Necip Küçük Şiirleri - Şair Necip Küçük

Necip Küçük

Gözlerim kapalı

Bedenim uyurken

Gecenin ortasında

Devamını Oku
Necip Küçük

Açlığın ve soğuk gecelerin çaresizliği nasıldır bilir misin? ......

Yine açım, yine soğuk bir gece ve yine baş başayım kendimle…. Yine hayalimle, rüyamla, ruhumla da olsa seni düşünecek bir yer arıyorum.. İşte yine seni bulup kaybettiğim yerdeyim…. Rüyamda ki rüyadasın…

İliklerine kadar donduran soğuk karlı bir gecede, tırnakları bile titreten sonbaharın son ayları altında yağan karlı yıldızsız bir akşamüstünde; bir aşk iskelesinin altına gizlice girip, tozlu raflara kaldırdığın sevgini, yeniden serip de çırpmadan yatak yaparak üzerine uzanıp yattığın oldu mu? hiç….

Devamını Oku
Necip Küçük

Şükürler olsun bize de verildi bu nimet
İsteyene verir rabbim sende iste şükret
Yalan dünya tıka basa hepsi senin olsa
Altı üstü iki metre toprak seni sarar elbet

Nurlar yağarken nurla suskun bedenime,

Devamını Oku
Necip Küçük

** Yine gözüm dalıyor! ! **

* O an bir şeyler düşünüyorum.... Beş-On saniye, bir dakika.....

* Akla hayale sığmaz o amansız hayaller peş peşe.... Aniden irkiliyor sonra kimsenin olmadığını fark ediyorsun ya...

Devamını Oku
Necip Küçük

Çıkmaz bir yol girdabının içindeyim

Hüsran içinde, nafile yürüyorum

Hangi yana yürüsem karanlık yol

Devamını Oku
Necip Küçük

Ne zaman güneşin batiş vakti gelse
Gecenin hüzünlü çığlık sesini duyarım
Ne zaman ayrılığın gidiş vakti gelse
Takvimlerde yokolan günler kahrolur
Çöker bir gariplik o an içime birden
Işıktan yoksun ayrılığın sesini duyarım

Devamını Oku
Necip Küçük

*** Zaman Kal?r m?? **




Ne kadar ?ok ?ey var s?ylenmeyen

Devamını Oku
Necip Küçük

Avşar Yörükler; Horozların ötüşüyle veya sabah ezanıyla erkenden uyanır.. Bir Avşar Yörük köyünde yaşıyorsanız, evinizin gezdirmesine, sekisine, (balkon) veya dam başına çıkar, yüksek yada yaylalara kurulmuş oba çadırlarından birinde yaşıyorsanız şöyle etrafa iyice bir bakarsanız..

Öbek, öbek irili ufaklı kerpiçten yapılmış evlerin veya çadırlarının, önünden, yanından hatta arkasından, koşanları, elinde değnek, hayvanlarını, yaylıma giden sürüye katmak için çabalayan babaları, elinde helkesi, maşrapası koyun sağmaya giden Avşar yörük kızlarını, elinde testisi çobana su götüren bebeleri, dam gölgesine otrmuş kirmen, iğ eğiren nene ve ebeleri, kışa yakacak yapmak için elinde kova, hayvan sürülerinin arkasında tezek yapmak için dışkı toplayan anaları, çelik çomak oynayan, tavukları kovalayan, koçları toslatmak için kızdıran, köpekleri boğuşturan, güreş yapan çocukları görürsünüz..

Avşarlara göre yüce dağlar dolaşıp aşmak yiğitliktir... Avşarlar içinden vatan kuran, vatan kurtaran koç yiğitler, efeler zeybekler, kızanlar çıkmıştır ve çıkmaya da devam etmektedir.. Avşar yörük obalarında tarih boyunca Avşarlar asker sayılırlardı. Türk Milletinin özünde hep varlardı. Asker doğup, Asker ölmeleri başka deyişle ' at üstünde doğup at üstünde ölmeleri ' Avşar için doğal bir şeydi.. Onun içindir ki düşmanlar dağlarda yaşayan bu boy için kendilerini savunmak ve korumak için kale ve yerleşim yerlerini de yükseklere yapmış ve yüksek surlarla çevirmişlerdir.. Dağlara hakim olan ve dağlarda yaşayan Avşarlara ne dağlar, ne tepeler, nede ovalar dayanırdı. Bu nedenle tarih hep böyle yazılmıştı, dağlara hakim olan Türk ordusu zaten savaşları kazanmış sayılırdı.. Bunun nedeni de ordunun öncüleri, akıncıları, uç askerleri, alperenleri, dağlarda yaşamasını iyi bilen Avşarların Yörüklerin gözü pek yağız delikanlılarından seçilirdi.

Devamını Oku
Necip Küçük

Avşar yörük için sabah erken olur. Avşar yörük kızının erkeği için gün, yıldızlar gökyüzünden kayıp olmasıyla başlar. Güneşin doğması beklenmez. Zaten keçiler, kuzucuklar melemeye, horozlar ötmeye, köpekler havlamaya, sığırlar böğürmeye, eşekler anırmaya, atlar kişnemeye başlar. Zamanı gelince erken yatmak erken kalkmak gerekir. Bu nedenle sağılan sütler yayıklanarak yağları alındıktan sonra kazanlarda akşamdan kaynatılır, yoğurtlar çalınır, çökelekler basılır peynirler kesilir. Yatma zamanı gelince de yaylada çadırda iseniz, kızıl kilimler çıkartılıp üzerine keçi dersinden işlenmiş postlar serilir. Koyun yününden yorganlarla yatılır. Keçi postları kışın sıcak yazın serin tutar. Avşar sabah kalktığında aile içinde görev taksimi yapar, gözlemeler, gartmerler içine de peynir yumurta gibi nevaleler bohçalanarak azzık yapılır,, Bağa, bostana, tarlaya, sürüyü sağmaya gidecek olan, azığını alarak ata veya eşeğe binerek yola koyulur, çobanın azığı kesinlikle unutulmaz, unutulduğu zaman çoban ceza olarak o gün bir keçi veya koyunu keserek kendine azık yapar..

Eşeklerle eli bakraçlı sürüyü sağmaya giden genç kızlar. Sürülerin yanına varınca, gençlerle keçi ve koyunlar arsında bir koşturmaca bir boğuşma başlar, yakaladıklarını kadınların yanına getiren gençler bir eşeğe biner gibi keçi veya koyunu bacakları arsına sıkıştırarak kızların keçileri daha rahat sağmasına yardımcı olurlar. Bu kovalamaca da çıngırak sesleri sanki için için ağlar, bazen ıslık olur bazen nara; beklide yurtların acılarını, sevdalarını anlatır. O ses bazılarının yüreğini dağlar, bazılarının gönlünü coşturur Bazıları için ayrı ayrı anlamı vardır. Çıngırak seslerinin. Çıngırağı kayıp olduğu için ağlayan çok çona çoban bilinir, bir sevdadır o Avşar için...

Alaca karanlık olunca çöker sessizlik ortalığa, sessizliği bozar koyunların yayılmaya gidişi. Ama yinede sesizdir koyunların yürüyüşü usul, usul süzüle, süzüle yürür koyunlar, arada bir karabaş veya güdük havlar salar korkuyu dağlara. Elbet canavarlarda boş durmaz bekler; fırsatını bulursa altmış koyunu bir anda sıkar, sıkarda geçer sürüyü talan eder.. Ama yamandır çoban köpekleri; vermeyince canını, vermez koyunu..

Devamını Oku
Necip Küçük

Avşarlar ve Avşar Yörükler için sabah erken olur. Avşar kızının erkeği için gün, yıldızlar gökyüzünden kayıp olmasıyla başlar. Güneşin doğması beklenmez. Zaten keçiler, kuzucuklar melemeye, horozlar ötmeye, köpekler havlamaya, sığırlar böğürmeye, eşekler anırmaya, atlar kişnemeye başlar. Zamanı gelince erken yatmak erken kalkmak gerekir. Bu nedenle sağılan sütler yayıklanarak yağları alındıktan sonra kazanlarda akşamdan kaynatılır, yoğurtlar çalınır, çökelekler basılır peynirler kesilir. Yatma zamanı gelince de yaylada çadırda iseniz, kızıl kilimler çıkartılıp üzerine keçi dersinden işlenmiş postlar serilir. Koyun yününden yorganlarla yatılır. Keçi postları kışın sıcak yazın serin tutar. Avşar sabah kalktığında aile içinde görev taksimi yapar, gözlemeler, gartmerler içine de peynir yumurta gibi nevaleler bohçalanarak azzık yapılır,, Bağa, bostana, tarlaya, sürüyü sağmaya gidecek olan, azığını alarak ata veya eşeğe binerek yola koyulur, çobanın azığı kesinlikle unutulmaz, unutulduğu zaman çoban ceza olarak o gün bir keçi veya koyunu keserek kendine azık yapar..

Eşeklerle eli bakraçlı sürüyü sağmaya giden genç kızlar. Sürülerin yanına varınca, gençlerle keçi ve koyunlar arsında bir koşturmaca bir boğuşma başlar, yakaladıklarını kadınların yanına getiren gençler bir eşeğe biner gibi keçi veya koyunu bacakları arsına sıkıştırarak kızların keçileri daha rahat sağmasına yardımcı olurlar. Bu kovalamaca da çıngırak sesleri sanki için için ağlar, bazen ıslık olur bazen nara; beklide yurtların acılarını, sevdalarını anlatır. O ses bazılarının yüreğini dağlar, bazılarının gönlünü coşturur Bazıları için ayrı ayrı anlamı vardır. Çıngırak seslerinin. Çıngırağı kayıp olduğu için ağlayan çok çona çoban bilinir, bir sevdadır o Avşar için…

Alaca karanlık olunca çöker sessizlik ortalığa, sessizliği bozar koyunların yayılmaya gidişi. Ama yinede sesizdir koyunların yürüyüşü usul, usul süzüle, süzüle yürür koyunlar, arada bir karabaş veya güdük havlar salar korkuyu dağlara. Elbet canavarlarda boş durmaz bekler; fırsatını bulursa altmış koyunu bir anda sıkar, sıkarda geçer sürüyü talan eder.. Ama yamandır çoban köpekleri; vermeyince canını, vermez koyunu..

Devamını Oku