Sayın Başkan,
Saygı Değer Meclis üyeleri,
Değerli Bürokratlar,
Sözlerime başlamadan, hepinize saygılarımı sunarım..
Bilindiği üzere, bu gün Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9.05’e, aramızdan ayrılışının 68. ölüm yıldönümüdür. Bu gün yurdumuzun her yerinde ve dış temsilciliklerimizde, şanlı bayrağımızın yarıya indiği gündür. Bu günün anlam ve önemi yurdumuzun her biriminde ve dış temsilciliklerimizde anılmaktadır. 10. dönem İl Genel Meclisi Üyeleri Olarak Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ulusumuz için canını seve seve veren gazi ve şehitlerimizin manevi huzurlarında saygı ile eğiliyor, minnet duygularımı bildiriyorum.
Sayın Başkan,
BAKIŞ
Mürsel Adıgüzel
İl Genel Meclisi Üyesi
[email protected]
[email protected]
Mustafa Kemal Atatürk
M Memleketim başına kar yağmıştı bilirim M
U Uçuyordu üstünden yırtıcı hain kuşu U
S Sıla özlemi çeken tutuyordu her gün yas S
T Tut elimden ne olur gel tebdil-i mekân et T
Vuruldum bir tanem sana vuruldum
Sensiz yaşamanın ne anlamı var
Kırıldım bir tanem sana kırıldım
Hüzün yaratmanın ne anlamı var
Susadım su içtim akan gözenden
Varıyla yokuna gelip bakmayan
Kendini adamdan sayması yok mu?
Adam meydanına gelip çıkmayan
Kendini adamdan sayması yok mu?
Doğruda olmayıp öze bakmayan
Canda canım biter neden
Beni benden alıp giden
Dostlarımı düşman eden
Gitmez yolumdan yolumdan
Dert yükünü çeken bilir
Türk Harf Devrimi
Sayın Başkan, Sayın İl Genel Meclisimizin Değerli Üyeleri ve Saygın Yöneticileri. Harf Devrimin seksen inci yıl dönümü nedeniyle, şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Bundan seksen yıl önce, 1 Kasım 1928 tarihinde, 1353 Sayılı Kanunla kabul edilen, yeni Türk Harflerini kullanmaya başladığımız yılın, yıl dönümüdür. Çok önemli olan bu tarihi sürecin gelişmesine göz atacak olursak, gördüğümüz kadarıyla, Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri sonucunda, yazım dilinin de, Arap harfleriyle olması benimsenmiştir.
Ne yazık ki o dönemde, dille - dinin birbirine karıştırılması, Türk Dilinin gelişmesine ve zenginleşmesine engel olduğu gibi, “okur -yazarlığın” azalmasına, cehaletin artmasına da sebep olmuştur.
Nedeni, Arap harfleriyle yazım, hiç bir zaman Türk dilinin gereklerine uygun düşmemekteydi. Yazılan herhangi bir metin, kolayca yazılıp okunamıyordu. O nedenle, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” kendini daha iyi ifade etmesi açısından, “Harf Devrimi’nin” yapılması zorunlu hale getirmişti. Amaç, milletimizin en kısa zamanda “okuma ve yazmayı” öğrenmesini sağlamak, aynı zamanda, geleceğe yönelik çağdaş ve modern bir toplum oluşturmaktı. Devletimizi, bilimsel yapılanmayla geleceğe taşımak ve modern “eğitim-öğretime” kavuşturmaktı. Bu amaçlarla yapılan, “Harf Devrimi” yazı dilimizde sorun yaratan, Arap Harflerinin kullanımına son verilmesi, dilimizin gelişip zenginleşmesine sebep olmuştur.
Harf devrimi yapılmadan önce, 20 Mayıs 1928 tarihinde 1288 sayılı kanunla kabul edilen, Arap rakamlarının kullanımına son verilmesi ve onun yerine uluslararası kullanılan rakamların, kullanılması kabul edilerek, uluslar arası bütünlük sağlanmıştı. Bu değişim, harf değişimiyle pekiştirilmiş oldu. Harf değişimini anlatmak üzere İstanbul'a gelen Atatürk, 9 Ağustos 1928 tarihinde Sarayburnu Parkı'nda düzenlenmiş olduğu halk şenliğinde, Harf Değişimini büyük bir coşku ve heyecan içinde, 'Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet âleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz' diye, söylemiştir.
Şairlerimizin Örgütlenmesinde Dikkat edilecek Temel Esaslar
Değerli şair dostlarım, birinci yazımda şairlerimizin neden örgütlenmesi gerektiği hakkında düşüncelerimi yazıp sizlerle paylaşmaya çalışmıştım.Aynı zamanda,bu konuda fikir ve düşünce üreten arkadaşlarımın,fikir ve önerilerini de istiyorum diye,yazmıştım.Bu meyan da çok sayıda değerli şair dostlarımdan aldığım destekle,sorulan sorulara cevap teşkil etmesi açısından,kısa bir açıklama daha yapma zarureti doğmuştur.
Değerli arkadaşlarım,içinde yaşadığımız ortamın genel yapısını hep birlikte biliyoruz.Bu nedenle; bizlerin beyinsel ürettiğimiz şiirlerin günümüz koşullarında, istenilen düzeyde olmayışının sorgulamasını yaptığımızda,bunun iki temel faktörünün olduğu ortaya çıkmaktadır.Bunlardan birisi, belki de bizlerin iyi eserler sunamıyoruz anlayışı,diğeri de sunmak istediğimiz eserlerin,insanlarımızla paylaşılmasında bir sıkıntının var olmasıdır.Bu sıkıntının her ikisi de var sayım olarak gerçek olsa bile,üçüncü sıkıntı var ki,oda bizlerin dayanak ve desteğimizin olmayışıdır.İşte bu dayanak ve desteğin var etmekte, bizim kendi elimizde olduğunu bilmemizden geçmektedir.
Şimdi; bizler ilkeli olarak bu girişimi başlatırken,nelerin yapılması gerektiğini kısa bir anlatımla, sizlerle paylaşmak istiyorum.
A-Kuruluşumuz Amacı:
Okun yaydan çıkışını izleme
Varıp gider hedefine ulaşır
Yalanları gerçek sanıp gizleme
Güven duyan masumlara bulaşır
Adam diye adamlardan sayılan
POPÜLİZM
Sevgi okurlarım, bu yazılma güne damgasını vuran “popülizm” üzerine toplumu yönetenlerin konuşmalarından yola çıkarak, kendi düşüncelerimi de paylaşmak istiyorum.
Devletimizi yöneten ve yönetmeye aday iki genel başkan arasında geçen konuşmanın 04.06.2010 tarihinde, Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan konuşmanın, bir kısmını sizlerle paylaşmış olacağım.
Sayın Başbakan Recep Tayip Erdoğan TİM de, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik konuşmasında, aynen şunları söylüyor: “Biliyorsunuz 1 e 5 dağıtanlar olur, 1 e 2 dağıtanlar olur ama ondan sonra Züğürt Ağaya dönersiniz” dedi “Geçmişte bu siyaseti yaşadık Bu çirkin siyasetten millet çok çekti.70 li yılların siyaseti bu. Türkiye’ye bir şeyler kazandırmaz. Ne aldatan olacağız ne aldanan olacağız. Gerçekçi olacağız. Yapmayacağımızı vaat etmeyeceğiz. Yapacağınızı söyleyeceksiniz. Söylerken de ortaya reçeteyi koyacaksınız. ‘ben şunu şunu ve şu şekilde gerçekleştireceğim’.Efendim sen git de biz gelelim ondan sonra biz nasıl yapacağımızı görürsün. Yok, öyle 25 kuruşa simit. Eğer vatanını seviyorsan, milletini seviyorsan bunu şimdiden söylersin. Türkiye’nin zaman kaybına tahammülü yoktur. Sen söyle, mevcut hükümet bu gerçekçi yaklaşıma kulak ardı yapıyor da bakmıyorsa, benim milletim sandığa geldiğinde sorar” dedi.
Teşekkür ederim Sn.Adıgüzel,ancak; soyadım 'Yasdıman'.Bir yanlışlık olmasın istedim.Ben de emekli öğretmenim.Selam ve saygılar.Mualla Yasdıman