1902’de Çatalca'da doğdu. Babası, Düyun-u Umumiye memuru Halil Hilmi Bey idi. Ortaöğrenimini Vefa Lisesi'nde tamamladı. 1919 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesinde açılan sınavı kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. Cenap Şahabettin, Fuad Köprülü, Ferit Kam, Yusuf Şerif, Yahya Kemal, Hüseyin Daniş gibi edebiyatçıların öğrencisi oldu.
İstanbul'un işgali üzerine okul geçici olarak kapatılınca milli mücadeleye katılmak üzere Ankara'ya geçti. Ankara Talimatgahı’nda zabıt vekili oldu, Anadolu Ajansı Siyasi servisi’nde çalıştı.
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Ömrümün hasretle geçen her günü
Bilmezsin gün müdür,hafta mı,ay mı?
Günlerce görmeden güzel yüzünü,
Bu gizli sevdayı çekmek kolay mı?
Ben şimdi, o güzel çehrenden başka
Son bağlar kopunca sevgililerden,
Kalbe, o hayâlin çıktığı yerden,
Şifasız kederler sızar nihayet.
Nihâyet, en yakın emellerin de
Zehirli rüzgârlar eser yerinde;
Biliyorsun ki kârî, kalbin derinlikleri,
Damla damla biriken gizli gözyaşlarıdır.
Kudretimin oradan çıkarabildikleri,
Halis inci yerine bu çakıl taşlarıdır.
Görüyorsun, nihâyet, çakıl taşları sende,
Karanlık hayatı ışıklandıran
Tutuşmuş bir kalbin alevleridir;
Kızıllık görmeyen ufku andıran
Bir yürek bahtına yansa yeridir.
Vah o boş kalbe ki aşkı tatmadı!
Ben ki sessiz, habersiz gönül bağladım size,
Şimdi ne zaman dalsam derin gözlerinize,
Birdenbire ruhumu çılgın arzular sarar,
Atılmak ister gibi karanlık bir denize.
Düşündüğüm sizsiniz her gün, her gece şimdi.
Hemşerim, haydi, göğsün sevincinden kabarsın
Şu eflâke set çeken yüce dağlar boyunca!
Set çekme hislerine bu güzel günde, varsın
Hürriyetin zevkini için tatsın doyunca.
İşte, Halkapınar’dan at süren bir bölüğün
bu şiiri yıllardır bilmeme rağmen bu sene ki kadar etkilenmemiştim çanakkaleyi ve ordaki şehitlikleri gördükten söonra gerçekten yaşıyor insan orada