kaç savaş yaşadı bu gözlerim
gündüzler kor, geceler yarasa
ufalanıp düştü kocamış tavan
kaç gömüt açtık aynı ölü için
ölmekten bıkmış vücutların
bıçkın yüreğine esirliğin bu
sakinliği kızıl bulutlara yönelir
bir yanda hüsranın boğucu soğuğu
yanık gözleriyle sevgili gelir
hayatı mevsimlere çaldırmak bu
bir güzellik yürürdü gözlerini yumduğunda
güneşli cevizin liken kokulu kuytularında
Sokulurdun kedi yumuşaklığıyla kollarıma
Hissettiğinde bir kartal pençesi yalnızlığında
burda artık kalamam
yeni yangınlar arayacağım
külün soğuğuna dayanamam
ne vakit yalnızsa gönlüm
beraber yaşarız seninle
sen olmasan
ellerim çot gözlerim kör
sabah hiç gelmeyecekti
sen sevmesen
yüreğim küt dilim ahraz
önce deniz vardı
sonra bulutlar
önce rüzgar vardı
sonra dalgalar
sonra rüzgar yoktu
bir ses...
aniden kışkırtır
şiirin kervanını
ipler gerilir
gerilir renkler
atın hatıralarınızı kafanızdan
nedir o arkasına sığındığınız
bir daha gelecek miyiz dünyaya
gözlerin kapalıyken ben vardım
hiçbir yıldız ışığında ıslanmamıştı
Akşam batıya yüzdürülen gemi
Nerde kaptan nerde denizi
Diyarbakır gecesi başkadır
Gündüzleri ışık perisi
Geceleri rüzgar senfonisi
bil ve söyle. sesim
haykırıyorum: gel bana
gel ve aşkı yaşa ruhumla
kan dolu damarlarım. bir
ben için mi çektiğim ki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!