Naile Öztunç Şiirleri - Şair Naile Öztunç

Naile Öztunç

İki, iki daha beş dersem,
Zaman durup beni dinler.

İki,iki daha dört dersem,
Zaman sessiz akar gider.

Devamını Oku
Naile Öztunç

Aramızda duvarlar.
Fırtınalar kasırgalar.
Önünde duranı savurur atar.
Aramızda duvarlar.
Savrulduk her birimiz.
Aramızda denizler, dağlar.

Devamını Oku
Naile Öztunç

Dizildi boğazıma,
Söyleyemediklerim.
Kuru, susuz ayva gibi gitmiyor.
Duruyor öylece.
Yutkundum hece, hece.
Kuru,susuz ayva gibi gitmiyor.

Devamını Oku
Naile Öztunç

Otobüste herkes yerini aldı.
Kapılar kapandı.
El sallıyorum sana.
Senin yerini sessizlik sardı.
Canımdan bir parça koptu.
Gözyaşlarımı saklıyorum.

Devamını Oku
Naile Öztunç

Her sabah güneşle doğarsın.
Yağmurla yağarsın her akşam.

Gözü yaşlı şehir Samsun.
Ağır başlı şehir Samsun.

Devamını Oku
Naile Öztunç

İstanbul kedileri insan sarrafı.
İnsanlara notlarını vermiş çoktan.
Hangi insandan uzak durmalı bilirler.
Bilirler hangi insanın yüreği kocaman.

Selam verirseniz selamınızı alırlar.

Devamını Oku
Naile Öztunç

Sabah,akşam her zaman
Masan karışık
Odan karışık
Gözüme batıyor karışık.
Can atıyorum düzeltsem diye
Anlıyorsun, gözüme bakıyorsun

Devamını Oku
Naile Öztunç

Bitmez sanırdım,
Tükenmez sanırdım.

Öyle çoktun ki annem,
Her akşam okuduğum,
Okumaktan bıkmadığım

Devamını Oku
Naile Öztunç

Sahilde oturup
Dalıyorum denize
Gözlerimle
Derinliklere
Soruyorum kendime
Hangisi daha derin

Devamını Oku
Naile Öztunç

Çocukluğum köyde geçti. İki katlı, çok odalı bir evde yaşıyorduk. Evimizin çevresinde her çeşit meyve vardı.En çokta elma ağaçları vardı.Elmanın her çeşidi,misket elması,paşa elması,yaz elması, ekşi elma, gelin elması, sarı elma, yeşil elma.
Sabah uyanır uyanmaz,daha yüzümüzü yıkamadan elmaların dibine koşardık. Gece boyunca en tatlı,en olgun olanlar dibine düşerdi. Kahvaltıda elma yerdik. Sonra bütün oyunlarımızı elmaların dibinde oynardık. Biz 9 kardeştik. Küçük bir ana sınıfı gibi, en büyüğü 16 yaşında, en küçüğü 1 yaşında. Büyükler, küçüklere sahip çıkar, avutur, oynatırdı.
Elma ağaçlarının tepesinde daldan, dala geçer, kuşlar gibi gezerdik. Dallara salıncak kurar, sallanır, birbirimizi göklere uçururduk.
Annemin diktiği basma elbiselerimiz vardı. kocaman cepli, bol etekli, ceplerimize eteğimize elmaları doldurur, eve götürürdük. Sonra, öğle yemeğimizde yine elma yerdik. En tatlı elmalar, arıların ve kuşların gagaladığı elmalar dı.
Sonra ebem elmaların dibine gelirdi. sepetlere elma toplar, eve taşırdı, bize taşıttırır dı. Gün akşam olduğunda eve giderdik ve yine acıktığımızda yediğimiz ilk yiyecek yine elma olurdu.
Yer yatakları seriliydi, geniş odalarda. Yatma vakti geldiğinde elimizde ve ceplerimizde elmalarla yatağa girerdik. Yorganın altında elma yiyerek uykuya dalardık. Sabah olduğunda yarısı kalmış elmalar, yastığımızın, yorganımızın altından çıkardı. O zamanlar, yatak çarşafları, yorganlar, yastıklar beyaz olurdu. Annem bize kızardı, yatarken elma yemeyin, çarşaflarda, yastıklarda elma lekesi kalıyor diye.

Devamını Oku