Bir sonbahar sabahı,
Çırpınırken sararmış yaprak,
Soyunuyordu kayısı dalı.
Küllenmiş, kurumuş toprak;
Esen rüzgarla koşuşuyordu,
Sakin ve sessizdi bizim sokak.
Soysuz olacağa benzer yeni yıl
Bir demeden bindirdi felek sillesini
Başlangıç umutlarımın sonu kederlerimin başı oldu
Günler boz bulanık acı seli
Dünya başı boş avare
Bende ise günden güne her şeyimi alan parasızlık
Varsın gülsün gözlerin
Solmasın parlayan ışık
Biz ise sarmaş dolaş
Sırıl sıklam aşık
Yağmurun titreten serinliğinde
Tepeden tırnağa ıslanırken
Bir fidan düştü toprağa
Candan öte can verdi
Kök saldı tomurcuğa durdu
Vatan diye kan verdi
Tohum olarak düştü toprağa
Geç kaldı derken erken açtı
Şu gönlümün çiçeği
Bir hoyrat yel savurdu inceden inceye
Bir güneş doğacak sanmıştım
Batan ayın peşinden
Oysa uzunca bir yol kat ettim
Ekmek parası diye dikenleri gül eyledin
Ekmek parası diye ırakları yol eyledin
Ekmek parası diye acıları bal eyledin
Yeter çektiğin çile gel gardaşım
El memleketlerinde gül bahçesi kurdun
Sevgilim seni ellere verdiler
Derin yaralarım ateşle sardılar
Beni ta gönlümden vurdular
Kaderime isyan eder ağlarım
Acı haberin yüreğimi dağladı
Kırda açılan nergisi
Gonca gonca filizi
Kalbine sakladığın gizi
Gönlüm bilmek ister
Gül için çağrışan bülbülü
Ağalar Anadoluyu yeni baştan derelim
Kuruyan toprağına can verelim
Yalan dünyada cennete erelim
Yeter çektiğin çile gel gardaşım
Dökülsün alnından terler damla damla
Bir çiçek açtı içimde senin için
Gel birlikte büyütelim sevgilim
Senin için çırpınan şu gönlümü
Gel birlikte avutalım sevgilim
Boşa geçen bunca yılları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!