, artık dayanamadım. O da feryat ediyordu. Ölülerimize karşı nasıl hoyratça davrandığımızı anlatıyor ve hıristiyanlarla bizlerin arasındaki farka dikkat çekiyordu.
Ne kadar doğru...
Cenaze merasiminden başlayalım...
Canımız kadar sevdiğimiz yakınımız anne, baba veya çocuğumuzun, portakal sandığından beter bir tabuta konmasını içimiz burkularak seyrederiz.
Neden?
Hristiyanlar pırıl pırıl maundan yapılmış tabutu tercih ederken, biz neden böylesine hoyratça davranırız?
Sonra, sırada cami avlularında yaşanan eziyet başlar. Hele kaybedilen kişi bir de tanınmış kişiyse, yandık demektir. Kameralar, fotoğrafçılar ve gazeteciler kendilerine özel bir yer gösterilmediğinden dolayı üst üste çıkarlar. İnsanları ezerek çekim yaparlar. Kimse sıraya girmek istemediğinden dolayı, aileye ulaşmak için bir başka itiş kakış yaşanır... Bağırarak cep telefonuyla konuşanlarımız, fosur fosur sigara içenlerimiz ve koktely partideymiş gibi “Ooo sevgili dostum nasılsın” diyerek, cenazeyi bir buluşma ortamına dönüştürenlerimiz...Çelenk yerine, bağış almak için sıralanan dernekçilerin “abi bir de bizden al” çığlıkları...
Mezarlık faslı daha da beter.
Mezarlıklarımız öylesine düzensiz, öylesine üst üstedir ki, yakınınızın mezarına varabilmek için her defasında bir kaç başka mezarın üstüne basıp geçmek zorunda kalırsınız. Hele yeni açılan mezarın etrafındaki diğer mezarlar, genelde darmadağın edilirler. Orası bir savaş alanına döner.
Bütün bu karmaşa sırasında, mezara su döktüğü için para isteyen dilenci kılıklı çocuklardan, çiçek taşıdığından dolayı bahşiş peşinde koşan ve ne oldukları anlaşılmayan mafya kılıklı adamlara kadar bir sürü insanla uğraşırsınız.
Ne üzüntünüzü, ne de acınızı paylaşabilirsiniz.
Kelimenin tam anlamıyla içler acısıdır.
Perişanlık, hoyratlık ve saygısızlık dolu bir törenden ayrıldığınızda hep yanı soruyu sorarsiniz: “Neden? Neden bizler böyleyiz? ”.
çok dindar ailesine düşkün,vatanını severmiş.camide uyuşturucu satan ender insanlardan...mezhebi çok geniş belkide, anlamak lazım tabi..metresinin kucağında ölüme giden ii bir eş ve ii bir baba..ve vatanını okadar çok seviyorduki bir kuruş vergi ödemedi..e tabi öldürdüğü kişilere fatura kesmiyordu bu devlet..
derin devletin bir elemani.gene derin isler uzerineyken kiz arkadasiyla bir mercedesin arkasinda derin derin gitti....allah ameline gore versin
Çiller'in kahraman teröristini
kamyon ve ışıkların yanıp sonme dönemi...............................
Çatlı için bilnen gerçekler: Bahçelievelr katliamı(7 kişinin öldürülmesi) ,Ömer Lütfi Topalın Mafya hesaplaşması sonucu öldürülmesi,Silah kaçakçılığı, kumar ve eroin işleri,kiralık katillik...Kahramanınız hayırlı olsun....
80 öncesi üniversiteleri tarayan öğrenci katili,çıkarların bittiği yerde kiralıktan çıkartılan bir tuvalet kağıdı
pablo escobar.............: :))
Bizzat kendisi DERİN Devlet adamıdır.Ülkemizde 80lerden sonra faaliyetlerini artıran ermeni terör örgütlerinin kurmuş olduğu asala örgütünü biteren bu adamdır.Helal olsun.Alllah razı olsun.devlet için millet için huzur için çalışmıştır.vede bitirmiştir bu örgütü..
Vatan için kullanılıp sonra vatan haini ilan edilmiş bir insan.
tony montana......................kokainde boğulacaktı kaza olmasaydı..............
yerel escobar...............vatanı sevdikçe soyar soydukça severler..........................çok severler çooookk......küpleri dolar ama yine doymazlar..................devlet pis işlerini sana bana yaptıracak hali yokya,.gidiyo en pislige batmış en gözü kararmış en kafası calışmayan adamları bulup veriyo eline silahı veriyo parayı sürüyo tarlaya.......................çatlı-yeşil gibiler vatanları için degil keseleri için hizmet verirler.................çünkü yaptıkları katliamları sermaye için yaptıklarından haberdarlar..........ama ne önemi varki...nasılsa çorba saglam................aydınlar her daim gelişmeden yana oldugu ilk katledilenler onlardır...........neden..........çünkü sistem için tehlike arz ederler....o yüzden böyle tipler aydınlıgın düşmanıdır...........dracula gibi gece avlanırlar kan emerler...................hemde bu halkın kanını...............
Reis öldü.
Tuhaf bir trafik kazasına kurban gitti.
Onun için “derinlerin adamıydı” dediler,değildi.
O derinlerdeyse,biz nerelerdeydik?
-Yeşil-
abdullah çatlı,büyük reis..vatan fedaisi...senin gibi bi insana söyleyecek söz bulamıyorum.Vatan için yaşadın vatan için öldün..
abdullah çatlı haluk kırcı oral çelik mehmet ali ağca yeşil binbaşı ersever....böyle yiğitler yetişimiyor artık...
'ÇATLI UYUSTURUCU İŞİNDE'
Ümit'in Mehmet Ali Yaprak, Asgar Smıtko ve Lazım Esmaelı gibi kişilerle ilgili de bilgi topladığını söyleyen Eymür, 'MİT ile Emniyet arasında çekişme yoktur ama laf taşınırsa bu sorun olur' diye konuştu.
Mehmet Eymür, Abdulah Çatlı'nın Nuri Gündeş tarafından 1984 yılında kullanıldığını, onun da uyuşturucu trafiğinde yer aldığını, fakat bu konudaki girişimlerinin de engellendiğini açıkladı.
Davanın gıyabi tutuklu sanığı Haluk Kırcı'nın da Çatlı'nın ekibinde bulunduğunu belirten Eymür, firari sanığın Siverek'te olabileceği yönünde bilgi aldıklarını da vurguladı.
Eymür'den sonra söz alan Öz, iddiaları reddederek Eymür'ün de kendisini tanıdığını iddia etti.
Sanıklar ve avukatları 'Devletin ilişkilerini açıklıyor' diyerek Eymür'e tepki gösterdi.
Mahkeme, Eymür'ün ifadelerinin dayanağı olan belgelerin ve Susurluk Raporu'nun tekrar istenmesine karar verip duruşmayı erteledi.
'ÇATLI UYUSTURUCU İŞİNDE'
Ümit'in Mehmet Ali Yaprak, Asgar Smıtko ve Lazım Esmaelı gibi kişilerle ilgili de bilgi topladığını söyleyen Eymür, 'MİT ile Emniyet arasında çekişme yoktur ama laf taşınırsa bu sorun olur' diye konuştu.
Mehmet Eymür, Abdulah Çatlı'nın Nuri Gündeş tarafından 1984 yılında kullanıldığını, onun da uyuşturucu trafiğinde yer aldığını, fakat bu konudaki girişimlerinin de engellendiğini açıkladı.
Davanın gıyabi tutuklu sanığı Haluk Kırcı'nın da Çatlı'nın ekibinde bulunduğunu belirten Eymür, firari sanığın Siverek'te olabileceği yönünde bilgi aldıklarını da vurguladı.
Eymür'den sonra söz alan Öz, iddiaları reddederek Eymür'ün de kendisini tanıdığını iddia etti.
Sanıklar ve avukatları 'Devletin ilişkilerini açıklıyor' diyerek Eymür'e tepki gösterdi.
Mahkeme, Eymür'ün ifadelerinin dayanağı olan belgelerin ve Susurluk Raporu'nun tekrar istenmesine karar verip duruşmayı erteledi.
reis gerçekten reis tek kelimeyle başka ne denilebilinirki...
böyle vatan evlatları artık yetişmiyor.. ama devletin kullan-at politikasına maruz kaldı...
interpolde kırmızı bültenle aranırken meclise alkışlar arasında giriyordu...
devlet onu içeride komunistlere rus köpeklerine karşı dışarıda ise asalaya karşı kullandı...verdiği önemli istihbaratlar sayesinde birçok asala militanı yakalandı...
ne derler aslanı aç bırakırsan sahibini yer diye...devlet onunla işi bitince senin rolün bitti artık kenara çekil dedi o çekilmedi mafya oldu ama günümüz mafyaları gibi mazlumu ezmedi pis işler yapmadı...ardından devlet önüne geçemeyince susurlukta susturdu onu...
'5-6-2 Tamam Reis.'
Abdullah ÇATLI,Allah rahmet eylesin,nur içinde yatsın.devleti için çalışmış,dışarıdaki elçilerimizi katliam eden şerefsizleri yuvalarında basıp çökertmiştir.ama derler ki bu adam mafyadır.doğrudur mafyaydı.eee arkadaşlar aslanı aç bırakırsan sahibini yer.Abdullah Çatlı da aslandı.kendisine her yönüyle hak veriyorum..
escobar...............
bana göre abdullah çatlı kahraman anlamı taşıyor çünkü kim hayatını memleketi için okadar zorlaştırırki
ABDULLAH ÇATLI bir faşistir
devlet adına kimse cinayet işlemesin öyle devlette da olmaz olsun.
abdullah çatlı,türkiye'büyük hizmetler yapan ve kendini feda eden bir kişidir