Nâr-ı Beyza yüreğe dalgalar gibi vuran,
Baş kaldırmış düşlere sırdaş oldum bu akşam.
Vuslatın eleminde çağlarca sönük duran,
Gökteki yıldızlara kardeş oldum bu akşam.
Tükenip yok olduğum can özümün güzünde,
Boylu boyunca
Kıvrım kıvrım,
Irmak akar
Vadisinde bu şehrin.
Boy verirce
MASUM K(E) (A) DER
Büyüme a çocuk!
Gün gelir temmuz dudaklarıyla öper de sevgili,
Gizli bir aşk düşer canhıraş çığlıklar üstüne…
Kümbet tepesinde üşürken zaman,
Yedikır gölünde uçar bir kuğu,
Çöl çukura doğru kalkar toz duman.
Esrik rüzgârların ulvi çocuğu!
Niyaz burçlarında aşka devasın,
Ak saçın siyahı Suluovasın.
Yıllar ötesinden korsan gibi
Seni çalmak ve sevmek,
Sevmelerin en güzeli…
Buğulu camlara adını yazmak
Var ya, var ya
Söz sırası geldi de bahara,
Gaflet derun intizardan sıyrılışta
Asılı kaldı gözlerim boşlukta…
Şimdi tarlalarda gelincikler vardır
Alı kanımdan, siyahı yanığımdan
Ardıç Ağacı
Çıplak dağlarda bir ardıç ormanında
Toprağın yüreği her tohum gibi,
Bir ağacın omzunda
Yankılanıyor çığlıkları ardıçkuşunun.
AYLARDAN KASIM
Gönlümün sen yönlü ufkunda
Rüzgârlara yükledim de çığlıklarımı,
Bir bayram sabahı bile yaşayamadım.
Hatta! Her seher vakti kuzey kutbunda
AZÂDE DAĞLAR
Sırtıma dertleri sardığım yerden
Doğrulup da son kez baksam dağlara.
Vadiden, çöllerden denize değil,
Nehirlere inat aksam dağlara…
BEDRİN KÜLÜ
Bakma şu gözlerimin kan rengi oluşuna!
Bozkırın alazında yaban gülünden çaldım.
Bilinmedik yurtlarda kar düşen şakakları,
Toysuz telli duvağın ülger tülünden çaldım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!