Ah Lili!
Ne huyun huyuma benzer, ne boyun boyuma denk
Sanki kıtlıkta mı sevdalar
Ne huyun huyuma benzer, ne boyun boyuma denk
Ama cesaretin
Cesaretin
Hep öğlen saatlerinde başlar
Güneşin henüz tepede olduğu saatlerde
Yaptığı gölgelerle yumuşatırken köşelerini mahallemin
Ben henüz kim nasıl yaşar, nasıldır eşyaları, mutfakları nicedir merak etmezken henüz
Leğende çamaşır, yazları deniz, külahta leblebi tozu iken her şey
Bir gece daha
Rüzgarın penceremizi dövdüğü
Senin korktuğun, benim yüreklendiğim sen korktun diye
İncecik parmakların nasırlı ellerimde
Bir gece daha ve bitecek
Ne güzel bileklerin var, incecik
Tıpkı bir ağacın dalları gibi titrek
Dallar
Tutup çekiştirdiğimiz, kırıp tutuşturduğumuz, uzatıp barıştığımız dallar
Ne güzel bileklerin var, incecik
Batı Karadeniz’de bir yol vakasıydı
Sen henüz gençtin
Bir yol ki iki yanı köy, iki yanı mısır boylu boyunca
Her manzara kadar güzel o bayır köy
Lakin sadece gecenin karanlığında
En güzelini sen görürdün pencere
Başını biraz kaldırsan deniz
Eğsen biraz ısırgan ve fasulye
En güzelini sen görürdün
Babaannemin bacak ağrıları
Annem, babam, kardeşim
Hoş geldin sevgili, elveda aşk
Geldin ya
Aşkı kimde, nasıl tadarım artık
Ey tahayyüllerimin sınırı maşuk
Varsın ya
Çok uzaklarda bir küçüğüm var elbet ya da bir yaşıtım
Bir hayvana sesleniyor da olabilirim
Belki Antarktika, belki Sahra
Belki Nebula’da bir dinleyen
Bir uzaylı mesela
Boynun ne kadar güzel
Her şeyin başlangıcındaki gibi sade
Sadece ellerin buruşacak üstü sıra
Anlamlarını yitirmezler, sakın endişe etme
Dudakların, kirpiklerin ne kadar güzel
Nur dağından üflenmenle başladı her şey
Ana rahmine düştün
Bilincin kirlenmeden, üstü aydınlık
Kaf dağına çıkışınla bitti her şey
Bütün gözlerden düştün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!