Rüzgârı saçımı tarayan şehir,
Beni kucaklayıp yüreğine sar.
Sevdam gurbet elde coşkun bir nehir,
Hasreti elemim, gönlüm ah-ı zâr.
Tuz ekiyor gözler bıçkın bir gence,
Aşk adına dönüyorken âlemler,
Oynatıp çengiyi saçtık zamanı.
Yanık tene su verirken âlimler,
Mey`in serabında içtik zamanı.
Ömrün melâline yalan söyleyip,
Renkler çekildiğinde sessizce,
Yağız bir at şahlanır yüreğimden,
Rahvan koşar geceye…
Suçlu suçsuz
Düşerken aynı kefeye.
Tan yeri ağardı, yıldız da söndü
Düştüm sonsuz yola, vurdum dağlara
Vefasız turnalar yuvaya döndü
O nur cemâlini sordum dağlara.
Yüreğe sığmadı mağrurlu aşkın.
Muamma gecede gözlerim dalgın.
Sen beni sevdaya saldın da gittin.
Yıkanan elimden sularda yılgın,
Biçare gönlümü çaldın da gittin…
Gülistanda bülbül beyhude ötmez.
Şu benim hiç gülmeyen kara bahtımdan,
Bir aşkın mecrasına sel oldum Anne!
Meçhule doğru kapı açan rıhtımdan,
Demir alan gemiye yel oldum Anne!
O engin gözlerinde deniz bulduğum,
Telafisi olmayan bir zamanda ayazdım.
Cinnet düşte gözlerim seğirirken gör beni.
Hicran soluyan dağda aşkı karlara yazdım,
Pencerende titreyen serçelere sor beni.
Yıldızlar eriyorken kirpikte gönül çelen.
Yandı tüm duygular çıktı sefere,
Çul çaputu aşka serdim sereli.
Çocuk saflığımla bir nilüfere,
Yoksul yüreğimi verdim vereli.
Sûkut-u figân-ı dağlar duyardı,
Gönül türabima basip da ansiz,
Bagima sinsice girdin Firuze.
Sere serpe gezip be hey imansiz!
Çileyi ruhuma sardin Firuze.
Ufuklar göçte, kepezde tipi, saçaklarımda kar.
Havalandı beyaz bulut gamlı bacadan sessizce.
Zemheride deli gönül, visali düşler ah-ı zar,
Buğulanmış penceremde saçın okşarken gizlice.
Mor dağları sıralarken kalbin en kuytu yerinde




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!