Ufak şeyden hesap, sormayacaktın?
Kalbimi incitip, kırmayacaktın?
Mademki ahdinde, durmayacaktın
Neden çağırdığım, her yere geldin?
Azgın sular gibi, içime aktın
Öldürmek niyetiyle, nefsime kurşun attım
Teğet geçti sinemden, yıllarca hasta yattım
Çabam çare etmedi, battıkça dibe battım
Süründüm ayakaltı, BAHTI KARA dediler.
Şeytan denen kör nalet, nerden girdi içime
Dostun ahvalini, sormak dilersen
Yetimin boynunu, burmadan gelsin
Değil tarla, takka, dünyayı versen
Aman dileyeni, vurmadan gelsin.
Düşünsün kaşınsın, inceden ince
Beyle gelmiş, böyle gitmez
Gideceksen, gir artık git!
Ne söylesem, sana yetmez
Gideceksen, git artık git!
Ne ettiysen, yetti gayri
İstasyon Caddesi, gelgitli yoldur
Etrafı ağaçlık, yemyeşil daldır
İnsanı çok güzel, dilleri baldır
Kırklareli Şehri, unutmam seni.
Koruluklar, köyler, dünyaya örnek
Meyvesi kıt, bozuk bağa
Bakmamaya karar verdim,
Ot bitmeyen, kıraç dağa
Çıkmamaya karar verdim.
Hani dostluk, nerde sevi?
Yosun tutmuş Çamlıbel’in yolları
Küflenen eğerler; bitmiş, erimiş.
Kırat gemi almaz, düşmüş nalları
Paslanan kılıçlar, kında çürümüş.
Acun şahit olmuş, böyle soyluya
Benliğimi vurdum, derine daldım
Daldıkça, hayretler içinde kaldım
Kör topal yürüdüm, çok kapı çaldım
Kapandı kapılar, yüzüme benim.
Çoğu terk eyleyip, azı yeğlerken
Elini salladı, denk geldi taşa
Kanadı yarası, kanmadı özü
Kaderde yazılan, gelirmiş başa
Kime ne dediyse, geçmedi sözü.
Şeytan denen nalet, geldi oturdu
Yasak aşkın sonu, belâdır dedim
İçi çürük, dışı, cilâdır dedim
Benim tercihimse, elâdır dedim
Deniz gözlerine, çakılıp kaldım.
İkâmet eyledin, gönül köşküme
Söz konusu edilen bir kadın olsaydı anlayan beri gelsin derdim. Valla hocam bu davranışlar bir erkekten zuhur edince dilim tutuldu.
Yüreğiniz dert görmesin efendim. Harika bir hece şiiri okuttunuz.