Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm
Gözlerimde son marifet, Azrail'e tebessüm ...
Kapıya ne icra memuru gelir,
Ne Birinci Şube sivil polisi....
İçerde kimine kuş tüyü sedir;
Yüz üstü toprağa düşer kimisi....
Bir musiki orda zaman ve mekân....
Su gaflet yükü insana bak;
Kendinden varlık cakasında.
Ve aşksız yobaz... İsi gücü,
Namazla Cennet takasında.
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Esten,dosttan,sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
İçeride bir has oda,yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.
Eti zehir,yağı zehir,balı zehir dünyada,
Butun fani lezzetlere darılmadan geçilmez.
Yetişir boğuştuğum gece gündüz ecelle;
Allah Rahim ve Rahman, Allah Aziz ve Celle...
Sana ey kanımda eriyen kadın
Can nasıl dayansın, nasıl dayansın?
Mezara çekmekse beni maksadın
Önümde o siyah gözlerin yansın.
Bir sütun alevsin, bir sütun duman,
Lafımın dostusunuz, çilemin yabancısı,
Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı?
Beri gel, serseri yol!
O'nun Ümmetinden ol!
Sel sel kümelerle dol!
O'nun Ümmetinden ol!
Sen, hiçliğe bakan yön!
Mustafa Şekib'e
Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,
kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.
ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,
gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.
Üstada yorum yapmak bile yürek işi rahmet ve minnetle
Rahmet olsun şiirlerin geleceğe ışık olsun
Adam gibi adam