.... çoğu zaman sadece hissetmek değil miydi? Neyin hata neyin doğru kendinle konuşmak işe yaramaz bazen. Hissetmek başlamak demekti....Sadece hissetmek, engellenemeyen... Acı ve tatlının karışımını hissetmek...
'Sen' dedi'şu denizin dibindeki balıklara benziyorsun. Onlar kadar çaresizsin Hem birileri seni ordan çekip çıkarsın istiyorsun, hem kaçıyorsun yanına yaklaşmaya çalışan herkesten.Korkuyorsun! Bunu inkar edeceksin.Hatta en çok korktuğunu inkar edeceksin... Boğulmaktan yorumladın mı? Ne kadar saklayabilirsin Kahkahalarının ardındaki özlemlerini? ?
'Döndüm döndüm nice döndüm Ahuzar oldumda döndüm Kızıla dönsün artık küreyi alem Kızıla dönsün karanlık gece Yansın yansın da kavrulsun Çıranın içine dönsün. ' ;)
'Efkâr dolu gönül sustuğu vakit, bir nâme duyulur; yalnızlar esas yalnızlığa, duygular düşlediği rüyalara, dil konuşma özlemi duyduğu sevdalara savrulur…'
' Ben bir şeyi hiç mi hiç, az sevemedim. Hele 'orta' hiç sevemedim. Hep çok sevdim. Arkadaşlarımı da çok severim. Yeryüzüne biterim. Eve portakal alınca sandıkla alıyorum. Dayanamayanlar çürüyor bayım! '
Ben korkak bir adam sevdim O kadar korkaktı ki Sesini titretiyordu içinde ki bam teli. Korkularını almak istedim, Yüzünde yüzyıllık bir ağrı, Cinnet cehennemi… Sınırlar, korkular, yanılsamalar, kaygılar… Yeni darbe olmuş bir memleketin Sınır ucunda yaşayan halkı gibiydi Adım atsa iyileşecekti yaraları Adım atsa iyileştirecektim onu Ama bir mıh çakılıydı ayaklarına Gelmedi…
...sokağa karıştım kökünden sökük goncayım artık yol kenarı azıcık, bir az tomurcuk dibe çökmüş özlemlerimle tavşan kanı biraz, az bir âşık
anne gel sar çıvgınlarımı, topla beni eve katla camdaki şarkınla demle beni, fesleğenlerle süsle beni şekerle, karıştır elinle ev içir bana anne
sokağa çıktım soğuk çalan taçyaprağıyım terim yorgun geri çekilmiş özlemlerle biraz boşluğum, bir çok ayrılık biraz çatı biraz saçak altıyım, kopuk dökük goncayım artık
anne gel silkele tozumu, dür beni göğsüne katla yine büyüt harfle ninniyle, üç gün üç gece uyut beni hayatta yatır anne gözünün önüne kalın bir ev içi ser üstüme..
Herkes kederlere, gamlara uğrasa, herkesin başına belalar yağsa, âşıkın canı sevinçlidir, neşelidir, lâtîftir! Çünkü, bütün başa gelenler, Hakk'tan gelmektedir!
Her seçim bir vazgeçiştir. Bazen yanlış olanı seçer insan. Bazen doğru olanı seçemez. Yalnız kalmamak için kalabalığı da seçebilir insan. Kalabalığın içinde yalnız kalmayı da. Ya da hep beklemeyi. Ama her seçim bir vazgeçiştir...
.... çoğu zaman sadece hissetmek değil miydi?
Neyin hata neyin doğru kendinle konuşmak işe yaramaz bazen.
Hissetmek başlamak demekti....Sadece hissetmek, engellenemeyen...
Acı ve tatlının karışımını hissetmek...
'Kader gayrete aşıktır.. '
Onu tanıdıktan sonra; öncekiIere seni seviyorum dediğin için pişman oIursun.
'Sen' dedi'şu denizin dibindeki balıklara benziyorsun. Onlar kadar çaresizsin
Hem birileri seni ordan çekip çıkarsın istiyorsun, hem kaçıyorsun yanına yaklaşmaya çalışan herkesten.Korkuyorsun!
Bunu inkar edeceksin.Hatta en çok korktuğunu inkar edeceksin...
Boğulmaktan yorumladın mı?
Ne kadar saklayabilirsin
Kahkahalarının ardındaki özlemlerini? ?
'Döndüm döndüm nice döndüm
Ahuzar oldumda döndüm
Kızıla dönsün artık küreyi alem
Kızıla dönsün karanlık gece
Yansın yansın da kavrulsun
Çıranın içine dönsün. ' ;)
'Efkâr dolu gönül sustuğu vakit, bir nâme duyulur;
yalnızlar esas yalnızlığa, duygular düşlediği rüyalara,
dil konuşma özlemi duyduğu sevdalara savrulur…'
'Sükût gibi münzevidir
sahibine varamayan sözler..'
'Sevmek
Gökyüzünden gelir
Sonsuzluktan cemre düşer yüreğe.
Denize düşer gibi mavi mavi..'
Yakamoz gibi... saniye saniye
Dakika dakika senin gibi..'
'Uzun lafın kısası;
Yorgunuz fakat ümitsiz değiliz...'
'ben yoruldum hayat gelme üstüme..'
Ölümün olduğu bu dünyada hiç bir şey çokta ciddi değildir aslında.............
' Ben bir şeyi hiç mi hiç, az sevemedim. Hele 'orta' hiç sevemedim. Hep çok sevdim. Arkadaşlarımı da çok severim. Yeryüzüne biterim. Eve portakal alınca sandıkla alıyorum. Dayanamayanlar çürüyor bayım! '
nokta
Ben korkak bir adam sevdim
O kadar korkaktı ki
Sesini titretiyordu içinde ki bam teli.
Korkularını almak istedim,
Yüzünde yüzyıllık bir ağrı,
Cinnet cehennemi…
Sınırlar, korkular, yanılsamalar, kaygılar…
Yeni darbe olmuş bir memleketin
Sınır ucunda yaşayan halkı gibiydi
Adım atsa iyileşecekti yaraları
Adım atsa iyileştirecektim onu
Ama bir mıh çakılıydı ayaklarına
Gelmedi…
sözün bittiği yer
'Yalnız bir kere dilsiz kaldım, biri bana 'kimsin sen? ' diye sorduğu zaman.'
İçimden dedim, çık şu için içinden...
Derken, susmayı öğrendim...
Sen bana geç kaldın efendim, ben sana erken...
Ne malup, e nede galibim.
Sesi kısılsın iç sesimin!
Ya İslamda yükselirsin,Ya inkarda çürürsün, Yol mezarda bitmiyor, Gittiğinde görürsün...
Huzurun olmalı biraz ve seni güçlü kılacak kadar acın. Biraz garip ama kimseye aldanmayacak kadar taş kalpli olmalısın..
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım sığmaz öyle her saza..
S.Karakoç
Allah'a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah'tır. Mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır...
...sokağa karıştım kökünden sökük goncayım artık
yol kenarı azıcık, bir az tomurcuk
dibe çökmüş özlemlerimle tavşan kanı biraz, az bir âşık
anne gel sar çıvgınlarımı, topla beni eve katla
camdaki şarkınla demle beni, fesleğenlerle süsle
beni şekerle, karıştır elinle ev içir bana anne
sokağa çıktım soğuk çalan taçyaprağıyım terim yorgun
geri çekilmiş özlemlerle biraz boşluğum, bir çok ayrılık
biraz çatı biraz saçak altıyım, kopuk dökük goncayım
artık
anne gel silkele tozumu, dür beni göğsüne katla
yine büyüt harfle ninniyle, üç gün üç gece uyut
beni hayatta yatır anne gözünün önüne
kalın bir ev içi ser üstüme..
Çölde kalan ruhların bile döndü talihi...
(Nurullah Genç)
Herkes kederlere, gamlara uğrasa, herkesin başına belalar yağsa, âşıkın canı sevinçlidir, neşelidir, lâtîftir! Çünkü, bütün başa gelenler, Hakk'tan gelmektedir!
Her seçim bir vazgeçiştir.
Bazen yanlış olanı seçer insan.
Bazen doğru olanı seçemez.
Yalnız kalmamak için kalabalığı da seçebilir insan.
Kalabalığın içinde yalnız kalmayı da.
Ya da hep beklemeyi.
Ama her seçim bir vazgeçiştir...
Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle, nemli gözlerle tevbe et! Zîrâ çiçekler güneşli ve ıslak yerlerde açar.
Ölen bedendir, RUH DEĞİL...Sönen külllerdir, ATEŞ DEĞİL.. Gülümseyen gözlerdir, GAMZELER DEĞİL.. Sevilen yürektir, BEDEN DEĞİL