Boş sanmasın gafiller meydanı, temenni değildir bu
Aldatmasın sakın sessiz duruşumuz, iyi biliriz yolu
Kararlılığımızın göstergesidir topluca sakinliğimiz
Haklılığımızdan ve onurumuzdan ödün vermeyiz
O'na güvenip huzur bulun, geçicidir zalimin iktidarı
Aylardan Aralık,
Şekerimsi, hafif, nazlı
Yumuşak, nâmeli
Bir kar olmayacak
Çocuksu düşlerin aksine
Dilenciliği meneden
Dilaverliği metheden
Dilbazlığı bilen türküler
Halkımın türküleri
Bahtiyarlığı ihsan eden
Çıkmayan fil, insan içine
Parka gitti o sabah yine
İsimsiz bir zarf buldu, beyaz
Tahterevallinin üstünde
Rengi tuttu diye yırttı ucunu
Her baharda gitmek isterim
Uzaklara, ama hemen kış gelir
Üşüyünce vaz geçerim
Tepeden başını uzatan güneş
Çıtır otları tutuşturduğunda
Antilop, aslan, fil, sırtlan
Hepsi geldi uzun yoldan
Sardılar gölcüğün etrafını
Bilmezden gelip timsahı
Seni hatırlıyorum, yokuşun sonundaki kırmızı ışığa her yakalanışımda cama yaklaşıp bir şey satmaya çalışırdın.
Kir pas icindeki yüzüne yakışmayan gözlerinin hatrına alırdım o gün uzattığın elde ne varsa; kibrit, ciklet, mendil, çiçek.
Kaçta kalkıp gelirdin o köşeye, nerde yatardın gece, kimin kimsen var mıydı, kazandığın paranın ne kadarı sana kalırdı?
İşin doğrusu, gözlerin yesil olmasa merak da etmezdim aslında, ama ıssız çöldeki kaktüsün inadı gibi yemyeşillerdi işte.
Mademki bu kadar uzağa koymuşlar güneşi
Sen de iç uzayına seyahat et o zaman
Dokunmak için yıldız tozuna.
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sığacak ömrün tek bir taşa
İyisi mi anı elinden kaçırma.
Kızım oldu ve karım çoklandı
Ümit Ada koyduk adını
Akşam denizinin köpüklerine
Benzer yanakları, ensesi
Pembe beyaz müdavimi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!