Sefa süren, neşeli olan sen
Anlamazsın sevdamı çektin sen
Gerçek sevgi hiç tatmadın sen
Tatsaydın halimden anlardın sen.
Gönül derdin hiç olmamış senin
Sevgililer Günü'nün öyküsü
Aziz Valentine'ın öyküsü III. Yüzyıl'dan gelir. O dönemde Roma tahtında İmparator II. Claudius vardı, 'Zalim' adıyla tanımlanan Claudius aşırı savaş ve askerlik tutkunuydu, her yetişmiş erkeğin muhakkak asker olmasını istiyor ve kimseye göz açtırmıyordu.
EVLİLİĞİ YASAKLADI
Öylesine ileri gitmişti ki, askerliğe engel oluyor düşüncesiyle evlenmeyi dahi yasakladı. Gençler şaşkındı, kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı. Bu sıralarda İmparator tüm Romalılar'ın 12 tanrıya tapmalarını aksi şekilde davrananların ve özellikle de Hıristiyanlar'la ilişkiye girenlerin ölümle cezalandırılacaklarını emretti.
Yine gözüm doldu yoluna baktı
Son kez öpüyorum git güle güle.
Gittiğin yollara gözyaşım aktı
Son kez öpüyorum git güle güle.
Neden kıydın söyle bu tatlı cana
Sevgililer tepesinde buluşur
Dondurmalar bir birine karışır
Kantininde müşteriler yarışır
Tarihi esersin sen, sülemiş’im
Hiçbir yerde eşin bulunmaz senin
Yozgatlı olan Serap Demirtürk, 1959 yılında Adapazarı’nda doğmuştur, ancak Tüm öğrenim hayatı Ankara’da geçmiştir. 1979 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü- Türkçe Bölümünden mezun olduktan sonra Anadolu Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans tamamlamıştır.
2OOO yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ortaokul ve liselerde öğretmenlik yapmıştır. On üç yıllık öğretmenken başladığı eğitimci-yazarlık çalışmalarında Türkçe ders kitapları, dil bilgisi-kompozisyon kitapları yazmıştır. 2000 yılında emekli olduktan sonra da sınav soru merkezlerinde ve dershanelerde çalışmıştır. Bu alanda yirmiye yakın kitap yazmıştır. Halen eğitim alanındaki çalışmaları devam etmektedir.
Biri Afyon’da Tıp öğrenimi gören, biri üniversiteye hazırlanan şairimiz hem iyi bir anne hem iyi bir öğretmen hem de güçlü bir kadın olarak çocuklarına örnek olmaktadır.
İlkokul dergilerinde şiirleri ve yazıları çıkan Serap Demirtürk adı, yıllar geçtikçe “şair” olarak unutulmazlar adına girmiştir. Türkçeyi akıcı ve duru bir şekilde kullanan Serap Demirtürk’ün kıvrak bir dille yazdığı serbest şiirlerinin yanında hece ile yazdığı şiirler de vardır. “Mavi Çınar, Akademi, Mor Taka” dergilerinde şiirlerine ve yazılarına rastladığımız sanatçının şiirlerine antolojilerde de görmekteyiz.
“Sessiz Ağıt” ve “Gönülden Gönüle” şiirleri Yaşar Gürlek ve Tekiner Aksoy tarafından türkü formatında bestelenmiş olan şairin şiir yarışmalarında da beğeni kazanan şiirleri mevcuttur:
*İstanbul Şiir Akademisinin 2010 yılında Cengiz Aytmatov adına düzenlediği şiir yarışmasında “Günleri Yazılmamış Günlük” şiiri, beğeniye seçilenlerin yayımlandığı kitaba alınmıştır.
Güneşin yuvası pamuk gökyüzü
Beni de al,beni de al koynuna
Bunca mesut şiir,bunca mesut türkü
Bayılıyorum bu gökyüzü oyununa...
29/05/1974
Aşkta şüphe Varsa
Sevgide şüphe varsa biter o aşk
Yanar kalbin, başlarsa şüpheler
Yıkılır dallar birer birer
Sevgi çiçeğin söner tek tek
Ruhun daralır kalbin yanmaya başlar
Ölümün Ayak Sesi
Canım sıkılıyor, ruhum daralıyor
Kalbim ağrıyor, içim yanıyor
Hayat ne kadar da bomboşmuşsun ki
Yaşamak, hiç mi! hiç, zevk vermiyor
Durmadan hep anlattığım...
Aklımdan hiç çıkarmadığım...
Şiir'lerime mısra yaptığım...
Biz Türkiye sevdalısıyız...
Türkiye'yi seven böyle sevsin...
Mutlumusun benimle
Seviyorum seni tüm kalbimle
Uzun sarı saçları
Kirazgibi dudakları
Bakışıyla içimi eriten
şiirinizi biraz daha türkçe ile güzelleştirebilirdiniz sadelik bakımından iyi ama çok sade. anlatılanları ya çokçabuk anlayıp küçümsedim yada hiç anlamadım. medeni cesaretinizi tebrik ederim
şiirinizi biraz daha türkçe ile güzelleştirebilirdiniz sadelik bakımından iyi ama çok sade. anlatılanları ya çokçabuk anlayıp küçümsedim yada hiç anlamadım. medeni cesaretinizi tebrik ederim