Şehrine aşık biri var Hınıs’ta,
Geceleri konuşur, kimseye duyurmaz,
Çatlak duvarlara sinmiş çocuk çığlığı,
Ahşap kapılarda hatıralar eğilmiş,
Bir valiz yok yanımda,
Ama her gün biraz daha terk ediyorum kendimi.
Bir göz kırpışıyla başlıyor ayrılık,
Bir gülüşün yankısıyla kuruyor içimdeki nehir.
Seni asice Başıboş Alabildiğince
Öyle saklı gizlice değil
Ayan beyan Uluorta
Failli fikirlerce
Müstesna bir istisnada
Kaidesizce
Ölüyorum gülüm,
Ne cellat gördüm ne darağacı
Ama yokluğun…
Beni her gece
Gölgesinde soldu gülüşüm zamanın,
Ruhumda pas tutmuş harfler uyurgezer.
Bir iç çekişin sığınağında saklanırım,
Tenimde usulca kırılan hevesler…
Ve sen, hep uzak, hep ince bir sızı.
Bu bir ceza mıdır, bana kestiğin. Sensizlik deryasında,
Yapayalnız bir ben.
Hayalinle tutnurken hayata,
Yokluğunun divanesi oldum şimdi.
Tarifi yok bu acının,
Bana bir sen gerek, birde zühre gibi parlayan gözlerin..
Ey Rahman, Ey Gaffar,
Geceler şahidimdir sana,
günahın en derin koynunda bile
adını fısıldadım —
Sen gittin…
Gök delinmiş gibi yağdı içime gece.
Kapanmayan bir yara gibi
Adın, nefesimin kıyısında kaldı.
Bir yudum geceyle başlar hasretim,
Gözlerin yok ama karanlıkta bile ararım.
Adın, içimde çınlayan bir yankı,
Sustum derim herkese,
Sarının en kırgın tonuyla başlar veda,
Gökyüzü eğilir toprağın fısıldadığı sırra.
Her dal, bir hafıza gibi taşır geçmişi,
Ve yapraklar…
Usulca dökülür zamana.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!