On duvar iç içe, yan yana
Anadolu yaylasında.
Su olur, akar gürül gürül
Kurumuş çeşmelerinden köylerin.
Okul olur, ışık tutar
İşlenmemiş dimağlara.
Anlasana saçlarıma
Kar yağıyor, üşüyorum
Karlı yolda tek başıma
Yürüyemem düşüyorum.
Geceleri gündüzüyle
Bin bir yokuş ve düzüyle
Şölen var bugün MORİAH dağında.
MORİAH dağında binlerce CAN var.
En önde şahlanan
Bir küheylan
Ve küheylan’ın sırtında
Kral Süleyman var.
Çantada iki keklik;
Biri ben,biri sen.
Bir karede,iki kurt;
Biri boz,biri kara.
Ve karede kuzular…
Kuzular can kuzular,
Gözlerin yaklaş derken
Dilin der, henüz erken.
Gözünde dernek düğün
Fısıldar dilin hüzün.
Gözlerinde ince saz
Dilin her dem eder naz
Deli bir poyraz eser asırlar ötesinden
Dertten yana, gasptan zulümden yana.
Önüne katmış gibi uygarlığı,
Ne varsa iyi, güzel diye yeryüzünde
Silip süpürmek ister bir çırpıda.
Ermiş,ayırım yapmaz insanları severken,
Güneş,ırk,dil,din demez nurlarını saçarken.
Geliniz hep beraber tek ruh olup coşun.
Dürüstlüğe,güzelliğe,hakikate koşun.
Yeşilin en körpesi, körpenin uemyeşili
Nisan mayıs ayında eşinir Hamzakoy’da.
Aşktan yana gönüller boydan boya deşili
Ruhlarda pembeleşen ümitler hep bir boyda.
Temmuzu, ağustosu bir debdebe çağıdır
Bir çığlık yırtar sessizliği.
Telaşlı ayak sesleri duyulur yakından.
Kapılar gıcırdar yavaş yavaş.
Kelleler uzanır koridora.
İniltiler işitilir buruk buruk
Kanatlanmış atlılar
Rüzgar gibi geçer bu tepelerden.
Bir dev olmuş Mehmetçik
Tırmanır dorukları
Ve top sesleri vadilerde
Yankılar yapar derin derin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!