Mustafa Hoca Şiiri - Ercan Barut

Ercan Barut
112

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Mustafa Hoca

Öğretmenlikten emekliydi ...
Sessiz ve sakin bir adamdı
Cımbızla seçilmiş gibi duyulurdu
ağzından sesi,
Sırtında kambur olsun istemezdi,
iplik iplik sökerdi dilinden kelimeleri...

Salgın olmasa,her sabah erkenden kalkar,bir tur atardı koşu yolunda.
Gazete okur,dama oynardı aksama dek...
Kahve için alışkanlıklar kabuğumuzdur söküp atamayız derdi,dama oynadığımız zamanlarda...

Yalnız bir adamdı, yalnız yaşardı
Mustafa Hoca.
Eşi önce ölmüştü
evlat hasretinden kalp kriziyle...
Kendini tecrit etmedi yalnızlığında
pek gelen gideni de olmadı.

Apartmandaki bir daire onundu.
Emekli olunca
köydeki 10 dönüm araziyi sattı,
ikramiyesini de koyup onu satın aldı.

Salgında pek çıkmadı.
Burası güvenli kale'm ,
giderken çiviledi beni
can yoldaşım Meryem
hiç bir yere gidemem" derdi.

Meryem çok iyi niyetli bir insandı.
Geçen eskiciye,sebzeciye,çöpçülere yemek,çay ikram ederdi.
Her seferinde...
Üç çocukları vardı.
Soran olursa," üçü de iş güç sahibi,durumları iyi çok şükür" derdi.
Ama erken gitti. Daha 55 yaşındaydı...
Belli ki kalbi dayanamadı
çocukların hasretine..

Gecen sabah bir sela okundu Mustafa Hoca için.
Nasıl olmuşsa virüs onu da bulmuştu, telefonda konuşmuştuğumda
paranteze aldığım hayattan çıkma vakti ,
uyuyup zaman kazanmalıyım hayattan" diyordu,ciğerlerden gelen öksürük sesiyle...

Dün gördüm
uzun zamandır gelmeyen çocukları da
mal paylaşımına geldiler...
İşlerine yaramaz neyi var neyi yok
bir kenara attılar,
Mustafa Hoca'nın tüm birikimini sattılar...

Ercan Barut
Kayıt Tarihi : 8.12.2020 22:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Vefasızlık, ölüm,salgın

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ercan Barut