Kolayca kandırılan toplumların ilk sırasındayız. Çok mu safız-çok mu cahiliz-çok mu iyi niyetliyiz-çok mu çıkarcıyız-çok mu kendimizi kurtarmanın peşindeyiz-çok mu inançlarımız gereği şükürcüyüz vs?
Şimdi de seçim içindeyiz. Partizanlığımız ve anti partizanlığımızla kandırıldığımızı ve vaadedilen o güzelim günleri göremeyeceğimizi bile bile çaresizce gidip oyumuzu vereceğiz. Hep bir umut. O umutlar uğruna fakirin daha fakir zenginin daha zengin olduğunun ayrımına varmadan hem de.
Bu ülke bunları hak etmiyor. Vatandaş olmanın yükü çok ağır bu ülke de. İktidara kim gelirse gelsin o yük emin olun daha ağırlaşacaktır...
Şener Şen
Tiyatrodan Sinemadan Resimden Müzikten Edebiyattan çok siyasetten konuşuluyorsa o ülke de
Demokrasi olmaz dedi bir ödül alma töreninde...
Kendisini dinlerken ağladım. Bu sıralar 24 saati siyasi ekonomi kriz gibi konularĺa.dolu olan bir ülke de farklı ve apayrı düşünceleri okudukça dinledikçe çok uzaklara dalıp gidiyorum.
Düzeleceğide yok. Böyle devam eder. Uzunca bir süre. Zengin ve fakir arasındaki fark ya da makas dolar ağzıyla gittikçe açılacak. Önlemi nasıl ne şekilde alınır ki bu düşüncede çok zayıf bir olasılık. Bana kalırsa çoğunluğun Somali halkından farkı kalmayacak. Özellikle ilkokul talabesi çocuklarını da yanına yardımcı alıp çöplerin içinden pet şişe ve kağıt ayıklayan kadınĺarı erkekleri gördüğümde sömürünün sermayenin ne demek olduğunu nasıl ağır hasarlar verdiğini daha iyi anlıyorum. Tepedeķilerin söylemleri sadece ve sadece durumu kurtarmak anĺık olarak asıl gerçeği gizlemek gibi aĺışkanlıkları.
Terörizm: kesinlikle bu son ekleri ' izm ' ile biten her sözcük insanların kanını etini kemiğini iliğini emerek gerçek vampirleri bile
ürkütmüştür.
Ekonomide terör estiren halk olmadığına göre bu teröristler kimlerdir sorusu usuma takılmıyor aslında. Teröristler sadece dağlarda düzlüklerde baskılar kurmakla yetinmezler. Gözlerimizin önünde içimizde yaşarlar. Güya terorden nefret eder gibi görünürler.
gecenin kıyısından yürüyorum
sahilleri mezara gömdüm kendimce
geceyı aldatmıyorum ama
huyuna suyuna kabulüm
karanlığı kabulleniştir benimkisi
Depremden sonra gelenlerden gidenlerden arkadaşlardan dikkatimi çekti farkında olmadan benim bile " bu gün hava ne kadar soğuk" cümlesi dilimizden dökülmedi.
İçimizde bir yerler eksilmeye zaman geçtikçe de çoğalmaya başladı. Artık gizli saklı ağlamasını da öğrenmeye başladık. Güya ailenin reisiyim. Olmadığımı anladım. Evdekilerin gözakları kızarık göz torbaları nemli. Bense bahanem hazır. Oturun ben kahvemi yaparım ayağıyla mutfaktayım.
Sümüğüm akar. Şıpır şıpır damlalar tekrar geri çekilir vs. Sonra derin nefes al ver durumları ve o çocuklar çıkarıldıkça enkazlardan baba oluşum gerçeği alnıma şamarını indirir. Bu kez de enkazlarda bekleşen tüm anneler babalar dedeler nineler delikanlılar varken ben ne diye gecenin bir yarısı herkes uykudayken giderim en dipteki odaya? Vanaları kapanmış petek ve tek battaniye. Don atlet uyursam mı rahatlasam mı sabah mı olsa yoksa böyle dalsam mı?
zaman zaman
sessiz bir koya dönüşürüm
sazlıkların içine doğru
kerhane tatlısı bir bakış
yanık bir renk ve telaşlı bir çıtır
gibi mavi duvarlar ve lekeli çarşaflar
ortasında iki çıplak tendik miydik
seninle ağzında cak cak sakız
Ülke de yunan ve ingiliz fransız arap tohumları eksik olmaz.
Dün müşterinin biri kocaman çerçeveli bir Atatürk resmini gösterdi. Baktım çerçeve kir pas toz içinde. Çöpe atmışlar dedi. Çerçeveyı aldım
iyicene sildim adama iade ettim.
Bitmez dedi adam.
Perşembe günleri geldiğim bu şubenin garip alışkanlıkları olan kadın müşterisi yine bana denk geldi.
Ürünü aldı ve yine aynen şu konuşma geçti aramızda...
Bizim makine eski model olduğu için;
Biraz neruda okudum.
saat sabahın dördü
yılın ilk karı yağdığında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!