Bir ölünün iç çekmesi gibi gece...
ıslak bir gece bu gece!
kendini çoğaltıyor bak!
ne gece ama dimi...
biraz yorgunum ve biraz yıldızım
bir o kadar sesimi boğan bu gecede,
''Şiirden anlayan kadından kork! '' dedi
bugün bana yalnızlık,
güldüm!
iç geçirdim...
hazır sen yokken!
hiç de gelmemişken
başka bir bahane bulup nefret etmeli coğrafyadan...
uzaklaş durma,
şehirler yetmedi sanırım
galaksilerde şimdi sıra
durma!
biraz daha...
biraz biraz
ben şair değildim,
şiirleşen oydu böyle her gece
değişik imgelerle boyardı gözlerini
o boyardı,
üniformalı tülbent mavilerle...
-dudaklarında nefesine tiryaki olduğum biri var...
(-hayal kurmak güzel değil mi!)
Soğuk bir Ankara akşamı taşlarken ardından ıslığımın,
Ucuna susturucu takılmış acılarımın...
Hasret zamanı aşmıştır
Önümden sen geçersin,
Aklımdan ölmek
Ardımdan şaha kalkar mavi gökkuşakları
Gri yağmurları sevdiğin renklerin
Islatır kirpiklerini teker teker
işte!
işte bir prömiyerde daha buluşuyoruz gecenin bu vakti.
başrollerinde bir sarı yaprağın ve bir istavritin oynadığı...
birazdan bozukluklar atılacak sevdamızın bu senaryosuna
heyecanımız desen bir sokak çalgıcısının sahnesi
Bana sevdiğin kenti anlat Filistinli çocuk,
Gülüşlerim ıslansın gözlerimde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!