ben hiç görmedim böyle baygın bir mimoza
gözlerim yıkık dökük
sen de vurma ihanetimi yüzüme
işlediğim,ölümden büyük bir ceza
bir kanadımı da sen kırma roza
ölüm,
ince şey gülüm
tıpkı parmakların gibi
ellerin haylaz
parmakların avaz avaz
daha fazla taşıyamayacağım artık
bu şilepler,
bu akşam üstülerinde böyle hoyrat
alfabeden bilmem kaç bin yıl önce
adını kazırdım incir çekirdeklerine ben
kaktüs suyundan daha fazlası
ne vakit dinlesem akan sulardan mûnis bu özlemi
ankaradasın
ve orhan âbiden bir filoloji okuyorsun
üstümde dağlar var,yüküm çok ağır
bugün hergünkünden daha fenayım
feleğin gözü kör,kulağı sağır
boyumdan büyüktü yaptığım her iş
bu yüzden devrildi her çığ üstüme
geç kalınmış özür fayda getirmez
sokağına bakıp bakıp ağlarım
anne,bugün beni kimse çekemez
iç geçirdim duvağına,teline
kar yağınca ancak böyle olurdum
bir nur topu düşmüş gibi elime
sabah,akşam yalnız onu solurdum
BİR YAKAMOZ OLSAM
ne vakit bir ümit şarkısı duysam
çöl ışıldar,tüter gönül ocağım
iki gönül bir bedende gül,oysam
... mevsimlere inat solmayacağım
işte geldi kış
falezlerin arasından
kalın dudaklı kadınlara kitap ayetlerinden bir ibretle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!