Sevgiyle yoğurup, sırla yaratmış,
Rabbimin katında özelsin anne.
Ak yaprak üstünde bir mısra şiir,
Bir demet yasemen, güzelsin anne.
Her cefayı evlat için çekersin,
Kalbimin üzerine uzatıp da elini,
Bir tutam aşk kopardı bakışların dün gece.
Gezdim sabaha kadar perçemin izlerinde,
Aşkı sevdaya sardı bakışların dün gece.
Gel bana şakı söyle mehtabın gölgesinde,
Bir ömür nasıl geçti, hiç farkına varmadan,
Gecenin gölgeleri ufkuna yaslandı mı?
Gözlerinin önünden geçerken yorgun yıllar,
Kirpiğinin uçları birazcık ıslandı mı?
Kalbimdeki hasretin uzarken fasıl fasıl,
Meçhule sürüklenen sahipsiz sandal gibi,
Kaderin ellerinde ben de çözüldüm gittim.
Duyguları kör olmuş, yürekleri taş gibi,
İnsanlar arasında ben de ezildim gittim.
Kimi kalpler vardır ki, güneş üstüne doğar,
Göğsümün üzerine davetsizce kuruldun,
Beni de anam gibi, gelip sarma ne olur.
Geçme kapım önünden, seni bekleyen mi var?
Bir daha bahçemizden gül koparma ne olur.
Eser göç fırtınası her insanın başında,
Gecenin rengini matemin sarar,
Gönlüm hayalinle teselli araar,
Ne keman ses verir ne de ud çalar,
İnleyen kalbimde bir hicranım var.
Mevsim sonbahardı, gönlümde kış var,
Çiçeklerin biribiriyle konuştuğunu hiç duydun mu sen
gece sessiz.
Yapraklar şahit olur fısıltılarına çiçeklerin,
gülden habersiz.
Eğilerek gül goncası yavaşça öptü yarini,
şimdi o da öksüz.
Ameliyat oldum gözlerden ve gönülden,
Birisin(i) hekim yaptı, ötekin(i) Rabbim sen.
Göz yarası iyileşip çabuk gitti de,
Gönül yaram kapanmadı hala kanıyor.
Yanıyorum hem kalbimden, hem de gönülden,
Şu ömür toprağımda kurak her bir dönümü,
Senin için sakladım gelip yağarsın diye.
Gözlerim hep yollarda, bekler her gündönümü,
Olur ya, bir şafakta; günle doğarsın diye.
Bir nisan sabahında yağan yağmur altında,
Yetmez mi bunca çile bu kadar yandığımız?
Al götür de kalbine koy bu kara sevdayı.
Gecenin kül rengini sarsın uyuyan dağlar,
Haram et uykusunu sal da yare sevdayı.
Biz bir meyve bahçesi, kara üzüm bağıydık,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!