Umumi manzara, bozuldu artık
Otlar başkalaştı, sütler değişti
Hatıralar eski, resimler yırtık
Dost gönülleyen, gitler değişti.
İnsanlığı vurduk, insanı vurduk
Türlü rengi, renge katmış Yaradan
Oynaşır denizde, çakıl taşları
Hiçbir yaratılış olmaz sıradan
Kaynaşır denizde, çakıl taşları.
Yunus heybesinde alıçlar gibi
Günahkâr elleri, göğe açarak
Rabbimi şükürle, andım bu gece
Büklüm- büklüm akan, çaydan geçerek
Kevser Havuzunda, yundum bu gece.
Kirli defterleri, kapatıp dürdüm
Bir sevinç narası, patlattım yine
Mayayı gölüne, çalmış gibiyim
Doğudan batıya, Japonya, Çin’e
Uzaklara mektup, salmış gibiyim.
Heyecandan inan, titredi elim
Tilkinin karnı acıkmış
Avlanmaya yola çıkmış.
Aranırken sabah olmuş
Mecburen bir köye dalmış.
(Ozan Arif’in; “KÖR MÜSÜN” şiirine naziredir.)
Genelden yazayım, artık sen anla
İster galeye al, istersen yanla
Bu gidişle sabah, kalkarız çanla
BİLİYORUZ amma, körüz Arif’im.
Bu öyle bir gidiş ki, durak yeri sonu yok
Kudursa da hainler, menzile varılacak.
Türkiye’m yükselecek, bundan başka konu yok
Baştan başa yaralar, yeniden sarılacak
Türk denen yüce millet, dünyayı bürüyecek
Çektiğim acılar, yeter mi yeter
Sonda’nın etkisi, bayıltan eter
Eziyeti bana, ölümden beter
Beni bu sancıdan, kurtar be doktor!
Öyle bir sızı ki, kudurdu durdu
Asaleti sultan; adı, nadide
Yürüyüşü güzel, gülüşü güzel
Asırlık bir çınar, yeşil vadide
Saltanatı güzel, gelişi güzel.
Salınıp gidiyor, ince dal gibi
Yiğidin Bahtına, at, avrat, silâh
Seven acı söyler, ar sayma sakın
Sabrı katık eyle, giydirme külâh
Emeksiz kazancı, kâr sayma sakın.
Seven sevdiğinin, ardından yürür
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.