Gün olup kuşlar ötünce
Güneş karşı dağdan sökünce
Yakamozlar üstüme düşünce
Hasretim sana yol olur gelir
Sinem de açıldı koca yaralar
Sibirya’dan esen o şer soğuğun 
Göğsümüze değmezse, ruhu ısınmazmış
Karla örtülü o yüksek doruğun
Üstüne çıkılmazsa, küçülmezmiş
Bu kara toprak dile gelse de konuşsa
Osmaniye dedikleri bir küçük köy
Osmaniye kartal yuvasıdır hey
Burada bulur güzelliği her şey
Yaşar Çerkezler kartal yuvasında hey
Kartal yuvası dedikse doğrudur
Bizler Çerkez sürgünleri
Toprağından uzak hüzün gülleri
Dalı yok ki olsun bülbülleri
Bizler Çerkez sürgünleri
İffetine sürdürme kes o pis elleri
Şanına uzattırma ellerden de pis dilleri
Korkak bedenin üstündeki kalleş kelleyi
Bil en marifetli şekilde yere sermeyi
sivas                               30.01.2002
Bir kartal bir kayaya tünemiş
Pençesiyle gagası da kan imiş
Hanimişte benim kuzucuğum hanimiş
Kartal doymaz, karga doyar azıcık
Sivas 06.02.05
Öz-ü vatandan terk-i diyar ettik
Hicran dağlar bağrımızı geç fark ettik
Divane aşılmaz denen dağlar aşıldı işte
Çıkarken hüzünlüydük, ağladık inişte
Efsunlar buğulandı gözüme 
Bir sevda düştü özüme
Ben yanarken közüme
Bir su serpenimde mi olmasın
Lal oldu dilim
Yaşım geldi yirmiye 
Dolaştım bu gece devriye
Kuytular edilirken kolaçan
Kimlerdi mavzerimden kaçan
O karanlık gecede çatışma
Bin bir hiddetiyle sürerken
İnce belden çayı 
Hor görme bana
Attığım bir kaşık şeker
Onu da çok görme çaya
Sivas 17.11.03



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!