GERÇEK VE HAYAL
Göğsüm bir dağ gibi kabardı.
Doruklarında duman, yamaçlarında kar vardı.
Henüz boğazımda iken nefesim
Ciğerlerim buz tutardı.
Âşık olmuş bizim kız
Hem de deliler gibi
Muradına erecek
Bütün erenler gibi…
GİBİ
Hayallerden kaçan bir nesil olduk.
Heyecan bilmeyen romantik gibi
Hayatın demir örsünde ezik
Avare ve pişkin bir sarhoş gibi
Yüreğimde ne varsa alıp da gidiyorum.
Ümitlerim köreldi, salıp da gidiyorum.
Kalbim karma karışık dalıp da gidiyorum.
GİDİYORUM
Yüzün bir gül bahçesi seyrine doyamadım.
Gördüğüm günden beri bir kez uyuyamadım.
Gözlerin ahu misal peşinden koşup durdum.
GİT!
Git…
Dilediğin kadar uzağa git
Öylesine git ki gözlerim bir daha görmesin seni.
Git…
Gökkuşağı gözlerin eritsin buz tutan yüreğimi.
Ellerin ellerinde ısınsın her akşam.
Bu dünya sürgünüme bir son versin bakışların
Gözlerin gözlerimde uyansın her sabah.
GÖKTÜRK’TEN ÖĞÜTLER
(“Kürşad ve 40 Çeri” romanımda geçen şiirlerim)
KÜRŞAD:
“Kurt olup savaşa daldım.
Ak Ana:
“Toy kurulur obada
Yiğitler kılıç sallar
Bozkurtlar ulur dağda
Kürşad karalar bağlar.”
Sen uyursan Ötüken parça parça olur.
Sen uyursan Mankurtlar artar; Tiginler, Şadlar, Yabgu-lar, Subaylar rahata alışır.
Sen uyursan Kök Tengri Türk adlı askerini unutur.
Sen uyursan açlar aşsız; açıklar bezsin kalır.
Sen uyursan yerle gök arasında ne varsa yasasızlara kalır.
Sen uyursan yeryüzünde acı artar; mutluluk azalır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!