Bir kandil gecesinde sunulmuştu bu ipek
Kutsal bir tarihte dünyaya geldi İPEK.
Kurtuluş Bayramına gününde varmak için
Dört temmuz şenliğine koşarak geldi İPEK.
Bu anlamlı zamanda gülerek doğdu güneş.
Dilden düşürmedi seni,
Gün Demeden, gece demeden,
Bir yaşam boyu
Seni aradım ADALET.
Alın terinde rençberin,
Bir çocuk masalından anımsadım ben seni
Endülüsten özlerler şiir gibi sesini.
Rengarenk bir dünyada hünerden yana teksin
Küçücük endamınla emsalsiz bir bebeksin.
En nadide çiçekler karşında selâm durur
Ne koncasın ki seni, ancak bir gül doğurur.
Mehtap sen yoksun diye o kadar manasız ki
Ürperti verir bana güllenmiş fidan bile
Ruhum ayrı bir alem, fakat öyle sessiz ki
Ümitler düğümlenir, düğümler gelir dile
Vakit senden uzakta kırbaçlayan bir gaddar
Güneş anlamını yitirmiş gibi.
Üşümek, acıkmak faydasız bugün.
Lezzeti kalmadı yaşamanın
Aylak gezinir tüm yaratıklar
Yollarda anlamsız gidip gelmeler
Nedir bu olup bitmeyen melodi…
Binbir çiçekle değil, senle güzel baharlar.
Eşsiz ılık bakışın, her an gönlümde parlar.
Ritmiyle yaşıyoruz şiirsel sözlerinin.
Kalbimizde taht kurar o Ebruli gözlerin.
En güzel dizeleri sana yazmak istedim.
Nadide çiçekleri sana sunayım dedim.
Kutup yıldızı bu gün göz kırpıyor her yana.
Aşk şarabı içiyor melekler kana kana.
Nisan yağmuru gibi bereketli uğurlu,
Nikah yağmuru yağmış tüm Kardeşler huzurlu.
Mabetten gök kubbeye şen sesler yükseliyor.
Birleşenlere herkes mutluluklar diliyor.
Kâh bir lodos gelir sıcak mı sıcak.
Kâh bir deli poyraz eser, dondurucu.
Şaşırtmasın sizi her ikisi
Zira burası asabiye servisi.
Bakışlar var etrafta, öfkeli, kinli, gaddar.
Bütün ömür boyunca özlediğim diyarım
Atide atılırsam bağrına, bahtiyarım.
Füsunlu gözleriyle gönlümü çalan yarim
Gür, dalgalı saçlarına yine güller takar mı?
Güllerin gonca mıdır ey periler diyarı?
İşler başımızdan aşkın
Göz açamıyoruz akşamlara kadar.
Gelemediysem doğum partine
Bunda gücenecek ne var?
İstanbul’a bir daha gitmem demişsin
Belli ki bu sözünle yanılmışsın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!