Böylesine atik, böyle canavar
Bir dostuma selâm veresim geldi
Kim bilir nezdinde, kaç bin anı var
Dostun; dost bağına, giresim geldi.
Şiir deryasında, yüzdü yüzeli
Bu can; Canan’ını özler durmadan
Yoluna halılar, sermek isterim.
Sen bir gül istedin, ayaz vurmadan
Ben sana canımı, vermek isterim.
Aklaşan saçımla, söndükçe söndüm
Kayı boyundanım, Oğuz’dur soyum
Anadolu tapum, Ay-yıldız toyum
Muğla Fethiye'den, Çaltılar, köyüm
Tanrı Dağları’ndan akar gelirim.
Bir yüce dinim var, bir de inancım
Tarafımız belli, biz bir akımız
Kalemimiz zıpkın, sözümüz oktur
Bin yıllık hecede, bitmez akımız
Alnımız açıktır, yüzümüz paktır.
Dostu bir kalemde, atıp silmeyiz
Tarihin en şanslı, zaman dilimi
Nasip oldu bize, kıtlık görmedik
Şükredip Rabb’ime açtım elimi
Öyle uzun boylu, harbe girmedik.
Namerde mum olup, önden kaçıp da
Kim ne derse desin, vermeyiz asla
Şehitlik gazîlik, kozumuz bizim
Sen düne bak bizi, bizle kıyasla
Otuz Ağustos’lar, özümüz bizim.
Bu kutsallar için, olmaz bahane
Bakan gözün hakkı, artık verilsin
Garibin hakkını, çalanlar gördüm
İster methedilsin, ister yerilsin
Tacı, tahtı yıkan, yalanlar gördüm.
Suçu işlemeden, plânlar yapmış
Gökyüzü maviymiş, ruhumsa kara
Beni güldürmeyen, yüzü neyleyim
Gönlüm bir şelâle, bitmeyen nara
Nefsime dur demez, sözü neyleyim?
Cebine atıyor, yitiği bulan
Bilmem ki yalvarsam, fayda eder mi?
Ne kadar üzgünüm, bilsen olmaz mı?
İnsan hiç habersiz, çekip gider mi?
İş işten geçmeden, gelsen olmaz mı?
Bilmeden oturduk, kış günü yaşa
Yaz baharda, çiçek açar dağlarda
Koyun, keçi; yavru verir, meleşir
Yağan karlar erir, sular çağlar da
Sayısız mahlûkat, oynar güreşir.
Toprak damda, sarkıt olur buzları
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.