Dolup taştı bendim dün gece benim,
Sevda ırmağında aktım, çağladım,
Vurdukça yayını gönül telime,
Bir keman ağladı, bir ben ağladım.
Doğduğum gün saçın elime değdi,
Tellerin elimi dolasın anne.
O küçük dudağım sırrına erdi,
Bakışın ruhumu belesin anne.
Sevda ocağında esen bir yeldim,
Taze bahar, taze çiçek, taze fidansın,
Kırmızı gül, dilde ahım sen bana yarsın.
Aç kolların, sımsıkı sar ruhum uyansın,
Kır çiçeğim, dağda doruk, bembeyaz karsın.
Sinemi aç, hançeri vur, vur izi kalsın,
Hani nerde gül goncası bebeğim,
Bir çocuk ver Tanrım gönül eğleyim.
Yıllar var ki, ben her zaman böyleyim,
Bir çocuk ver Tanrım gönül eğleyim.
Ya bir beyaz kelebek, ya da bir arı olsam,
Gönül çiçeklerinin kollarında erisem.
Ya da bir mısra şiir, şairin kaleminden,
Dökülsem ak yaprağa ellerinde erisem.
Her şey aslına döner açılır sır hanesi,
Kalbime ruhumdan düşen çırasın,
Aç sır kapısını, çöz beni şiir.
Şairin aklından geçen mısrasın,
Dokun kalemime yaz beni şiir.
Ben kafiyesiz bir nesir gibiydim,
Her mevsim şu gönlümde bir hatıra bıraktı,
Her mevsim ayrı yerde sönmez bir ateş yaktı.
Benliğini kaybetmiş böyle mecnun bıraktı,
Her mevsim kucağıma bir yığın yaprak attı.
Kar mı yağmadı saça, yıllar mı unutmadı?
İkimiz de düştük aşk tuzağına,
Ne ben bir günahım, ne sen günahkar.
Adımız sarıldı dert yumağına,
Sarıp sarmalayan eller günahkar.
Gökler taşıyamaz böyle bir ahı,
Her gittiğim yere ben gölgemi taşıyorum,
Bu can bedende değil, sanma ki yaşıyorum.
Ay ışığı sarılmış bulutları öperken,
Bir ben gece ben yalnız, ben özlem taşıyorum.
Gönlümün kıvrımları binlece girdap saklar,
Ömür azığını bitirdiğin an,
Kırılır kanadın ta diplerinde.
Mahşerde uyanıp kaltığın zaman,
Bir ses sana 'Gel' der, bil ki derinden.
Bütün sevdiklerin terk edip gider,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!