Her hafta içi en az 1 kişi öldürülürdü. Hem de bizim evin önündeki caddede.. Her hafta sonu da ya solcular ya da ülkücüler 'la ilahe illah' nidaları ile cenaze taşırdı aynı caddede. Kenan Evren darbeyi yapınca solcusu da sağcısı da hapislerde aynı kodeste karşılaşıp uzun süre 'ülkeyi biz kurtaracağız' tartışmasını toplumdan yalıtılmış halde devam etti. Ben nerdeyse caddelerde kan izleri görmeye alışmıştım.. Buna rağmen Kenan Evren'i sevmeyenler akıl almaz şekilde çoktur. Bana göre ise Kenan Evren'in tek hatası, Erbakan'ı, Demirel'i asmamasıdır..
Türkiye Cumhuriyeti tarihine yazılan kara bir leke... insanlığa karşı yapılmış gerici hareketin tarihi....12 eylül'ün yargılanmadıgı sürece aydınlanma süreci başlayamıyacaktır.......
Hüzünden başka bir şey değildir eylül...önünde ya da sonunda rakam olmuş olmamış fark etmez.her eylül sancılıydı ve devrimi bir sonraki seneye erteledim...
Bilerek Düşülen Bulanımın Faşizme iktidar Çağrısı Yapması ile Türkiyeyi 30 yıl geriye Götüren olayların başlangıç tarihi 12 EYLÜL Zihniyeti Unutma Tarih Herşeyi Yargılar
12 Eylul 1980 de bu ülkenin sahipsiz olmadığı hatırlatılmıstı ama günümüzde yapılan siyasi faaliyetler gosteriliyorki bu yine unutulmus 12 Eylul u tekrar yasamaya yaklasıyoruz!
12 eylül neyi çagrıştırıyor 12 eylül bizim yüz karamız bence böyle bir ülkede bunun gibi olayların olması insanin kafasında soru işaretlari bırakıyor acaba bizim ülke demokratik bir bir ülkemi yoksa askeri bir rejimle mi yönetiliyor...
Çocuklarımızın kafasına 1500 yıl önceki karanlığın ve hurafenin zorla aşılandığı tarihtir.
Hatırlıyorumda 12 eylül öncesi DİN dersi seçmeliydi ve Türk - islam sentezci ne idüüüü belirsiz yobazların bulunduğu semtte DİN dersine katılmayan sadece ben idim.
12 Eylül Türkiyede kardeş kanının akıtılmasına DUR denilen tarihtir.Okumak isteyenlerin okuluna rahatça gidebildigi tarihtir.Annelerin evlatlarını mezara veya hapishanelere göndermedigi tarihtir.Basiretsiz siyasilere yeter artık bu ülkeyi bu şekilde yerlerde süründürmeyin denen bir tarihtir.12 Eylül bana Siyasilerin bu ülkenin ilerlemesi için yeterli çabayı gösteremediklerini hatırlatıyor.Ülkenin her köşesinin arsa gibi parsellendigini hatırlatıyor.Paşalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar. Saygılarımla.
12 Eylül darbecileri... Pazar günü 12 Eylül'dü. 12 Eylül askeri darbesinin 24. yıldönümü... Türkiye gibi tek parti rejiminden gelen, militarist bir yapıya sahip ülkeye 12 Eylül iyice daraltılmış bir deli gömleği giydirdi.
O gömlek bugün bile onca uyum yasasına rağmen yırtılmış değil. İşte örneğin YÖK... Üniversiteleri kışlaya döndüren, üniversite yönetimi ile askeri darbeci mantık arasında fark bırakmayan yapısına rağmen hayatta. Üstelik ne yasa, ne de içindeki 12 Eylül zihniyetli yöneticileri değişiyor.
O gömleği yırtamayan bir ülkenin anayasal düzenini silah zoruyla yok eden darbecileri de yargılaması zaten beklenemez. Üstelik bugün bile asker vesayeti, rejimin üzerindeki ağırlığını sürdürmek için direnmekte.
Demokratik ülkelerle Türkiye arasındaki fark da zaten o noktada katmerleniyor. Türkiye'yi yönetenlerin ezeli rakibi sayılan Yunanistan, Türkiye'ye kapatılması çok zor bir fark attı. Türkiye'yi yönetenler de Yunanistan lafını yalayıp yuttu. Artık hiçbir yetkili Yunanistan ile ezeli rekabetten söz etmiyor. Çünkü Türkiye'yi yönetenler Yunanistan'ın başarısı karşısında ağır bir hezimete uğradılar.
Yunanistan, 1981 yılında AB'ye girmiş ve tüm sosyo-ekonomik göstergeler açısından Türkiye'yi çoktan sollamışsa, artık euro kullanıyorsa, bunun temelinde 1967 Askeri Darbesi'nin sorumlularını yargılayarak cezalandıracak kadar demokratik bir enerjiye sahip olması yatıyor. Orada cuntacı albaylar hâlâ hapiste yatıyor, bizdekiler ise itibar noktalarında.
Türkiye 12 Eylül ile yüzleşmedikçe sağlığına tam olarak kavuşamaz. Darbeye karşı hesap sorma iradesine sahip olmayan, demokrasisini cuntalara karşı savunamayan bir toplum ezikliğiyle yaşar. AB üyesi olsa da bu tortu bir yerlerde durmaya devam eder. 12 Eylül yargılanmadıkça, demokrasi hep biraz eksikli olacak.
12 Eylül 2004 pazar günü ülkemizin tarihinde kara bir leke olan kenan evren ve fasist cuntasinin yaptigi ihtilali bu karanlik dönemde uygulanan işkenceleri,yargisiz infazlari,idamlari,insan hakları ihlallerini,anti demokratikleşmeyi protesto etmek ve faşist cunta üyeleri ile bu dönemde insanlara acı çektiren bütün işbirlikçilerinin nerede ve ne ünvanda olursa olsun yargılanmasını sağlamak için Ankara da yapılacak mitinge tüm ilerici yurtsever demokrat ve o dönemin acısını çekmiş insanları katılmaya davet ediyorum Tarih 12 eylül 2004 pazar Buluşma yeri Ankara tren garı Saat 11.00
12 eylül zulmün, karanlığın ve insanlıktan kopuşun ifadesidir. İnsanlığa ışık tutanlar, karanlık güçlerce hapisleri, zindanları boyladılar! Zira, yaraslar ışıktan kaçarlar. Işıktan ürken karanlık güçler, ışığa, aydınlığa saldırdılar! Milyonlarca insanımız fişlendi, yüzbinler cezaevlerin de işkence tezgahlarından geçtiler. On binler ömürlerinin baharını zindanlarda geçirdi. Yüzlercesi idam ve gözlatılard akayboldular...! Binlercesi yurttaşlıktan çıkarıldı! Sürgünleri boyladılar. Onurunu korumasını bilen aydın, sanatçı, yazar, bilim adamaları, sendikacılar ve demokratik toplum örgütleri temsilci ve sempatizanları; zulmün girdabında pençeleştiler! Sahte vatan edebiyatı ve huzur adına dikta rejimini yerleştiren cuntacılar, memleketi emperyalizme peşkeş çektikleri gibi; milyonlarca aileler darmadağın oldu, yavuklular, ana-babalar, yakınlarımız; körpe çocuklarımız hapis yollarında çile dokudular. Yarının umutları olması gereken çocuklarımıza; umutsuzluğun kara gölgeleri musallat oldu. Birer çiçek olan körpe çocukların saçları şefkatle okşanma yerine, dipçik, zulüm izleri taşıdı. Sevgi bakışları yerine, cellatların haydut korkuluğu bakışları aldı yerini. Birer sahtecilik örneği olan cuntacı başlarından K.Evren, iyilik meleği kesilip, sözde göz bağışı yaparken; gözlerinden tedavi için yurt dışında sürgünü yaşayan; seçkin eserleri ve onurlu mücadelesi ile karanlıklara ışık saçan değerli sanatçı; kadın hak Ozanımız ŞAH TURNA nın göz tedavisini engelletip, baskıcı yasalarla zindanlara tıktırmaya kalkıştı. Yıllarca, hapisler, işkenceler ve sürgünler yaşamış onur ve yürek timsali ozan ŞAH TURNA nın nakış nakış işlediği bestelerinden, güzelim dizlerinden, barış, dostluk, kardeşlik,özgürlük ve pak sevda türkü-deyişlerinden korktular cuntacılar ve şakşakçıları. Bir Ruhi Su hasta döşeyinde, yurt dışı tedavisi için vize alamdan yaşamını yitirdi. Mistik ve feodal kültürü öne çıkararak; gerçek demokrat, aydınlatıcı-üretken sanatçı, yazar vs kültür adamlarını yasaklatıp, sözde içi boşaltılmış sanatsız sanatçılar şişirildi basın-yayından. Bir çok ideal ve inançların sömürücüsü cambaz sanat kesimi türedi. Toplum güzel değerlerden soyutlandı, kirli ilişkiler yumağı ve bencillk felsefesi öne çıkarıldı! At izi ile, it izi birirbirlerine karıştılar. isli puslu ortamlarda kirli sömürü ve zulümler ayyuka çıktı! Bu satırların yazarının da çok yönlü bedellerini ödediği, zulüm ve barbarlığın simgesi 12 eylül mantığı, uygulayıcıları ve cuntacılar hesap vermelidirler adil yargı önünde! .. 12 eylül kara yıldönümünde Ankara'daki vd. bölgelerdeki miting ve etkinlikleri destekliyor, dayanışmacı selamlarımızı yolluyorum...
Sevgili Dostlar, günün anlamını da içeren bir yapıtımızı sizlerle paylaşmak istedik.
YARGISIZ YAZDILAR BİZİ! ..
Can pazarında en başa YARGISIZ yazdılar bizi Can'ı- Canan'ı ataşa... KURGUSUZ yazdılar bizi! ...
Haramiler daldı hana Kast ettiler şirin cana Zehr kattı hekim dermana SARGISIZ yazdılar bizi
Şiar Can sevdamız civan Davacı 'Davamız' şivan Kanıtsız, yanıtsız divan SORGUSUZ yazdılar bizi YARGISIZ yazdılar beni
Söz ve Müzik.Ozan ŞİAR Can Düzenleme ve Yorum:Ozan ŞAH TURNA Şakıyan Turna Can Yay. İnadına Sevdamız Albümü Şafak Yay.
ŞİAR Can Ozan Yazar, Sanatçı, Öğretim Gör. www.siarcan.com
ülkemizin tarihine yazılmış kapkara bir sayfa.Kenan Evren ve cuntasının kanla işkenceyle faşizmi uyguladıkları bir dönem.Yüzbinlerce gözaltı,yüzlerce gözaltında kayıp,49 tane idam ve hala kimse hesap soramıyor U T A N I Y O R U M. Bu döneme ve devamına imza atanlar (faşizmin işkenceci maşaları dahil) çektirdikleri işkencelerden yaptıkları faşist uygulamalardan hiç utandılar mı acaba rahat uyuyabiliyorlar mı
Sadece Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı verilere bakacak olursak: 650 bin kişiyi gözaltına aldılar, 650 bin kişiye en ağır işkenceleri yaptılar, 650 bin kişinin iradesini kırmaya, kimliksizleştirmeye ve kişiliksizleştirmeye dönük işkence, baskı ve yaptırım politikalarını Askeri cezaevlerinde on yıl ve daha fazla bir süre devam ettirdiler.
Emir-komuta ilişkilerine dayalı bir adalet anlayışıyla 98.404 kişiyi askeri mahkemelerde yargıladılar. İşkence ürünü sahte delillere dayalı hükümlerle 21.764 kişiye milyonlarca yıl ceza verdiler. 7000 kişi hakkında idam istediler. 517 kişiye idam cezası verdiler. 124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı, 50 kişiyi astılar. 29 bin kişiyi vatandaşlıktan çıkardılar. 14 bin kişiye yurda dön çağrısı yaptılar ve akabinde hemen hepsini vatandaşlıktan çıkardılar. 388 bin kişiye pasaport vermediler. 1 milyon 863 bin kişiyi fişlediler. Sadece fişlenenlerin değil, çocuklarının da geleceğini ipotek altına aldılar. Bu süre zarfında 14 kişiyi cezaevlerindeki açlık grevlerinde, 16 kişiyi kaçarken, 17 kişiyi çatışmalarda öldürdüler.
74-80 döneminde 5000 kişinin öldürüldüğünü, binlerce kişinin yaralandığını, yüz binlerce kişinin ata topraklarından göçmek zorunda bırakıldığını tüm bu rakamlara katarsak, 78 kuşağının verdiği kaybın, ödediği bedelin, yaşadığı linçin boyutları hakkında herhalde kaba bir fikir edinmiş oluruz.(www.78liler.com)
3 Milyon kişinin soruşturmadan geçirildiği, 650 bin kişinin gözaltına alındığı 12 Eylül terör döneminde bireylere yönelik şiddet ve baskı, toplumsal alanda sola ilişkin her türden düşünce, istem, özlem, davranış biçimi, değer yargısı vb.'nin yokedilmesine yönelik bir şiddet ve baskıya dönüştürülmüştür.
12 Eylül döneminde sıkıyönetim askeri mahkemelerince 517 sanığa idam cezası verildi. Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. Bunlardan, MGK’nın onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50’si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.
1980 yılında orgeneral Kenan Evren tarafindan 'bu demokrasinin bize bol geldiği'nin ilan edildiği ve devletin yonetimine el koyularak işkenceler ve idamlarla memleketin huzur(!) bulmasina, apolotik, mutsuz ve cahil bir gençlik için politikalara uygun zemin hazırlanmasına, Turkiye cumhuriyetini 50 yıl geriye gitmesine sebep olmuştur.
türk silahlı kuvvetlerinin “emir komuta zinciri içinde” bir darbe ile yönetime el koyduğu, iktidarın, genelkurmay başkanı kenarı evren, kara kuvvetleri komutanı nurettin ersin. hava kuvvetleri komutanı tahsin şahinkaya, deniz kuvvetleri komutanı nejat tümer ve jandarma genel komutanı sedat celasun’dan oluşan milli güvenlik konseyince ele alındığı 12 eylül 1980.
Her hafta içi en az 1 kişi öldürülürdü. Hem de bizim evin önündeki caddede..
Her hafta sonu da ya solcular ya da ülkücüler 'la ilahe illah' nidaları ile cenaze taşırdı aynı caddede.
Kenan Evren darbeyi yapınca solcusu da sağcısı da hapislerde aynı kodeste karşılaşıp uzun süre 'ülkeyi biz kurtaracağız' tartışmasını toplumdan yalıtılmış halde devam etti.
Ben nerdeyse caddelerde kan izleri görmeye alışmıştım.. Buna rağmen Kenan Evren'i sevmeyenler akıl almaz şekilde çoktur.
Bana göre ise Kenan Evren'in tek hatası, Erbakan'ı, Demirel'i asmamasıdır..
darneyi yaşayan bir neslin yetiştirdiği çocuklar ne kadar sağlıklı olabilir ki?
Türkiye Cumhuriyeti tarihine yazılan kara bir leke... insanlığa karşı yapılmış gerici hareketin tarihi....12 eylül'ün yargılanmadıgı sürece aydınlanma süreci başlayamıyacaktır.......
benim doğum günüm...
Hüzünden başka bir şey değildir eylül...önünde ya da sonunda rakam olmuş olmamış fark etmez.her eylül sancılıydı ve devrimi bir sonraki seneye erteledim...
Bilerek Düşülen Bulanımın Faşizme iktidar Çağrısı Yapması ile Türkiyeyi 30 yıl geriye Götüren olayların başlangıç tarihi 12 EYLÜL Zihniyeti Unutma Tarih Herşeyi Yargılar
12 Eylul 1980 de bu ülkenin sahipsiz olmadığı hatırlatılmıstı ama günümüzde yapılan siyasi faaliyetler gosteriliyorki bu yine unutulmus 12 Eylul u tekrar yasamaya yaklasıyoruz!
12 eylül neyi çagrıştırıyor 12 eylül bizim yüz karamız bence böyle bir ülkede bunun gibi olayların olması insanin kafasında soru işaretlari bırakıyor acaba bizim ülke demokratik bir bir ülkemi yoksa askeri bir rejimle mi yönetiliyor...
bi gün sonra doğum günüm onu hatırlatıyor
yoksa bişimi kaçırdım?
2004 yıl öncekiler mi aşılansaydı...hehe...
Çocuklarımızın kafasına 1500 yıl önceki karanlığın ve hurafenin zorla aşılandığı tarihtir.
Hatırlıyorumda 12 eylül öncesi DİN dersi seçmeliydi ve Türk - islam sentezci ne idüüüü belirsiz yobazların bulunduğu semtte DİN dersine katılmayan sadece ben idim.
Türkiye'nin içinde bulunduğu yobaz karanlığın anlaşmasının yapıldığı, imzasının atıldığı tarihtir.
Türkiye'nin aydın insanlarını yok edildiği, sindirildiği, hapsedildiği tarihtir.
Türkiye'nin karşı devrimcilerinin ve devşirmelerinin seslerinin yükseltildiği ve onların Türkiye'yi yönetebilmesinin önünü açan tarihtir.,
Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu siyasi çıkmazın, yobaz tek parti sisteminin sürecinin başlatıldığı tarihtir.
Türkiye 12 eylül ve bunu yapanlarla hesaplaşmadıkça huzurlu olamayacaktır.
12 Eylül Türkiyede kardeş kanının akıtılmasına DUR denilen tarihtir.Okumak isteyenlerin okuluna rahatça gidebildigi tarihtir.Annelerin evlatlarını mezara veya hapishanelere göndermedigi tarihtir.Basiretsiz siyasilere yeter artık bu ülkeyi bu şekilde yerlerde süründürmeyin denen bir tarihtir.12 Eylül bana Siyasilerin bu ülkenin ilerlemesi için yeterli çabayı gösteremediklerini hatırlatıyor.Ülkenin her köşesinin arsa gibi parsellendigini hatırlatıyor.Paşalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum.İyiki varlar.
Saygılarımla.
Mehmet Altan
12 Eylül darbecileri...
Pazar günü 12 Eylül'dü. 12 Eylül askeri darbesinin 24. yıldönümü... Türkiye gibi tek parti rejiminden gelen, militarist bir yapıya sahip ülkeye 12 Eylül iyice daraltılmış bir deli gömleği giydirdi.
O gömlek bugün bile onca uyum yasasına rağmen yırtılmış değil. İşte örneğin YÖK... Üniversiteleri kışlaya döndüren, üniversite yönetimi ile askeri darbeci mantık arasında fark bırakmayan yapısına rağmen hayatta. Üstelik ne yasa, ne de içindeki 12 Eylül zihniyetli yöneticileri değişiyor.
O gömleği yırtamayan bir ülkenin anayasal düzenini silah zoruyla yok eden darbecileri de yargılaması zaten beklenemez. Üstelik bugün bile asker vesayeti, rejimin üzerindeki ağırlığını sürdürmek için direnmekte.
Demokratik ülkelerle Türkiye arasındaki fark da zaten o noktada katmerleniyor. Türkiye'yi yönetenlerin ezeli rakibi sayılan Yunanistan, Türkiye'ye kapatılması çok zor bir fark attı. Türkiye'yi yönetenler de Yunanistan lafını yalayıp yuttu. Artık hiçbir yetkili Yunanistan ile ezeli rekabetten söz etmiyor. Çünkü Türkiye'yi yönetenler Yunanistan'ın başarısı karşısında ağır bir hezimete uğradılar.
Yunanistan, 1981 yılında AB'ye girmiş ve tüm sosyo-ekonomik göstergeler açısından Türkiye'yi çoktan sollamışsa, artık euro kullanıyorsa, bunun temelinde 1967 Askeri Darbesi'nin sorumlularını yargılayarak cezalandıracak kadar demokratik bir enerjiye sahip olması yatıyor. Orada cuntacı albaylar hâlâ hapiste yatıyor, bizdekiler ise itibar noktalarında.
Türkiye 12 Eylül ile yüzleşmedikçe sağlığına tam olarak kavuşamaz. Darbeye karşı hesap sorma iradesine sahip olmayan, demokrasisini cuntalara karşı savunamayan bir toplum ezikliğiyle yaşar. AB üyesi olsa da bu tortu bir yerlerde durmaya devam eder. 12 Eylül yargılanmadıkça, demokrasi hep biraz eksikli olacak.
12 Eylül 2004 pazar günü ülkemizin tarihinde kara bir leke olan kenan evren ve fasist cuntasinin yaptigi ihtilali bu karanlik dönemde uygulanan işkenceleri,yargisiz infazlari,idamlari,insan hakları ihlallerini,anti demokratikleşmeyi protesto etmek ve faşist cunta üyeleri ile bu dönemde insanlara acı çektiren bütün işbirlikçilerinin nerede ve ne ünvanda olursa olsun yargılanmasını sağlamak için Ankara da yapılacak mitinge tüm ilerici yurtsever demokrat ve o dönemin acısını çekmiş insanları katılmaya davet ediyorum
Tarih 12 eylül 2004 pazar
Buluşma yeri Ankara tren garı
Saat 11.00
12 eylül zulmün, karanlığın ve insanlıktan kopuşun ifadesidir. İnsanlığa ışık tutanlar, karanlık güçlerce hapisleri, zindanları boyladılar!
Zira, yaraslar ışıktan kaçarlar. Işıktan ürken karanlık güçler, ışığa, aydınlığa saldırdılar! Milyonlarca insanımız fişlendi, yüzbinler cezaevlerin
de işkence tezgahlarından geçtiler. On binler ömürlerinin baharını zindanlarda geçirdi. Yüzlercesi idam ve gözlatılard akayboldular...! Binlercesi yurttaşlıktan çıkarıldı! Sürgünleri boyladılar. Onurunu korumasını bilen aydın, sanatçı, yazar, bilim adamaları, sendikacılar ve demokratik toplum örgütleri temsilci ve sempatizanları; zulmün girdabında pençeleştiler! Sahte vatan edebiyatı ve huzur adına dikta rejimini yerleştiren cuntacılar, memleketi emperyalizme peşkeş çektikleri gibi; milyonlarca aileler darmadağın oldu, yavuklular, ana-babalar, yakınlarımız; körpe çocuklarımız hapis yollarında çile dokudular. Yarının umutları olması gereken çocuklarımıza; umutsuzluğun kara gölgeleri musallat oldu. Birer çiçek olan körpe çocukların saçları şefkatle okşanma yerine, dipçik, zulüm izleri taşıdı. Sevgi bakışları yerine, cellatların haydut korkuluğu bakışları aldı yerini. Birer sahtecilik örneği olan cuntacı başlarından K.Evren, iyilik meleği kesilip, sözde göz bağışı yaparken; gözlerinden tedavi için yurt dışında sürgünü yaşayan; seçkin eserleri ve onurlu mücadelesi ile karanlıklara ışık saçan değerli sanatçı; kadın hak Ozanımız ŞAH TURNA nın göz tedavisini engelletip, baskıcı yasalarla zindanlara tıktırmaya kalkıştı. Yıllarca, hapisler, işkenceler ve sürgünler yaşamış onur ve yürek timsali ozan ŞAH TURNA nın nakış nakış işlediği bestelerinden, güzelim dizlerinden, barış, dostluk, kardeşlik,özgürlük ve pak sevda türkü-deyişlerinden korktular cuntacılar ve şakşakçıları. Bir Ruhi Su hasta döşeyinde, yurt dışı tedavisi için vize alamdan yaşamını yitirdi. Mistik ve feodal kültürü öne çıkararak; gerçek demokrat, aydınlatıcı-üretken sanatçı, yazar vs kültür adamlarını yasaklatıp, sözde içi boşaltılmış sanatsız sanatçılar şişirildi basın-yayından. Bir çok ideal ve inançların sömürücüsü cambaz sanat kesimi türedi. Toplum güzel değerlerden soyutlandı, kirli ilişkiler yumağı ve bencillk felsefesi öne çıkarıldı!
At izi ile, it izi birirbirlerine karıştılar. isli puslu ortamlarda kirli sömürü ve zulümler ayyuka çıktı! Bu satırların yazarının da çok yönlü bedellerini ödediği, zulüm ve barbarlığın simgesi 12 eylül mantığı, uygulayıcıları ve cuntacılar hesap vermelidirler adil yargı önünde! ..
12 eylül kara yıldönümünde Ankara'daki vd. bölgelerdeki miting ve etkinlikleri destekliyor, dayanışmacı selamlarımızı yolluyorum...
Sevgili Dostlar, günün anlamını da içeren bir yapıtımızı sizlerle paylaşmak istedik.
YARGISIZ YAZDILAR BİZİ! ..
Can pazarında en başa
YARGISIZ yazdılar bizi
Can'ı- Canan'ı ataşa...
KURGUSUZ yazdılar bizi! ...
Haramiler daldı hana
Kast ettiler şirin cana
Zehr kattı hekim dermana
SARGISIZ yazdılar bizi
Şiar Can sevdamız civan
Davacı 'Davamız' şivan
Kanıtsız, yanıtsız divan
SORGUSUZ yazdılar bizi
YARGISIZ yazdılar beni
Söz ve Müzik.Ozan ŞİAR Can Düzenleme ve Yorum:Ozan ŞAH TURNA
Şakıyan Turna Can Yay. İnadına Sevdamız Albümü Şafak Yay.
ŞİAR Can Ozan Yazar, Sanatçı, Öğretim Gör.
www.siarcan.com
ülkemizin tarihine yazılmış kapkara bir sayfa.Kenan Evren ve cuntasının kanla işkenceyle faşizmi uyguladıkları bir dönem.Yüzbinlerce gözaltı,yüzlerce gözaltında kayıp,49 tane idam
ve hala kimse hesap soramıyor U T A N I Y O R U M.
Bu döneme ve devamına imza atanlar (faşizmin işkenceci maşaları dahil) çektirdikleri işkencelerden yaptıkları faşist uygulamalardan hiç utandılar mı acaba rahat uyuyabiliyorlar mı
Turkiye'yi en az bir 10 yil geriye atan Kenan Evren denen dunkofun bir lutfu..
12 Eylül’ün insan hakları ve demokrasi sicili
Gözaltına alınanlar:
650.000
Fişlenenler:
1.683.000
Açılan dava sayısı:
210.000
Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar:
230.000
Bunlardan 141-142-163. maddelerden yargılananlar:
71.500
Sivil mahkemelerde açılan davalar (1980-88) :
9,508
Yargılanan “örgüt üyesi”:
98.404
Hüküm giyen “örgüt üyesi”:
21.764
“Yurda dön” çağrısı yapılanlar:
29.000
Vatandaşlıktan çıkarılanlar:
14.000
Pasaport verilmeyenler:
388.000
Faaliyetten men edilen dernek:
23.700
Hakkında soruşturma açılan dernek:
Toplam 644 cezaevindeki hükümlü-tutuklu:
52.000 (1990’da kalanlar)
Toplam ölü (eceliyle) :
229
Kuşkulu ölüm:
144
Açlık grevinde ölenler:
14
Kaçarken vurulanlar:
16
“Çatışma”da öldürülenler:
74
Doğal ölüm raporu verilenler:
73
“İntihar” ettiği bildirilenler:
43
“Nedeni belirsiz” ölenler:
2
İşkence sonucu öldürülenler:
171
Açılan işkence soruşturma veya davası:
9.962 (1982-1988 arası)
İşkence yaptıkları suçlamasıyla yargılanan güvenlik görevlisi:
544
1981 yılı Nisan-Mayıs aylarında ödüllendirilen güvenlik görevlisi:
1.002
1402 Sıkıyönetim yasasına göre yapılan işlem:
18.525
Hakkında işlem yapılan memur:
7.245
Hakkında işlem yapılan öğretmen:
3.854
Hakkında işlem yapılan güvenlik görevlisi
988
Hakkında işlem yapılan din görevlisi:
266
Hakkında işlem yapılan öğretim görevlisi:
120
Hakkında işlem yapılan mülki amir:
35
Hakkında işlem yapılan hakim-savcı:
47
Bölge dışına sürülenler:
7.233
Görevlerine son verilenler:
4.891
Sadece Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı verilere bakacak olursak:
650 bin kişiyi gözaltına aldılar, 650 bin kişiye en ağır işkenceleri yaptılar, 650 bin kişinin iradesini kırmaya, kimliksizleştirmeye ve kişiliksizleştirmeye dönük işkence, baskı ve yaptırım politikalarını Askeri cezaevlerinde on yıl ve daha fazla bir süre devam ettirdiler.
Emir-komuta ilişkilerine dayalı bir adalet anlayışıyla 98.404 kişiyi askeri mahkemelerde yargıladılar.
İşkence ürünü sahte delillere dayalı hükümlerle 21.764 kişiye milyonlarca yıl ceza verdiler.
7000 kişi hakkında idam istediler. 517 kişiye idam cezası verdiler.
124 kişinin idam cezası Askeri Yargıtay tarafından onaylandı, 50 kişiyi astılar.
29 bin kişiyi vatandaşlıktan çıkardılar.
14 bin kişiye yurda dön çağrısı yaptılar ve akabinde hemen hepsini vatandaşlıktan çıkardılar.
388 bin kişiye pasaport vermediler.
1 milyon 863 bin kişiyi fişlediler. Sadece fişlenenlerin değil, çocuklarının da geleceğini ipotek altına aldılar.
Bu süre zarfında 14 kişiyi cezaevlerindeki açlık grevlerinde, 16 kişiyi kaçarken, 17 kişiyi çatışmalarda öldürdüler.
74-80 döneminde 5000 kişinin öldürüldüğünü, binlerce kişinin yaralandığını, yüz binlerce kişinin ata topraklarından göçmek zorunda bırakıldığını tüm bu rakamlara katarsak, 78 kuşağının verdiği kaybın, ödediği bedelin, yaşadığı linçin boyutları hakkında herhalde kaba bir fikir edinmiş oluruz.(www.78liler.com)
Siyasi hükümlü Erdal Eren 17 yaşında idam edilmiştir.
3 Milyon kişinin soruşturmadan geçirildiği, 650 bin kişinin gözaltına alındığı 12 Eylül terör döneminde bireylere yönelik şiddet ve baskı, toplumsal alanda sola ilişkin her türden düşünce, istem, özlem, davranış biçimi, değer yargısı vb.'nin yokedilmesine yönelik bir şiddet ve baskıya dönüştürülmüştür.
20 Aralık 1978'de Kahramanmaraş olayları ve Temmuz 1980'de Çorum olayları 12 Eylül 1980 müdahalesini hazırlayan etkenlerdir.
Yaş günüme 5 kala.. o gün medyada sürekli darbe darbe darbe diye haberler çıkar..
kenan evrenin bir lütfu(!)
12 Eylül döneminde sıkıyönetim askeri mahkemelerince 517 sanığa idam cezası verildi. Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam kararlarının sayısı 124 oldu. Bunlardan, MGK’nın onayladığı ve onay sonrası hemen infazı yapılan 50’si dışındakiler için cezalar fiilen müebbet hapse dönüştü.
ülkemizin en kara günü
1980 yılında orgeneral Kenan Evren tarafindan 'bu demokrasinin bize bol geldiği'nin ilan edildiği ve devletin yonetimine el koyularak işkenceler ve idamlarla memleketin huzur(!) bulmasina, apolotik, mutsuz ve cahil bir gençlik için politikalara uygun zemin hazırlanmasına, Turkiye cumhuriyetini 50 yıl geriye gitmesine sebep olmuştur.
türk silahlı kuvvetlerinin “emir komuta zinciri içinde” bir darbe ile yönetime el koyduğu, iktidarın, genelkurmay başkanı kenarı evren, kara kuvvetleri komutanı nurettin ersin. hava kuvvetleri komutanı tahsin şahinkaya, deniz kuvvetleri komutanı nejat tümer ve jandarma genel komutanı sedat celasun’dan oluşan milli güvenlik konseyince ele alındığı 12 eylül 1980.
bır ulkenın 20 yıl gerı gıtmesı