15 marttan önceki gün. aynı zamanda 12 marttan iki gün sonraki gündür. bu bakımdan şubatın 12 siyle de benzerlik gösterir. fakat gel gör ki 13 marttan sonraki gündür
Tüm Hekimlerimizin Tıp Bayramını kutlarım halkla hep beraber el ele YABANCI DOKTORA hayır diyelim kalitesiz yabancı doktora halkımızın ihtiyacı yok, sadece sağlık sektöründeki genel yönetimin çözmesi gereken temel şeyler yapılsın sorunlar biter. İranlı,Iraklı,Azeri,Mısırlı kalitesiz doktorlara bu ülkenin ihtiyacı yok bu çözüm değildir. (Türkiyede okumuş uzmanlaşmış halen görevde olan yabancı doktorlarımıza sözüm yok)
Yaşamımızı insanlığın hizmetine adamayı, Tıbbi bilgilerimizi insanlık yararına kullanmayı, Hastalarımızın sağlığının bizim için en önde gelmesini, Mesleğimizi vicdan ve ağırbaşlılıkla yürütmeyi, Tehdit altında olsa bile insan yaşamına başlangıcından itibaren göstereceğimiz saygıyı sürdürmeyi, Din, ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumla ilgili değerlendirmelerin görevimizle hastalarımızın arasına girmesine izin vermemeyi, Sağlık hizmetlerinin sunumunda ve geliştirilmesinde insanı temel almayı, Sağlık hakkının tüm yurttaşlar için doğuştan kazanılmış bir insan hakkı olduğunu, Sağlık hizmetlerinin piyasada alınıp satılan ticari bir meta olamayacağını öğretiyor.
Bu değerlerin tüm hekim meslektaşlarım ve sağlık çalışanları tarafından unutulmaması dileğiyle...
Doktor olabilmek için öncelikle yurdum koşullarında ÖSS-ÖYS bariyerini başarıyla aşmak (ki bu başka bir tartışma konusudur) ve 6 yıllık tıp eğitimi almaya hak kazanmak gerekir….
Altı yıllık tıp eğitimini fire vermeden bitirmek….(nasıl yaptım bilmiyorum! ! ! !) …çoğu arkadaşımıza nasip olmamakta ve büyük bir miktar öğrenci tıp fakültesini staj uzatma(birkaç ay) dan tutun….birkaç yıla kadar uzatabilmektedir ki…bu,ders koşullarının yata yata geçmeye imkan tanımadığı bir ortama sahip olduğunun göstergesidir…Neden böyledir? ? …çünkü uğraşacağınız şey boru değil….insan hayatı gibi mukaddes bir nesnedir…..
Diyelim ki hasbelkader tıp fakültesini bitirmek ve Hipokrat yemini edip kepleri havaya fırlatmak nasip oldu….İş ne yazık ki burada bitmemektedir…Bu aşamada aldığınız isim Pratisyen Hekimdir…Çalışacağınız kurum birinci basamak sağlık hizmeti veren bir kurumdur…verdiğiniz emeğe karşılık alacağınız maddi ve manevi doyum maalesef ki oldukça sınırlıdır…
Tam bu aşamada ortaya başka bir tartışma konusu çıkmaktadır ki en az ÖSS-ÖYS kadar önemli olmakla birlikte hiçbir zaman gereken öneme haiz olamamış bir meseledir…TUS…Yani diğer bir deyişle…Tıpta Uzmanlık Sınavı…Bu sınavı mezun olan hekimlerimizin sadece %10u geçebilmekte ve bir devlet veya üniversite hastanesinde yani 2. ve 3. basamakta çalışma hakkı edinmekte ve nispeten madden ve manen daha doyurucu bir mesleğe sahip olmaktadır….
TUS sınavı 6 ayda bir yani yılda iki kez ve sadece merkez Ankara’da yapılmakta TUS’u kazanamama kronik bir sürece(yıllarca TUSa giren ve her defasında kazanamayan kişiler bilirim) ve depresyona neden olmakta ve hasbelkader bu sınavı verdiğinizi varsayalım….
İhtisas süresi geçen yıla kadar….4 yıl iken….artık 5 yıla uzatılmıştır ki…kazanılmış hak olduğu için eskiler bundan yararlanmış ancak ihtisasa yeni başlayan asistan arkadaşlar altı yıllık(!) eğitim sonrasında 5 yılı daha göze alarak bu işleme başlamaktadır….Vaktinde fire vermeden bitirdiğinizi varsayarsak…11 yıl sonra millete bir uzman hekim(dal belirtmiyorum çünkü beyin cerrahisi vb. branşların ihtisas süresi 7 yıldır-13 yılda uzmanlaşır) …katılmış oluyor…
Ben şahsen çocuğum olsaydı.. doktor olmasındansa…bu süreyi üniversiteyi bitirdikten sonra master veya doktora yaparak(eğer istiyorsa) …ve öğretim üyeliğine kadar yükselerek değerlendirmesini tercih ederdim….veya…bir üniversite 4 yıl ise…11 yılda 1 yıl da uzatarak 2.5 tane farklı üniversite de bitirebilir…süre çok uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır…. Doktorların fedakarlığı ve meslekin vicdani sorumluluğu burada başlamaktadır….
Peki Türkiye’de mevcut hekim sayısı 80,000 civarındayken…ve her 750 hastaya bir tek doktor (pratisyen veya uzman ayırt etmeksizin) düşerken….verilebilecek sağlık hizmeti ne kadar iyi olur…? ...bu da tartışmalı bir ayrı konudur…
Bir de….Şu an bir pratisyen hekim 900 YTL civarında bir para alıyorsa ve bir hemşire….500 milyon civarında alıyorsa…bu şahıslar…ek mesailerden ve kurumsal nöbetlerden yaşamı idame ettirecek gelir elde edemiyorlarsa ve bu nedenle de insanca yaşayabilmek için ek iş imkanları arama yoluna gitmek zorundalığı yaşıyorlarsa….söylenecek bütün sözler tükenmiş demektir…
İnanın ki benim ventilatöre bağlı ve yoğun bakımda olan bir hastanın veya bir bebeğin başında hemşirem ve tüm sağlık personelimle beraber….(çünkü sağlık hizmeti bir ekip işini gerektirmektedir) ..sadece saatler değil.... günlerce uykusuz ve bir an ayrılmadan bekleyişimin....ve emeğimin …vicdanı sorumluluğu dışında....ve hastamın iyileştiğinde gözlerinde gördüğüm pırıltı....annesinde gördüğüm mutluluk…. ve yüreğimde duyduğum hazzın....trilyonlarla ödenebilecek bir karşılığı yoktur..... Başka söze gerek yok..
Tüm sağlık emekçilerinin tıp bayramını kutluyor ve antoloji sakinlerine ruhsal,bedensel ve sosyal tam bir sağlık hali diliyorum…
tüm doktorlara sevgiyle,gününüz kutlu olsun.ve bir fıkra:
KADAVRA Egitmen doktor senenin ilk günü tip fakultesi ögrencilerini etrafina toplamis, bir kadavranin basinda derse baslamis.
Bakin arkadaslar, tüm doktorluk hayatinizda önem vermeniz gereken iki nokta vardir:
Birincisi; 'kesinlikle ve kesinlikle igrenmeyeceksiniz' der ve parmagini kadavranin kiçina soktuktan sonra agzina sokar! Sonra da ögrencilere dönüp, 'haydi bakalim aynisini yapin' der. Ögrenciler sirayla ayni hareketi tekrarlarlar. Bu arada kusanlar ve hatta bayilanlar olur. Bitince egitmen doktor konusmasina
devam eder:
Ikinci önemli nokta ise 'DIKKAT'dir der.. Ben biraz önce kadavranin kiçina isaret parmagimi, agzima orta parmagimi sokmustum.....
Doktorlar toplanıp otellerin balo salonuna gider. Döner kesilir, kanapeler yenir, votka, cin olur, isteyen içer, ilaç firmaları reklamını yapar, geçer gider bir gün.
tıp bayramı atatürkün harp okuluna girişi dünya pi günü einsteinin doğum günü ve benim doğum günüm.....
martta kazandığım sevgiyi nisanda kaybettim bu demek luyor ki hiç kazanamamışım ortada sevgi yokmuş
15 marttan önceki gün. aynı zamanda 12 marttan iki gün sonraki gündür. bu bakımdan şubatın 12 siyle de benzerlik gösterir. fakat gel gör ki 13 marttan sonraki gündür
Mart ayinin on dorduncu gunu...
eğit-der lokalinde girdim
king de kazandım
0300e kadar bedava bira
içtim
Hipokrat yeminine sadık kalacakları ve hasta haklarına riayet edecekleri temennisiyle kutluyoruz hekimlerimizin (tıp bayramını) gününü...
CANIM YİĞENİMİN DOĞUM GÜNÜ CANIM İYİKİ DOĞDUN
doğum günüm.......
En sevdiğimin doğum günü ;)
tüm sağlıkçıların bayramı.çok mutlu geçirecekleri hayat seviyesine ulaşmalarını dilerim
tıp bayramı.....kutlu olsun diyelim...adettendir...
Hayattaki tek dostumun bugün doğumgünü. Bunun dışında da hiç birşey hatırlatmıyor. Sahi bugün ne var, önemi ne bugünün?
bugün :)
Tüm Hekimlerimizin Tıp Bayramını kutlarım halkla hep beraber el ele YABANCI DOKTORA hayır diyelim kalitesiz yabancı doktora halkımızın ihtiyacı yok, sadece sağlık sektöründeki genel yönetimin çözmesi gereken temel şeyler yapılsın sorunlar biter. İranlı,Iraklı,Azeri,Mısırlı kalitesiz doktorlara bu ülkenin ihtiyacı yok bu çözüm değildir.
(Türkiyede okumuş uzmanlaşmış halen görevde olan yabancı doktorlarımıza sözüm yok)
Tıp bayramı...Kutlu olsun efendim...
Hekimlik mesleki değerleri bize;
Yaşamımızı insanlığın hizmetine adamayı,
Tıbbi bilgilerimizi insanlık yararına kullanmayı,
Hastalarımızın sağlığının bizim için en önde gelmesini,
Mesleğimizi vicdan ve ağırbaşlılıkla yürütmeyi,
Tehdit altında olsa bile insan yaşamına başlangıcından itibaren göstereceğimiz saygıyı sürdürmeyi,
Din, ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumla ilgili değerlendirmelerin görevimizle hastalarımızın arasına girmesine izin vermemeyi,
Sağlık hizmetlerinin sunumunda ve geliştirilmesinde insanı temel almayı,
Sağlık hakkının tüm yurttaşlar için doğuştan kazanılmış bir insan hakkı olduğunu,
Sağlık hizmetlerinin piyasada alınıp satılan ticari bir meta olamayacağını öğretiyor.
Bu değerlerin tüm hekim meslektaşlarım ve sağlık çalışanları tarafından unutulmaması dileğiyle...
benim doğum günüm ;) bide tıp bayramıııı ;)
Kedi bayramı.
benim doğum günüm :)
Bir doktor….nasıl yetişir?
Doktor olabilmek için öncelikle yurdum koşullarında ÖSS-ÖYS bariyerini başarıyla aşmak (ki bu başka bir tartışma konusudur) ve 6 yıllık tıp eğitimi almaya hak kazanmak gerekir….
Altı yıllık tıp eğitimini fire vermeden bitirmek….(nasıl yaptım bilmiyorum! ! ! !) …çoğu arkadaşımıza nasip olmamakta ve büyük bir miktar öğrenci tıp fakültesini staj uzatma(birkaç ay) dan tutun….birkaç yıla kadar uzatabilmektedir ki…bu,ders koşullarının yata yata geçmeye imkan tanımadığı bir ortama sahip olduğunun göstergesidir…Neden böyledir? ? …çünkü uğraşacağınız şey boru değil….insan hayatı gibi mukaddes bir nesnedir…..
Diyelim ki hasbelkader tıp fakültesini bitirmek ve Hipokrat yemini edip kepleri havaya fırlatmak nasip oldu….İş ne yazık ki burada bitmemektedir…Bu aşamada aldığınız isim Pratisyen Hekimdir…Çalışacağınız kurum birinci basamak sağlık hizmeti veren bir kurumdur…verdiğiniz emeğe karşılık alacağınız maddi ve manevi doyum maalesef ki oldukça sınırlıdır…
Tam bu aşamada ortaya başka bir tartışma konusu çıkmaktadır ki en az ÖSS-ÖYS kadar önemli olmakla birlikte hiçbir zaman gereken öneme haiz olamamış bir meseledir…TUS…Yani diğer bir deyişle…Tıpta Uzmanlık Sınavı…Bu sınavı mezun olan hekimlerimizin sadece %10u geçebilmekte ve bir devlet veya üniversite hastanesinde yani 2. ve 3. basamakta çalışma hakkı edinmekte ve nispeten madden ve manen daha doyurucu bir mesleğe sahip olmaktadır….
TUS sınavı 6 ayda bir yani yılda iki kez ve sadece merkez Ankara’da yapılmakta TUS’u kazanamama kronik bir sürece(yıllarca TUSa giren ve her defasında kazanamayan kişiler bilirim) ve depresyona neden olmakta ve hasbelkader bu sınavı verdiğinizi varsayalım….
İhtisas süresi geçen yıla kadar….4 yıl iken….artık 5 yıla uzatılmıştır ki…kazanılmış hak olduğu için eskiler bundan yararlanmış ancak ihtisasa yeni başlayan asistan arkadaşlar altı yıllık(!) eğitim sonrasında 5 yılı daha göze alarak bu işleme başlamaktadır….Vaktinde fire vermeden bitirdiğinizi varsayarsak…11 yıl sonra millete bir uzman hekim(dal belirtmiyorum çünkü beyin cerrahisi vb. branşların ihtisas süresi 7 yıldır-13 yılda uzmanlaşır) …katılmış oluyor…
Ben şahsen çocuğum olsaydı.. doktor olmasındansa…bu süreyi üniversiteyi bitirdikten sonra master veya doktora yaparak(eğer istiyorsa) …ve öğretim üyeliğine kadar yükselerek değerlendirmesini tercih ederdim….veya…bir üniversite 4 yıl ise…11 yılda 1 yıl da uzatarak 2.5 tane farklı üniversite de bitirebilir…süre çok uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır….
Doktorların fedakarlığı ve meslekin vicdani sorumluluğu burada başlamaktadır….
Peki Türkiye’de mevcut hekim sayısı 80,000 civarındayken…ve her 750 hastaya bir tek doktor (pratisyen veya uzman ayırt etmeksizin) düşerken….verilebilecek sağlık hizmeti ne kadar iyi olur…? ...bu da tartışmalı bir ayrı konudur…
Bir de….Şu an bir pratisyen hekim 900 YTL civarında bir para alıyorsa ve bir hemşire….500 milyon civarında alıyorsa…bu şahıslar…ek mesailerden ve kurumsal nöbetlerden yaşamı idame ettirecek gelir elde edemiyorlarsa ve bu nedenle de insanca yaşayabilmek için ek iş imkanları arama yoluna gitmek zorundalığı yaşıyorlarsa….söylenecek bütün sözler tükenmiş demektir…
İnanın ki benim ventilatöre bağlı ve yoğun bakımda olan bir hastanın veya bir bebeğin başında hemşirem ve tüm sağlık personelimle beraber….(çünkü sağlık hizmeti bir ekip işini gerektirmektedir) ..sadece saatler değil.... günlerce uykusuz ve bir an ayrılmadan bekleyişimin....ve emeğimin …vicdanı sorumluluğu dışında....ve hastamın iyileştiğinde gözlerinde gördüğüm pırıltı....annesinde gördüğüm mutluluk…. ve yüreğimde duyduğum hazzın....trilyonlarla ödenebilecek bir karşılığı yoktur.....
Başka söze gerek yok..
Tüm sağlık emekçilerinin tıp bayramını kutluyor ve antoloji sakinlerine ruhsal,bedensel ve sosyal tam bir sağlık hali diliyorum…
Sevgilerimle ve saygılarımla…
Eternalflame/ Dr. Selin
tüm doktorlara sevgiyle,gününüz kutlu olsun.ve bir fıkra:
KADAVRA
Egitmen doktor senenin ilk günü tip fakultesi ögrencilerini etrafina toplamis, bir kadavranin basinda derse baslamis.
Bakin arkadaslar, tüm doktorluk hayatinizda önem vermeniz gereken iki nokta vardir:
Birincisi; 'kesinlikle ve kesinlikle igrenmeyeceksiniz' der ve parmagini kadavranin kiçina soktuktan sonra agzina sokar! Sonra da ögrencilere dönüp, 'haydi bakalim aynisini yapin' der. Ögrenciler sirayla ayni hareketi tekrarlarlar. Bu arada kusanlar ve hatta bayilanlar olur. Bitince egitmen doktor konusmasina
devam eder:
Ikinci önemli nokta ise 'DIKKAT'dir der.. Ben biraz önce kadavranin kiçina isaret parmagimi, agzima orta parmagimi sokmustum.....
hemen bütün tıp personelime bir yaş pasta söyleyip
arkadaşlarla kutlama alarmı pozisyonuna geçtiğim gün...:=))
Doktorlar toplanıp otellerin balo salonuna gider. Döner kesilir, kanapeler yenir, votka, cin olur, isteyen içer, ilaç firmaları reklamını yapar, geçer gider bir gün.
yeni yaşımın ilk günü....
hiçbir anlamı yok
Tıp bayramı...