ölüm,
ince şey gülüm
tıpkı parmakların gibi
ellerin haylaz
... parmakların avaz avaz
kaç sûret ağlamışım ceplerime bir bakın
kaç liman beklemişim seni sonsuz hülyada
ibrahim ateşinde beni su diye yakın
kalmasın tek bir damlam,ufkundaki deryada
daha fazla gidemem,buraya kadar,bu son
elimden gelmiyor,yazık,hiçbir istasyon
boşuna dokunduğum bu zarif koku
aklımda bin yaşar zulmetle bahar
telli duvaklı bir yağmur,paramparça
ne kötü,bir kere sevmeden ölmek,hunharca
beni benden götürensin
tebeşir beyazı misâli
kara tahtada ok
... sensizliğin uzanmadığı dal
girmediği delik yok
sensizlik beni vakârımdan vuruyor
ağzının kenarında ölüm hazırlığı var
yüzün belli belirsiz kırmızılar içinde
yaşamadım dünyada,inan öldüğüm kadar
denizler boğuluyor,bakışların,içimde
masmavi gözlerin var,yine bir cumartesi
FAHÂŞ
ağzıma geleni saymak istiyorum
sen bunu çoktan hakettin
göğsümü yardım ikiye
...... artık canıma tak ettin
seni anlatmanın yok mu bir yolu
aşkımın yönü yok,ne sağı solu
yüreğim fırattır bir görsen onu
...... gülümse gözlerin istanbul olsun
yağmurun imanı kurur her akşam
bir kederin güvertesindeyim,
allı morluyum ve salkım saçak
aşk sözlerinin ertesindeyim
bir liseli kızmışsın,upuzun beliklerin
senin ak gerdanına güvarcinler düşürdüm
taş değilsen nesin sen,sızlamaz iliklerin
...... ben senin saçlarında alev alev üşürdüm
bir liseli kızmışsın,upuzun beliklerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!