Nagihan
Bir rüzgar gibi gelirsin,
Ne sesi duyulur, ne ayak sesin.
Ama bilirim, sen geldin…
Çünkü içimde bir şey yer değiştirdi.
Sanma ki sessizliğim zayıflıktı,
Ben konuşmadım… çünkü kalbim bağırıyordu.
Sen duymadın.
Ama her sessizliğimde bir dağ yıkıldı içimde.
Sustum, çünkü değmedi.
Ben bilmezdim bu denklemi
Sırrına eremedim bu hikmete
Neydi beni bu vakit düşündüren
Gitmek mi kalmak mıydı bütün cevap
Kalırsam kör kurşunlarda yanacaktım
Gidersem eğer kurşunu içimde taşıyacaktım
Kaçtığım ne varsa kurtulamadığım
Bugün hatrına atıyorum denizin mavi sularına
Sevmediğim ne varsa sevdiremediğim
Bugün hatrına özgür bırakıyorum kuşlara
Selam vermediğim hangi dağ,taş varsa
Tek örgülerle kapladım kalbimi
Kimse alamasın istedim
Kimse çekip çıkaramasın yalnızlığımı
Burada saklı kalsın
Yara izlerimi kanatarak hatırladım kendimi
İşte sevgilim gidiyorsun
Kuru dallarını yeşerttiğim kadar yeşertemedim kendimi.
Gözlerin bu dünyada ki tüm renklerden bir bahçeydi .
Bir gece ansızın düşersem o taş kalbine
Bir pervanenenin ateşine olan aşkında bul beni
Yahut bir bebeğin gülüşünde düşle beni
Sen kendi cehenneminde yanan bir ateş
Ben kendi ruhumda kıyıya vuran bir telaş
Sen attığın her adımda sitemkâr bir yorgun
Ben attığım her adımda çırpınan bir solgun
Bu kaçıncı yenilgi ya rabbi
Bu hangi günahımın tokadı
Bu gönül mülküne reva mı ?
Hangi gecemin sabahındayım ?
Bu nasıl kaçış ya rabbi
Ey sevgilim , cihanım , gülizarım
Hem dünya , hem ahiret servetim
Yüzünün alınadır firak- ı gurbetim
Sanadır vuslatım , çeşm-i muhabbetim
Ruhumun ruhuna olan nidası
İki ruhum var ikisi de birbirine düşman
Beni har anımda gözyaşı ile kuşatan
Ben değildim savaşı başlatan
Anlasalardı kalmazdı ne dağ , ne taş ne de Umman .
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!